SİYASET TANRI MARDUK’LAR DEĞİL, ALLAH RIZASI İSTER…

Güncel (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 20.12.2018 - 10:55, Güncelleme: 20.12.2018 - 10:55
 

SİYASET TANRI MARDUK’LAR DEĞİL, ALLAH RIZASI İSTER…

Hakkı Balcı Köşe Yazısı

Gazeteci ve yorumculuk hayatımda böylesine mide bulandırıcı bir seçim öncesine şahit olmadım… Kan dondurucu iğrenç bir seçim arifesinin cenderesinde toplum… İpi puştun eline teslim etmiş doymamışların can havliyle döşedikleri serseri mayınlar patladıkça yaşadığımız şehir yara alıyor… Huzur, güven, komşuluk, kardeşlik insanlık yara alıyor…  “Yeter artık, ne Seydişehir senin ve sizin ego tatmin alanınız ne de Seydişehirliler ihtiras sofralarınızın garnitürleri…diye çılgınca haykırmak geliyor içimizden… “Çiğ kokan sabilere rol biçip yarattığınız kargaşalardan nemalandığınız yeteeeer, şah değilsiniz artık… Kerameti kendiniz de aramayın eğin süksününüzü ve bu şehrin evlatlarının sizleri getirdiği makamlardan, paralardan razı olun artık… Tükettiniz bu şehri politik atraksiyonlarınızla...” Sayenizde Allah'ın insana yüklediği fıtratın temelini oluşturan ahlaki erdemler alabora…  İnsanlığı kemirmekle meşgulüz… Bütün duvarlarını yıktık utanma duygusunun… Arsızlık, yüzsüzlük, haksızlık, fitne, fesat pervasızca kol geziyor bütün mekânlar da…  kömür karası pabuç gibi diller yalanı essah gibi konuşuyor…   Politik mecraların tabanını, temelini oluşturan ve azınlıkta kalan saf, çekirdek kesim, fıtratı gereği ahlaki erdemliliğe göre bir yaşam tarzı belirleyip, sömürülen kesim olmasına rağmen gözü kapalı ideali yaşıyorken… Kahir ekseriyete hükmeden ve tavanda raks eden mutlu azınlık erdemli olmanın üstünü örtüp şeytani emellerini hayata geçirmekle meşgul… Ahlaklı, erdemli olmak; evrensel ve insani bir mecburiyettir… Bu hasleti İslam ahlakı ile bütünleştirmek ise Müslümanın görevi ve şiarıdır… Peki, durum reel de öylemi?  Evet “Erdemli olmak Müslümanlara özgü bir haslet fıtri bir hususiyettir ve bütün Müslümanlar erdemlidir…” gibi kesin bir inanca sahipsek önerim şudur; ileride daha büyük problemler yaşamamak içinzihinsel bir check up taramasından geçmemiz sağlığımız ve zihinsel geleceğimiz için kesin kes şart…  Zira hepimizin dilinde pelesenk; gayrimüslimleri kastederek, “Adamlar bizden dürüstler bide Müslüman olsalar …” Madem böyle;kendisini Müslüman ve sağcı olarak niteleyen, bütün dini argümanları siyaset girizgâhlarında kullanan Müslüman bir siyasetçi nasıl olmalıdır? Kısaca;Mazlumun yanında yer alan, edepli, sözünün eri, merhametli, adaletli olan, haram para yemeyen, kandırmayan, yalan söylemeyen,sahtekârlıktan, münafıklıktan kaçan… Şartlara göre kendisine yeni roller biçmeyen,yağcılıktan, yalakalıktan, nabza göre şerbet vermekten, imanını pazarlık konusu etmeyen, politik kazanımlar uğruna milletin inancını dilini, dinini, imanını sorgulamayan, hoşgörülü olan… Diğer yandan; kendisini Müslüman ve solcu olarak niteleyen, bütün insani ve evrensel değerleri siyaset arenasında kullanan Müslüman nasıl olmalıdır? Sırf muhalefet olsun diye,Atatürk’ü istismar edip ululaştırmayan, cumhuriyet elden gidiyor diye İslam’ın özüne saldırmayan, kibirden