Hakkı BALCI
Köşe Yazarı
Hakkı BALCI
 

BİTMEZ BUNLAR?

İftar vaktine yakın bir saatti… Orta refüjü atladığım anda beliriverdi karşımda… Sevdiğim bir muallim… Okumuş, dürüst, saygılı, oturmuş bir kişilik güzel bir şahsiyet… Belli ki dolmuş… Birkaç adımda sıraladı cümleleri gergin ama nezaketli bir üslupla… “İnanın hafızamdan sizi geçiriyordum. Tevâfuk ettiniz. Öyle bir an olur ki! “Sen okumuş adamsın”  deyip fikir beyanı isterler… Fikrini beyan edersin  “Ya sende ne çokbilmişsin…” deyip bildiklerini okurlar…” Gözleri ile caddeye atılan çekirdek kabukları ve atıkları işaret ederek… “Yaşam alanlarımızı çöp, pislik deryasına çevirip bizi bu ortamda yaşamaya mecbur ediyorlar… Yaşadığın apartmanda ve diğer sosyal ortamlarda hep bunlar var ve çoğunluktalar…  Ve bu insanlarla yaşamak zorundayız maalesef… Okumuş olmanın, saygının, temiz olmanın bedeli bumu?” Hocam birkaç cümle daha kurdu ancak hafızamda kalanı buydu… Kişisel kimliklere dem vurup biraz isyan modunda feveran etti… Sonuna kadar da haklıydı cidden zira…  Her akşam milletin gözü önünde… Hilal şeklinde bir bank… Orta kısımda anne… Yan taraflarda, ya dünür, ya komşu, ya kız ya gelin, kenar kısımlarda gurubun erkek elemanları… Çitlet tükür, çitlet tükür sporu yapıyorlar… Sevgili hocam affınıza sığınarak birkaç kelam edeyim… Kuşku yok ki! Her bireyin kendi çapında bir sosyal kimliği vardır… Bu sosyal kimlik kişisel kimliğin gelişmesinde etkilidir ancak bireyin kişisel kimliği de sosyal kimliği üzerinde bir o kadar etkilidir… Kişisel kimliğin oluşmasında en büyük etki ise ebeveyndir… Birey üzerinde öncelikli olarak anne, arkasından baba etkilidir… Haliyle genetiktir bazı davranışlar… Beynine kitap dayasan da, top, tüfek dayasan da fark etmez… Bildiğini, gördüğünü okur o tipler… Yani; hilal biçimindeki bankın tam ortasında ki anne avurduna doldurduğu günaşıkları ritmik bir iğrençlikte sağına soluna saçarken… Baba da bankın kenar kısmından orta kısımda ki anneye mukavemet gösterip bıyıklarına takılan kabukları birkaç hamlede püskürtme telaşındayken arada kalan evlatlardan hangi doğru davranışı umuyorsunuz ki! Dolayısı ile “kendini üzme hocam” derim ama gel velâkin elde değil… Geçtiğimiz günlerde bu ve yerel meselelere, aymazlıklara, sorumsuzluklara, dalkavukluklara çok takıldığım anlarda tavsiye üzerine bir kitap okudum hocam…  Kitabın adı ‘S*iktir et’… Pek hoşlandığım da söylenemez doğrusu… Kitabın yazarıJhon C. Parkin “Hayatta hiçbir şey senden önemli değil” bencilliği ile başladığı kitabında yaşamın içerisinde aklına ne geliyorsa hepsine ‘S*ktir et deyin’ demiş… Ve S*ktir et demenin kazandıracağı özgürlük ve rahatlamadan bahsetmiş… S*k tiret demenin tekniklerini bile yazmış… “Anlam Acıdır”başlığı altında ki bir paragrafında demiş ki! “Önem verdiğimiz ve bizim için önemli olan her şeyin canımızı yakma potansiyeli vardır. Anlam, içinde acıyı taşıyan ışıl ışıl parlayan bir kutudur. Bazen kapak her ne kadar istemesek de birden bire açılır ve içindeki acı dışarı çıkar. Anlamdaki, önemli olan sorun ise bağlıdır, bağlı olduğumuz bir şeyin dönüp dolaşıp bizi ısırma potansiyeli vardır.” Sevgili hocam bağlı olduğum değerlerin bendenizi ısırma potansiyeline rağmen Birçok meseleyi yazdım çizdim, kavgasını verdim hep… Susamadım hiç… “S*ktir et” dediğim anlarda da bağlı değerlerimin haklı baskılarına maruz kaldım hep… Dolayısı ile hocam; bağlı değerlerinizin manevi ağırlığı, bireysel ve sosyal kimliğinizin sorumlulukları altında bu tür olumsuzluklara isyan edip ‘S*ktir et’ desek de bu isyanlar bir lahzalık olmaktan öteye gitmez… Maalesef; Balkondan sofra altı silkelenen apartmanlarda yaşamak… Dalkavukluğa, yalakalığa teslim olmuş işyerlerinde çalışmak… Çekirdek timlerinin tükürükleri arasında gezinmek… Burun hımkırıklarının melodileştiği şadırvanlarda abdest almak zorundayız hocam… Vesaire… Vesaire… Vesaire… Ve bunlardan her yerde var… Meclisimizden yerel tabiri ile en küçük mencilisimize kadar… Bitmez bunlar hocam bitmez...
Ekleme Tarihi: 13 Kasım 2021 - Cumartesi

BİTMEZ BUNLAR?

