ÇOCUK VE DOĞA

Güncel (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 15.08.2015 - 04:26, Güncelleme: 15.08.2015 - 04:26
 

ÇOCUK VE DOĞA

Doğanın anlamı sözlüklerde şu şekilde tanımlanır. ?Kendini sürekli olarak yenileyen ve değiştiren canlı ve cansız varlıklardan oluşan maddelerin tümünü kapsar.?

 Bu tümlüğün içerisindeki tüm  varlıkların doğada saygın bir yeri vardır.  Bu varlıkların her hangi birisinin azlığı yada çokluğu doğadaki tüm dengeleri alt üst eder. Biz insanlarda; doğadaki bu varlıklardan birisisiyiz. Bizim bu varlıklardan farklı tarafımız aklımızın olması. Aklımız ile doğanın koşullarına en iyi uyum sağlayan, değişen ve gelişen canlı insandır. İnsan bu özelliğinden dolayı;  doğaya egemen olma, onu istediği gibi çekip çevirme hevesine kapılmaktadır.  İnsanlar arasında düzeni sağlayan yazılı ve yazısız yasalar gibi; doğanın da kendine özgü yasaları vardır.  İşte doğanın bu yasalarını; kendi çıkarları için  değiştirmeye kalkan insan,  doğanın inanılmaz gücü  karşısında çaresiz kalıp, doğaya teslim olmaktadır. Fakat bir müddet geçtikten sonra; insan yediği tokadı unutup yine doğayı teslim almaya kalkmakta. Bir önceki yediği tokattan daha acısını yemektedir. Bu kısır döngü her zaman sürecek midir? Gerçekten insan doğayı teslim alabilecek midir? Ya da insan doğanın kurallarına ayak uydurup, doğa ile barış içinde yaşamayı becerebilecek midir? Yukarda ki  soruların yanıtını kısaca şu şekilde verebiliriz.İnsan doğanın bir parçası olduğunu unutmaz, onun  akıllı elemanlarından sadece birisi olduğunu bilir ise  barış içerisinde bir yaşama birliği kurulur.  Bu ortamın sağlanması için ne yapmalıyız? İstisnalar dışında;  çoğumuz rant düşkünüyüz.Doğanın  kendi doğal ortamında oluşturup sundukları ile yetinmeyip  çiçeğine, akarsuyuna, denizine, gölüne, ağacına, taşına her şeyine gerekmedikçe müdahale etmekten  vazgeçmeliyiz. Çocuklarımızla, torunlarımızla sık sık yaya veya bisikletle doğa yürüyüşleri yapıp,  doğadaki ses ve görüntü güzelliğini beynimize yerleştirmeliyiz. Çiçeğin arıya, yılanın kurbağa ve fareye, serçenin darıya, buğdaya; kekliğin  böceklere, leyleğin yılana  nasıl muhtaç olduğunu göstermeliyiz. Bu yürüyüşlerden çocuklarımız  ne öğrenirler?  Doğanın kendi doğal döngüsünü görür, hisseder, yaşar. Böylece yasalara saygılı olmanın bilincini kazanır. Doğada ki  canlı ve cansız  varlıkları tanır, onları sever  ve korur. Kendisini doğanın bir parçası olarak görür. Kendisine olan güven duygusu gelişir. Özgür ve bağımsız yaşamanın ve düşünmenin  tadını alır. Doğada bulunan her varlığın  yaşama hakkının olduğu bilir. Haklara saygılı olduğu için demokratik yaşam biçimini içselleştirir. Gereksiz korkularını yener. Sabırlı olmayı öğrenir. Neyi nerde, ne zaman kullanması  gerektiğini öğrenir. Tasarruf yapmanın önemini kavrar. Atletik bir vücuda sahip olur. Mücadeleci yaşamayı öğrenir. Böylece yenmeyi de yenilmeyi de öğrenerek, sabırlı olmayı ve tahammül etmeyi bilir. Beslenmenin önemini öğrenir. Yiyecekler arasında seçim yapmamayı öğrenir. Yaşama sevinci kazanırlar. Hoş görülü ve sevgi dolu olurlar. Barış içinde birlikte yaşamanın güzelliğini tadarlar. Çevre ve kendi temizliğine önem verir. Birlikte yaşamanın ve dayanışmanın, yardımlaşmanın, paylaşmanın önemini     öğrenirler. Tüm bu değerleri kazanan çocuklarımız geleceğin yöneticileri olarak; Seydişehir özelinde, fabrikayı da kurar, fabrikasının da çevreci  olmasını sağlar.. Beldibi’nide yaşatır. Mağman’da ve Kuğulu’yu da yaşatır. Akçay deresinde balıkların yaşamasına da, çocukların çimmesine de ortam hazırlar. Her ortam ve koşulda yeşillendirme çalışmalarının etkin bir üyesi olur.  Türkiye genelinde ise akarsu yataklarına konut ve iş yeri yapılmasına, akarsularımızın, göllerimizin ve denizlerimizin kirlenmesine asla izin vermez.  Ormanlarımızın yok olmasının önüne geçer. Kıyılarımızı küçük kazançlar için yol ve  konut ile işgal edilmesine izin vermez.  Sebze ve meyveler için kullanılan insan ve diğer canlılara zararlı ilaçların yurda girmesine, üretilmesine, kullanılmasına izin vermez.  Rant uğruna tarihi ve doğayı tahrip etmez.   ERDAL DENİZ - EMEKLİ ÖĞRETMEN
Doğanın anlamı sözlüklerde şu şekilde tanımlanır. ?Kendini sürekli olarak yenileyen ve değiştiren canlı ve cansız varlıklardan oluşan maddelerin tümünü kapsar.?

