MÜZİK ADAMI; FAİK ASLAN

Güncel (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 20.03.2018 - 07:50, Güncelleme: 20.03.2018 - 07:50
 

MÜZİK ADAMI; FAİK ASLAN

1970’lerin en popüler müzisyeniydi. O yıllarda balolu düğünler denince aklımıza Faik abi gelirdi.

Son yıllarda ise Yeniçağ Kıraathanesi’nde amatör müzik sanatçılarının çalıp söylediği ayrı bölümde Faik abi, ud ve saz çalarken rastlıyordum. Türk Sanat Müziğini ve Halk Müziğini öyle içten ve duygulu bir şekilde söylüyordu ki işim olsa bile dinlemeden kendimi alıkoyamıyordum. Geçtiğimiz günlerde kıraathaneye uğradığımda sazıyla öyle bir bozlak söylüyordu ki sessizce sandalyeme oturdum, şarkıyı bitirince kendisinden rica ederek: “Abi senin sanatın Seydişehir için çok önemli. Uzun yıllar bu işle uğraştığınızı biliyorum. 6 kardeşsiniz. Hepinizin müzik konusunda duayensiniz. Rica etsem sizinle bir röportaj yapabilir miyiz?” dedim. 72 yaşında sanatının doruğunda olan Faik abinin duygulandığını hissettim: “Evet bizde Allah vergisi bir yetenek var. Annemin ve babamın da sesi güzeldi. Tabi biz de ilahiyatçı olup müzikle uğraşanlar da var. Şükrü Türkiye’nin nota üzerinde en iyi ezan okuyanlarından, Hasan Hüseyin de şu anda hem Selçuk Üniversitesi Kampüs Camii’nde imamlık yapıyor hem de müzikle uğraşıyor. Mustafa ise enstrümana en iyi hâkim, adeta bir müzik virtüözü. Seydişehir’de onun gibi keman çalan yok. İsmet ve Mevlüt de bu konuda yetenekli. Ne diyeyim sanat başka bir şey” diyerek benim isteğimi kırmadı ve ortaya benim hoşlandığım çok güzel bir söyleşi çıktı. Umarım siz okuyucularda beğenirsiniz. TOROSLAR GAZETESİ Faik abi siz yıllardır müzikle uğraşıyorsunuz. Önceleri gitar çalıyordunuz. Şimdi ise sizi ud ve bağlama çalarken görüyorum. Müziği bir hayat tarzı olarak mı görüyorsunuz? FAİK ASLAN Biraz öyle, müziksiz olmuyor. Ben 1971’de bu işe başladım. 2011’de ise toplu yerlerde çalmayı bıraktım. Fakat hep gitar çaldım. orkestrada ise daha çok batı tonalitesinde müzikler çaldım; blues Anadolu Rock gibi. Hafta sonları 10 yılı aşkın Etibank’ta çaldım. Seydişehir’de birçok düğünler yaptık. Bizim dönemimiz çok renkliydi. Belki hatırlarsınız. Bunun yanı sıra okulların eksikliklerinin giderilmesi için karşılıksız konserler verdik. Çok renkli geçen bir müzik hayatım var. Bu yıllar tam profesyonel olmasa da yoğun müzik yaptığım yıllardı. Fakat bağlama ve ud gibi enstrümanlar benim hayatıma 2012-2013’ten sonra girdi. Ondan önce biraz ticari, biraz da mental yapı nedeniyle gençliğimizde batı tarzda enstrüman çalmak çok modaydı. Sonra Türk müziğini yeterince bilmediğimi fark ettim. Türk Sanat Musikisi hakkında biraz bilgilendim ve dedim ki artık bundan sonra Türk Müziğiyle ilgileneyim. Halk Müziğinin bozlaklarıyla ilgilendim. Türk Sanat Musikisinin daha derin ve bize ait olduğunu geç de olsa fark ettim. Neşeti fark ettim. Dedim ki bu sahneyi, ticariyi bıraktıktan sonra Türk müziğiyle ilgileneceğim. Çok da iyi yaptığımı düşünüyorum. Çünkü esas insanın içini duygulandıran müzik Türk müziği. Böyle bir hayatım oldu Sevgili Ali. TOROSLAR GAZETESİ Açıkçası yaşınızı göstermiyorsunuz. Bunun müzikle alakası var mı? FAİK ASLAN Var tabi ki var ama kendime de çok dikkat ettim. 