ELALEM...

Güncel (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 19.09.2019 - 03:15, Güncelleme: 19.09.2019 - 03:15
 

ELALEM...

Hakkı Balcı Köşe Yazısı

Büyüklere saygı vazgeçilmez ahlaki sorumluluk ve aile geleneğidir... Aşırılığı engeller, otokontrolü sağlar ancak; sevdiğiniz, saygı duyduğunuz kimselerin bu gerçeği sizin cezaeviniz haline getirebiliyor olması da muhtemel...Nesep ve yakın çevreniz öz benliğiniz değerleriniz ve hedeflerinizi bildiği halde sizi hapsedebiliyorsa; elalem yuğar, çitiler hücreye koyar...   Tabi bu bir düz mantık değerlendirmesi... Zira; günümüzün dünyasında hiçte öyle değil... Nesebin, dost dediklerinizin yakın hissettiklerinizin kalbinize verdiği hasar elalemin hedefli düşmanlıklarına beş basar... Yıllar önce anlık duygularla yazdığım tırnak içi şu sözüm bu anlamda hep manidar... “Camı kıran dışardansa tamiri mümkün, camcıya düşer iş... İçeridense kıran, içtense kırıklar; ne mümkün... Camda yetmez camcı da... Gam çöker yüreğe düşer iş...” İşte böyle; Üreten olmak, meyveli olmak iyi, iyi de; toplumsal baskının cenderesinde üretmek iç dünyanıza ölüm etkisinde tesir eden bir yaşamın Sahibi olmak, böyle yaşamak öyle zor öyle zor ki; Tam da burada “Ne derler acaba diye kahrolası bir put vardır...” diyen İsmet Özel düşüveriyor aklıma; İçinize atarak yaşadığınız, elalemin canınıza okuyan farazilerini zihninizde imha etmediğiniz sürece; o şeylerin bir gün zihnimizle birlikte bütünümüzü imha edeceğinin farkında olmak ve böyle yaşamak hakikaten zor... Bunu kısmen başarmış bir kişilik ve şahsiyet olmama, farazi yaklaşımları bertaraf edecek cesaretim olmasına rağmen tamiri mümkün olmayan içten kırıkların dayanılmaz acısı İle zayıf düşen kıvranan takatsiz bir yanımda her zaman var... Ve toplum; içten kırıklara, darbelere maruz kalan azınlığın korkak sessizliği... Vefasız, nankör çoğunluğun avazı arasında vahim bir ahval arzediyor maalesef... Birimiz az, birimiz çok ama hepimiz bu ahvalden payını almış, haklı çıkma tutkusu İle muteber olmayan savunma mekanizmalarının ve kendi sahtekarlıklarımızın esiriyiz artık... Hülasası; Kimsenin “azad ettim” demesini beklemeden zihnimizi meşgul eden lüzumsuzluklardan kendimiz kurtulmamız gerekir... Bencilliği İle öz benliğimizi tahakkümü altına alan şahsiyetlerin zihnimizin kanayan yarası olmalarına asla müsaade etmeyelim... Peki, Bunu ben başarabilir miyim? Elalemin ürettiği, Zihnimi yoran, mütemadiyen meşgul eden farazi şeyleri imha edebilir miyim bilemiyorum... Beynimizi meşgul eden o şeyleri yok etmez yada uyuşturmazsak zaten meşakkatlerle geçen hayatınızın nüvesi olacak ve birgün yaşamımızı daha da meşakkatli hale getirecek bunu net biliyorum... İdeal olanı yazıyorum ama hiç bir idealin eksiksiz olamayacağını da bilerek yazıyorum... GÜNÜN SÖZÜ YAZININ ÖZÜ Gostağın dediği gibi “Aklıyın sapını seveyim hem yapan hem deyverin...”
Hakkı Balcı Köşe Yazısı
Büyüklere saygı vazgeçilmez ahlaki sorumluluk ve aile geleneğidir... Aşırılığı engeller, otokontrolü sağlar ancak; sevdiğiniz, saygı duyduğunuz kimselerin bu gerçeği sizin cezaeviniz haline getirebiliyor olması da muhtemel...Nesep ve yakın çevreniz öz benliğiniz değerleriniz ve hedeflerinizi bildiği halde sizi hapsedebiliyorsa; elalem yuğar, çitiler hücreye koyar...  

Tabi bu bir düz mantık değerlendirmesi...

Zira; günümüzün dünyasında hiçte öyle değil... Nesebin, dost dediklerinizin yakın hissettiklerinizin kalbinize verdiği hasar elalemin hedefli düşmanlıklarına beş basar...

Yıllar önce anlık duygularla yazdığım tırnak içi şu sözüm bu anlamda hep manidar... “Camı kıran dışardansa tamiri mümkün, camcıya düşer iş... İçeridense kıran, içtense kırıklar; ne mümkün... Camda yetmez camcı da... Gam çöker yüreğe düşer iş...”

İşte böyle;

Üreten olmak, meyveli olmak iyi, iyi de; toplumsal baskının cenderesinde üretmek iç dünyanıza ölüm etkisinde tesir eden bir yaşamın Sahibi olmak, böyle yaşamak öyle zor öyle zor ki;

Tam da burada “Ne derler acaba diye kahrolası bir put vardır...” diyen İsmet Özel düşüveriyor aklıma;

İçinize atarak yaşadığınız, elalemin canınıza okuyan farazilerini zihninizde imha etmediğiniz sürece; o şeylerin bir gün zihnimizle birlikte bütünümüzü imha edeceğinin farkında olmak ve böyle yaşamak hakikaten zor...

Bunu kısmen başarmış bir kişilik ve şahsiyet olmama, farazi yaklaşımları bertaraf edecek cesaretim olmasına rağmen tamiri mümkün olmayan içten kırıkların dayanılmaz acısı İle zayıf düşen kıvranan takatsiz bir yanımda her zaman var...

Ve toplum; içten kırıklara, darbelere maruz kalan azınlığın korkak sessizliği... Vefasız, nankör çoğunluğun avazı arasında vahim bir ahval arzediyor maalesef...

Birimiz az, birimiz çok ama hepimiz bu ahvalden payını almış, haklı çıkma tutkusu İle muteber olmayan savunma mekanizmalarının ve kendi sahtekarlıklarımızın esiriyiz artık...

Hülasası;

Kimsenin “azad ettim” demesini beklemeden zihnimizi meşgul eden lüzumsuzluklardan kendimiz kurtulmamız gerekir...

Bencilliği İle öz benliğimizi tahakkümü altına alan şahsiyetlerin zihnimizin kanayan yarası olmalarına asla müsaade etmeyelim...

Peki, Bunu ben başarabilir miyim?

Elalemin ürettiği, Zihnimi yoran, mütemadiyen meşgul eden farazi şeyleri imha edebilir miyim bilemiyorum...

Beynimizi meşgul eden o şeyleri yok etmez yada uyuşturmazsak zaten meşakkatlerle geçen hayatınızın nüvesi olacak ve birgün yaşamımızı daha da meşakkatli hale getirecek bunu net biliyorum...

İdeal olanı yazıyorum ama hiç bir idealin eksiksiz olamayacağını da bilerek yazıyorum...

GÜNÜN SÖZÜ YAZININ ÖZÜ

Gostağın dediği gibi “Aklıyın sapını seveyim hem yapan hem deyverin...”

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve toroslargazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.