uzak duran, insanı, doğayı ve doğa sevgisini Allahtan münezzeh tutup bunu her platformda söyleyerek inananları rahatsız edecek argüman olarak kullanmayan… Ömrü laklakla geçip din, iman, namaz gibi terimleri duyduğu anda küfre varan hakaretlerde bulunmayan, hoşgörülü olan… vs,vs,vs… Peki, her iki tarafta böyle mi? Tenzih ile söylüyorum, milyon kere milyon değiller… Öncelikle seçim atmosferinde ve her platformda Müslüman kimliğini ön plana çıkaran siyasetçiler yüksek ahlaklı ve erdemli olmak zorundalar… Kendilerini hem dünya da hem de öteki dünyada mutluğa götürecek davranış ve eylemlerle yaşamalılar çünkü iddiaları bu… Çünkü referans olarak gösterdikleri adres Allah’ın su götürmez emirleri… Şayet siyaseti böyle algılamıyorlarsa onların yaptığı siyaset değil pragmatik politika, bir eli yağda bir eli balda olmaktan öte değildir… Liyakat esaslı hiçbir arayış yok… Gücü elinde bulunduranlarhangi cenahtan olurlarsa olsun liyakati asla ön plana çıkarmıyorlar… Böyle olunca da; siyaset yapmaktan ziyade politik hezeyanlarına, dünyevi beklentilerine göre projeler üretenlerin gücü evrensel ahlak ve ahlak gücü olmaktan çıkıp güç ahlakına dönüşüveriyor… Seydişehir'deiftiraların su içer gibi normalleştiği son günlerde yaşananlar ise; Erdemli olmaktan, millete hizmet etmekten daha çok güç ahlakına sahip olanların hâkimiyet savaşı… Egoları, çıkarları, ihtirasları uğruna güç zehirlenmesinin verdiği pervasızlıktan çekinmeyen; 17 yıldır ben bu partiye hizmet ediyorum deyip ölümcül yanlışına kılıf arayanların… Bir tevatüre göre “ben bu partiye 250 bin TL bir tevatüre göre de 750 bin TL harcadım” diyenlerin ve harcattıranların ölüm kalım savaşlarıdır… Harcama kardeşim neden harcıyorsun? “Heyyy! Siz ne haltlar karıştırıyorsunuz?Yaptığınız ne siyasetin doğasında var nede toplumsal barışa katkısı var, mensubu bulunduğunuz partiye ise tamiri mümkün olmayan zararı var…” demesi gerekenler ise bırakın bunları demeyi verdiler gazı, soktular çomağı ve yeni düşmanlıklar peydahladılar… Yazıklar olsun… NEYSE’ki Recep Tayyip Erdoğan var… Bütün bu aymazlıklara sessiz kalıp yerinden ığranmayanlar sizi de tanıyoruz… 1 Nisan şaka günü ne olur ne olmaz beklemeyin sessizliğinizin arkasında yatan beklentileriniz güme gidebilir… Acele edin ve 32 Martta çıkın piyasaya… Halbuki, edepli edebinden susar edepsizde ben susturdum zanneder… Hülasası; Kendisini Tanrı Marduk yerine koyanlar adına Babil Kuleleri inşa ederek göğe çıkamaz, Allah’a ulaşamazsınız... Bir diğer kişiye, kuruma, partiye karşı galip gelebilme adına iftira atıp, her türlü entrikaya imza atanlar iyi bilsinler ki! Bu tür sermayelerin ve senaryoların ömrü kısa olur… Sermaye biter ve saldırganlıklar başlar… Yazık olur Seydişehir’e… Hiç kimse bulunmaz Hint kumaşı değil… Hiç kimse de vazgeçilmez değildir Hiçbir makam hiç kimseye ebedi değildir…   Çok yazık… Tanrı Marduk’lar;adres tespitinizde hata yapıyorsunuz… Allah’ın rızasından değil, Seydişehir’den uzaklaşın… Sıla-i rahimden öte yolunuz düşmesin buralara… GÜNÜN SÖZÜ YAZININ ÖZÜ “Etme çorla çocukla muhabbet küstürürsün, silme cam kırığıyla popoyu çizdirirsin…”
Hakkı Balcı Köşe Yazısı