1974’ten bugüne kadar günlük sabah 1 buçuk 2 saat sporum vardır. Onun etkisi olabilir fizik olarak. Ama insanın ruhunu dinç tutan genç tutan kesinlikle musikidir. TOROSLAR GAZETESİ Aile olarak 6 kardeşinizin de müzikle uğraştığını biliyorum. Maneviyatınıza da düşkün bir ailesiniz. Bu durum tezat yaratmadı mı? FAİK ASLAN İlk ben başladım musikiye, pavyonlarda çaldım, batı müziğiyle uğraştım. Kardeşlerimizde bana öykündüler. Tabi Allah’ın verdiği yetenek de var. Şükrü var bizde. O da 2-3 tane enstrüman çalar. Mustafa ise adeta bir virtüöz. Annemizin mükemmel bir sesi var. Babam da güzel şarkı söyler.  Yani müzik bizim hep içimizde varmış. Benden sonra kardeşlerim de bu yolu takip ettiler. Hem maneviyat, hem de musiki bizim hayatımızda hep olmuştur. TOROSLAR GAZETESİ Seydişehir’in kültüründe de müziğin ayrı bir yeri var. Sizce de öyle değil mi? FAİK ASLAN Var, kesinlikle var. Seydişehir mental olarak fıtratında şöyle bir şey var. İnsanımız yumuşak ve naif. Seydişehir insanının daha çok musikiye ilgi duyan, dinleyen ve dinlemesini bilen bir tarafı var. Her yerde musikiye karşı bir ilgi var ama Seydişehir’de daha farklı. Çoğunlukla diğer yerlerde sessizce dinlenir ve takdir edilir. Ancak Seydişehir’in insanının hoş görüsü ve müzik konusunda ki ileri görüşlülüğü beni teşvik etmiştir. Çünkü ben gitar çaldığım dönemlerde pek gitar çalan yoktu. İlk başta bir tepki aldık ama Seydişehir’in o hoş görüsü, o musikiye bakışı sayesinde çalmaya devam ettik. Seydişehir insanının musikiye karşı bir sevgisi, iştahı var. Birbirimize karşı saygı, sevgi ve elinden tutma var. Biliyorsunuz Sami Çelik de benim grubumda yetişmiş birisi. TOROSLAR GAZETESİ Son olarak özellikle gençlere ve müzikle uğraşmak isteyenlere neler tavsiye edersiniz? FAİK ASLAN Müziği mutlaka mümkün olduğunca yapmaya çalışsınlar. Bilerek ve isteyerek yapsınlar. Önce Türk Halk Müziğini sevsinler. Bunun acısını ben çok çektim. Önce türküler, sonra Türk sanat musikisi. Bu bizim kendimize ait. İlk başta bunu tanıyacağız.  Ondan sonra dünya müziğini tanıyacağız. Bunları yaparken metodik olarak girmeleri lazım. Türk Sanat Musikisinde mutlak suretle nota bilmek zorundalar. Türk Halk Müziğinde bozlak çok önemli. Bozlak çok farklıdır. Herkes yapamaz. Avşar bozlağı gibi… Bunun gibi her yörenin türküleri o yöreye göre tavırla söylenir. Deyişlerimiz var mesela. Deyişleri bile bir tavırla olur. Gençlere tavsiyem bu işe bilinçli girsinler. Bence arabeskten uzak dursunlar. Kendi müziğimizi tanısınlar. Daha bilinçli daha prensipli gitsinler. Musiki Derneği buna güzel bir örnektir. En güzel müziği icra ediyorlar, etmeye çalışıyorlar. Son olarak mutlaka Türk sanat musikisini teorisiyle birlikte öğrenmeleri gerekiyor.
1970’lerin en popüler müzisyeniydi. O yıllarda balolu düğünler denince aklımıza Faik abi gelirdi.

