Mutlu Öğretmen, Mutlu Öğrenci

Röportaj 29.12.2021 - 13:09, Güncelleme: 29.12.2021 - 13:09
 

Mutlu Öğretmen, Mutlu Öğrenci

Büşra Özmen Köşe Yazısı

Tavuk mu yumurtadan, yumurta mı tavuktan? Öğretmen mutluysa mı mutludur öğrenci, öğrenci mutluysa mı mutludur öğretmen? Konumuz eğitim olunca ne kadar etkili, sahip olduğumuz bilgi? Öğretmen mutluysa, mutludur öğrenci. Öğretmen çalışma koşullarından memnunsa, hak ettiği değeri gördüğüne inanıyorsa, emeğinin karşılığını aldığını düşünüyorsa ve mutluysa öğrencisi mutludur öğretmen. Öğrenci nasıl mutludur peki? Evde anne baba mutluysa, okulda zorbalığa uğramıyorsa, dışlanmıyorsa arkadaşları tarafından, azarlamıyorsa öğretmeni, alay etmiyorsa arkadaşı, küçük düşürmüyorsa kimse, mutludur öğrenci. Peki gerçekten mutlu mu öğrenci? Öğrenci deyip fırsat eşitliğinden faydalanamamış öğrenci dahi olamamış çocuklara haksızlık etmeyelim. Peki gerçekten mutlu mu çocuklar diyelim. Yeni nesil öğretmenleri değerlendireyim derken aklıma okullarda düşük ücretle kendini ispat etmek üzere çalıştırıldığı, gerekli motivasyonuysa, hasret duydukları okul ortamından anca alabildikleri geldi. Sistem ve sektörleşen eğitim onları bir hayli vurmuşken biz bari dokunmayalım onlara. Öğretmenler ki en değerli mesleklerden biriyken nasıl tefe tutulan bir hale gelebildi? Veliler ne zamandan beri öğrencisinin velisi değil, avukatı olmayı kendine görev bildi? Kim öğretmenlere çocuk haklarından bahsetmeyi ihmal etti? Veliye, öğretmenin çocuğun kafasını açıp hazır bilgiyi oraya yerleştirebildiğini kim söyledi? “Çocuk susacak konuşmayacak, ne bilirsin sen, büyüklerin konuşurken sana laf düşmez” laf-ü güzaflarını ortaya ilk kim attı? Ve tüm bunları kabul edenler neden kabul etti? Çocuk küçükken evde ses olsun, neşe saçsın, agu vugu desin, paytak paytak yürüyüp düşsün, eh bir de kelimeleri yanlış söyleyip sevimli oldu mu bize de evde eğlence çıkar. Heyecansızlaşan evliliğimizin sözde kurtarıcısı olur. Ama o halleri biter bitmez hemen yetişkin olsun. Sonra bize baksın diyen akıl hangi akıldı? Son zamanlarda bir yazar çıkmış ortaya, gençten de bir şey Büşra mıydı neydi? Sözde yazı yazıyor ama ha bire soru soruyor valla nerde bu cevaplar? Açıkçası cevapların bende olmadığı aşikar. Evliliklerle ilgili konuştuğumda aldığım ilk soru, pardon böyle konuşuyorsunuz ama evli miydiniz? Çocuklar için konuştuğum zaman pardon sizin çocuğunuz var mıydı? Ha yoksa hoca hanım o söyledikleriniz kitaplarda yazdığı gibi olmuyor. Gelin de siz şu evde şu çocuklara bir katlanın bakalım dayanabiliyor musunuz? Her biri gayet duyduğum deneyimlediğim şeyler ne yazık ki. Sorun çocuklarda da değil. Sorun bakış açımızda. Sorun çocuğu katlanılması gereken bir varlıkmış gibi görmekte. Sorun bizim isteğimizle dünyaya gelen çocuklara yine bizim istediğimiz gibi olmalarını dayatmakta. Çocuklarımız bizim sahip olduğumuz bir malımız, eşyamız değil. Çocuk dediğimiz de onun bir birey olduğunu, heyecanları, istekleri, kişiliği, hayalleri, amaçları olduğunu kendimize hatırlatmakta fayda var. Çocuklarımız bizim yönlendirmemize elbette ihtiyaç duyarlar. Fakat bu ihtiyaç durumunu muhtaçlık olarak görmek yerine seçenekler sunmamız ama seçimleri onlara bırakmamız ve tüm bunlara saygı duymamız gerek. Daha çocuklukta fikrini sormadığımız çocukların, “sus sen konuşma büyüklerin konuşurken” dediğimiz evlatlarımızın büyüdüklerinde insanların içinde iki çift laf edemediklerinden yakınıyoruz. Hiçbir kararı almasına müsaade etmediğimiz çocukların kendi ile ilgili önemli kararları ustalıkla almasını bekliyoruz. Tüm bunları esirgediğimiz çocuklar bu sıralardan geçerken kimi zaman zorbaya, kimi zaman çekingen, sıkılgan birine, kimi zaman davranış bozuklukları sergileyen kişilere dönüştüklerini görmüyoruz. Çocuktur geçer diyoruz. Çocuk ciddiye almaya gerek yok diyoruz. Yok sayıyoruz. Görmezden geliyoruz. Daha büyük sorunlarda, çözülmesi güç problemlerle daha büyük yaşlarda karşımıza çıkıyorlar ve çaresiz kalıyoruz. Başlığı ne kadar mutlu öğrenci mutlu öğretmen olsa da tüm bu mutluluklar yerini bulduğunda mutlu bir toplumu beraberinde getirir. Biz tüm bu mutluluğu ve huzuru kendimizden, çocuklarımızdan, toplumumuzdan neden esirgiyoruz? Ne öğretmenin mutluluğu,  ne öğrencinin mutluluğu yeterli değilken; anne babaları mutsuz huzursuz eden onları kendi kanından canından yavrulara saldırganlaşacak, tahammülsüzleşecek hale getiren tüm her şeyi sihirli bir değnekle omuzlarından almak tüm yüklerini hafifletebilmek isterdim. Herkesi çocuklarına sahip çıkmaya, arkasında durmaya, öğretmenleriyle işbirliği yapmaya, gerekli desteği uzmanından almaya ve toplumsal bir iyileşmeye davet ediyorum. Hep birlikte bu dayanışmaya ihtiyacımız var. Tüm bu hayatın zorlukları arasında yüklerimizi paylaşmaya, fazlalıklarımızı atmaya, daha çok gülmeye ve daha çok mutlu olmaya… Yorgunluklarımız son bulsun. Terazinin kefesinde ağır basan yer gülücüklerimiz olsun. Gel vatandaş gel, eski pişmanlıklarını getirenlere yeni umutlar bizden hediye!
Büşra Özmen Köşe Yazısı

