Seydişehir Postası (1946)

Cumhuriyet Türkiyesi’nin ilk çeyreğinde Konya’da tanzim edilen posta evrakı posta makinasına yüklendikten sonra, Kızılviran, Doğanbey Bucaklarıyla Beyşehir postalarını bırakarak Seydişehir’e ancak gelebilirdi. Yolların yorgunu posta kamyonunun Seydişehir’e ulaştırdığı Bozkır, Akseki, Hadim postaları da nakliye hayvanlarına denk yapılıp sarılarak, aynı gün içinde bu ilçelere gönderilirdi. Seydişehir Postası Konya’dan pazartesi günü çıkardı. Eğer umulur da kamyon bir arıza yapmaz ise ikindi güneşinin Küpe Dağı sırtlarını okşadığı saatlerde Seydişehir’e varırdı. Bir gece konaklandıktan sonra Salı gün sabahın ilk ışıklarıyla aynı güzergâhtan Konya’ya avdet için yola çıkılırdı. Çarşamba günü Konya’dan çıkan araç Cumartesi gününe kadar kentte kalırdı. Evvelki senelerde haftada üç defa olan seyrüsefer, 1946’da iki ye düşürülmüştü. Ayrıyeten belli günlerde değil, uygunsuz bir işleyişle bu gitme gelmeler tanzim edilmişti. Seydişehir’de pazartesi günü hükümet dairesinin kapalı olduğu bir zamanda postayı alan bir memur Salı güne ilgili evrakın cevabını veremiyordu. Bu nedenledir ki çoğu meselede aksamalar meydana gelmekteydi. Seydişehirlilerin Konya PTT Baş Müdüründen beklentisi, Seydişehir Postasının evvelden olduğu gibi üç güne çıkarılmasıydı.

Konya-Beyşehir-Seydişehir arasındaki nakliye işleri bir şirket marifetiyle yapılmaktaydı. Şirketin elindeki araçlar eski idi. Öte yandan bu araçlara lastik bulmak da öyle kolay bir meziyet değildi. Araçlar mütemadiyen yol üzerinde arıza vermekte, posta işleri sekteye uğramaktaydı. Beyşehir Belediyesinin kamyonu Seydişehir’e düzenli olarak gelmemekteydi. Seydişehir Belediye kamyonu ise lastiksizlikten Belediyenin garajına çekilmiş bekliyordu. Halkın konuyla alakalı beklentisi ise her dertlerine deva olmaya çalışan Konya Valisinin ilk fırsatta Seydişehir Belediyesi kamyonuna lastik temin edeceği yönündedir. Bu kamyon bir süre sonra ihaleyle satılacaktı. Beyşehir ve Seydişehir Kazalarının genç ve dinamik Belediye Reislerinin anlaşarak kamyonların karşılıklı sefer yaptırılmaları halkın maşeri vicdanında yankılanan bir büyük arzu idi. Bu yıllarda nakil ücretleri de zamlıdır. Bunda indirime gidilmesi akaryakıtın ucuzlamasına bağlı olacaktı.

Bu geliş gidişler esnasında Seydişehir Postasına eşkıya da musallat olmaktaydı. 1923 yılı Haziran ayının ilk haftası Bozkır’dan gelmekte olan  postaya Bağra Köyü civarında taarruz etmek isteyen aynı köyden Halil İbrahim ve Ortakaraviran’dan Durmuş ve oğlu Hüseyin ve Arabacı Osman Seydişehir zabıtası tarafından ele geçirilerek tutuklanmışlardı. Beyşehir-Konya arasındaki Bağırsak Deresinde(Çoka suyu) saldırıya maruz kalan bir posta kamyonunun yapacak çok fazla bir seçeneği  açıkçası yoktu. Hele ki kış mevsiminde çekilen ıstırap bir kat daha artıyordu. Sabahattin Ali’nin “Arap Hayri” adlı öyküsünde Konya, Beyşehir, Seydişehir, Akseki arasındaki bu yollarda kamyonlarla dolaşıp boyacılık yapan Hayri’den bahsedilir. Yolcu ve Posta kamyonları tabiatın türlü eziyetlerine katlanan çilekeş makinalardı. 1963 yılına gelindiğinde ise Posta Günleri şöyleydi: Konya’dan Pazartesi, Çarşamba, Cuma; Seydişehir’den Salı, Perşembe, Cumartesi; Seydişehir’den otobüs hareket saatleri: Beyşehir ve Konya’ya her gün saat 7.30 ve 8’de,Bozkır’a Perşembe günü saat 13’te, Konya’dan Seydişehir’e her gün 8,9,12’de;İzmir’e Pazartesi, Çarşamba, Cuma saat 8’de; Bostandere ve Ortakaraviran’a hergün 14’te idi. (Babalık,13 Haziran 1923,Sayı 1220; Selçuk, 4 Mayıs 1946,Yıl 1,Sayı 51,sayfa 3; Seydişehir, 18 Nisan 1963, Yıl 1,Sayı 45,sayfa 4; Sabahattin Ali, “Kağnı”, Can Sanat Yayınları,İstanbul 2019)