Hakkı BALCI
Köşe Yazarı
Hakkı BALCI
 

HAVANDA SU DÖVÜCÜ, HEDEFSİZ BİR ŞEHİRİZ ARTIK?

Bolca hedefleri olan, bu hedeflerin bir kısmını gerçekleştiren ancak gerçekleşen hedeflerinin ‘mişli geçmiş zaman’ kipi ile anlatıldığı bir şehir de yaşıyoruz artık… Yeni hedefleri olmayan hedefsiz bir şehiriz artık… 1971 yılında üretilen ilk alüminyumla biten leblebiciliğimiz, 2005 yılında yapılan özelleşme ile kesilen sıcak paramız, Selçuk Üniversitesinden Necmettin Erbakan Üniversitesine geçen küçüldükçe küçülen pek yüksek okullarımız… Birkaç deli cesaretli adamın dışında bir türlü canlandırılamayan OSB’miz, İstasyon yeri bile projelendirilmiş ancak son günlerde unutturulmuş, unutulmuş hızlı trenimiz… 2 bine yakın çalışana asgari ücret ödemekten öte gitmeyen kendi fasit dairesi içinde değirmenlerini döndüren Alüminyum tesislerimiz… Velhasıl, efsaneleşmiş ve kısa bir süre sonunda efsaneleşecek bi sürü şeyimiz var artık bizim… Birkaç belediye hizmeti, şehircilik çalışması ve sosyal projelerin dışında vizyonu olan hedeflerden artık çok uzağız… Hiç kimse hiç bir hedefi kovalamıyor, uğraşmıyor ve hatta bildik sorunlarımızı bile ‘bunlar neden gerçekleşmiyor, hangi aşamada’ diye sormuyor artık… Herkes her meselenin sadece dedikodu kısmında… Bir kayıtsızlık, umursuzluk almış başını gidiyor… Hiç kimse ne yaptığını bilmiyor… Meslek Yüksek okulunda kaç bölüm var, Fakülte yerinde mi sayıyor, hedefleri var mı? Belediye hangi projelerinin peşinde, ne aşamada, gerçekleşme oranları nedir, 5 yıla sığdırabilecek mi? Organize Sanayi Bölgemize yatırımcıları çekmek için hangi cazibeler geliştiriliyor, son durum nedir? OSB’miz doğalgaza kavuştu mu? Esnaf Odalarımız; bitti bitmek üzere olan esnafımızın sorunlarını çözmek için kaç kişi ile kafa patlatıyor? Gazete haberlerini yaptırandan başka kimsenin okumadığı hatta haberi yapanın bile içeriğinden bihaber olduğu ısmarlama ‘Copy-paste’ haberlerinden mütevellit yeniliklerimiz var bizim… Medine-i sani’yiz… Seyyid Harun’umuz var… Alüminyum tesislerimiz var… Organize sanayimiz var… Fakültemiz var… Yüksek okulumuz var… İki leblebi üreticimiz var… Hızlı trenimiz olacak… Alacabel’e tünel yapılacak… Seydişehir-Antalya yol güzergâhı değişecek... Yıkılan kuyularımız yeniden açılacak… Termal Tesisler yapılacak… Gibi, geçmiş zaman ve gelecek zamana kilitlenmiş temcit pilavı meselelerimiz var bizim… Hedef yok, geniş görüşlülük yok… Delibaş koyun gibiyiz… Peki, neden yok? Neden böyleyiz? Neden başarısız? Düşünen, üreten, vizyon sahibi gencimiz mi yok? Var elbette ama onları öğüten, hörgüçlü hasetçilerimiz, başkalarının başarısızlıklarından mutlu olabilen hasta ruhlu karakterlerimiz çok bizim… Tıpkı Üstat Bahattin Paslı amcamın bir şiirinde; “Seyaltaş’ı nasıl kurduk düşünün/ Helvayı biz bulamıştık, daha dün/Eller yiyor, kaşık kaşık bak bugün/Çünkü bizi, politika ayırdı.. Dünyaya ün saldı şilenin bezi/Biz ise katlettik leblebimizi/Her yanda fışkırır ihanet izi…” dediği gibiyiz biz… Hülasası; Kimin ne yaptığını hiç kimsenin bilmediği hedefsiz, kopuk  bir şehiriz biz… Hiçbir konuda senkronize olamıyoruz artık… Rasyonel hedeflerden uzak sadece konuşan, büyük hedeflere kapalı havanda su döven hedefsiz bir şehiriz artık… Bizi bu hale getiren temel sebep üzerine daha çok yazı yazacağız anlaşılan… Bıkmayız usanmayız, bıkıp usandırmazlar inşallah…
Ekleme Tarihi: 13 Kasım 2021 - Cumartesi

HAVANDA SU DÖVÜCÜ, HEDEFSİZ BİR ŞEHİRİZ ARTIK?

