Hakkı BALCI
Köşe Yazarı
Hakkı BALCI
 

KİMİN CUMHURİYETİ?

Bütün platformlarda arsızca dışarı fışkırtılan içteki adavet, atalet, rehavet, cehalet, gaflet duyguları ve ölümcül darbelerle yapılan Cumhuriyet savunuculuğu önce insanımızı, milletimizi, sonra Cumhuriyetimizi ve ülkemizi vurdu hep... Aynı bedbin çıkışlarla cerahatini fışkırtan Cumhuriyet karşıtları da; ölümcül darbelerin diğer adresleri ve muhtemel sonuçlarının ortak paydaları oldular... Bu mantıkla savunulan Cumhuriyet olsa olsa; ekmeğine yağ sürdüğümüz darbecilerin, militaristlerin, jakobenlerin, lümpenlerin, sırça köşklerinden çoğunluğa hükmeden azınlıkta ki beyaz Türklerin Cumhuriyeti olabilir... Bu durumun değişmesi ve cumhuriyetin hepimizin olabilmesi için; alevisi, sünnisi, laiki, İslamcısı, solcusu, sağcısı, bütün ideolojik hareketler, tarikatler, cemaatler, inanan inanmayan herkesin çok ciddi ve samimi bir özeleştiri yapması ile mümkündür... Adavet duygularını mutlak surette bertaraf edip, adalet ve hoşgörü kavramlarının içini doldurarak cumhuriyetin gerçek manasının ve gerçek sahiplerinin halk olduğunun idrakine varmalıyız… Kıymetini tamamen kaybetmeden bilmeliyiz... Kurumsal hiç bir yapının gerçekçi yaklaşmayacağı kanaatinden hareketle, güvenle baktığımız bir gelecek ve daha yaşanabilir bir Türkiye için; en önemli unsurun birey olduğuna inanıyorum... Rabbim madem bizleri bir sürünün parçası olarak yaratmadı... Öyleyse; sürü psikolojisinden bir an önce kurtulup artık bir fert, bir kişi olmadığımızın bilincinde olmalıyız... Ve bir birey olarak dürüst ve ahlaklı olmak şartı ile kendimizi sorumlu hissetmeli, vazifeli olduğumuz alanda üzerimize düşeni yapmalıyız... Aksi halde hamaset ve sloganlarla Ne bu cumhuriyet ne de bu ülke bizim olur... Beyaz Türkler; ülkemizin yegane sahipleri ve yöneticileri olarak kalır hep... Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk düşmanlığından beslenen ve her fırsatta O’na küfretmeyi, yok saymayı siyasi kazanç zanneden ve bunu dini koruma adına yaptığını beyan eden anlayışların cumhuriyete, ülkemize ve toplumsal barışa verdikleri zarar ne ise; Mustafa Kemal Atatürk’ün ismini 95. yılında hala güncel siyasetin parçası haline getirerek istismar eden karşıt istismarcılara zemin hazırlayan ve çıkan krizden beslenen statükocuların verdiği zarar da odur… Öyle inanıyorum ki! halkın cumhuriyet ve demokrasi bilinci, kendilerini Kemalist, Atatürkçü olarak ifade eden halktan kopuk çoğu cumhuriyetçiden öndedir… Birinci Mecliste kimler varsa yiğidin hakkını yiğide vermek şartıyla Cumhuriyetimizin kuruluşu, dönemin şartlarından kopartılmadan bayram niteliğinde kutlanmasında elbette beis yok… Bu manada kimsenin itirazı da olamaz hepimizin bayramı kutlu olsun ama birlikte yaşamak zorunda olduğumuzu göz ardı etmeden… Farklı düşünenleri ülkemizden kovmadan… Hiç emeğimizin olmadığı Cumhuriyetimizin kuruluşunu güncel siyasi mülahazalarımıza meze yapmadan… Birinci meclisteki mebus profili; Mustafa Kemal’in iktidarı halka teslim ettiğinin resmidir… Gelin görün ki; ikinci meclisle birlikte başlayan ve 95. yılına kadar feodal ağalardan tutun, para babalarına, imtiyazlılara, militarist kadrolara ve hatta hainlere kadar müsvette mebuslar sokarak onları cumhuriyetin sahipleri yaptılar… Böylece; her dönemde hâkim sınıfların cumhuriyeti oldu cumhuriyet... Kısacası hiçbir zaman halkın genel çoğunluğunun olmamıştır... Elde bayraklarla sokaklara dökülen cumhuriyet mücadelesi, meclis guruplarından afilli sözlerle sarf edilen cumhuriyet sevdası, özümsenen bir cumhuriyet mücadelesinin feveranı değil, iktidarın hangi burjuvazinin elinde kalacağının kavgasıdır... HÜLASASI; Cumhuriyetin ya da bir başka yönetim biçiminin, savunucusu ve yöneticisi konumunda olanların, şekil dışında ayrışan bir tarafları yoksa... Eşitlik, özgürlük ve adalet tesis edilemeyecekse, insana ve insanlığa fayda sağlamayacaksa; Yönetim biçiminin adı ister Cumhuriyet olsun isterse Komünizm ne fark eder... Yani! Hor kullanıp O’nu müzmal edenlerin keyfiyetine teslim ettiğimiz cumhuriyetin 95. Yılında da hala idrakine varamadık... Dolayısı ile bu cumhuriyet benim değil beyaz Türklerin cumhuriyetidir... Benim, yani cumhurun cumhuriyeti oluncaya kadar 29 Ekimler bana bayram değil mücadeledir… Bu bir teba mücadelesidir… GÜNÜN SÖZÜ YAZININ ÖZÜ Bizim geçmişimize özlemimiz geriye dönüp onu yaşamak değil onun elinden tutup sahip çıkmaktır… Geçmişini bilmezsen sana tarih yazan çok olur…
Ekleme Tarihi: 13 Kasım 2021 - Cumartesi