Tavuk mu yumurtadan, yumurta mı tavuktan? Öğretmen mutluysa mı mutludur öğrenci, öğrenci mutluysa mı mutludur öğretmen? Konumuz eğitim olunca ne kadar etkili, sahip olduğumuz bilgi? Öğretmen mutluysa, mutludur öğrenci. Öğretmen çalışma koşullarından memnunsa, hak ettiği değeri gördüğüne inanıyorsa, emeğinin karşılığını aldığını düşünüyorsa ve mutluysa öğrencisi mutludur öğretmen. Öğrenci nasıl mutludur peki? Evde anne baba mutluysa, okulda zorbalığa uğramıyorsa, dışlanmıyorsa arkadaşları tarafından, azarlamıyorsa öğretmeni, alay etmiyorsa arkadaşı, küçük düşürmüyorsa kimse, mutludur öğrenci. Peki gerçekten mutlu mu öğrenci? Öğrenci deyip fırsat eşitliğinden faydalanamamış öğrenci dahi olamamış çocuklara haksızlık etmeyelim. Peki gerçekten mutlu mu çocuklar diyelim. Yeni nesil öğretmenleri değerlendireyim derken aklıma okullarda düşük ücretle kendini ispat etmek üzere çalıştırıldığı, gerekli motivasyonuysa, hasret duydukları okul ortamından anca alabildikleri geldi. Sistem ve sektörleşen eğitim onları bir hayli vurmuşken biz bari dokunmayalım onlara. Öğretmenler ki en değerli mesleklerden biriyken nasıl tefe tutulan bir hale gelebildi? Veliler ne zamandan beri öğrencisinin velisi değil, avukatı olmayı kendine görev bildi? Kim öğretmenlere çocuk haklarından bahsetmeyi ihmal etti? Veliye, öğretmenin çocuğun kafasını açıp hazır bilgiyi oraya yerleştirebildiğini kim söyledi? “Çocuk susacak konuşmayacak, ne bilirsin sen, büyüklerin konuşurken sana laf düşmez” laf-ü güzaflarını ortaya ilk kim attı? Ve tüm bunları kabul edenler neden kabul etti? Çocuk küçükken evde ses olsun, neşe saçsın, agu vugu desin, paytak paytak yürüyüp düşsün, eh bir de kelimeleri yanlış söyleyip sevimli oldu mu bize de evde eğlence çıkar. Heyecansızlaşan evliliğimizin sözde kurtarıcısı olur. Ama o halleri biter bitmez hemen yetişkin olsun. Sonra bize baksın diyen akıl hangi akıldı?

