Hakkı BALCI
Köşe Yazarı
Hakkı BALCI
 

HA YALOVA, HA SEYDİŞEHİR?

"Bir gün Yalova’ya genç, yeni mezun bir kaymakam atanmış. İlk kez göreve başlayacak olan Kaymakam, İstanbul’dan vapura binerek Yalova’ya hareket etmiş. Yalova’ya geldiğinde iskelenin tıklım tıklım insanlarla dolu olduğunu görmüş. Güverteye çıkmış, etrafa gülümseyerek bakıyormuş. Yanından geçen bir boyacıya usulca sormuş: -’Bu kalabalık Yalova Kaymakamını bekliyor değil mi? Boyacı, gülmüş: -’Kim takar Yalova Kaymakamını ağabey. Halk Gazi Paşa’yı bekliyor’ demiş. Meğer o gün Yalova’ya Atatürk geliyormuş, kalabalık da Atatürk’ü karşılamak için toplanmış." Yalova daha düne kadar bu hikâye ile anılırken; perşembe gününden bu yana, kılık ve kıyafetinden dolayı öğretmen Halil Serkan Öz'e sınıf içerisinde, "Bu saç sakal ne? Sen ne biçim öğretmensin? İnsanlar dışarıda görseler dilenci zannedip para verirler"  Okul idarecilerine de ‘Siz eşekbaşı mısınız burada? Yönetemiyorsanız istifa edin’ diyerek hakaret eden valisi Selim Cebiroğlu ile anılmaya başlandı… Ve Öğretmen Halil Serkan Öz kalp krizi sonucu vefat etti… İnanın ölüm olmasa bu olay bu kadar güçlü bir şekilde gündem teşkil etmezdi zira böylesi bürokratlar, kaymakamlar, valiler, her yerde var… Böylesi olaylar her gün yaşanır… Maşallah, paranın, siyasi nüfusun, makamın verdiği gücü, gücünün yettiğine kullanan kullanana… Seydişehir’de yok mu zannediyorsunuz? Var hem de öylesine çok ki… Çoğundan haberdarım… Sudan sebeplerden dolayı hakkında soruşturma açılan, savunma istenen öğretmenden, aynı sınıfta okuyan öğretmen çocuğunu başka sınıfa göndermek için yapılan üst düzey baskıları, tehditlerini, haksız yere başka ilçelere gönderilen öğretmenlere kadar… Ha Yalova, Ha Seydişehir… Kimi arından susar, kimi ekmeğinden korkar, kimi ‘bekçiyle dövüşenin danası tokattan çıkmaz’, kimi ‘bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın’ der susar… Allah şahittir… Bildiklerimi yazmama korkum kendimden değil… Kalemimden korktuğumdan değil… Korkum; öğretmene, yada diğer kamu görevlilerine reva görülecek muhtemel baskı ve zulümlerdendir… Yazmayacağım anlamına da asla gelmez… Maalesef; Gücü elinde bulunduran birçok muktedirde; ne Allah korkusu kalmış, ne din, ne iman, ne adalet duygusu ne de ahlak… Hiçbir makam sahibinin, kaymakamından valisine kadar sorumluluk alanı içerisinde bulunan görev erbaplarına hakaret etme, azarlama, onların hakkında ulu orta yerlerde konuşma, ihtiraslarına malzeme yapma hakkı yoktur… Bilsinlerki; Erkek öğretmenin pantolonunun kumaşı, gömleğini yakası, kravatı, saçı, sakalı, bıyığı, ense tıraşı ile ilgilenen yönetmelik bir dayatmadır… Bundan dolayı öğretmene hakaret eden kim yada kimlerse onlarda dayatmacıdır… Dün, kamuda çalışabilmesi için başı açık olmayı dayatan anti demokratik uygulamaya karşı mücadele eden ve yasağın kalkmasını sağlayan yüreklerin bu dayatmaya da aynı tepkiyi vermeleri gerekir… Dün başörtüsü takılmasını engelleyen zihniyet ile kılık kıyafet yönetmeliğine takılıp böylesi saçmalıklara fırsat veren zihniyetten hiç bir farkı yoktur... Komşu ilçemizin birisinde kaim-i makamın Yalova benzeri bir tavrı olduğunu ve uyulmazsa “kılık kıyafetten seslenmem ama başka bahaneler bulurum” diyerek korku veren tehditkâr üslubun medeni olduğunu iddia edebilir misiniz? Hülasası; Öğretmenine ‘eşekbaşı mısınız? diyen,  memurunu ekmeği ile tehdit eden valinin, kaymakamın, bürokratın, siyasetçinin bir otobüs dolusu futbolcuya kurşun yağdıran vatandaşı olur… Bizi yönetenler beyler, Bakanlar, Vekiller, Valiler, kaymakamlar, müdürler, hasbelkader yönetici olmuş diğer yetkililer, makam, mevki güç sahibi olan ve bir şekilde o koltuklarda oturanlar;Öğretmene yada başkaca bir vatandaşa benzeri sebeplerden dolayı saygısızlık etme, hakaret etme hakkına asla sahip değilsiniz… Kaldı ki! Öğretmen sınıfta Cumhurbaşkanından bile önde gelir… Sınıfında öğrencilerinin yanında azarlama hakkınız hiç mi hiç yok… Bana denk gelmeyin lütfen… Kalbim yeni revizyondan geçti sağlamdır… Makam, mevki dinlemem… Mukabelem aynı ölçüde olur… GÜNÜN SÖZÜ YAZININ ÖZÜ “İnsanın en büyüğü, en yüksek mevkide iken tevazu gösteren, kudret sahibi iken affeden ve kuvveti olduğu vakit adaletle hareket edendir…”  
Ekleme Tarihi: 13 Kasım 2021 - Cumartesi

HA YALOVA, HA SEYDİŞEHİR?

