Hakkı BALCI
Köşe Yazarı
Hakkı BALCI
 

AL BİRİLERİNİ, VUR ÖTEKİLERE?

Öncesi, sonrası ve etkileri üzerine 28 Şubat süreci konuşuldu geçtiğimiz hafta… Konuşanlar ise sürecin destekçilerinden daha ziyade süreçten zarar görenlerdi…  Hâlbuki bin yıl sürecek demişlerdi… Çabuk bitti… Gerçek o ki! Dün işinden edilen, uydurulmuş gerekçelerle ordudan atılan, ekmeğinden edilen binlerce kişinin mağduriyetlerinden kendisine fayda sağlayanlar bugün yaptıklarının cezasını çekiyorlar… Demek ki kazançlısı yok bu sürecin… Kaybedenleri ise; başta ülke ve herkes… Sürecin Seydişehir’e yansımaları da vardı… Kimileri sürecin güçlü kanadında, zafer erbaplarıydı… Tek tek bilirim hepsini… Kimileride kendilerini mağdur taraftan gösteren ama… 28 Şubat günü kuyruğunu kıstıran serçe yürekli, bıçkın muhafazakârlar… Onlarda ezberimde hep… (Dik duranları tenzih ederim…) Onlar ki, yani bıçkın muhafazakârlar “bana dokunmayan bin yıl yaşasın” deyip dün başlarını kuma gömdüler… Bugün kurtarıcı edasında ve yine sahnenin en önündeler… Ve hepsi ezberimdeler… Yani, sürecin mağdurları kurdukları hayatın mütevazılığı içerisinde ideallerini yaşamaya devam ederken; dünün serçe yürekli muhafazakârları iktidar nimetlerinden azami faydalanacağı alanlarda cirit atmaktalar… Adaletin bu mu dünya? 28 Şubat sürecinden birkaç yıl önce… 24 Ocak 1993… Uğur Mumcu’nun katledildiği günü… Seydişehir Gazeteciler Cemiyeti başkanıyım… Erkândan etkili bir ses… O sesin sahibi ile farklı dünyalara sahip ama çok ciddi meseleleri bile esprili üslupla sonlandırıp tatsızlığa meydan vermeyen bir arkadaşlığımız var… Kendisini sevgiyle yâd ediyorum... Sabah mahmurluğu ile karışık bir işyeri sendromu anında telefonun ucundan sitem dolu o ses birazda sinirle veryansın ediyordu…“Ya Hakkı meslektaşınız öldürülüyor M.A.  kaymakamlığın önüne siyah çelenk bırakıyor sen Gazeteciler Cemiyeti başkanısın yerinden ığranmıyorsun.” Haklıydı, gitmeliydim ama rahmetli Mumcu’nun katillerini, o günün tek sesi medya çoktan belirlemişti… Kanıma dokunan manşetlerdi… Onların değirmenine su dökmemeliydim, dökmedim, gitmedim… Haklı çıktım… Bugün ki gerçekler gösteriyor ki! Mumcu’nun hala bulunamayan katilleri o gün işaret edilenler değilmiş… Bana göre dün Mumcu’nun ölümünden medet umanlarla 28 Şubat’a imza atanlar aynı karenin bileşenleri… Bugünün kazananların ise dün başını kuma gömüp kahrolası süreçlerde saklanan… Süreç mağdurları üzerinden politika yapıp şimdilerde gün yüzüne çıkıp iktidarın nimetlerinden faydalanan güya muhafazakârlar… Al birilerini vur ötekilere… Süreçte mağdur edilenler hala mağdur… Ölenin ise öldüğü kaldı… Hâsılı; Bu dönemin yörüğü Başbakan Recep Tayyip Erdoğan sırtından kurban kesenleri ise sebil… Seydişehir tabiri ile“Döklü durur…”
Ekleme Tarihi: 13 Kasım 2021 - Cumartesi

AL BİRİLERİNİ, VUR ÖTEKİLERE?

Öncesi, sonrası ve etkileri üzerine 28 Şubat süreci konuşuldu geçtiğimiz hafta… Konuşanlar ise sürecin destekçilerinden daha ziyade süreçten zarar görenlerdi…  Hâlbuki bin yıl sürecek demişlerdi… Çabuk bitti…

Gerçek o ki!

Dün işinden edilen, uydurulmuş gerekçelerle ordudan atılan, ekmeğinden edilen binlerce kişinin mağduriyetlerinden kendisine fayda sağlayanlar bugün yaptıklarının cezasını çekiyorlar…

Demek ki kazançlısı yok bu sürecin… Kaybedenleri ise; başta ülke ve herkes…

Sürecin Seydişehir’e yansımaları da vardı… Kimileri sürecin güçlü kanadında, zafer erbaplarıydı… Tek tek bilirim hepsini…

Kimileride kendilerini mağdur taraftan gösteren ama… 28 Şubat günü kuyruğunu kıstıran serçe yürekli, bıçkın muhafazakârlar… Onlarda ezberimde hep… (Dik duranları tenzih ederim…)

Onlar ki, yani bıçkın muhafazakârlar “bana dokunmayan bin yıl yaşasın” deyip dün başlarını kuma gömdüler… Bugün kurtarıcı edasında ve yine sahnenin en önündeler… Ve hepsi ezberimdeler…

Yani, sürecin mağdurları kurdukları hayatın mütevazılığı içerisinde ideallerini yaşamaya devam ederken; dünün serçe yürekli muhafazakârları iktidar nimetlerinden azami faydalanacağı alanlarda cirit atmaktalar… Adaletin bu mu dünya?

28 Şubat sürecinden birkaç yıl önce… 24 Ocak 1993… Uğur Mumcu’nun katledildiği günü… Seydişehir Gazeteciler Cemiyeti başkanıyım… Erkândan etkili bir ses…

O sesin sahibi ile farklı dünyalara sahip ama çok ciddi meseleleri bile esprili üslupla sonlandırıp tatsızlığa meydan vermeyen bir arkadaşlığımız var… Kendisini sevgiyle yâd ediyorum...

Sabah mahmurluğu ile karışık bir işyeri sendromu anında telefonun ucundan sitem dolu o ses birazda sinirle veryansın ediyordu…“Ya Hakkı meslektaşınız öldürülüyor M.A.  kaymakamlığın önüne siyah çelenk bırakıyor sen Gazeteciler Cemiyeti başkanısın yerinden ığranmıyorsun.”

Haklıydı, gitmeliydim ama rahmetli Mumcu’nun katillerini, o günün tek sesi medya çoktan belirlemişti… Kanıma dokunan manşetlerdi… Onların değirmenine su dökmemeliydim, dökmedim, gitmedim…

Haklı çıktım…

Bugün ki gerçekler gösteriyor ki! Mumcu’nun hala bulunamayan katilleri o gün işaret edilenler değilmiş…

Bana göre dün Mumcu’nun ölümünden medet umanlarla 28 Şubat’a imza atanlar aynı karenin bileşenleri…

Bugünün kazananların ise dün başını kuma gömüp kahrolası süreçlerde saklanan… Süreç mağdurları üzerinden politika yapıp şimdilerde gün yüzüne çıkıp iktidarın nimetlerinden faydalanan güya muhafazakârlar

Al birilerini vur ötekilere…

Süreçte mağdur edilenler hala mağdur… Ölenin ise öldüğü kaldı…

Hâsılı;

Bu dönemin yörüğü Başbakan Recep Tayyip Erdoğan sırtından kurban kesenleri ise sebil…

Seydişehir tabiri ile“Döklü durur…”

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve toroslargazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.