Hakkı BALCI
Köşe Yazarı
Hakkı BALCI
 

AH ŞU BİZ MÜSLÜMANLAR?

Okuduğumu anlayacak ve muhakeme edebilecek kabiliyet vermiş Rabbim hamdolsun ancak konu dini konular üzerine ise; ne biliyorsun? diye sorsalar öncelikle ‘haddimi bilirim’ der, haddim kadar müdahil olur bir o kadarda susarım… Bu yönümü yazılarımı sürekli takip eden okuyucularım bilirler… Yerelin dışına mümkün olduğu kadar çıkmamaya çalışır, çıksam da sınırlarımı aşmama gayreti içinde olurum ancak bugün köşeme konuk edeceğim konu, böylesi bir ağırlıkta olduğu içinde yazıma da böyle başladım… Konu; Dünya Müslümanlığının sorunu ancak bu yazımda, kendilerini Seydişehir’in müçtehidi zannedenlerin ve avenelerinin, statülerini, politik kaygılarını, biat adreslerini korumak amacıyla kin, nefret ve fitne üreterek oluşturdukları düşmanlıklara… Kamuya ait sorumluluk alanlarının dışına çıkıp siyasetin ve kibirlerinin fasit dairesinde ‘mealcililik’ kavramı üzerinden Müslümanların kardeşliğine; isimlerini tek tek bildiğim çomak sokucuların suçlamalarına dem vuracağım… Öncelikle belirteyim; ‘Mealciler’ kavramı üzerinden sanki şehri müşrikler istila etmişçesine çığırtkanlık yapanlar bilsinler ki; Ne mealciyim, nede kastettiğiniz çevrelerle bu anlamda beraberliğim yoktur… Doğru oturup, doğru konuşma, okuyup anlama, anladığını yaşama gayreti içerisinde anam babam Müslüman’ıyım elhamdülillah… Yani bu yazımdan dolayı atacağınız iftiralar sizi günahkâr eder yazık etmeyin kendinize… Sizlerden tek farkım ise; Müslümanların kardeşliğine inandığım ve asla iftiracı olmadığımdır… Bazen notaların tınısını ve tasavvuf müziğini düğünlerde zihinlere kazıyan ses üstadından, bazen siyasete esir koltuk delisi birkaç memur müfteriden, bazen de bu ilçede fitne çıkarması için görevlendirildiği kanaatimi güçlendiren biat adresinden duyduğum, okuduğum, gördüğüm suçlamalara göre; Bu şehirde; Hadisleri kökten reddeden, sünneti terk eden, Elçiyi kabul etmeyen, hülasası ibadetleri terk eden mealciler varmış… Belirtmeliyim ki! Kastedilen bu suçlamaların muhatapları olan kuran halkalarındaki insanların çoğunu tanırım… Suçlamalara cevap aramak amacı ile konuştuğum bu insanların böylesi suçlamaları asla kabul etmediklerine şahit oldum… Ne sünneti, ne ibadeti, terk eden var, ne de hadisleri kökten reddeden var… Resulsüz Kuran, Kuransız Resul olmayacağını üzerine basarak söyleyen bu Müslümanların düşmanlık seviyesindeki bu iftiraları asla hak etmedikleri hususunda ki kanaatim daha da güçlendi… ‘Sünnetin sadece şekilden ibaret olmadığını belirten bu Müslümanların; peygamberimizin hayat anlayışının, tağuta karşı mücadelesinin, tüm davranışlarının sünnet olduğunu, İbadetlerini terk etmediklerini, hadisleri toptan reddetmediklerini ancak Kuran ile taban tabana zıt sözlerin peygambere ait olamayacağını’ söyleyen bu anlayışlara karşı çıkan anlayışı anlamak gerçekten çok zor… Mealcilik kavramı üzerinden yapılan bu suçlamaların aslı varsa; Ki ben görmedim... Böylesi bir anlayış Kuran’a asla uygun değildir… İslami değildir ancak suçlamaların muhataplarının verdiği cevaplar; Seydişehir’de mealcilik kavramı ve şahıslar üzerinden