Son yıllarda ise Yeniçağ Kıraathanesi’nde amatör müzik sanatçılarının çalıp söylediği ayrı bölümde Faik abi, ud ve saz çalarken rastlıyordum. Türk Sanat Müziğini ve Halk Müziğini öyle içten ve duygulu bir şekilde söylüyordu ki işim olsa bile dinlemeden kendimi alıkoyamıyordum.

Geçtiğimiz günlerde kıraathaneye uğradığımda sazıyla öyle bir bozlak söylüyordu ki sessizce sandalyeme oturdum, şarkıyı bitirince kendisinden rica ederek: “Abi senin sanatın Seydişehir için çok önemli. Uzun yıllar bu işle uğraştığınızı biliyorum. 6 kardeşsiniz. Hepinizin müzik konusunda duayensiniz. Rica etsem sizinle bir röportaj yapabilir miyiz?” dedim.

72 yaşında sanatının doruğunda olan Faik abinin duygulandığını hissettim: “Evet bizde Allah vergisi bir yetenek var. Annemin ve babamın da sesi güzeldi. Tabi biz de ilahiyatçı olup müzikle uğraşanlar da var. Şükrü Türkiye’nin nota üzerinde en iyi ezan okuyanlarından, Hasan Hüseyin de şu anda hem Selçuk Üniversitesi Kampüs Camii’nde imamlık yapıyor hem de müzikle uğraşıyor. Mustafa ise enstrümana en iyi hâkim, adeta bir müzik virtüözü. Seydişehir’de onun gibi keman çalan yok. İsmet ve Mevlüt de bu konuda yetenekli. Ne diyeyim sanat başka bir şey” diyerek benim isteğimi kırmadı ve ortaya benim hoşlandığım çok güzel bir söyleşi çıktı. Umarım siz okuyucularda beğenirsiniz.


TOROSLAR GAZETESİ
Faik abi siz yıllardır müzikle uğraşıyorsunuz. Önceleri gitar çalıyordunuz. Şimdi ise sizi ud ve bağlama çalarken görüyorum. Müziği bir hayat tarzı olarak mı görüyorsunuz?

FAİK ASLAN
Biraz öyle, müziksiz olmuyor. Ben 1971’de bu işe başladım. 2011’de ise toplu yerlerde çalmayı bıraktım. Fakat hep gitar çaldım. orkestrada ise daha çok batı tonalitesinde müzikler çaldım; blues Anadolu Rock gibi. Hafta sonları 10 yılı aşkın Etibank’ta çaldım. Seydişehir’de birçok düğünler yaptık. Bizim dönemimiz çok renkliydi. Belki hatırlarsınız. Bunun yanı sıra okulların eksikliklerinin giderilmesi için karşılıksız konserler verdik.

Çok renkli geçen bir müzik hayatım var. Bu yıllar tam profesyonel olmasa da yoğun müzik yaptığım yıllardı. Fakat bağlama ve ud gibi enstrümanlar benim hayatıma 2012-2013’ten sonra girdi. Ondan önce biraz ticari, biraz da mental yapı nedeniyle gençliğimizde batı tarzda enstrüman çalmak çok modaydı. Sonra Türk müziğini yeterince bilmediğimi fark ettim. Türk Sanat Musikisi hakkında biraz bilgilendim ve dedim ki artık bundan sonra Türk Müziğiyle ilgileneyim. Halk Müziğinin bozlaklarıyla ilgilendim. Türk Sanat Musikisinin daha derin ve bize ait olduğunu geç de olsa fark ettim. Neşeti fark ettim. Dedim ki bu sahneyi, ticariyi bıraktıktan sonra Türk müziğiyle ilgileneceğim. Çok da iyi yaptığımı düşünüyorum. Çünkü esas insanın içini duygulandıran müzik Türk müziği. Böyle bir hayatım oldu Sevgili Ali.