Gazeteci ve yorumculuk hayatımda böylesine mide bulandırıcı bir seçim öncesine şahit olmadım… Kan dondurucu iğrenç bir seçim arifesinin cenderesinde toplum…

İpi puştun eline teslim etmiş doymamışların can havliyle döşedikleri serseri mayınlar patladıkça yaşadığımız şehir yara alıyor… Huzur, güven, komşuluk, kardeşlik insanlık yara alıyor…

 “Yeter artık, ne Seydişehir senin ve sizin ego tatmin alanınız ne de Seydişehirliler ihtiras sofralarınızın garnitürleri…diye çılgınca haykırmak geliyor içimizden…

“Çiğ kokan sabilere rol biçip yarattığınız kargaşalardan nemalandığınız yeteeeer, şah değilsiniz artık… Kerameti kendiniz de aramayın eğin süksününüzü ve bu şehrin evlatlarının sizleri getirdiği makamlardan, paralardan razı olun artık… Tükettiniz bu şehri politik atraksiyonlarınızla...”

Sayenizde Allah'ın insana yüklediği fıtratın temelini oluşturan ahlaki erdemler alabora…  İnsanlığı kemirmekle meşgulüz… Bütün duvarlarını yıktık utanma duygusunun… Arsızlık, yüzsüzlük, haksızlık, fitne, fesat pervasızca kol geziyor bütün mekânlar da…  kömür karası pabuç gibi diller yalanı essah gibi konuşuyor…  

Politik mecraların tabanını, temelini oluşturan ve azınlıkta kalan saf, çekirdek kesim, fıtratı gereği ahlaki erdemliliğe göre bir yaşam tarzı belirleyip, sömürülen kesim olmasına rağmen gözü kapalı ideali yaşıyorken…

Kahir ekseriyete hükmeden ve tavanda raks eden mutlu azınlık erdemli olmanın üstünü örtüp şeytani emellerini hayata geçirmekle meşgul…

Ahlaklı, erdemli olmak; evrensel ve insani bir mecburiyettir… Bu hasleti İslam ahlakı ile bütünleştirmek ise Müslümanın görevi ve şiarıdır… Peki, durum reel de öylemi?

 Evet “Erdemli olmak Müslümanlara özgü bir haslet fıtri bir hususiyettir ve bütün Müslümanlar erdemlidir…” gibi kesin bir inanca sahipsek önerim şudur; ileride daha büyük problemler yaşamamak içinzihinsel bir check up taramasından geçmemiz sağlığımız ve zihinsel geleceğimiz için kesin kes şart… 

Zira hepimizin dilinde pelesenk; gayrimüslimleri kastederek, “Adamlar bizden dürüstler bide Müslüman olsalar …”

Madem böyle;kendisini Müslüman ve sağcı olarak niteleyen, bütün dini argümanları siyaset girizgâhlarında kullanan Müslüman bir siyasetçi nasıl olmalıdır?

Kısaca;Mazlumun yanında yer alan, edepli, sözünün eri, merhametli, adaletli olan, haram para yemeyen, kandırmayan, yalan söylemeyen,sahtekârlıktan, münafıklıktan kaçan… Şartlara göre kendisine yeni roller biçmeyen,yağcılıktan, yalakalıktan, nabza göre şerbet vermekten, imanını pazarlık konusu etmeyen, politik kazanımlar uğruna milletin inancını dilini, dinini, imanını sorgulamayan, hoşgörülü olan…

Diğer yandan; kendisini Müslüman ve solcu olarak niteleyen, bütün insani ve evrensel değerleri siyaset arenasında kullanan Müslüman nasıl olmalıdır?

Sırf muhalefet olsun diye,Atatürk’ü istismar edip ululaştırmayan, cumhuriyet elden gidiyor diye İslam’ın özüne saldırmayan, kibirden uzak duran, insanı, doğayı ve doğa sevgisini Allahtan münezzeh tutup bunu her platformda söyleyerek inananları rahatsız edecek argüman olarak kullanmayan… Ömrü laklakla geçip din, iman, namaz gibi terimleri duyduğu anda küfre varan hakaretlerde bulunmayan, hoşgörülü olan… vs,vs,vs…

Peki, her iki tarafta böyle mi?