 Bu tümlüğün içerisindeki tüm  varlıkların doğada saygın bir yeri vardır.  Bu varlıkların her hangi birisinin azlığı yada çokluğu doğadaki tüm dengeleri alt üst eder. Biz insanlarda; doğadaki bu varlıklardan birisisiyiz. Bizim bu varlıklardan farklı tarafımız aklımızın olması. Aklımız ile doğanın koşullarına en iyi uyum sağlayan, değişen ve gelişen canlı insandır. İnsan bu özelliğinden dolayı;  doğaya egemen olma, onu istediği gibi çekip çevirme hevesine kapılmaktadır.

 İnsanlar arasında düzeni sağlayan yazılı ve yazısız yasalar gibi; doğanın da kendine özgü yasaları vardır.  İşte doğanın bu yasalarını; kendi çıkarları için  değiştirmeye kalkan insan,  doğanın inanılmaz gücü  karşısında çaresiz kalıp, doğaya teslim olmaktadır. Fakat bir müddet geçtikten sonra; insan yediği tokadı unutup yine doğayı teslim almaya kalkmakta. Bir önceki yediği tokattan daha acısını yemektedir. Bu kısır döngü her zaman sürecek midir? Gerçekten insan doğayı teslim alabilecek midir? Ya da insan doğanın kurallarına ayak uydurup, doğa ile barış içinde yaşamayı becerebilecek midir?

Yukarda ki  soruların yanıtını kısaca şu şekilde verebiliriz.İnsan doğanın bir parçası olduğunu unutmaz, onun  akıllı elemanlarından sadece birisi olduğunu bilir ise  barış içerisinde bir yaşama birliği kurulur.  Bu ortamın sağlanması için ne yapmalıyız?

İstisnalar dışında;  çoğumuz rant düşkünüyüz.Doğanın  kendi doğal ortamında oluşturup sundukları ile yetinmeyip  çiçeğine, akarsuyuna, denizine, gölüne, ağacına, taşına her şeyine gerekmedikçe müdahale etmekten  vazgeçmeliyiz. Çocuklarımızla, torunlarımızla sık sık yaya veya bisikletle doğa yürüyüşleri yapıp,  doğadaki ses ve görüntü güzelliğini beynimize yerleştirmeliyiz. Çiçeğin arıya, yılanın kurbağa ve fareye, serçenin darıya, buğdaya; kekliğin  böceklere, leyleğin yılana  nasıl muhtaç olduğunu göstermeliyiz. Bu yürüyüşlerden çocuklarımız  ne öğrenirler?

 Doğanın kendi doğal döngüsünü görür, hisseder, yaşar. Böylece yasalara saygılı olmanın bilincini kazanır.

Doğada ki  canlı ve cansız  varlıkları tanır, onları sever  ve korur.

Kendisini doğanın bir parçası olarak görür.

Kendisine olan güven duygusu gelişir.

Özgür ve bağımsız yaşamanın ve düşünmenin  tadını alır.

Doğada bulunan her varlığın  yaşama hakkının olduğu bilir.

Haklara saygılı olduğu için demokratik yaşam biçimini içselleştirir.

Gereksiz korkularını yener.

Sabırlı olmayı öğrenir.

Neyi nerde, ne zaman kullanması  gerektiğini öğrenir. Tasarruf yapmanın önemini kavrar.

Atletik bir vücuda sahip olur.

Mücadeleci yaşamayı öğrenir. Böylece yenmeyi de yenilmeyi de öğrenerek, sabırlı olmayı ve tahammül etmeyi bilir.

Beslenmenin önemini öğrenir. Yiyecekler arasında seçim yapmamayı öğrenir.

Yaşama sevinci kazanırlar.

Hoş görülü ve sevgi dolu olurlar.

Barış içinde birlikte yaşamanın güzelliğini tadarlar.

Çevre ve kendi temizliğine önem verir.

Birlikte yaşamanın ve dayanışmanın, yardımlaşmanın, paylaşmanın önemini     öğrenirler.

Tüm bu değerleri kazanan çocuklarımız geleceğin yöneticileri olarak; Seydişehir özelinde, fabrikayı da kurar, fabrikasının da çevreci  olmasını sağlar.. Beldibi’nide yaşatır. Mağman’da ve Kuğulu’yu da yaşatır. Akçay deresinde balıkların yaşamasına da, çocukların çimmesine de ortam hazırlar. Her ortam ve koşulda yeşillendirme çalışmalarının etkin bir üyesi olur.  Türkiye genelinde ise akarsu yataklarına konut ve iş yeri yapılmasına, akarsularımızın, göllerimizin ve denizlerimizin kirlenmesine asla izin vermez.  Ormanlarımızın yok olmasının önüne geçer. Kıyılarımızı küçük kazançlar için yol ve  konut ile işgal edilmesine izin vermez.  Sebze ve meyveler için kullanılan insan ve diğer canlılara zararlı ilaçların yurda girmesine, üretilmesine, kullanılmasına izin vermez.  Rant uğruna tarihi ve doğayı tahrip etmez.  

ERDAL DENİZ - EMEKLİ ÖĞRETMEN

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve toroslargazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.