Seyyid Harun Veli, Mahmut Esat efendi, Şeyh Hacı Abdullah efendi, Memiş efendi gibi tarihsel ve kültürel zenginliklerimiz yakın tarihlerde dimağlarımızda zinde tutulacak usul ve yöntemlerle anıldı… İlim adamlarımız ve yerel dinamiklerimiz bu manada kayda değer çalışmalara imzalar attılar… Kitaplar, dergiler yayınlandı… Konferanslar, etkinlikler düzenlendi… Tarihsel ve kültürel varlığımızı gelecek nesillere iletecek çok önemli katkılar sağladılar… İlçe erkânı bu tür çalışmalardan bir ucundan mutlaka tuttu… Desteklerini esirgemedi… Sağ olsunlar… Varolsunlar… Buna karşılık, ilçemizin ekonomik zenginlikleri ve gelişme potansiyelini, 17 yıl önce ilki yapılan ve sürdüremediğimiz kalkınma kurultayının dışında hiçbir zaman ele alıp, değerlendirmeler ve planlamalar yapamadık… Ülkenin çoğu bölgesine gitmiş ve mesleğim gereği gözlemlerde bulunmuş bir kişi olarak ilçemizle alakalı net olarak söyleyebileceğim ve sürekli gelişme kaydeden başarılı olduğumuz tek alan belediyeciliğimiz… Belediye başkanlarımız her dönemde ilçemize gözle görülür hizmetlerde bulunmuşlardır… Böyle de devam edeceği kanaatindeyim… Gelin görün ki! Ekonomik verilerimizden,  vitrinlerimize, diyaloglarımıza, anlayışlarımıza kadar süregelen değişiklikler için aynı şeyleri söyleyemeyiz… Standartlarımız her alanda, her geçen gün düşüş göstermiştir… Ticaretle uğraşan çoğu kişi ve kurumun, kısa zamanda ve çok kazanma hırsı ile güç merkezlerinin yanında yer alma kavgaları… Buna bağlı olarak sürekli gelişen bananecilik, ötekileştirme hastalığı, bireysellik; düşen standartlarımızın birincil sebepleridir… İşte bu gerçek bizleri; özellikle ekonomik alandaki gelişme potansiyelimizin farkındalığından hep uzak tutmuş ve geleceğimize dair kolektif düşünce ve projelerin harekete geçirilmesinde hep engel teşkil etmiştir… Kişiliksiz siyaset anlayışı her alanda etkisini gösterip gözleri adeta kör etmiştir… Parti meclislerinde yer alabilme, buna göre itibar görme heva ve hevesine teslim edilen meselelerimiz, projelerimiz kişisel çıkarlara kurban edilmiştir… Bugünlerde ise; belirttiğim olumsuzluklara rağmen kabuklarını kıran… Önyargılardan arınmış…  İstişareye önem veren… Dünyanın sadece Seydişehir’den ibaret olmadığının farkında olup dış pazarlara göre hedefler belirleyen, ebeveyninin yaşadığı olumsuzlukları tecrübe edip, olmazlarını reddeden, bölge ve Türkiye gerçeğine göre stratejiler belirleyen genç işadamları dinamiğimiz var… Dışarıdan gelerek, İç Anadolu ve Akdeniz bölgesini inceleyen yatırımcı şirket CEO’larının yatırım yapılabilecek en uygun yer olarak Seydişehir’i göstermelerinden heyecan duyan ve buna göre stratejiler belirleyip projeler üreten, genç işadamı potansiyelimiz var… Hülasası; Dört yıl önceki bir köşe yazımda; özellikle politik alandaki kabuk değişimine dikkat çekerek “İlçemizde yaşanan kabuk değişimi geleceğe dair çok umut verici görünmüyor… Gündeme dair tartışmaların odaklarında körpe geçmişlerine rağmen erkenden yıpranmış gençler var… Hem partilerde hem de diğer sivil toplum kuruluşlarında, hatta resmi kurumlarda sivrilen genç isimler kabuk değişiminin kötü örnekleri… Çabuk yıprandılar… İsim isim say derseniz buyurun bir çayımı için…” demiştim… İşte bu olumsuzluktan sıyrılmaya çalışan ve hatta sıyrılan, hem kendi geleceklerine hem de ilçemizin geleceğine dair fikir üreten, işadamı, mimar, mühendis, haritacı, iktisatçı, doktor ve diğer mesleklerin genç dinamiklerinin; Seydişehir de yatırım yapmak isteyen tüm yerel ve ulusal düzeydeki yatırımcılara, yurt dışındaki vatandaşlarımıza hatta yabancı yatırımcılara büyük kolaylıklar sağlayacak ve yol gösterecek nitelik ve nicelikte olduklarına inanıyorum… Umarım daha aktif olurlar… Umarım kısa zamanda kurumsal hale gelirler… Onların girişimci ruhlarına ivme kazandıracak yerel unsurların yapması gereken tek şey ise: Kendisine “Dile benden ne dilersen…” diyen Büyük İskender’e  Diyojen’in verdiği o ünlü cevap bence;  “Gölge etme başka ihsan istemem senden…” GÜNÜN SÖZÜ YAZININ ÖZÜ “Atalarınızı değiştiremezsiniz, fakat torunlarınızla ilgili olarak bir şeyler yapabilirsiniz…” WES IZZARD.