DEPREMZADELER VE DEPREMZEDELER

Güncel (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 29.01.2020 - 08:57, Güncelleme: 29.01.2020 - 08:57
 

DEPREMZADELER VE DEPREMZEDELER

Hakkı Balcı Köşe Yazısı

Bu ülkenin kıymet-i hakikiyesini, gerçek değerini etrafımızdaki ülkelere bakmadan, mukayese etmeden ve muhakeme yapmadan anlamamız mümkün değil... Vukuu bulan her olaydan kötümserlik, güya muhalefet anlayışı ve iktidarı zayıf düşürme amacı ile yapılan paylaşımlar ifrat seviyesinde maalesef... Ya da; devletin bütün organlarının abartılı bir şekilde müdahale ettiği Elazığ depremini tefrit etme peşinde... Allah aşkına biz ne zaman hangi olayı kendi sınırları içerisinde ve insan merkezli ele alıp normal değerlendirmelerde bulunacağız? Her iki tarafın trolleri tarafından saptırılarak deprem yıkıntılarını ve yaklaşık 35 ölüyü kirli siyasete malzeme etmenin ne gibi arızalara sebebiyet vereceğinin ne zaman farkına varacağız? Ülkemizi ve milletimizi stratejik önemine bağlı sebepler ve intikam hırsıyla ilk fırsatta diz çöktürmeyi hedefleyen kronik haçlı zihniyetini görmezden gelip birbirimizi hercümerç etmenin yararı ne? “Sen gazetecisin objektif olmalı ve yazmalısın” akıl daneliğinde bulunan ancak devletin deprem seferberliğine kör kalanlara... hdp’nin yardımını kabul etmeyen yetkilileri tarumar etmeye çalışan siyasi vaveylacılara seyirci mi kalacağız? Siz; bu milletin acından ölse bile namerdin ekmeğini yemeye tenezzül etmeyeceğini bilmiyor musunuz? YPG'nin 2 yıl boyunca sözcülüğünü yapan ve 2017'de örgütten kaçarak Türkiye'ye sığınan Talal Silo’nun itiraflarını hatırlayan hangi irfan sahibi kişi yada yetkili hdp’nin yardımını kabul eder? BDP 'li Özalp belediyesine ait depoda Van depreminin ardından bir yıl geçtikten sonra bulunan beş kamyonluk battaniye, oyuncak, tıbbi malzeme, yiyecek ve giyecek malzemesi bulunduğunu unutmalı mıyız? Objektif olmak bu mudur? Tarafsız olmak sizin gibi düşünme mecburiyeti midir? İktidarı eleştirmek elbette herkesin hakkı... Ama deprem bölgesine intikal ve müdahale hakkında en ufak bilgisi olmayanların algı yönetimine esir olması kabul edilebilir mi? Başta enkaz altındaki insanları kurtarmak için canları pahasına çalışan kurtarma ekiplerine iftira atan Serdar Akinan denen müfteriye mi inanacağım? Yoksa gecesini gündüzüne katan UMKE ekiplerine mi, yoksa depremi bizzat ağızlarından duyduğum Elazığlılara mI? PKK’nın habercisi Serdar Akinan’a mı inanacağım, yoksa; Elazığ valisine mi? AK Parti ve MHP’nin; CHP’nin verdiği deprem araştırma önergesini reddetmesi doğru değildir ama içinde HDP olan hiç bir eylemde samimiyet olacağına da inancım yok... Çünkü öldürüyorlar... Çünkü halkımıza yardım getirdik derken bile ırkçılık yapıyorlar. Çünkü öldürmeye devam edenleri kayıtsız şartsız destekliyorlar. Gelelim diğer cenaha; 27 Aralık 1939 günü meydana gelen ve 32 bin insanımızın öldüğü 100 bin insanımızın yaralandığı depremin ardından tam 80 yıl geçmiş sonraki depremlerde 50 bin kişi ölmüş... Göze çarpan en önemli sorun koordinasyon eksikliğidir... Suriyelilerin kümeleşerek yardımları kapma yarışının önüne geçilmeliydi. Konuştuğum Elazığlı depremzedelerin en büyük şikayeti buydu. Belirttikleri diğer bir husus ise; vatandaşın ekiplere rahat çalışma imkanı vermediğiydi... 1999 depremi ile kıyaslandığında devletin kentsel dönüşüm, denetim mekanizmasını eskiye göre daha iyi duruma getirdiği aşikar. Hükümete isnat edilen deprem paralarının Ensar vakfına verildiği iddiaları ise; iddia edenlerce ispat, siyasi irade tarafından ise açıklamaya muhtaçtır. Hülasası; Elazığ depremi ülkenin ortak acısıdır. Bu acıyı ilk dakikalarından itibaren teröristler ve hdp hariç her vatandaşın yürekten üzülmediğini kimse söyleyemeyiz. Fakat depremin ilk dakikasından sonra türeyen deprem sonrası kahinlerinin müfteriliği de bir gerçek... Depremden nemalanmak hastalıklı bir psikoloji, sağlıksız bir ruh halidir... Allah’ım ülkemizi ve insanımızı korusun. Elazığ’da canla başla çalışan herkesten Allah razı olsun. Birlik ve beraberliğimizi bozmalarına izin vermesin. Yoksa emperyalistlerin İngiliz avam kamarasında alınan karar gereği ülkemizi mukavemetsiz tıpış tıpış işgal edip tıpış tıpış gittikleri gibi gitmezler artık... Bu milletin düşmanı her zaman çoktu. Şu anda da böyle. Bizden sonrakilerinde öyle olacak. Madem öyle; ayakta kalabilmek için kıymet-i Harbiye’mizi bozacak söz ve ve eylemlerden uzak durmak gerek.. Üzülerek söyleyeyim Elazığ depreminde depremzedelerden daha çok DEPREMZADELERİN sesi çıkıyor...
Hakkı Balcı Köşe Yazısı