sanal bir düşmanlık meydana getirilmeye çalışıldığı kanaatimi güçlendiriyor… Suçlamaların sahiplerine soruyorum; Bu insanların kaç tanesi ile oturup sohbet ettiniz? Önyargısız dinleyip fikirlerini sordunuz mu? Bu suçlamaları kabul eden, hak eden kaç kişi buldunuz? Bunları yapmadıysanız oluşturmaya çalıştığınız düşmanlıkların arka planları nelerdir? Kendi vicdanınıza sordunuz mu? Mealcilik kavramı üzerinden; güya dini korumak adına, Kuran okumaya, Kuran’ı anlamaya çalışanları yaftalayarak Kuran’dan kopuşlara sebep olacağınızın, buna bağlı olarak meydana gelen hizipleşmelerin etkileri ile Müslümanların birbirlerini yaralamalarına öldürmelerine müsebbip olacağınızın farkında mısınız? Varsayalım ki suçlamaların muhataplarının yani mealcilerin; Çarpık, yanlış, anlayışları ve inanışları var… Modern dünyanın firavunlarının, Karunlarının yaptıklarına karşı çıkmayıp onlarla diyalog kurmayı uygun gören, hoşgörü de sınırsız olanların; Allah’ı, vahyi, peygamberimizi samimi olarak anlamaya çalışanlara gösterdikleri hoşgörüsüzlüğü ve düşmanlığı anlamakta gerçekten zorlanıyorum… Sanki dünyadaki acıların, gözyaşların, kanların, açlıkların müsebbipleri mealci denen insanlar… Biz, birbirimizi bu yöntemlerle yiyip bitirirken emperyalizm ve kapitalizmin temsilcileri aramızdaki mezhep ve anlayış farklılıklarını, kendi kendimize gereksiz yere oluşturduğumuz kini, nefreti düşmanlıkları kullanarak, Filistin’de, Gazze’de, Suriye’de, Yemen’de, Irak’ta, Doğu Türkistan’da Afganistan’da, Afrika’da bir çok İslam ülkesi ve topraklarında çocuklarımızı öldürüp kadınlarımızı kirlettiğinin hala farkında değil miyiz? Onlar Müslümanlara zulmü reva görürken bizler nelerle uğraşıyoruz… Allah Nisa suresinin 75 ve 76. Ayetlerinde bu düşmanlara karşı savaşmamızı emrederken biz birbirimize karşı sanal düşmanlıklar üretip; ‘Allahuekber’ nidaları ile birbirimizi öldürüyoruz… Sanırım bunun hesabını vermek çok zor olacak… Hem de çok zor… Hülasası; İlçemizde oluşturulmaya çalışılan fitne ve fesadın müsebbiplerini isimlerini, cisimlerini, hacimlerini, ürettiklerini biliyorum… Uslu durun lütfen…   Konu üzerine çalışırken edindiğim intiba ve aklıma düşenler ürkütücü…   Umarım bütün bu düşmanlıklar; konum ve statü koruma amaçlı, halka ve bir kısım erke şirin görünme amaçlı değildir… Umarım bu düşmanlıkların arka planında; kendilerini dinin yegâne sahipleri zannı ile yaşayanların sahiplik duyguları yoktur… Umarım bu düşmanlıklar; sosyal konumlarını güçlendirmek amacında olanların kara propagandaları değildir ancak… İç sesim diyor ki! Bu ihtimaller çok güçlü… Hem de öylesine güçlü ki! Suriye’de, Irak’ta, Yemen’de ‘Allahuekber’  diyerek Müslüman kardeşini gözünü kırpmadan öldüren diğer Müslümancın gerçekliği kadar güçlü… Merak ediyorum cidden onlar mealci ise; Siz NECİSİNİZ? Siz KİMCİSİNİZ? Ah! Şu biz Müslümanlar… GÜNÜN SÖZÜ YAZININ ÖZÜ “Mü’minler ancak kardeştir. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. Ve Allah’a karşı takva sahibi olun. Umulur ki, böylece siz rahmet olunursunuz…”  HUCURÂT suresi, 10. ayeti
Ekleme Tarihi: 13 Kasım 2021 - Cumartesi

AH ŞU BİZ MÜSLÜMANLAR?