Tenzih ile söylüyorum, milyon kere milyon değiller…

Öncelikle seçim atmosferinde ve her platformda Müslüman kimliğini ön plana çıkaran siyasetçiler yüksek ahlaklı ve erdemli olmak zorundalar… Kendilerini hem dünya da hem de öteki dünyada mutluğa götürecek davranış ve eylemlerle yaşamalılar çünkü iddiaları bu… Çünkü referans olarak gösterdikleri adres Allah’ın su götürmez emirleri…

Şayet siyaseti böyle algılamıyorlarsa onların yaptığı siyaset değil pragmatik politika, bir eli yağda bir eli balda olmaktan öte değildir…

Liyakat esaslı hiçbir arayış yok… Gücü elinde bulunduranlarhangi cenahtan olurlarsa olsun liyakati asla ön plana çıkarmıyorlar… Böyle olunca da; siyaset yapmaktan ziyade politik hezeyanlarına, dünyevi beklentilerine göre projeler üretenlerin gücü evrensel ahlak ve ahlak gücü olmaktan çıkıp güç ahlakına dönüşüveriyor…

Seydişehir'deiftiraların su içer gibi normalleştiği son günlerde yaşananlar ise; Erdemli olmaktan, millete hizmet etmekten daha çok güç ahlakına sahip olanların hâkimiyet savaşı…

Egoları, çıkarları, ihtirasları uğruna güç zehirlenmesinin verdiği pervasızlıktan çekinmeyen; 17 yıldır ben bu partiye hizmet ediyorum deyip ölümcül yanlışına kılıf arayanların…

Bir tevatüre göre “ben bu partiye 250 bin TL bir tevatüre göre de 750 bin TL harcadım” diyenlerin ve harcattıranların ölüm kalım savaşlarıdır… Harcama kardeşim neden harcıyorsun?

“Heyyy! Siz ne haltlar karıştırıyorsunuz?Yaptığınız ne siyasetin doğasında var nede toplumsal barışa katkısı var, mensubu bulunduğunuz partiye ise tamiri mümkün olmayan zararı var…” demesi gerekenler ise bırakın bunları demeyi verdiler gazı, soktular çomağı ve yeni düşmanlıklar peydahladılar… Yazıklar olsun…

NEYSE’ki Recep Tayyip Erdoğan var…

Bütün bu aymazlıklara sessiz kalıp yerinden ığranmayanlar sizi de tanıyoruz… 1 Nisan şaka günü ne olur ne olmaz beklemeyin sessizliğinizin arkasında yatan beklentileriniz güme gidebilir…

Acele edin ve 32 Martta çıkın piyasaya…

Halbuki, edepli edebinden susar edepsizde ben susturdum zanneder…

Hülasası;

Kendisini Tanrı Marduk yerine koyanlar adına Babil Kuleleri inşa ederek göğe çıkamaz, Allah’a ulaşamazsınız...

Bir diğer kişiye, kuruma, partiye karşı galip gelebilme adına iftira atıp, her türlü entrikaya imza atanlar iyi bilsinler ki!

Bu tür sermayelerin ve senaryoların ömrü kısa olur…

Sermaye biter ve saldırganlıklar başlar…

Yazık olur Seydişehir’e…

Hiç kimse bulunmaz Hint kumaşı değil…

Hiç kimse de vazgeçilmez değildir

Hiçbir makam hiç kimseye ebedi değildir…

 

Çok yazık…

Tanrı Marduk’lar;adres tespitinizde hata yapıyorsunuz…

Allah’ın rızasından değil, Seydişehir’den uzaklaşın…

Sıla-i rahimden öte yolunuz düşmesin buralara…

GÜNÜN SÖZÜ YAZININ ÖZÜ

“Etme çorla çocukla muhabbet küstürürsün, silme cam kırığıyla popoyu çizdirirsin…”

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve toroslargazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.