Bu ülkenin kıymet-i hakikiyesini, gerçek değerini etrafımızdaki ülkelere bakmadan, mukayese etmeden ve muhakeme yapmadan anlamamız mümkün değil...

Vukuu bulan her olaydan kötümserlik, güya muhalefet anlayışı ve iktidarı zayıf düşürme amacı ile yapılan paylaşımlar ifrat seviyesinde maalesef...

Ya da; devletin bütün organlarının abartılı bir şekilde müdahale ettiği Elazığ depremini tefrit etme peşinde...

Allah aşkına biz ne zaman hangi olayı kendi sınırları içerisinde ve insan merkezli ele alıp normal değerlendirmelerde bulunacağız?

Her iki tarafın trolleri tarafından saptırılarak deprem yıkıntılarını ve yaklaşık 35 ölüyü kirli siyasete malzeme etmenin ne gibi arızalara sebebiyet vereceğinin ne zaman farkına varacağız?

Ülkemizi ve milletimizi stratejik önemine bağlı sebepler ve intikam hırsıyla ilk fırsatta diz çöktürmeyi hedefleyen kronik haçlı zihniyetini görmezden gelip birbirimizi hercümerç etmenin yararı ne?

“Sen gazetecisin objektif olmalı ve yazmalısın” akıl daneliğinde bulunan ancak devletin deprem seferberliğine kör kalanlara... hdp’nin yardımını kabul etmeyen yetkilileri tarumar etmeye çalışan siyasi vaveylacılara seyirci mi kalacağız?

Siz; bu milletin acından ölse bile namerdin ekmeğini yemeye tenezzül etmeyeceğini bilmiyor musunuz?

YPG'nin 2 yıl boyunca sözcülüğünü yapan ve 2017'de örgütten kaçarak Türkiye'ye sığınan Talal Silo’nun itiraflarını hatırlayan hangi irfan sahibi kişi yada yetkili hdp’nin yardımını kabul eder?