Bolca hedefleri olan, bu hedeflerin bir kısmını gerçekleştiren ancak gerçekleşen hedeflerinin ‘mişli geçmiş zaman’ kipi ile anlatıldığı bir şehir de yaşıyoruz artık…

Yeni hedefleri olmayan hedefsiz bir şehiriz artık…

1971 yılında üretilen ilk alüminyumla biten leblebiciliğimiz, 2005 yılında yapılan özelleşme ile kesilen sıcak paramız, Selçuk Üniversitesinden Necmettin Erbakan Üniversitesine geçen küçüldükçe küçülen pek yüksek okullarımız…

Birkaç deli cesaretli adamın dışında bir türlü canlandırılamayan OSB’miz, İstasyon yeri bile projelendirilmiş ancak son günlerde unutturulmuş, unutulmuş hızlı trenimiz…

2 bine yakın çalışana asgari ücret ödemekten öte gitmeyen kendi fasit dairesi içinde değirmenlerini döndüren Alüminyum tesislerimiz…

Velhasıl, efsaneleşmiş ve kısa bir süre sonunda efsaneleşecek bi sürü şeyimiz var artık bizim…

Birkaç belediye hizmeti, şehircilik çalışması ve sosyal projelerin dışında vizyonu olan hedeflerden artık çok uzağız…

Hiç kimse hiç bir hedefi kovalamıyor, uğraşmıyor ve hatta bildik sorunlarımızı bile ‘bunlar neden gerçekleşmiyor, hangi aşamada’ diye sormuyor artık… Herkes her meselenin sadece dedikodu kısmında…

Bir kayıtsızlık, umursuzluk almış başını gidiyor… Hiç kimse ne yaptığını bilmiyor…

Meslek Yüksek okulunda kaç bölüm var, Fakülte yerinde mi sayıyor, hedefleri var mı?

Belediye hangi projelerinin peşinde, ne aşamada, gerçekleşme oranları nedir, 5 yıla sığdırabilecek mi?

Organize Sanayi Bölgemize yatırımcıları çekmek için hangi cazibeler geliştiriliyor, son durum nedir? OSB’miz doğalgaza kavuştu mu?

Esnaf Odalarımız; bitti bitmek üzere olan esnafımızın sorunlarını çözmek için kaç kişi ile kafa patlatıyor?

Gazete haberlerini yaptırandan başka kimsenin okumadığı hatta haberi yapanın bile içeriğinden bihaber olduğu ısmarlama ‘Copy-paste’ haberlerinden mütevellit yeniliklerimiz var bizim…

Medine-i sani’yiz… Seyyid Harun’umuz var… Alüminyum tesislerimiz var… Organize sanayimiz var… Fakültemiz var… Yüksek okulumuz var… İki leblebi üreticimiz var…

Hızlı trenimiz olacak… Alacabel’e tünel yapılacak… Seydişehir-Antalya yol güzergâhı değişecek... Yıkılan kuyularımız yeniden açılacak… Termal Tesisler yapılacak… Gibi, geçmiş zaman ve gelecek zamana kilitlenmiş temcit pilavı meselelerimiz var bizim…

Hedef yok, geniş görüşlülük yok… Delibaş koyun gibiyiz…

Peki, neden yok? Neden böyleyiz? Neden başarısız?

Düşünen, üreten, vizyon sahibi gencimiz mi yok?

Var elbette ama onları öğüten, hörgüçlü hasetçilerimiz, başkalarının başarısızlıklarından mutlu olabilen hasta ruhlu karakterlerimiz çok bizim…

Tıpkı Üstat Bahattin Paslı amcamın bir şiirinde;

“Seyaltaş’ı nasıl kurduk düşünün/ Helvayı biz bulamıştık, daha dün/Eller yiyor, kaşık kaşık bak bugün/Çünkü bizi, politika ayırdı..

Dünyaya ün saldı şilenin bezi/Biz ise katlettik leblebimizi/Her yanda fışkırır ihanet izi…” dediği gibiyiz biz…

Hülasası;

Kimin ne yaptığını hiç kimsenin bilmediği hedefsiz, kopuk  bir şehiriz biz… Hiçbir konuda senkronize olamıyoruz artık…

Rasyonel hedeflerden uzak sadece konuşan, büyük hedeflere kapalı havanda su döven hedefsiz bir şehiriz artık…

Bizi bu hale getiren temel sebep üzerine daha çok yazı yazacağız anlaşılan…

Bıkmayız usanmayız, bıkıp usandırmazlar inşallah…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve toroslargazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.