Devlete Giden Yol: Aile Fotoğrafım

Türkiye 25.09.2024 - 16:21, Güncelleme: 25.09.2024 - 16:21
 

Devlete Giden Yol: Aile Fotoğrafım

Abdullah Uluyurut Köşe Yazısı

Devlete Giden Yol: Aile Fotoğrafım Son yorumu yapan bizimkilerden biri, nihai noktayı koydu. “Aile can demek, Aile ocak demek. Aile bir bütünün parçaları demek. Aile ulu bir yurt demek. Aile devlete giden yol demek” “Yüz kitabı ya da tıraş” diyelim. Sosyal medyada içeriği zülfüyare dokunmayan resimlere ve yazılara yorumlar ve beğeniler daha kolay yapılıyor. Bazı paylaşımlarda yorum ve beğeni yapılmasa da sıkı takipçilerinizi görüyorsunuz. Memleketim Konya’ya annemi ziyaret etmek ve bir yakın dostumun düğününe katılmak üzere gittim. Annemi, kardeşimi ve yakın dostlarımı gördüm. Gençlik yıllarımızdan gelen bir bağ ile dostlarımızın küme küme yanyana durduklarını gördüm. Ama herkes doğruyu söylese de siyaseten ayrı yerlerde durup güçlerini kaybetmişler. Eşimin memleketine Karadeniz’e gittim, belediye başkanı dışında eskilerden kimse kalmamış. Karadeniz’in Ereğli’si tam bir Avrupa şehri. Parkları bakımlı, sokakta sigara içen neredeyse yok. Çekirdek yiyen de yok. İnanmayacaksınız ama yerde atık su şişeleri ve plastik torbalar da yok. Ankara’da ise uzun dostlukların üzerine kurulmuş arkadaşlarımı ve ailenin bir parçası olarak gördüğüm gençlerle bir araya geldim. Konya’daki düğünün tersi bir düğüne katıldım. Sonradan tanışan insanların farklı noktada olsalar da siyaseten yan yana olduklarını ve güç merkezi oluşturduklarını gördüm. Gelelim aile fotoğrafına. Onlar uzaktaki yakınlarımızın yakınlara gelmeleri, bizim ise uzağa gittikden sonra Ankara’ya dönmemizle çekilen kâğıda düşen gölgedir. Gagauz Türkleri. Gagauzlar bu yıl “Gagauz Yeri Bölgesinin” kuruluşunun otuzuncu yılını kutluyorlar. Toprak bütünlüğü olmayan, otuz yılda “salam” gibi dilim dilim verilen hakları elinden alınan, dil birliğimiz olan Gagauz Türkleri için Türkiye canla başla beton döküyor, inşaat yapıyor. Romence eğitim verecek yatılı okullar, içinde Rusça eğitim verilen Anaokulları, Moskova ile sarmaş dolaş, Türkiye ile kardaş “primarlar”ı tatlı sert hizaya getirme gayretleri. Hatta Kışlaev’e Cumhurbaşkanlığı Sarayı. Olsun. Bu resim yukarıdaki resim değil. Gidelim görelim, yiyelim içelim ve güzelleşelim resmi dışında bir resim yukarıdaki. Bir son haykırış: “Sesimi duyan var mı!” Çoktan telefonlar kapanmış. Kulaklar tıkanmış. Gözler kapanmış. Diller susturulmuş. Bilenler kenarda, çorbacılar meydanda. Yok canım o kadar da değil! Toros Dağlarının tepesinde yanan bir çıra var. Bucak’ta insanlar var ayakta. Konya, İçel (Mersin), Afyonkarahisar, Bursa, Saraybosna, Ankara, İstanbul, Dobruca’nın Tekirgöl, Adana, Balıkesir, İzmir’den yorumlar aldım.
Abdullah Uluyurut Köşe Yazısı

Devlete Giden Yol: Aile Fotoğrafım

Son yorumu yapan bizimkilerden biri, nihai noktayı koydu.

“Aile can demek, Aile ocak demek. Aile bir bütünün parçaları demek. Aile ulu bir yurt demek. Aile devlete giden yol demek”

“Yüz kitabı ya da tıraş” diyelim. Sosyal medyada içeriği zülfüyare dokunmayan resimlere ve yazılara yorumlar ve beğeniler daha kolay yapılıyor.

Bazı paylaşımlarda yorum ve beğeni yapılmasa da sıkı takipçilerinizi görüyorsunuz.

Memleketim Konya’ya annemi ziyaret etmek ve bir yakın dostumun düğününe katılmak üzere gittim. Annemi, kardeşimi ve yakın dostlarımı gördüm. Gençlik yıllarımızdan gelen bir bağ ile dostlarımızın küme küme yanyana durduklarını gördüm. Ama herkes doğruyu söylese de siyaseten ayrı yerlerde durup güçlerini kaybetmişler.

Eşimin memleketine Karadeniz’e gittim, belediye başkanı dışında eskilerden kimse kalmamış. Karadeniz’in Ereğli’si tam bir Avrupa şehri. Parkları bakımlı, sokakta sigara içen neredeyse yok. Çekirdek yiyen de yok. İnanmayacaksınız ama yerde atık su şişeleri ve plastik torbalar da yok. Ankara’da ise uzun dostlukların üzerine kurulmuş arkadaşlarımı ve ailenin bir parçası olarak gördüğüm gençlerle bir araya geldim. Konya’daki düğünün tersi bir düğüne katıldım. Sonradan tanışan insanların farklı noktada olsalar da siyaseten yan yana olduklarını ve güç merkezi oluşturduklarını gördüm.

Gelelim aile fotoğrafına.

Onlar uzaktaki yakınlarımızın yakınlara gelmeleri, bizim ise uzağa gittikden sonra Ankara’ya dönmemizle çekilen kâğıda düşen gölgedir.

Gagauz Türkleri.

Gagauzlar bu yıl “Gagauz Yeri Bölgesinin” kuruluşunun otuzuncu yılını kutluyorlar. Toprak bütünlüğü olmayan, otuz yılda “salam” gibi dilim dilim verilen hakları elinden alınan, dil birliğimiz olan Gagauz Türkleri için Türkiye canla başla beton döküyor, inşaat yapıyor. Romence eğitim verecek yatılı okullar, içinde Rusça eğitim verilen Anaokulları, Moskova ile sarmaş dolaş, Türkiye ile kardaş “primarlar”ı tatlı sert hizaya getirme gayretleri.

Hatta Kışlaev’e Cumhurbaşkanlığı Sarayı. Olsun.

Bu resim yukarıdaki resim değil.

Gidelim görelim, yiyelim içelim ve güzelleşelim resmi dışında bir resim yukarıdaki. Bir son haykırış:

“Sesimi duyan var mı!”

Çoktan telefonlar kapanmış. Kulaklar tıkanmış. Gözler kapanmış. Diller susturulmuş. Bilenler kenarda, çorbacılar meydanda.

Yok canım o kadar da değil!

Toros Dağlarının tepesinde yanan bir çıra var. Bucak’ta insanlar var ayakta.

Konya, İçel (Mersin), Afyonkarahisar, Bursa, Saraybosna, Ankara, İstanbul, Dobruca’nın Tekirgöl, Adana, Balıkesir, İzmir’den yorumlar aldım.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve toroslargazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.