Altın Portakal Ödüllü Hüseyin Özel ile söyleşi

Güncel (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 04.03.2021 - 02:02, Güncelleme: 04.03.2021 - 02:02
 

Altın Portakal Ödüllü Hüseyin Özel ile söyleşi

56. Altın Portakal Film Festivali’nde ‘En İyi Film Müziği’ ödülünü alan Hüseyin Özel’le müzisyenlik serüvenini, dünya müzik listelerinde altı ay boyunca ilk 200’de kalan parçası ‘Gezgin’i , 'Bozkır/Steppe’ filmi için bestelediği parçayla aldığı Altın Portakal ödülünü ve kendi tasarladığı müzik aleti olan Hozelele’yi konuştuk. 

    Kendini Toroslar Gazetesi İmtiaz Sahibi Ali Saylam'a tanıtan Hüseyin Özel :   Antalya’da doğdum, 2001 yılında Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo TV ve Sinema Bölümü’nden mezun oldum. 41 yaşındayım. Evli ve ve iki çocuk babasıyım. Konya’nın Seydişehir ilçesinde yaşıyorum. Sahne almak için çoğu zaman başka şehirlere gidip gelsem de, Seydişehir ben ve ailem için gerçek bir güvenli liman. Anadolu’nun en samimi ve en içten insanlarının yaşadığını düşündüğüm yer. Memleketim değil ama, artık memleketim gibi. Her dönüşümde, “Evim evim, güzel evim” diyorum. Müzik maceram aslında çok küçük yaşlarda başladı. Pazar günleri TRT2’de klasik müzik yayını olurdu. Beş kardeştik ve kardeşlerim sokağa oyun oynamaya çıkarken ben oturup senfonileri dinlerdim. Özellikle piyanistler çok ilgimi çekerdi. Sonrasında babamdan bana bir piyano almasını istemiştim. Sabahları babam işe giderken ceketini çekiştirir, “Baba bana piyano al” derdim. Babamın benim için aldığı küçük bir melodika ile 1988 yılında müzik hayatım başladı. Hatırlıyorum, ilk olarak Beethoven’ın 9. Senfonisi’nin temasını çalmıştım. Sonrasında müzik öyle ya da böyle hep hayatımda oldu.   Peki, müzik kariyerin nasıl gelişti?     Üniversite yıllarımda, piyano hocam ve müziğe dair bende ne varsa şekillendiren İrge Sezer ile yolum kesişti. İrge Hoca, benim için büyük bir dönüm noktası oldu o yıllarda.Ben sanatın bir çok dalında yer aldım, resim , sinema  ,müzik gibi. Ama müzik daha ağır bastı diyebilirim. 2005 yılından bu yana reklam ve tanıtım filmlerine müzikler bestelemeye başladım. İstanbul’da beraber okuduğumuz Recep Akar’ın videoart filmlerine müzikler yapmaya başladım ilk olarak.  Sonrasında Tuyap Kitap Fuarı’nın aşağı yukarı beş yıl kadar tüm ulusal reklam filmlerinin müziklerini yaptım. Halen de film müzikleri yapmaya devam ediyorum.  Son olarak 2019 yılında, 56. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde, Bozkır/Steppe filmi için bestelediğim müzik, ‘En İyi Film Müziği’ ödülüne layık görüldü.   Kendi yaptığınız müzik aletini tanıtır mısınız?   Bildiğim kadarıyla dünyada tek olan kendi geliştirdiğin bir enstrüman var; Hozelele...   Seydişehir’in bana getirdiği güzelliklerin en başında, tamburi ve luthier, aynı zamanda grubumun da bir parçası olan Hüseyin Akgün gelir. Enstrüman atölyesinde de bir süre beraber çalıştık. Kendisi aynı zamanda da benim ustam olur. Bir gün atölyenin tozlu derinliklerinde, onun ‘Derdalan Tamburu’ adını verdiği özel bir yaylı tambur için yaptığı 15-20 yıllık bir  tekne buldum. Bana vermesini rica ettim. O da beni kırmadı sağolsun ve kısa bir süre sonra bu tekneyi kullanarak ukulele benzeri bir enstrüman yaptım. Bir tenor ukulelenin boyutunda ve perdeleri bağlama perdesi. Telleri enstrümanın kuyruk bölümünden gelen ve hareketli bir eşik barındıran enteresan bir enstrüman çıktı ortaya. Mini bir harpi andıran etnik bir sound’a sahip. Ukuleleden yola çıkarak adını da ‘Hozelele’ koydum. Zamansız şeyleri hep sevmişimdir. Hozelele’yi herhangi bir zamana ait hissetmiyorum ve bu da bende daha kadim bir müzik duygusu uyandırıyor.     Dünyada uzun bir süre top200’de yer alan  ‘Gezgin’ parçanızdan biraz bahseder misiniz.     2017 yılında, Loras Audio’dan sevgili dostum Ogün Sayharman’ın aranjörlüğünde üç şarkılık bir maxi single kaydettim. Tüm dünyada 500’ün üzerinde dijital ortamda, Believe adlı bir şirket tarafından dağıtımı yapıldı. Albümün çıkışından bir ay sonra ‘Gezgin’, ‘Top 200’ listesine girdi ve 6 ay boyunca da listede kaldı. Believe’in raporuna göre, parçam en çok Polonya’da dinlenmiş. Nedenini ben de bilmiyorum ama bu Polonya’ya karşı bende ayrı bir ilgi uyandırdı.     Üflemeli çalğılara karşı bir merakınız olduğu biliyoruz bu merak nereden gelmektedir?   Benim asıl enstrümanım piyano. Öğrencilik yıllarımda yaz tatillerinde Konya’ya dönünce yanımda enstrüman olmadan zaman geçirmek benim için bir işkence oluyordu.1999 harbiye açık hava tiyatrosunda flütçü ‘Ian Anderson’ konseri oldu ve ertesi gün arkadaşım Neşe ile gidip bir flüt aldık. Sonrasında 20 yılı aşkın bir süresir tenor-alto-soprano saksafon, yan flüt gibi çeşitli enstrümanlarla sahnelerde yer almaktayım.   6 Mart Cumartesi günü SosyoApp üzerinden canlı gerçekleşecek olan olan konserinizden bahseder misiniz?             Kendisi de müzisyen olan Umut Kuzey’in fikir babalığını yaptığı Sosyo uygulamasını kısa bir süre önce duymuştum. Sonra ‘Her Ev Bir Sahne’ adını verdikleri bir etkinlik düzenlemeye karar verdiler ve beni de etkinliğe katılacak 240 müzisyenden biri olarak seçtiler sağolsunlar. 22 Şubat’taki konserimin hemen ardından bireysel bir konser yapmamı istediler. Ben de büyük bir mutlulukla kabul ettim. Özellikle müzisyenler için çok zorlu geçen bir dönemdeyiz. Sosyo bizler için gerçekten de her evi bir sahne haline getirdi. Cumartesi gün akşam saat 21:00 da canlı yayında karşınızda olacağım. Konserime katılmak isteyenler AppStore ya da GooglePlay üzerinden Sosyo uygulamasını telefon ya da tabletlerine indirip evlerinin salonlarını da bir konser salonuna çavirebilirler, şimdiden konserime gelecek herkese sonsuz teşekkürlerimi sunarım…
56. Altın Portakal Film Festivali’nde ‘En İyi Film Müziği’ ödülünü alan Hüseyin Özel’le müzisyenlik serüvenini, dünya müzik listelerinde altı ay boyunca ilk 200’de kalan parçası ‘Gezgin’i , 'Bozkır/Steppe’ filmi için bestelediği parçayla aldığı Altın Portakal ödülünü ve kendi tasarladığı müzik aleti olan Hozelele’yi konuştuk. 