"Bir gün Yalova’ya genç, yeni mezun bir kaymakam atanmış. İlk kez göreve başlayacak olan Kaymakam, İstanbul’dan vapura binerek Yalova’ya hareket etmiş. Yalova’ya geldiğinde iskelenin tıklım tıklım insanlarla dolu olduğunu görmüş. Güverteye çıkmış, etrafa gülümseyerek bakıyormuş. Yanından geçen bir boyacıya usulca sormuş:

-’Bu kalabalık Yalova Kaymakamını bekliyor değil mi?

Boyacı, gülmüş:

-’Kim takar Yalova Kaymakamını ağabey. Halk Gazi Paşa’yı bekliyor’ demiş.

Meğer o gün Yalova’ya Atatürk geliyormuş, kalabalık da Atatürk’ü karşılamak için toplanmış."

Yalova daha düne kadar bu hikâye ile anılırken; perşembe gününden bu yana, kılık ve kıyafetinden dolayı öğretmen Halil Serkan Öz'e sınıf içerisinde, "Bu saç sakal ne? Sen ne biçim öğretmensin? İnsanlar dışarıda görseler dilenci zannedip para verirler"  Okul idarecilerine de ‘Siz eşekbaşı mısınız burada? Yönetemiyorsanız istifa edin’ diyerek hakaret eden valisi Selim Cebiroğlu ile anılmaya başlandı… Ve Öğretmen Halil Serkan Öz kalp krizi sonucu vefat etti…

İnanın ölüm olmasa bu olay bu kadar güçlü bir şekilde gündem teşkil etmezdi zira böylesi bürokratlar, kaymakamlar, valiler, her yerde var… Böylesi olaylar her gün yaşanır…

Maşallah, paranın, siyasi nüfusun, makamın verdiği gücü, gücünün yettiğine kullanan kullanana…

Seydişehir’de yok mu zannediyorsunuz? Var hem de öylesine çok ki… Çoğundan haberdarım…

Sudan sebeplerden dolayı hakkında soruşturma açılan, savunma istenen öğretmenden, aynı sınıfta okuyan öğretmen çocuğunu başka sınıfa göndermek için yapılan üst düzey baskıları, tehditlerini, haksız yere başka ilçelere gönderilen öğretmenlere kadar… Ha Yalova, Ha Seydişehir…

Kimi arından susar, kimi ekmeğinden korkar, kimi ‘bekçiyle dövüşenin danası tokattan çıkmaz’, kimi ‘bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın’ der susar…

Allah şahittir… Bildiklerimi yazmama korkum kendimden değil… Kalemimden korktuğumdan değil…

Korkum; öğretmene, yada diğer kamu görevlilerine reva görülecek muhtemel baskı ve zulümlerdendir… Yazmayacağım anlamına da asla gelmez…

Maalesef; Gücü elinde bulunduran birçok muktedirde; ne Allah korkusu kalmış, ne din, ne iman, ne adalet duygusu ne de ahlak…

Hiçbir makam sahibinin, kaymakamından valisine kadar sorumluluk alanı içerisinde bulunan görev erbaplarına hakaret etme, azarlama, onların hakkında ulu orta yerlerde konuşma, ihtiraslarına malzeme yapma hakkı yoktur…

Bilsinlerki; Erkek öğretmenin pantolonunun kumaşı, gömleğini yakası, kravatı, saçı, sakalı, bıyığı, ense tıraşı ile ilgilenen yönetmelik bir dayatmadır… Bundan dolayı öğretmene hakaret eden kim yada kimlerse onlarda dayatmacıdır…

Dün, kamuda çalışabilmesi için başı açık olmayı dayatan anti demokratik uygulamaya karşı mücadele eden ve yasağın kalkmasını sağlayan yüreklerin bu dayatmaya da aynı tepkiyi vermeleri gerekir…

Dün başörtüsü takılmasını engelleyen zihniyet ile kılık kıyafet yönetmeliğine takılıp böylesi saçmalıklara fırsat veren zihniyetten hiç bir farkı yoktur...

Komşu ilçemizin birisinde kaim-i makamın Yalova benzeri bir tavrı olduğunu ve uyulmazsa “kılık kıyafetten seslenmem ama başka bahaneler bulurum” diyerek korku veren tehditkâr üslubun medeni olduğunu iddia edebilir misiniz?

Hülasası;

Öğretmenine ‘eşekbaşı mısınız? diyen,  memurunu ekmeği ile tehdit eden valinin, kaymakamın, bürokratın, siyasetçinin bir otobüs dolusu futbolcuya kurşun yağdıran vatandaşı olur…

Bizi yönetenler beyler, Bakanlar, Vekiller, Valiler, kaymakamlar, müdürler, hasbelkader yönetici olmuş diğer yetkililer, makam, mevki güç sahibi olan ve bir şekilde o koltuklarda oturanlar;Öğretmene yada başkaca bir vatandaşa benzeri sebeplerden dolayı saygısızlık etme, hakaret etme hakkına asla sahip değilsiniz…

Kaldı ki! Öğretmen sınıfta Cumhurbaşkanından bile önde gelir… Sınıfında öğrencilerinin yanında azarlama hakkınız hiç mi hiç yok…

Bana denk gelmeyin lütfen…

Kalbim yeni revizyondan geçti sağlamdır…

Makam, mevki dinlemem… Mukabelem aynı ölçüde olur…

GÜNÜN SÖZÜ YAZININ ÖZÜ

“İnsanın en büyüğü, en yüksek mevkide iken tevazu gösteren, kudret sahibi iken affeden ve kuvveti olduğu vakit adaletle hareket edendir…”

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve toroslargazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.