TOROSLAR GAZETESİ
Açıkçası yaşınızı göstermiyorsunuz. Bunun müzikle alakası var mı?

FAİK ASLAN

Var tabi ki var ama kendime de çok dikkat ettim. 1974’ten bugüne kadar günlük sabah 1 buçuk 2 saat sporum vardır. Onun etkisi olabilir fizik olarak. Ama insanın ruhunu dinç tutan genç tutan kesinlikle musikidir.

TOROSLAR GAZETESİ
Aile olarak 6 kardeşinizin de müzikle uğraştığını biliyorum. Maneviyatınıza da düşkün bir ailesiniz. Bu durum tezat yaratmadı mı?

FAİK ASLAN
İlk ben başladım musikiye, pavyonlarda çaldım, batı müziğiyle uğraştım. Kardeşlerimizde bana öykündüler. Tabi Allah’ın verdiği yetenek de var. Şükrü var bizde. O da 2-3 tane enstrüman çalar. Mustafa ise adeta bir virtüöz. Annemizin mükemmel bir sesi var. Babam da güzel şarkı söyler.  Yani müzik bizim hep içimizde varmış. Benden sonra kardeşlerim de bu yolu takip ettiler. Hem maneviyat, hem de musiki bizim hayatımızda hep olmuştur.

TOROSLAR GAZETESİ
Seydişehir’in kültüründe de müziğin ayrı bir yeri var. Sizce de öyle değil mi?

FAİK ASLAN

Var, kesinlikle var. Seydişehir mental olarak fıtratında şöyle bir şey var. İnsanımız yumuşak ve naif. Seydişehir insanının daha çok musikiye ilgi duyan, dinleyen ve dinlemesini bilen bir tarafı var. Her yerde musikiye karşı bir ilgi var ama Seydişehir’de daha farklı. Çoğunlukla diğer yerlerde sessizce dinlenir ve takdir edilir. Ancak Seydişehir’in insanının hoş görüsü ve müzik konusunda ki ileri görüşlülüğü beni teşvik etmiştir. Çünkü ben gitar çaldığım dönemlerde pek gitar çalan yoktu. İlk başta bir tepki aldık ama Seydişehir’in o hoş görüsü, o musikiye bakışı sayesinde çalmaya devam ettik. Seydişehir insanının musikiye karşı bir sevgisi, iştahı var. Birbirimize karşı saygı, sevgi ve elinden tutma var. Biliyorsunuz Sami Çelik de benim grubumda yetişmiş birisi.

TOROSLAR GAZETESİ

Son olarak özellikle gençlere ve müzikle uğraşmak isteyenlere neler tavsiye edersiniz?

FAİK ASLAN

Müziği mutlaka mümkün olduğunca yapmaya çalışsınlar. Bilerek ve isteyerek yapsınlar. Önce Türk Halk Müziğini sevsinler. Bunun acısını ben çok çektim. Önce türküler, sonra Türk sanat musikisi. Bu bizim kendimize ait. İlk başta bunu tanıyacağız.  Ondan sonra dünya müziğini tanıyacağız. Bunları yaparken metodik olarak girmeleri lazım. Türk Sanat Musikisinde mutlak suretle nota bilmek zorundalar. Türk Halk Müziğinde bozlak çok önemli. Bozlak çok farklıdır. Herkes yapamaz. Avşar bozlağı gibi… Bunun gibi her yörenin türküleri o yöreye göre tavırla söylenir. Deyişlerimiz var mesela. Deyişleri bile bir tavırla olur. Gençlere tavsiyem bu işe bilinçli girsinler. Bence arabeskten uzak dursunlar. Kendi müziğimizi tanısınlar. Daha bilinçli daha prensipli gitsinler. Musiki Derneği buna güzel bir örnektir. En güzel müziği icra ediyorlar, etmeye çalışıyorlar. Son olarak mutlaka Türk sanat musikisini teorisiyle birlikte öğrenmeleri gerekiyor.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve toroslargazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.