Hakkı BALCI
Köşe Yazarı
Hakkı BALCI
 

ADINI KÜSLÜK KOYMUŞUZ?

Sohbetlerin nevi, yeri, niteliği, niceliği, seviyesi, konusu ne olursa olsun, ayrışmaların, başarısızlıkların temel sebebi olarak küslükler olarak gösterilir… İlçemizde durum böyle mi? Bu şehrin insanları birbiriyle küs mü gerçekten? İhtiyaç duyulan ve her muhabbette zikrettiğimiz toplumsal barış, varsayılan küslüklerden mi kaynaklı? Hayır… Çünkü istisna küslüklerin dışında kimse, kimse ile küs değil… Öyle ise; barışmak, barışı istemek için öncelikle küs olmamız gerekmez mi? Küs değilsek barışı istemek niye? Adını küslük koymuşuz öylece gidiyor… Hâlbuki sorun ahlaki… Küslük gibi görünen şey aslında; toplumsal ilişkilerin üzerine karabasan gibi oturan haset, kıskançlık, çekememezlik, suizan ve böylesi kötü kavramlara bağlı olarak çıkar sağlamak amacı ile arkadan konuşma, gammazlama ve ötekileştirme gayretleridir… Bu her yörede böyledir belki de ancak Seydişehir’de yaşıyoruz öyleyse; bu meselenin mülahaza ve münazarasını, kendi şehrimizde inşa edilen hasetler, kıskançlıklar, suizanlar ve ötekileştirmeler üzerine yapmak durumundayız… Öyleyse; işaret etmeye çalıştığım kötü sinerjinin mülahaza ve münazarasını ilçe dinamikleri, yanları, durumdan vazife çıkaranları, gammazcıları ve yan ürünleri üzerinden yapmak durumundayız… Tecrübem o ki! Huzurumuzun temelini çürüten, ilişkileri, iletişimi zedeleyen, sosyal yapıya zarar veren huyların temelini oluşturan kıskançlık haset ve benzeri duyguları taşıyanlardan başkası değildir… Onlar; toplum yararına olumlu hiç bir şey üretme kabiliyeti olmayan, üretemeyenlerdir… Bu beceriksiz, kapasitesiz, üretemeyen kabiliyetsizler; üreten kabiliyetli isimlerin erk nezdinde ki akreditasyonları üzerinden beslenen parazitlerden başkası değillerdir… Onların; biat ettikleri erk, makam, mevki, isim, kurum; ‘A’ şahsına mesafeli ise ‘A’ şahsının olumsuzluklarını, mübalağa ve yalanlarla gammazlarlar… Onların; biat ettikleri erk, makam, mevki, isim, kurum ‘A' şahsına yakın ise; şirin görünebilmek için ‘A’ şahsının güzel vasıflarını abartarak anlatmak sureti ile akılların sıra üretenler üzerinden fayda sağlarlar… Gıpta etmek gibi bir haslet var iken, fani iken nedendir tüm bunlar? Buda gösteriyor ki! Küslük gibi görünen, ayrışmaların, iletişimsizliklerin, anlaşmazlıkların müsebbipleri; gammazlama yoluyla erki, yetki sahiplerini, makamları haset, kıskançlık ve ötekileştirme duygularına esir edenlerdir… Toplumdan, sağduyudan uzaklaştıran fayda sağlayıcılardır… Gittikçe artan öylesi iğrençliklerle karşılaşıyorum ki! Az önce methiyeler döşeyerek övdüğü şahsı; sırtını dönmesinden birkaç saniye sonra küfürlerle yerebiliyorlar… Ve Mideniz bulanıyor… Kaçmayı yeğliyorsun her şeyden, her yerden… Doğaya, eve, şehir dışına… Tecrit geçiyor akıldan… Hülasası; Bu şehrin gerçekleşmeyen projelerinin gerçek sebebi, gerçek küslükler değildir… Küslük gibi görünen ve toplumsal barışın her geçen gün azalmasının gerçek sebebi, gerçek küslükler değildir… Hasettir, suizandır, fırsatçılıktır, kıskançlıktır, iki yüzlülük, gammazcılık, küçük menfaatler uğruna durumdan vazife çıkarmak, çekememezliktir, dalkavukluktur… Ötekileştirmelerdir… Bütün bu kötü huyları pervasızca kullananların; Allah’ın insanlar arasında yaptığı paylaşıma razı olmama, beğenmeme, kabullenmeme ve hikmetini kavrayamamalarındandır… Kavramak istememelerindendir… Bu vasıfları taşıyan, eyleme dökenlerin etraflarını sardığının farkında olduğu halde; onlara bu fırsat veren, aynadaki görüntüsüne hayran, egosu tavan yapmış narsistlerdir… GÜNÜN SÖZÜ YAZININ ÖZÜ "Sizin İİâh'ınız tek bir İlâh'tır. O'ndan başka İlâh yoktur. O, Rahmân'dır Rahîm'dir..." Bakara/163
Ekleme Tarihi: 13 Kasım 2021 - Cumartesi

ADINI KÜSLÜK KOYMUŞUZ?