KİMİN CUMHURİYETİ?

Bütün platformlarda arsızca dışarı fışkırtılan içteki adavet, atalet, rehavet, cehalet, gaflet duyguları ve ölümcül darbelerle yapılan Cumhuriyet savunuculuğu önce insanımızı, milletimizi, sonra Cumhuriyetimizi ve ülkemizi vurdu hep...

Aynı bedbin çıkışlarla cerahatini fışkırtan Cumhuriyet karşıtları da; ölümcül darbelerin diğer adresleri ve muhtemel sonuçlarının ortak paydaları oldular...

Bu mantıkla savunulan Cumhuriyet olsa olsa; ekmeğine yağ sürdüğümüz darbecilerin, militaristlerin, jakobenlerin, lümpenlerin, sırça köşklerinden çoğunluğa hükmeden azınlıkta ki beyaz Türklerin Cumhuriyeti olabilir...

Bu durumun değişmesi ve cumhuriyetin hepimizin olabilmesi için; alevisi, sünnisi, laiki, İslamcısı, solcusu, sağcısı, bütün ideolojik hareketler, tarikatler, cemaatler, inanan inanmayan herkesin çok ciddi ve samimi bir özeleştiri yapması ile mümkündür...

Adavet duygularını mutlak surette bertaraf edip, adalet ve hoşgörü kavramlarının içini doldurarak cumhuriyetin gerçek manasının ve gerçek sahiplerinin halk olduğunun idrakine varmalıyız… Kıymetini tamamen kaybetmeden bilmeliyiz...

Kurumsal hiç bir yapının gerçekçi yaklaşmayacağı kanaatinden hareketle, güvenle baktığımız bir gelecek ve daha yaşanabilir bir Türkiye için; en önemli unsurun birey olduğuna inanıyorum...

Rabbim madem bizleri bir sürünün parçası olarak yaratmadı... Öyleyse; sürü psikolojisinden bir an önce kurtulup artık bir fert, bir kişi olmadığımızın bilincinde olmalıyız...

