Marslı Mehmet Emmiden Mektup…

Marslı Mehmet Emmiden Mektup…

 

    Selam size ey şanslı dünyayılar…

    Memleketinizi çok sevin, sevmiyorsanız terkedin…

   Terk etmek gibi bir niyetiniz varsa sakın Mars’a gelmeyin.

    Bizim Marsta işler çok  karışık, gerçi herkes bu durumlara pek alışık…

    Yarın beynimden ameliyat olacağım. Cerrah son kontrolü kendisi yapmak için odama girdi.

   Siması çok tanıdık. Kimdir kimlerdendir diye düşünürken sordum;

 “Doktor bey sizi tanıyor gibiyim.”

 “ Mehmet amca benim ben Kasap İdris. 3 bayram önce sizin kurbanları ben kesmiştim.

 Aynı yıl bir dekanın da kurbanlarını kesmek nasip oldu.

‘ Çok seri çalışıyorsun. Ellerin de titremiyor. Seni bizim hastaneye cerrah olarak alsak’ dedi.

 Diplomam bazısışurada.com sitesinden siparişle gönderildi.

 O gün bu gündür bu işteyim. Bak işte sıra sana da geldi.”

“Sıra sana da geldi derken?”

“ Eee Mehmet emmi  yukarıdan adamını bulup, sahte diplomaları sisteme sokup;

  manav yiğenini Ziraat Fakültesine docent,

  çoban oğlunu  barınağa veteriner,

Akçay Deresin de iyi yüzüyor diye kardeşini su ürünlerine araştırma görevlisi olarak atatan sen değilmiydin?

Daha çok kazanayım diye ekini ve nesilleri bozdun.

Yumurtan zehirli, terayağın sahte

süte su katıyorsun amma gözün cennette ”

“ Pazarcı İsmail’i duydun mu Mehmet Emmi ?

 Terazinin kefelerini dengede tutuyor,

 elmayla armutu iyi tartıyor diye hakim yaptılar.

“Adalet mülkün temelidir” diye saraylara yazdılar.

 Mülkleri parsel parsel sattılar.

Temelsizmiş bu  mülkler, deprem de yerle bir olunca  anladılar.”

Memlekette sınav öncesi soruları çalıp cemaatine dağıtanları koruyup gözetenler;

“Yeter artık bu böyle devam edemez deyip, doğrudan sahte diploma işine girdiler.

 Eee hırsızlıkla kazandığın bölümü, yıllarca okumakta zaman kaybı, öz nefse zulüm bildiler.

 Bunlar hiç okula gitmeden makama geldiler, jet gibi de terfi ettiler. Yılanın başını küçükken ezmeyenler;

 “Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın, bal tutan parmağını yalar dediler.”

 Bal bile sahteydi, satışına izin verdiler.

 Kul hakkı haramdır diye bağıranlar, dışkılarını milyonluk helalara ettiler.

 Çocukları bankamatik emekçisiydi. “Bu kadarcık ta torpilimiz olmasın mı ?” dediler.

    “Sus be kasap İdris içim yanıyor.

 Bin yıl yaşasın diye alkışladıklarımız bugün bizi sokuyor.

 Yarın ameliyatı sen yapacaksın diye korkmuyorum ölümden.

 Asıl korkum, cenaze törenimden.

 Namazı kıldıracak sahte İmam Acamı..

 Bana verirken talkımı, kendi yutacak salkımı…

 Melekler sorgu sual ederken, bizimki bana nasıl kopya verecek…”

 İşte dünyalı kardeşlerim bizim Mars’ ta durum bu,

 eminim siz de herkes dürüst, herşey dosdoğru!

 Atalarımız derdi “ Ev koktu tuzlayak.”

 Gayrı tuz da koktu, deyiverin bakem biz Marslılar ne yapak ?