 

 

Kendini Toroslar Gazetesi İmtiaz Sahibi Ali Saylam'a tanıtan Hüseyin Özel :
 

Antalya’da doğdum, 2001 yılında Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo TV ve Sinema Bölümü’nden mezun oldum. 41 yaşındayım. Evli ve ve iki çocuk babasıyım. Konya’nın Seydişehir ilçesinde yaşıyorum. Sahne almak için çoğu zaman başka şehirlere gidip gelsem de, Seydişehir ben ve ailem için gerçek bir güvenli liman. Anadolu’nun en samimi ve en içten insanlarının yaşadığını düşündüğüm yer. Memleketim değil ama, artık memleketim gibi. Her dönüşümde, “Evim evim, güzel evim” diyorum.

Müzik maceram aslında çok küçük yaşlarda başladı. Pazar günleri TRT2’de klasik müzik yayını olurdu. Beş kardeştik ve kardeşlerim sokağa oyun oynamaya çıkarken ben oturup senfonileri dinlerdim. Özellikle piyanistler çok ilgimi çekerdi. Sonrasında babamdan bana bir piyano almasını istemiştim. Sabahları babam işe giderken ceketini çekiştirir, “Baba bana piyano al” derdim. Babamın benim için aldığı küçük bir melodika ile 1988 yılında müzik hayatım başladı. Hatırlıyorum, ilk olarak Beethoven’ın 9. Senfonisi’nin temasını çalmıştım. Sonrasında müzik öyle ya da böyle hep hayatımda oldu.  

Peki, müzik kariyerin nasıl gelişti? 

