Hakkı BALCI
Köşe Yazarı
Hakkı BALCI
 

KUDÜS NOTLARI (1)

2013 yılında Mursi iktidarının batı yanlısı Sisi tarafından 3 Temmuz günü militarist darbe ile devrilmesinden 5 ay önce Mısır üzerinden Gazze ziyaretim olmuştu… Sisi tarafından yerle bir edilen, iki kişinin yan yana geçmekte zorlandığı tünellerden geçerek ulaştığım Gazze gezimde, Kudüs ve Mescid-i Aksa ukdemde kalan bir hayaldi, bir duaydı benim için… Yasir Dumlupınar kardeşim bir kahve muhabbeti sırasında “Abi Kudüs’e gidelim mi?” dediği anda bu duamın gerçekleştiği kanaati hâsıl oldu ve tek kelimeyle “Gidelim” cevabını verdim… Bu gezi sadece benim için değil arkadaşlarım, akrabalarım içinde iyi bir fırsattı birçoğuna duyurdum ve Arkadaşım Osman Tüfekçi bu teklifi heyecanla kabul etti ve Yasir Dumlupınar, Rıfat Koyuncu olmak üzere üç dostla birlikte Tel Aviv’e uçmak üzere 19 Ekim Çarşamba günü İstanbul Atatürk Havalimanında uçağa bindik… Yaklaşık iki saatlik yolculuğun ardından Tel Aviv’e indik… Doğrusu hiç haz etmediğim bir ülkeye gitmek insanı ile muhatap olmak hiç hoşuma gitmiyordu ancak ilk kıblemiz Mescidi Aksa’yı  ve Peygamber Efendimizin Miraca çıktığı Kubbetüs Sahrayı, Peygamberlerimizin yaşadığı gezdiği ve dolaştığı bu mukaddes beldeleri bu toprakları görmek tarihi hissetmek ve Filistinli kardeşlerimizin durumunu tam olarak olmasa bile yakından  görmek  doğrusu yüksek derecede manevi heyecandı benim için… Korkularımız da yok değildi özellikle Yasir Dumlupınar, pasaportundaki Ürdün, Arabistan, İran ve Lübnan mühürlerinden tereddütlüydü ve Tel Aviv polisi hava limanında gözaltına alıp yaklaşık 16 saat sorguladıktan sonra ilk uçakla Türkiye’ye geri gönderdi… Dışişleri bakanlığımızın girişimleri ve Türk Hükümeti ile İsrail hükümetinin arasında çözülen buzlar olmasa tutuklanması an meselesiydi… Tek suçu da İsrail’i sevmemesi ve Filistinlilere yapılan zulme kayıtsız kalmayan bir şahsiyet olmasıydı… Bunlar zulme şahitlik ettiğimiz ilk karelerdi… Rehberimizin söylediğine göre pasaportlarımıza sıfırdan altıya kadar verilen numaralara göre tehlikesiz ve çok tehlikeli Türkler belirlenmişti… Benim pasaportuma vurulan 6 numarasıyla çok tehlikeli sınıfına girdik ama sanırım gözden kaçtık… Gece karanlığında rehberimizin anlatımlarıyla Tel Aviv şehrini geçerek Mescidi Aksa’ya yaklaşık 1 km uzakta bulunan Filistinli kardeşlerimize ait otelimize yerleştik… Polis nezaretinde kalan Yasir Dumlupınar’ın olmayışı buruk bir Kudüs gezisinin de başlangıcıydı aslında… Gezimize değer katan Mustafa İslamoğlu hocamın rahatlatıcı cümleleri ile teselli bulduk… Akşam yemeğinin ardından küçük bir Kudüs gezisinde bir paket sigaranın 10-12 dolar olması, yaşam şartlarının Filistinliler aleyhine güçlüğünün bir göstergesiydi… Mescidi Aksay’ı çevreleyen surlar ve giriş kapısını turladıktan sonra istirahata çekildik zira sabah 05:00 surlarında ilk kıblemiz Mescidi Aksa’da sabah namazını eda edecek olmanın verdiği manevi heyecan vardı… Taş duvarlarla çevrili mescidi Aksa buluşması başladığında arkadaşlarım Osman Tüfekçi ve Rıfat Koyuncu ile birlikte otelden çıkışımızda göze çarpan Mescidi Aksa’yı çevreleyen taş duvarlar ve kapısında oluşturulan kontrol noktası ve İsrail askerleriydi… Kapıdan Mescidi Aksa yaklaşık 10 dakikalık yürüyüş mesafesinde taştan binalar ve dar sokakların arasında yürürken adım başı, köşe başı gurup grup ellerinde makineli tüfeklerle bekleyen tam donanımlı ancak lakayt duruşlu İsrail asker ve polisleri ile karşılaşabiliyorsunuz… Doğrusu Mescidi Aksa kapısının dışında Filistin polisi ile hiç karşılaşmadım… Sabah, Kudüs, dar sokaklarda dökülen Filistinli kanları, İsrail polisi nezaretinde bulunan haber alamadığımız Yasir Dumlupınar ve Mescidi Aksayla buluşma heyecanı içerisinde dar bir kapıdan 144 dönümlük dikdörtgen şeklinde bir arazinin tam orta yerinde bulunan ve duvarları mavi fayanslarla kaplı ve altın sarısı kubbesi ile her taraftan görülen bilinçaltımızda Mescidi Aksa diye yer alan Kubbetül Sahra ile karşılaştık… Durdum izledim… Şükür duaları ile Mescidi Aksa’ya girdik… (DEVAM EDECEK)        
Ekleme Tarihi: 13 Kasım 2021 - Cumartesi