Ve bir birey olarak dürüst ve ahlaklı olmak şartı ile kendimizi sorumlu hissetmeli, vazifeli olduğumuz alanda üzerimize düşeni yapmalıyız...

Aksi halde hamaset ve sloganlarla Ne bu cumhuriyet ne de bu ülke bizim olur...

Beyaz Türkler; ülkemizin yegane sahipleri ve yöneticileri olarak kalır hep...

Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk düşmanlığından beslenen ve her fırsatta O’na küfretmeyi, yok saymayı siyasi kazanç zanneden ve bunu dini koruma adına yaptığını beyan eden anlayışların cumhuriyete, ülkemize ve toplumsal barışa verdikleri zarar ne ise;

Mustafa Kemal Atatürk’ün ismini 95. yılında hala güncel siyasetin parçası haline getirerek istismar eden karşıt istismarcılara zemin hazırlayan ve çıkan krizden beslenen statükocuların verdiği zarar da odur…

Öyle inanıyorum ki! halkın cumhuriyet ve demokrasi bilinci, kendilerini Kemalist, Atatürkçü olarak ifade eden halktan kopuk çoğu cumhuriyetçiden öndedir…

Birinci Mecliste kimler varsa yiğidin hakkını yiğide vermek şartıyla Cumhuriyetimizin kuruluşu, dönemin şartlarından kopartılmadan bayram niteliğinde kutlanmasında elbette beis yok… Bu manada kimsenin itirazı da olamaz hepimizin bayramı kutlu olsun ama birlikte yaşamak zorunda olduğumuzu göz ardı etmeden…

Farklı düşünenleri ülkemizden kovmadan… Hiç emeğimizin olmadığı Cumhuriyetimizin kuruluşunu güncel siyasi mülahazalarımıza meze yapmadan…

Birinci meclisteki mebus profili; Mustafa Kemal’in iktidarı halka teslim ettiğinin resmidir… Gelin görün ki; ikinci meclisle birlikte başlayan ve 95. yılına kadar feodal ağalardan tutun, para babalarına, imtiyazlılara, militarist kadrolara ve hatta hainlere kadar müsvette mebuslar sokarak onları cumhuriyetin sahipleri yaptılar…

Böylece; her dönemde hâkim sınıfların cumhuriyeti oldu cumhuriyet... Kısacası hiçbir zaman halkın genel çoğunluğunun olmamıştır...

Elde bayraklarla sokaklara dökülen cumhuriyet mücadelesi, meclis guruplarından afilli sözlerle sarf edilen cumhuriyet sevdası, özümsenen bir cumhuriyet mücadelesinin feveranı değil, iktidarın hangi burjuvazinin elinde kalacağının kavgasıdır...

HÜLASASI;

Cumhuriyetin ya da bir başka yönetim biçiminin, savunucusu ve yöneticisi konumunda olanların, şekil dışında ayrışan bir tarafları yoksa...

Eşitlik, özgürlük ve adalet tesis edilemeyecekse, insana ve insanlığa fayda sağlamayacaksa;

Yönetim biçiminin adı ister Cumhuriyet olsun isterse Komünizm ne fark eder...

Yani! Hor kullanıp O’nu müzmal edenlerin keyfiyetine teslim ettiğimiz cumhuriyetin 95. Yılında da hala idrakine varamadık...

Dolayısı ile bu cumhuriyet benim değil beyaz Türklerin cumhuriyetidir...

Benim, yani cumhurun cumhuriyeti oluncaya kadar 29 Ekimler bana bayram değil mücadeledir… Bu bir teba mücadelesidir…

GÜNÜN SÖZÜ YAZININ ÖZÜ

Bizim geçmişimize özlemimiz geriye dönüp onu yaşamak değil onun elinden tutup sahip çıkmaktır… Geçmişini bilmezsen sana tarih yazan çok olur…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve toroslargazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.