Okuduğumu anlayacak ve muhakeme edebilecek kabiliyet vermiş Rabbim hamdolsun ancak konu dini konular üzerine ise; ne biliyorsun? diye sorsalar öncelikle ‘haddimi bilirim’ der, haddim kadar müdahil olur bir o kadarda susarım

Bu yönümü yazılarımı sürekli takip eden okuyucularım bilirler… Yerelin dışına mümkün olduğu kadar çıkmamaya çalışır, çıksam da sınırlarımı aşmama gayreti içinde olurum ancak bugün köşeme konuk edeceğim konu, böylesi bir ağırlıkta olduğu içinde yazıma da böyle başladım…

Konu; Dünya Müslümanlığının sorunu ancak bu yazımda, kendilerini Seydişehir’in müçtehidi zannedenlerin ve avenelerinin, statülerini, politik kaygılarını, biat adreslerini korumak amacıyla kin, nefret ve fitne üreterek oluşturdukları düşmanlıklara…

Kamuya ait sorumluluk alanlarının dışına çıkıp siyasetin ve kibirlerinin fasit dairesinde ‘mealcililik’ kavramı üzerinden Müslümanların kardeşliğine; isimlerini tek tek bildiğim çomak sokucuların suçlamalarına dem vuracağım…

Öncelikle belirteyim; ‘Mealciler’ kavramı üzerinden sanki şehri müşrikler istila etmişçesine çığırtkanlık yapanlar bilsinler ki;

Ne mealciyim, nede kastettiğiniz çevrelerle bu anlamda beraberliğim yoktur… Doğru oturup, doğru konuşma, okuyup anlama, anladığını yaşama gayreti içerisinde anam babam Müslüman’ıyım elhamdülillah… Yani bu yazımdan dolayı atacağınız iftiralar sizi günahkâr eder yazık etmeyin kendinize…

Sizlerden tek farkım ise; Müslümanların kardeşliğine inandığım ve asla iftiracı olmadığımdır…

Bazen notaların tınısını ve tasavvuf müziğini düğünlerde zihinlere kazıyan ses üstadından, bazen siyasete esir koltuk delisi birkaç memur müfteriden, bazen de bu ilçede fitne çıkarması için görevlendirildiği kanaatimi güçlendiren biat adresinden duyduğum, okuduğum, gördüğüm suçlamalara göre;

Bu şehirde; Hadisleri kökten reddeden, sünneti terk eden, Elçiyi kabul etmeyen, hülasası ibadetleri terk eden mealciler varmış…

Belirtmeliyim ki!

Kastedilen bu suçlamaların muhatapları olan kuran halkalarındaki insanların çoğunu tanırım… Suçlamalara cevap aramak amacı ile konuştuğum bu insanların böylesi suçlamaları asla kabul etmediklerine şahit oldum…

Ne sünneti, ne ibadeti, terk eden var, ne de hadisleri kökten reddeden var…

Resulsüz Kuran, Kuransız Resul olmayacağını üzerine basarak söyleyen bu Müslümanların düşmanlık seviyesindeki bu iftiraları asla hak etmedikleri hususunda ki kanaatim daha da güçlendi…

‘Sünnetin sadece şekilden ibaret olmadığını belirten bu Müslümanların; peygamberimizin hayat anlayışının, tağuta karşı mücadelesinin, tüm davranışlarının sünnet olduğunu, İbadetlerini terk etmediklerini, hadisleri toptan reddetmediklerini ancak Kuran ile taban tabana zıt sözlerin peygambere ait olamayacağını’ söyleyen bu anlayışlara karşı çıkan anlayışı anlamak gerçekten çok zor…

Mealcilik kavramı üzerinden yapılan bu suçlamaların aslı varsa; Ki ben görmedim... Böylesi bir anlayış Kuran’a asla uygun değildir… İslami değildir ancak suçlamaların muhataplarının verdiği cevaplar; Seydişehir’de mealcilik kavramı ve şahıslar üzerinden sanal bir düşmanlık meydana getirilmeye çalışıldığı kanaatimi güçlendiriyor…

Suçlamaların sahiplerine soruyorum;

Bu insanların kaç tanesi ile oturup sohbet ettiniz? Önyargısız dinleyip fikirlerini sordunuz mu? Bu suçlamaları kabul eden, hak eden kaç kişi buldunuz? Bunları yapmadıysanız oluşturmaya çalıştığınız düşmanlıkların arka planları nelerdir? Kendi vicdanınıza sordunuz mu?