BDP 'li Özalp belediyesine ait depoda Van depreminin ardından bir yıl geçtikten sonra bulunan beş kamyonluk battaniye, oyuncak, tıbbi malzeme, yiyecek ve giyecek malzemesi bulunduğunu unutmalı mıyız?

Objektif olmak bu mudur? Tarafsız olmak sizin gibi düşünme mecburiyeti midir?

İktidarı eleştirmek elbette herkesin hakkı... Ama deprem bölgesine intikal ve müdahale hakkında en ufak bilgisi olmayanların algı yönetimine esir olması kabul edilebilir mi?

Başta enkaz altındaki insanları kurtarmak için canları pahasına çalışan kurtarma ekiplerine iftira atan Serdar Akinan denen müfteriye mi inanacağım?

Yoksa gecesini gündüzüne katan UMKE ekiplerine mi, yoksa depremi bizzat ağızlarından duyduğum Elazığlılara mI?

PKK’nın habercisi Serdar Akinan’a mı inanacağım, yoksa; Elazığ valisine mi?

AK Parti ve MHP’nin; CHP’nin verdiği deprem araştırma önergesini reddetmesi doğru değildir ama içinde HDP olan hiç bir eylemde samimiyet olacağına da inancım yok...

Çünkü öldürüyorlar... Çünkü halkımıza yardım getirdik derken bile ırkçılık yapıyorlar. Çünkü öldürmeye devam edenleri kayıtsız şartsız destekliyorlar.

Gelelim diğer cenaha;

27 Aralık 1939 günü meydana gelen ve 32 bin insanımızın öldüğü 100 bin insanımızın yaralandığı depremin ardından tam 80 yıl geçmiş sonraki depremlerde 50 bin kişi ölmüş...

Göze çarpan en önemli sorun koordinasyon eksikliğidir... Suriyelilerin kümeleşerek yardımları kapma yarışının önüne geçilmeliydi.

Konuştuğum Elazığlı depremzedelerin en büyük şikayeti buydu. Belirttikleri diğer bir husus ise; vatandaşın ekiplere rahat çalışma imkanı vermediğiydi...

1999 depremi ile kıyaslandığında devletin kentsel dönüşüm, denetim mekanizmasını eskiye göre daha iyi duruma getirdiği aşikar.

Hükümete isnat edilen deprem paralarının Ensar vakfına verildiği iddiaları ise; iddia edenlerce ispat, siyasi irade tarafından ise açıklamaya muhtaçtır.

Hülasası;

Elazığ depremi ülkenin ortak acısıdır. Bu acıyı ilk dakikalarından itibaren teröristler ve hdp hariç her vatandaşın yürekten üzülmediğini kimse söyleyemeyiz.

Fakat depremin ilk dakikasından sonra türeyen deprem sonrası kahinlerinin müfteriliği de bir gerçek...

Depremden nemalanmak hastalıklı bir psikoloji, sağlıksız bir ruh halidir...

Allah’ım ülkemizi ve insanımızı korusun. Elazığ’da canla başla çalışan herkesten Allah razı olsun.

Birlik ve beraberliğimizi bozmalarına izin vermesin. Yoksa emperyalistlerin İngiliz avam kamarasında alınan karar gereği ülkemizi mukavemetsiz tıpış tıpış işgal edip tıpış tıpış gittikleri gibi gitmezler artık...

Bu milletin düşmanı her zaman çoktu. Şu anda da böyle. Bizden sonrakilerinde öyle olacak.

Madem öyle; ayakta kalabilmek için kıymet-i Harbiye’mizi bozacak söz ve ve eylemlerden uzak durmak gerek..

Üzülerek söyleyeyim Elazığ depreminde depremzedelerden daha çok DEPREMZADELERİN sesi çıkıyor...

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve toroslargazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.