Son zamanlarda bir yazar çıkmış ortaya, gençten de bir şey Büşra mıydı neydi? Sözde yazı yazıyor ama ha bire soru soruyor valla nerde bu cevaplar? Açıkçası cevapların bende olmadığı aşikar. Evliliklerle ilgili konuştuğumda aldığım ilk soru, pardon böyle konuşuyorsunuz ama evli miydiniz? Çocuklar için konuştuğum zaman pardon sizin çocuğunuz var mıydı? Ha yoksa hoca hanım o söyledikleriniz kitaplarda yazdığı gibi olmuyor. Gelin de siz şu evde şu çocuklara bir katlanın bakalım dayanabiliyor musunuz? Her biri gayet duyduğum deneyimlediğim şeyler ne yazık ki. Sorun çocuklarda da değil. Sorun bakış açımızda. Sorun çocuğu katlanılması gereken bir varlıkmış gibi görmekte. Sorun bizim isteğimizle dünyaya gelen çocuklara yine bizim istediğimiz gibi olmalarını dayatmakta. Çocuklarımız bizim sahip olduğumuz bir malımız, eşyamız değil. Çocuk dediğimiz de onun bir birey olduğunu, heyecanları, istekleri, kişiliği, hayalleri, amaçları olduğunu kendimize hatırlatmakta fayda var. Çocuklarımız bizim yönlendirmemize elbette ihtiyaç duyarlar. Fakat bu ihtiyaç durumunu muhtaçlık olarak görmek yerine seçenekler sunmamız ama seçimleri onlara bırakmamız ve tüm bunlara saygı duymamız gerek. Daha çocuklukta fikrini sormadığımız çocukların, “sus sen konuşma büyüklerin konuşurken” dediğimiz evlatlarımızın büyüdüklerinde insanların içinde iki çift laf edemediklerinden yakınıyoruz. Hiçbir kararı almasına müsaade etmediğimiz çocukların kendi ile ilgili önemli kararları ustalıkla almasını bekliyoruz. Tüm bunları esirgediğimiz çocuklar bu sıralardan geçerken kimi zaman zorbaya, kimi zaman çekingen, sıkılgan birine, kimi zaman davranış bozuklukları sergileyen kişilere dönüştüklerini görmüyoruz. Çocuktur geçer diyoruz. Çocuk ciddiye almaya gerek yok diyoruz. Yok sayıyoruz. Görmezden geliyoruz. Daha büyük sorunlarda, çözülmesi güç problemlerle daha büyük yaşlarda karşımıza çıkıyorlar ve çaresiz kalıyoruz. Başlığı ne kadar mutlu öğrenci mutlu öğretmen olsa da tüm bu mutluluklar yerini bulduğunda mutlu bir toplumu beraberinde getirir. Biz tüm bu mutluluğu ve huzuru kendimizden, çocuklarımızdan, toplumumuzdan neden esirgiyoruz?

Ne öğretmenin mutluluğu,  ne öğrencinin mutluluğu yeterli değilken; anne babaları mutsuz huzursuz eden onları kendi kanından canından yavrulara saldırganlaşacak, tahammülsüzleşecek hale getiren tüm her şeyi sihirli bir değnekle omuzlarından almak tüm yüklerini hafifletebilmek isterdim. Herkesi çocuklarına sahip çıkmaya, arkasında durmaya, öğretmenleriyle işbirliği yapmaya, gerekli desteği uzmanından almaya ve toplumsal bir iyileşmeye davet ediyorum. Hep birlikte bu dayanışmaya ihtiyacımız var. Tüm bu hayatın zorlukları arasında yüklerimizi paylaşmaya, fazlalıklarımızı atmaya, daha çok gülmeye ve daha çok mutlu olmaya… Yorgunluklarımız son bulsun. Terazinin kefesinde ağır basan yer gülücüklerimiz olsun. Gel vatandaş gel, eski pişmanlıklarını getirenlere yeni umutlar bizden hediye!

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (2 )

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve toroslargazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
sky
(12.01.2022 20:54 - #365)
boş yazı,kelime oyunları
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve toroslargazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
sky
(12.01.2022 20:54 - #366)
boş yazı,kelime oyunları
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve toroslargazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.