Mealcilik kavramı üzerinden; güya dini korumak adına, Kuran okumaya, Kuran’ı anlamaya çalışanları yaftalayarak Kuran’dan kopuşlara sebep olacağınızın, buna bağlı olarak meydana gelen hizipleşmelerin etkileri ile Müslümanların birbirlerini yaralamalarına öldürmelerine müsebbip olacağınızın farkında mısınız?

Varsayalım ki suçlamaların muhataplarının yani mealcilerin; Çarpık, yanlış, anlayışları ve inanışları var Modern dünyanın firavunlarının, Karunlarının yaptıklarına karşı çıkmayıp onlarla diyalog kurmayı uygun gören, hoşgörü de sınırsız olanların; Allah’ı, vahyi, peygamberimizi samimi olarak anlamaya çalışanlara gösterdikleri hoşgörüsüzlüğü ve düşmanlığı anlamakta gerçekten zorlanıyorum…

Sanki dünyadaki acıların, gözyaşların, kanların, açlıkların müsebbipleri mealci denen insanlar…

Biz, birbirimizi bu yöntemlerle yiyip bitirirken emperyalizm ve kapitalizmin temsilcileri aramızdaki mezhep ve anlayış farklılıklarını, kendi kendimize gereksiz yere oluşturduğumuz kini, nefreti düşmanlıkları kullanarak, Filistin’de, Gazze’de, Suriye’de, Yemen’de, Irak’ta, Doğu Türkistan’da Afganistan’da, Afrika’da bir çok İslam ülkesi ve topraklarında çocuklarımızı öldürüp kadınlarımızı kirlettiğinin hala farkında değil miyiz?

Onlar Müslümanlara zulmü reva görürken bizler nelerle uğraşıyoruz… Allah Nisa suresinin 75 ve 76. Ayetlerinde bu düşmanlara karşı savaşmamızı emrederken biz birbirimize karşı sanal düşmanlıklar üretip; ‘Allahuekber’ nidaları ile birbirimizi öldürüyoruz… Sanırım bunun hesabını vermek çok zor olacak

Hem de çok zor…

Hülasası;

İlçemizde oluşturulmaya çalışılan fitne ve fesadın müsebbiplerini isimlerini, cisimlerini, hacimlerini, ürettiklerini biliyorum… Uslu durun lütfen…  

Konu üzerine çalışırken edindiğim intiba ve aklıma düşenler ürkütücü…  

Umarım bütün bu düşmanlıklar; konum ve statü koruma amaçlı, halka ve bir kısım erke şirin görünme amaçlı değildir…

Umarım bu düşmanlıkların arka planında; kendilerini dinin yegâne sahipleri zannı ile yaşayanların sahiplik duyguları yoktur…

Umarım bu düşmanlıklar; sosyal konumlarını güçlendirmek amacında olanların kara propagandaları değildir ancak…

İç sesim diyor ki!

Bu ihtimaller çok güçlü…

Hem de öylesine güçlü ki!

Suriye’de, Irak’ta, Yemen’de ‘Allahuekber’  diyerek Müslüman kardeşini gözünü kırpmadan öldüren diğer Müslümancın gerçekliği kadar güçlü…

Merak ediyorum cidden onlar mealci ise;

Siz NECİSİNİZ?

Siz KİMCİSİNİZ?

Ah! Şu biz Müslümanlar…

GÜNÜN SÖZÜ YAZININ ÖZÜ

“Mü’minler ancak kardeştir. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. Ve Allah’a karşı takva sahibi olun. Umulur ki, böylece siz rahmet olunursunuz…”  HUCURÂT suresi, 10. ayeti

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve toroslargazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.