 

 Üniversite yıllarımda, piyano hocam ve müziğe dair bende ne varsa şekillendiren İrge Sezer ile yolum kesişti. İrge Hoca, benim için büyük bir dönüm noktası oldu o yıllarda.Ben sanatın bir çok dalında yer aldım, resim , sinema  ,müzik gibi. Ama müzik daha ağır bastı diyebilirim. 2005 yılından bu yana reklam ve tanıtım filmlerine müzikler bestelemeye başladım. İstanbul’da beraber okuduğumuz Recep Akar’ın videoart filmlerine müzikler yapmaya başladım ilk olarak.  Sonrasında Tuyap Kitap Fuarı’nın aşağı yukarı beş yıl kadar tüm ulusal reklam filmlerinin müziklerini yaptım.

Halen de film müzikleri yapmaya devam ediyorum.  Son olarak 2019 yılında, 56. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde, Bozkır/Steppe filmi için bestelediğim müzik, ‘En İyi Film Müziği’ ödülüne layık görüldü.

 

Kendi yaptığınız müzik aletini tanıtır mısınız?   Bildiğim kadarıyla dünyada tek olan kendi geliştirdiğin bir enstrüman var; Hozelele...

 

Seydişehir’in bana getirdiği güzelliklerin en başında, tamburi ve luthier, aynı zamanda grubumun da bir parçası olan Hüseyin Akgün gelir. Enstrüman atölyesinde de bir süre beraber çalıştık. Kendisi aynı zamanda da benim ustam olur. Bir gün atölyenin tozlu derinliklerinde, onun ‘Derdalan Tamburu’ adını verdiği özel bir yaylı tambur için yaptığı 15-20 yıllık bir  tekne buldum. Bana vermesini rica ettim. O da beni kırmadı sağolsun ve kısa bir süre sonra bu tekneyi kullanarak ukulele benzeri bir enstrüman yaptım. Bir tenor ukulelenin boyutunda ve perdeleri bağlama perdesi. Telleri enstrümanın kuyruk bölümünden gelen ve hareketli bir eşik barındıran enteresan bir enstrüman çıktı ortaya. Mini bir harpi andıran etnik bir sound’a sahip. Ukuleleden yola çıkarak adını da ‘Hozelele’ koydum. Zamansız şeyleri hep sevmişimdir. Hozelele’yi herhangi bir zamana ait hissetmiyorum ve bu da bende daha kadim bir müzik duygusu uyandırıyor.  

 

Dünyada uzun bir süre top200’de yer alan  ‘Gezgin’ parçanızdan biraz bahseder misiniz.  

 

2017 yılında, Loras Audio’dan sevgili dostum Ogün Sayharman’ın aranjörlüğünde üç şarkılık bir maxi single kaydettim. Tüm dünyada 500’ün üzerinde dijital ortamda, Believe adlı bir şirket tarafından dağıtımı yapıldı. Albümün çıkışından bir ay sonra ‘Gezgin’, ‘Top 200’ listesine girdi ve 6 ay boyunca da listede kaldı. Believe’in raporuna göre, parçam en çok Polonya’da dinlenmiş. Nedenini ben de bilmiyorum ama bu Polonya’ya karşı bende ayrı bir ilgi uyandırdı.  

 

Üflemeli çalğılara karşı bir merakınız olduğu biliyoruz bu merak nereden gelmektedir?

 

Benim asıl enstrümanım piyano. Öğrencilik yıllarımda yaz tatillerinde Konya’ya dönünce yanımda enstrüman olmadan zaman geçirmek benim için bir işkence oluyordu.1999 harbiye açık hava tiyatrosunda flütçü ‘Ian Anderson’ konseri oldu ve ertesi gün arkadaşım Neşe ile gidip bir flüt aldık. Sonrasında 20 yılı aşkın bir süresir tenor-alto-soprano saksafon, yan flüt gibi çeşitli enstrümanlarla sahnelerde yer almaktayım.

 

6 Mart Cumartesi günü SosyoApp üzerinden canlı gerçekleşecek olan olan konserinizden bahseder misiniz?

            Kendisi de müzisyen olan Umut Kuzey’in fikir babalığını yaptığı Sosyo uygulamasını kısa bir süre önce duymuştum. Sonra ‘Her Ev Bir Sahne’ adını verdikleri bir etkinlik düzenlemeye karar verdiler ve beni de etkinliğe katılacak 240 müzisyenden biri olarak seçtiler sağolsunlar. 22 Şubat’taki konserimin hemen ardından bireysel bir konser yapmamı istediler. Ben de büyük bir mutlulukla kabul ettim.

Özellikle müzisyenler için çok zorlu geçen bir dönemdeyiz. Sosyo bizler için gerçekten de her evi bir sahne haline getirdi. Cumartesi gün akşam saat 21:00 da canlı yayında karşınızda olacağım. Konserime katılmak isteyenler AppStore ya da GooglePlay üzerinden Sosyo uygulamasını telefon ya da tabletlerine indirip evlerinin salonlarını da bir konser salonuna çavirebilirler, şimdiden konserime gelecek herkese sonsuz teşekkürlerimi sunarım…

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve toroslargazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.