HAKİKATEN NEYİN DERDİNDEYİZ?

Güncel (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 31.07.2021 - 12:34, Güncelleme: 31.07.2021 - 12:34
 

HAKİKATEN NEYİN DERDİNDEYİZ?

HAKKI BALCI KÖŞE YAZISI

  Günümüz siyasetinde ‘taraf ‘olmak bütün yanlışlara eyvallah çekip, ‘rahat’ olmaktır aslında, amma yarım asrı çoktan geçmiş ve beklentileri olmayan bir insan için kabulü oldukça güç bir ‘şey’dir.   Siyaset ve partiler gerçeğini ‘şey’ olarak nitelendirsem de, yok saymak imkansız, ama kendi ilke ve değerlerimizin artık parti müktesebatından öğreneceği bir değerin kalmadığını düşünüyorum..   Çünkü iktidar olmanın adı, gücü ele geçirmek, değirmenin başında olmak, çalmak, muhalefet anlayışı ise; bu gücü ele geçirmek için etik olmayan değerleri mubah sayıp rövanşı almak tanımlanabilir.   Kendisini solcu, sağcı, vatansever, milliyetçi ve Müslüman, kavramlarıyla sıfatlayan, dürüst, hakikaten samimi ve idealist bireyler yok mu? Elbette var ama örselenirler, kovulurlar yaşamalarına izin vermezler.   İyive kötünün artık küçücük nüanslarla ayrıştığı ve bu küçücük farklılıkların diğerine ‘hain’ dedirttiği günümüz siyaset anlayışını ‘at izi, it izi’ karışıklığından başka nitelendiremiyorum.   Hakikaten neyin derdindeyiz?  Amaç siyaset yolu ile memlekete, insanımıza hizmet mi, yoksa; Rövanşizm hastalığı mı? Kemalist’i gören cübbelinin aklına tekbir geliyor… Dilinden Allahuekber olarak düşüyor… Sanki, Allah ona ‘Kemalisti görünce tekbir getir’ dedi…   Cübbeliyi gören Kemalist avazı çıktığı kadar “Çıktık açık alınla on yılda her savaştan;/On yılda on beş milyon genç yarattık her yaştan/ 10. Yıl marşını bağırıyor. Sanki Atatürk haşa yaratıcı 10 yıl öncesi gençleri ise; leylekler getirdi.   Bu salvolara ‘ileri ileri haydi ileri/Alalım düşmanlardan eski yerleri…’ diyerek yurtiçi haçlı seferleri başlatanlar var.   Kabul edelim, genlerimiz de fetihçi bir ruh var. Düşmanımız yoksa bile düşman bulup zaferler kazanmaya ayarlıbir milletiz ama artık düşmanı dışta değil ısrarla içte arar olduk.   Bizim gibi düşünmeyenleri toptancı bir anlayışla düşman ve kolayca hain ilan ediveriyoruz. Kapı komşumuza, dostumuza, akrabamıza karşı zaferler ilan edip rövanş alma refleksiyle davranır olduk.   Siyaset kavramı; fayda sağlama, imtiyaz, sahip olma, hükmetme ve ikbal kapısı gibi sunulduğu süre de ele geçirme ve rövanş arenası olmaktan öte gelişim sağlamayacak, kutuplaşmanın önüne geçilemeyecektir.   Ülkemizde cereyan eden bütün darbeler ve çeşitleri bu zihin karışıklığından faydalanıp darbelere zemin hazırlayanların en büyük gücü olmuş ve siyaset akışının ve demokrasinin önünü kesmiştir.   Maalesef; ekseri çoğunluğun çok daha üzerinde bir kesim, rasyonel akıldan ziyade rövanş alma derdiyle hemhal olunca; insana ve insanlığa dair bütün gelişmelere kapalı kalıp, algı yönetimleri ile biat eden bir nesil doğuyor. YERELDE DURUM  Yerel siyasetin önde gidenleri ve seçmenleri birbirini yakinen tanır. Çocukluğu bilinen şahsiyetlerin siyasetteki yüzünün farklı olduğu görülür. Hayal kırıklıkları yaşanır. Dolayısı ile ağızdan çıkan rövanşist sözlerin şayet dozajı iyi ayarlanmaz ise yerel siyaset daha karaktersiz bir şekil alır ve toplum bu karaktersizliğin bir parçası oluverir. Yaşadığımız şehrin son 35 yılına tekâmül eden bütün seçimlerini bilirim. Entrikaların, manipülasyonların, sahtekarlıkların cümlesine şahidim…   Hülasa; Siyasette; niyeti halis olmayan faydacı güruh sayısı, buna mukabil fayda peşinde olan rövanşist sayısı da arttı. Parti içi manipülasyonlara, hileye, iftiralara irade sahibi üst yöneticilerin kör kalması, dürüst bireylerin sesinin kısılması yerel siyasetin kurumsal varlığını sorgulanır hale getirdi.   Buna göre; Ülkemizde iktidar ve muhalefet anlayışının yeniden tanımlanması gerekir. Kutuplaşmanın önüne geçecek tek proje de budur.  
HAKKI BALCI KÖŞE YAZISI

 

Günümüz siyasetinde ‘taraf ‘olmak bütün yanlışlara eyvallah çekip, ‘rahat’ olmaktır aslında, amma yarım asrı çoktan geçmiş ve beklentileri olmayan bir insan için kabulü oldukça güç bir ‘şey’dir.