Sohbetlerin nevi, yeri, niteliği, niceliği, seviyesi, konusu ne olursa olsun, ayrışmaların, başarısızlıkların temel sebebi olarak küslükler olarak gösterilir…

İlçemizde durum böyle mi?

Bu şehrin insanları birbiriyle küs mü gerçekten?

İhtiyaç duyulan ve her muhabbette zikrettiğimiz toplumsal barış, varsayılan küslüklerden mi kaynaklı?

Hayır

Çünkü istisna küslüklerin dışında kimse, kimse ile küs değil

Öyle ise; barışmak, barışı istemek için öncelikle küs olmamız gerekmez mi?

Küs değilsek barışı istemek niye?

Adını küslük koymuşuz öylece gidiyor…

Hâlbuki sorun ahlaki…

Küslük gibi görünen şey aslında; toplumsal ilişkilerin üzerine karabasan gibi oturan haset, kıskançlık, çekememezlik, suizan ve böylesi kötü kavramlara bağlı olarak çıkar sağlamak amacı ile arkadan konuşma, gammazlama ve ötekileştirme gayretleridir

Bu her yörede böyledir belki de ancak Seydişehir’de yaşıyoruz öyleyse; bu meselenin mülahaza ve münazarasını, kendi şehrimizde inşa edilen hasetler, kıskançlıklar, suizanlar ve ötekileştirmeler üzerine yapmak durumundayız…

Öyleyse; işaret etmeye çalıştığım kötü sinerjinin mülahaza ve münazarasını ilçe dinamikleri, yanları, durumdan vazife çıkaranları, gammazcıları ve yan ürünleri üzerinden yapmak durumundayız…

Tecrübem o ki!

Huzurumuzun temelini çürüten, ilişkileri, iletişimi zedeleyen, sosyal yapıya zarar veren huyların temelini oluşturan kıskançlık haset ve benzeri duyguları taşıyanlardan başkası değildir…

Onlar; toplum yararına olumlu hiç bir şey üretme kabiliyeti olmayan, üretemeyenlerdir…

Bu beceriksiz, kapasitesiz, üretemeyen kabiliyetsizler; üreten kabiliyetli isimlerin erk nezdinde ki akreditasyonları üzerinden beslenen parazitlerden başkası değillerdir…

Onların; biat ettikleri erk, makam, mevki, isim, kurum; ‘A’ şahsına mesafeli ise ‘A’ şahsının olumsuzluklarını, mübalağa ve yalanlarla gammazlarlar…

Onların; biat ettikleri erk, makam, mevki, isim, kurum ‘A' şahsına yakın ise; şirin görünebilmek için ‘A’ şahsının güzel vasıflarını abartarak anlatmak sureti ile akılların sıra üretenler üzerinden fayda sağlarlar…

Gıpta etmek gibi bir haslet var iken, fani iken nedendir tüm bunlar?

Buda gösteriyor ki!

Küslük gibi görünen, ayrışmaların, iletişimsizliklerin, anlaşmazlıkların müsebbipleri; gammazlama yoluyla erki, yetki sahiplerini, makamları haset, kıskançlık ve ötekileştirme duygularına esir edenlerdir… Toplumdan, sağduyudan uzaklaştıran fayda sağlayıcılardır…

Gittikçe artan öylesi iğrençliklerle karşılaşıyorum ki!

Az önce methiyeler döşeyerek övdüğü şahsı; sırtını dönmesinden birkaç saniye sonra küfürlerle yerebiliyorlar…

Ve Mideniz bulanıyor… Kaçmayı yeğliyorsun her şeyden, her yerden… Doğaya, eve, şehir dışına… Tecrit geçiyor akıldan…

Hülasası;

Bu şehrin gerçekleşmeyen projelerinin gerçek sebebi, gerçek küslükler değildir…

Küslük gibi görünen ve toplumsal barışın her geçen gün azalmasının gerçek sebebi, gerçek küslükler değildir…

Hasettir, suizandır, fırsatçılıktır, kıskançlıktır, iki yüzlülük, gammazcılık, küçük menfaatler uğruna durumdan vazife çıkarmak, çekememezliktir, dalkavukluktur…

Ötekileştirmelerdir…

Bütün bu kötü huyları pervasızca kullananların; Allah’ın insanlar arasında yaptığı paylaşıma razı olmama, beğenmeme, kabullenmeme ve hikmetini kavrayamamalarındandır… Kavramak istememelerindendir…

Bu vasıfları taşıyan, eyleme dökenlerin etraflarını sardığının farkında olduğu halde; onlara bu fırsat veren, aynadaki görüntüsüne hayran, egosu tavan yapmış narsistlerdir…

GÜNÜN SÖZÜ YAZININ ÖZÜ

"Sizin İİâh'ınız tek bir İlâh'tır. O'ndan başka İlâh yoktur. O, Rahmân'dır Rahîm'dir..." Bakara/163

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve toroslargazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.