İftar vaktine yakın bir saatti… Orta refüjü atladığım anda beliriverdi karşımda… Sevdiğim bir muallim… Okumuş, dürüst, saygılı, oturmuş bir kişilik güzel bir şahsiyet…

Belli ki dolmuş… Birkaç adımda sıraladı cümleleri gergin ama nezaketli bir üslupla…

“İnanın hafızamdan sizi geçiriyordum. Tevâfuk ettiniz. Öyle bir an olur ki! “Sen okumuş adamsın”  deyip fikir beyanı isterler… Fikrini beyan edersin  “Ya sende ne çokbilmişsin…” deyip bildiklerini okurlar…”

Gözleri ile caddeye atılan çekirdek kabukları ve atıkları işaret ederek…

“Yaşam alanlarımızı çöp, pislik deryasına çevirip bizi bu ortamda yaşamaya mecbur ediyorlar… Yaşadığın apartmanda ve diğer sosyal ortamlarda hep bunlar var ve çoğunluktalar…  Ve bu insanlarla yaşamak zorundayız maalesef… Okumuş olmanın, saygının, temiz olmanın bedeli bumu?”

Hocam birkaç cümle daha kurdu ancak hafızamda kalanı buydu… Kişisel kimliklere dem vurup biraz isyan modunda feveran etti… Sonuna kadar da haklıydı cidden zira…  Her akşam milletin gözü önünde… Hilal şeklinde bir bank… Orta kısımda anne… Yan taraflarda, ya dünür, ya komşu, ya kız ya gelin, kenar kısımlarda gurubun erkek elemanları… Çitlet tükür, çitlet tükür sporu yapıyorlar…

Sevgili hocam affınıza sığınarak birkaç kelam edeyim…

Kuşku yok ki! Her bireyin kendi çapında bir sosyal kimliği vardır… Bu sosyal kimlik kişisel kimliğin gelişmesinde etkilidir ancak bireyin kişisel kimliği de sosyal kimliği üzerinde bir o kadar etkilidir… Kişisel kimliğin oluşmasında en büyük etki ise ebeveyndir… Birey üzerinde öncelikli olarak anne, arkasından baba etkilidir… Haliyle genetiktir bazı davranışlar… Beynine kitap dayasan da, top, tüfek dayasan da fark etmez… Bildiğini, gördüğünü okur o tipler…

Yani; hilal biçimindeki bankın tam ortasında ki anne avurduna doldurduğu günaşıkları ritmik bir iğrençlikte sağına soluna saçarken… Baba da bankın kenar kısmından orta kısımda ki anneye mukavemet gösterip bıyıklarına takılan kabukları birkaç hamlede püskürtme telaşındayken arada kalan evlatlardan hangi doğru davranışı umuyorsunuz ki!

Dolayısı ile “kendini üzme hocam” derim ama gel velâkin elde değil…

Geçtiğimiz günlerde bu ve yerel meselelere, aymazlıklara, sorumsuzluklara, dalkavukluklara çok takıldığım anlarda tavsiye üzerine bir kitap okudum hocam…  Kitabın adı ‘S*iktir et’… Pek hoşlandığım da söylenemez doğrusu…

Kitabın yazarıJhon C. Parkin “Hayatta hiçbir şey senden önemli değil” bencilliği ile başladığı kitabında yaşamın içerisinde aklına ne geliyorsa hepsine ‘S*ktir et deyin’ demiş… Ve S*ktir et demenin kazandıracağı özgürlük ve rahatlamadan bahsetmiş… S*k tiret demenin tekniklerini bile yazmış…

“Anlam Acıdır”başlığı altında ki bir paragrafında demiş ki!

“Önem verdiğimiz ve bizim için önemli olan her şeyin canımızı yakma potansiyeli vardır. Anlam, içinde acıyı taşıyan ışıl ışıl parlayan bir kutudur. Bazen kapak her ne kadar istemesek de birden bire açılır ve içindeki acı dışarı çıkar. Anlamdaki, önemli olan sorun ise bağlıdır, bağlı olduğumuz bir şeyin dönüp dolaşıp bizi ısırma potansiyeli vardır.”

Sevgili hocam bağlı olduğum değerlerin bendenizi ısırma potansiyeline rağmen Birçok meseleyi yazdım çizdim, kavgasını verdim hep… Susamadım hiç… “S*ktir et” dediğim anlarda da bağlı değerlerimin haklı baskılarına maruz kaldım hep…

Dolayısı ile hocam; bağlı değerlerinizin manevi ağırlığı, bireysel ve sosyal kimliğinizin sorumlulukları altında bu tür olumsuzluklara isyan edip ‘S*ktir et’ desek de bu isyanlar bir lahzalık olmaktan öteye gitmez…

Maalesef; Balkondan sofra altı silkelenen apartmanlarda yaşamak…

Dalkavukluğa, yalakalığa teslim olmuş işyerlerinde çalışmak…

Çekirdek timlerinin tükürükleri arasında gezinmek…

Burun hımkırıklarının melodileştiği şadırvanlarda abdest almak zorundayız hocam… Vesaire… Vesaire… Vesaire…

Ve bunlardan her yerde var… Meclisimizden yerel tabiri ile en küçük mencilisimize kadar…

Bitmez bunlar hocam bitmez...

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve toroslargazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.