 

Siyaset ve partiler gerçeğini ‘şey’ olarak nitelendirsem de, yok saymak imkansız, ama kendi ilke ve değerlerimizin artık parti müktesebatından öğreneceği bir değerin kalmadığını düşünüyorum..

 

Çünkü iktidar olmanın adı, gücü ele geçirmek, değirmenin başında olmak, çalmak, muhalefet anlayışı ise; bu gücü ele geçirmek için etik olmayan değerleri mubah sayıp rövanşı almak tanımlanabilir.

 

Kendisini solcu, sağcı, vatansever, milliyetçi ve Müslüman, kavramlarıyla sıfatlayan, dürüst, hakikaten samimi ve idealist bireyler yok mu? Elbette var ama örselenirler, kovulurlar yaşamalarına izin vermezler.

 

İyive kötünün artık küçücük nüanslarla ayrıştığı ve bu küçücük farklılıkların diğerine ‘hain’ dedirttiği günümüz siyaset anlayışını ‘at izi, it izi’ karışıklığından başka nitelendiremiyorum.

 

Hakikaten neyin derdindeyiz? 

Amaç siyaset yolu ile memlekete, insanımıza hizmet mi, yoksa; Rövanşizm hastalığı mı?

Kemalist’i gören cübbelinin aklına tekbir geliyor… Dilinden Allahuekber olarak düşüyor… Sanki, Allah ona ‘Kemalisti görünce tekbir getir’ dedi…

 

Cübbeliyi gören Kemalist avazı çıktığı kadar “Çıktık açık alınla on yılda her savaştan;/On yılda on beş milyon genç yarattık her yaştan/ 10. Yıl marşını bağırıyor. Sanki Atatürk haşa yaratıcı 10 yıl öncesi gençleri ise; leylekler getirdi.

 

Bu salvolara ‘ileri ileri haydi ileri/Alalım düşmanlardan eski yerleri…’ diyerek yurtiçi haçlı seferleri başlatanlar var.

 

Kabul edelim, genlerimiz de fetihçi bir ruh var. Düşmanımız yoksa bile düşman bulup zaferler kazanmaya ayarlıbir milletiz ama artık düşmanı dışta değil ısrarla içte arar olduk.

 

Bizim gibi düşünmeyenleri toptancı bir anlayışla düşman ve kolayca hain ilan ediveriyoruz. Kapı komşumuza, dostumuza, akrabamıza karşı zaferler ilan edip rövanş alma refleksiyle davranır olduk.

 

Siyaset kavramı; fayda sağlama, imtiyaz, sahip olma, hükmetme ve ikbal kapısı gibi sunulduğu süre de ele geçirme ve rövanş arenası olmaktan öte gelişim sağlamayacak, kutuplaşmanın önüne geçilemeyecektir.

 

Ülkemizde cereyan eden bütün darbeler ve çeşitleri bu zihin karışıklığından faydalanıp darbelere zemin hazırlayanların en büyük gücü olmuş ve siyaset akışının ve demokrasinin önünü kesmiştir.

 

Maalesef; ekseri çoğunluğun çok daha üzerinde bir kesim, rasyonel akıldan ziyade rövanş alma derdiyle hemhal olunca; insana ve insanlığa dair bütün gelişmelere kapalı kalıp, algı yönetimleri ile biat eden bir nesil doğuyor.

YERELDE DURUM 

Yerel siyasetin önde gidenleri ve seçmenleri birbirini yakinen tanır. Çocukluğu bilinen şahsiyetlerin siyasetteki yüzünün farklı olduğu görülür. Hayal kırıklıkları yaşanır.

Dolayısı ile ağızdan çıkan rövanşist sözlerin şayet dozajı iyi ayarlanmaz ise yerel siyaset daha karaktersiz bir şekil alır ve toplum bu karaktersizliğin bir parçası oluverir.

Yaşadığımız şehrin son 35 yılına tekâmül eden bütün seçimlerini bilirim. Entrikaların, manipülasyonların, sahtekarlıkların cümlesine şahidim…

 

Hülasa;

Siyasette; niyeti halis olmayan faydacı güruh sayısı, buna mukabil fayda peşinde olan rövanşist sayısı da arttı.

Parti içi manipülasyonlara, hileye, iftiralara irade sahibi üst yöneticilerin kör kalması, dürüst bireylerin sesinin kısılması yerel siyasetin kurumsal varlığını sorgulanır hale getirdi.

 

Buna göre; Ülkemizde iktidar ve muhalefet anlayışının yeniden tanımlanması gerekir. Kutuplaşmanın önüne geçecek tek proje de budur.

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve toroslargazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.