KUDÜS NOTLARI (1)

2013 yılında Mursi iktidarının batı yanlısı Sisi tarafından 3 Temmuz günü militarist darbe ile devrilmesinden 5 ay önce Mısır üzerinden Gazze ziyaretim olmuştu…

Sisi tarafından yerle bir edilen, iki kişinin yan yana geçmekte zorlandığı tünellerden geçerek ulaştığım Gazze gezimde, Kudüs ve Mescid-i Aksa ukdemde kalan bir hayaldi, bir duaydı benim için…

Yasir Dumlupınar kardeşim bir kahve muhabbeti sırasında “Abi Kudüs’e gidelim mi?” dediği anda bu duamın gerçekleştiği kanaati hâsıl oldu ve tek kelimeyle “Gidelim” cevabını verdim…

Bu gezi sadece benim için değil arkadaşlarım, akrabalarım içinde iyi bir fırsattı birçoğuna duyurdum ve Arkadaşım Osman Tüfekçi bu teklifi heyecanla kabul etti ve Yasir Dumlupınar, Rıfat Koyuncu olmak üzere üç dostla birlikte Tel Aviv’e uçmak üzere 19 Ekim Çarşamba günü İstanbul Atatürk Havalimanında uçağa bindik… Yaklaşık iki saatlik yolculuğun ardından Tel Aviv’e indik…

Doğrusu hiç haz etmediğim bir ülkeye gitmek insanı ile muhatap olmak hiç hoşuma gitmiyordu ancak ilk kıblemiz Mescidi Aksa’yı  ve Peygamber Efendimizin Miraca çıktığı Kubbetüs Sahrayı, Peygamberlerimizin yaşadığı gezdiği ve dolaştığı bu mukaddes beldeleri bu toprakları görmek tarihi hissetmek ve Filistinli kardeşlerimizin durumunu tam olarak olmasa bile yakından  görmek  doğrusu yüksek derecede manevi heyecandı benim için…

Korkularımız da yok değildi özellikle Yasir Dumlupınar, pasaportundaki Ürdün, Arabistan, İran ve Lübnan mühürlerinden tereddütlüydü ve Tel Aviv polisi hava limanında gözaltına alıp yaklaşık 16 saat sorguladıktan sonra ilk uçakla Türkiye’ye geri gönderdi… Dışişleri bakanlığımızın girişimleri ve Türk Hükümeti ile İsrail hükümetinin arasında çözülen buzlar olmasa tutuklanması an meselesiydi… Tek suçu da İsrail’i sevmemesi ve Filistinlilere yapılan zulme kayıtsız kalmayan bir şahsiyet olmasıydı… Bunlar zulme şahitlik ettiğimiz ilk karelerdi…

Rehberimizin söylediğine göre pasaportlarımıza sıfırdan altıya kadar verilen numaralara göre tehlikesiz ve çok tehlikeli Türkler belirlenmişti… Benim pasaportuma vurulan 6 numarasıyla çok tehlikeli sınıfına girdik ama sanırım gözden kaçtık…

Gece karanlığında rehberimizin anlatımlarıyla Tel Aviv şehrini geçerek Mescidi Aksa’ya yaklaşık 1 km uzakta bulunan Filistinli kardeşlerimize ait otelimize yerleştik… Polis nezaretinde kalan Yasir Dumlupınar’ın olmayışı buruk bir Kudüs gezisinin de başlangıcıydı aslında… Gezimize değer katan Mustafa İslamoğlu hocamın rahatlatıcı cümleleri ile teselli bulduk…

Akşam yemeğinin ardından küçük bir Kudüs gezisinde bir paket sigaranın 10-12 dolar olması, yaşam şartlarının Filistinliler aleyhine güçlüğünün bir göstergesiydi… Mescidi Aksay’ı çevreleyen surlar ve giriş kapısını turladıktan sonra istirahata çekildik zira sabah 05:00 surlarında ilk kıblemiz Mescidi Aksa’da sabah namazını eda edecek olmanın verdiği manevi heyecan vardı…

Taş duvarlarla çevrili mescidi Aksa buluşması başladığında arkadaşlarım Osman Tüfekçi ve Rıfat Koyuncu ile birlikte otelden çıkışımızda göze çarpan Mescidi Aksa’yı çevreleyen taş duvarlar ve kapısında oluşturulan kontrol noktası ve İsrail askerleriydi…

Kapıdan Mescidi Aksa yaklaşık 10 dakikalık yürüyüş mesafesinde taştan binalar ve dar sokakların arasında yürürken adım başı, köşe başı gurup grup ellerinde makineli tüfeklerle bekleyen tam donanımlı ancak lakayt duruşlu İsrail asker ve polisleri ile karşılaşabiliyorsunuz… Doğrusu Mescidi Aksa kapısının dışında Filistin polisi ile hiç karşılaşmadım…

Sabah, Kudüs, dar sokaklarda dökülen Filistinli kanları, İsrail polisi nezaretinde bulunan haber alamadığımız Yasir Dumlupınar ve Mescidi Aksayla buluşma heyecanı içerisinde dar bir kapıdan 144 dönümlük dikdörtgen şeklinde bir arazinin tam orta yerinde bulunan ve duvarları mavi fayanslarla kaplı ve altın sarısı kubbesi ile her taraftan görülen bilinçaltımızda Mescidi Aksa diye yer alan Kubbetül Sahra ile karşılaştık… Durdum izledim… Şükür duaları ile Mescidi Aksa’ya girdik… (DEVAM EDECEK)

 

 

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve toroslargazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.