EŞKİYA MEHMED PEHLİVAN 1889 ‘DA SEYDİŞEHİR’DE YAKALANDI

Konuyla ilgili olarak Tarihçi Ercan Arslan şu açıklamalarda bulundu: “Mehmed Pehlivan aslen
Bulgaristan’ın Lofça Kazası’ndan. 93 Harbi (1877-1878 Osmanlı-Rus Harbi) sonrası ailesiyle Erenköy’e
göçüp yerleşmiş bir muhacirdi. Yüzyılın son çeyreğinde Kafkaslar ve Balkanlardan Anadolu’ya gelenler
arasında adı eşkıyalığa karışmış pek çok isim vardı. Osmanlı Arşiv Belgeleri arasında bu konuda önemli
oranda yazışma mevcuttur. Bunların bir kıs mı da eşkıya Mehmed Pehlivanla ilgilidir. Eşkıya Mehmed daha
çok Gebze, Kartal, Şile, Beykoz taraflarında şenaatlerini (kötülükler) gerçekleştirmişti. Bölgenin sık ormanlık
oluşu onun avanesiyle birlikte saklanabilmesine olanak vermişti. Bu hadiseler dönemin gazetelerine de
yansıyarak geniş yankı uyandırmıştı (The Levant Herald 1887-89). Eşkıya Mehmed 1884’te Kartal
yakınlarındaki Kayış dağı mıntıkasında bir köşkte baskın yemiş ve diğer adamlarıyla birlikte yakalanmıştı.
Mahkeme için Üsküdar’a getirilmiş Ceza Mahkemesi Müstantık’ı İbrahim Ethem Efendi tarafından
sorgulanarak gereği düşünülmüş on beş sene kürek cezasına hükmedilmişti. Suçluların taşındığı arabayla
Umumi Hapishaneye nakli esnasında firar ederek kayıplara karışacaktır. Bundan sonra adı adam kaçırma,
cinayet, fidye, gasp, tehdit gibi pek çok suçta baş fail olarak anılacaktır. Devlet bu şakinin peşine önemli
miktarda jandarma sevk ettiyse de ele geçirmeye muvaffak olamamıştı. İzini kaybettirmeyi başarıp
adamlarından ayrılan Mehmed Pehlivan 1887 yılı içerisinde (BOA.,İ.DH.950-75177, DH.MKT,1430/27,15 L
1304-DH.MKT,1461/59,21 S 1305) Konya’ya gelmiş buradan da bir süre sonra Seydişehir’e geçmişti.
Seydişehir Reji İdaresinde Osman adını kullanarak 300 kuruş maaşla kolculuk (silahlı bir nevi özel
güvenlik) vazifesi ile iş tutmuştu. Zaten dönemin Reji kolcuları içerisinde sabıkası temiz olmayan fazlaca
isim bulunmaktaydı. Seydişehir Reji (Tekel) İdaresi 1885 ‘te kurulmuştu. Amacı Seydişehir’de üretilen afyon
mamulleri ve tütünün vergi ve denetimini yapmaktı. Bu yıllarda Seydişehir Duyun-u Umumiye Memuriyeti
vergi gelirine baktığımızda 38832 kuruşluk kısmın 645 kuruşluk bölümü müskirat (alkollü içkiler) kaleminden
gelmekteydi”.
Tarihçi Arslan devam ederek “1888 yılında yani eşkıya Mehmed Pehlivanın Seydişehir Reji
Müdürlüğü’nde kolcu olarak çalıştığı tarihte Reji Müdürü Oğurluyan Efendi, Sandık ve Mahsen Emini
Liyondiyo Efendi, Katip Digeran Efendi idi. Bu durumun gözden kaçırılmaması gerektiği kanaatindeyiz.
Eşkıya Mehmed 1889 yılı Eylül ayında Seydişehir’de bir ihbar neticesinde tutuklanacaktır. İhbar Beyoğlu
Mutasarrıflığına yapılmıştı. Dönemin Konya Valisi Sururi Paşa derhal durumdan haberdar edilmiş, alınan
güvenlik tedbirleri neticesinde Jandarma Binbaşısı Murad Bey tarafından Eşkıya Mehmed Seydişehir’den
kaçamadan tutuklanmıştı. Yapılan sorgusunda geçmişini önce inkar sonra itiraf etmek durumunda kalmış,
zincire vurulup arabayla Bursa-Mudanya üzerinden İstanbul’a sevk edilmiş hücreye kapatılmıştır.
Eşkıya Mehmed’in yakalanıp, İstanbul’a gönderilmesinde gayreti görülenler çeşitli ödüllerle taltif
edilmiştir. Konya Tabur Ağası Murad Bey’e üçüncü rütbeden Nişan-ı Ali-i Osmani, Konya jandarma
çavuşlarından Kibar Ağa’ya dördüncü rütbeden, Ahmet, Eyüb, Mustafa ve Hasan Ağalara da beşinci
rütbeden Nişan-ı Mecidi ihsan edilmişti. Ayrıca bulunduğu yeri ihbar eden Süleyman Ağa’ya otuz lira ve
vasıta Ahmet Ağa’ya yirmi beş lira, jandarmalar Mehmet ve Hasan’a on’ar lira olmak üzere toplam yetmiş
beş lira ihsan edilmişti. Bu paranın 1889-1890 senesi Dâhiliye tahsisatından ödenmesi kararlaştırılmıştı
(BOA., İ.DH., 1153/90124-19 M 1307; İ.DH1152/90067-19 M 1307; DH. MKT. 1163/95 -8 S1307). Eşkıya
Mehmed’in İstanbul’da yapılan yargılanmasında yakalandığı andaki iyi halinden, hakkında verilen olumlu
tanıklıklardan ilk aldığı kürek cezası onanmış, bir buçuk yıl hapis yattıktan sonra da 1891’de çıkan afla
serbest kalmıştı. Bir yıl sonra devlet tarafından başka eşkıyaların yakalanması hususunda Mehmed
Pehlivandan yararlanılma yoluna gidilmiş ve kendisi 1892’de Eşkıya Dimitri çetesiyle girilen çatışmada
yaralanmış ve muhtemelen bunun neticesinde de vefat etmiştir. Hayatı romanlara konu oluşturacak bir
karakter olan Eşkıya Mehmed’in farkı, 17.yüzyılın meşhur eşkıyası Dereli Halil gibi Seydişehir’de herhangi
bir fena işinin olmayışı idi. Anladığımız kadarıyla O, zararı Marmara havalisindeki ahaliye vermişti” dedi.