“Makamlar geçicidir” sözü, belki de kamuda görev yapan herkesin zihnine kazıması gereken en temel gerçektir. Çünkü geriye kalan; unvanlar değil, yapılan işler, bırakılan izler ve verilen emektir. Bu gerçeklik, Seydişehir Devlet Hastanesi başhekimliği sürecine baktığımızda da açıkça görülmektedir.
Bugün Seydişehir Devlet Hastanesi’nin başhekimlik koltuğunda görev yapan Sayın Uzm Dr. Havva Turaç Cingöz’ün görev süresi dolmuş durumdadır. Bakanlığın takdiriyle görevine devam edebilir ya da asli görevine dönebilir. Bu, son derece doğal ve idari bir süreçtir. Buna kimsenin itirazı olamaz.
Ancak itiraz edilmesi gereken bir nokta varsa, o da çalışan ile çalışmayanın aynı kefeye konulmasıdır.
Seydişehir Devlet Hastanesi’nin geçmiş başhekimlik dönemlerine baktığımızda önemli bir gerçeği görüyoruz. Bu hastanede içeriden yetişmiş, hastaneyi bilen, ilçeyi tanıyan, burada görev yapan doktorlardan başhekim olan isimler, genellikle daha başarılı olmuş ve hizmetleriyle anılmışlardır.
Hasan Yıldırım,Ziya Şifa,
gibi isimler bunun somut örnekleridir.
Buna karşılık, dışarıdan atanan, hastaneyi ve ilçeyi yeterince tanımayan bazı başhekimlerin, “görev sürem dolsun, giderim” anlayışıyla hareket ettiği, sorumluluk almaktan kaçındığı ve geride kalıcı bir hizmet bırakmadığı da acı bir gerçektir.
Uzm Dr Fatih Altıntepe,Uzm Dr Zafer Akyüz dönemi gibi
Bunun en somut örneklerinden biri de, bir önceki Sayın Seyid Ali Deniz’dir. Kendisi başhekimliği süresince Seydişehir’de dahi ikamet etmemiş, her gün Konya’ya gidip gelmiş, görev süresi dolunca da sessiz sedasız bu şehirden ayrılmıştır. Ne yazık ki bu durum, Seydişehir açısından ciddi bir kayıp olmuştur.
Gelelim Sayın Uzm Dr Havva Turaç Cingöz dönemine…
Elbette eksikleri, hataları olabilir. Kim hatasızdır ki? Ancak inkâr edilemeyecek bir gerçek vardır:
Bu dönemde hastanede bir hareketlilik yaşanmıştır.
Doktor eksikliği, malzeme ve teçhizat sorunları Ankara ve Konya Sağlık İl Müdürlüğü nezdinde takip edilmiş, Seydişehir Devlet Hastanesi konuşulur hale gelmiştir. “Havva Hanım” ismi, hastaneyle birlikte anılır olmuştur.
Bugün eleştirilen bir isim varsa, bu eleştirilerin çalışmayanlara değil, çalışanlara yöneltilmesi büyük bir adaletsizliktir. Hiçbir şey yapmayan, durgun ve pasif yönetim sergileyen başhekimler sessizce uğurlanırken; koşturan, mücadele eden bir başhekimin hedef alınmasını doğru bulmuyorum.
İster yeniden görevlendirilsin, ister eski görevine dönsün; Sayın Havva Turaç Cingöz’e başarılar diliyorum. Ancak altını özellikle çizmek istediğim bir husus var:
Eğer Seydişehir Devlet Hastanesi’ne yeniden dışarıdan bir başhekim atanacaksa, geçmişte yapılan hataların tekrar edilme ihtimali yüksektir.
Bu nedenle en doğru tercih ya Havva Hanım’ın görevine devam etmesi ya da hali hazırda hastanede görev yapan, ilçeyi ve hastaneyi bilen değerli doktorlarımızdan birinin başhekimliğe getirilmesi olacaktır.
Unutulmamalıdır ki;
Makamlar geçicidir, hizmet kalıcıdır.
Seydişehir’in artık geçici çözümlere değil, kalıcı hizmetlere ihtiyacı vardır.