Hakkı BALCI
Köşe Yazarı
Hakkı BALCI
 

POPÜLİZM KURBANI İKİ İLÇE; SEYDİŞEHİR-BEYŞEHİR-1-

Şubat 2001’de yapılan MGK toplantısında DDK ile ilgili tartışmalarda anayasal hakkını kullandığını söyleyen Cumhurbaşkanı Sezer, 'O anayasayı bir de biz görelim, anlayalım’ diyen Başbakan yardımcısı Hüsamettin Özkan’a sinirlenerek elinde tuttuğu anayasa kitabını Başbakan Bülent Ecevit ve Özkan'ın önüne fırlatmıştı… Dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile Başbakan Bülent Ecevit arasında süren bu gerilim ve başlayan anayasal hak kullanma tartışması Türkiye’nin en büyük krizini de beraberinde getirmişti… Sonuç olarak; batırılan 22 bankanın zararı halka fatura edilmiş, cebimizdeki paranın alım gücü, bir günde üçte bir oranında azalmış, esnaf kepenklerini kapatmış, enflasyon yüzde 70’leri aşmıştı… KRİZ SEYDİŞEHİR’DEN 2005 YILINA KADAR TEĞET GEÇTi Yaşanan bu kriz Seydişehir’i de aynı ölçüde etkilemiş ancak ülkeyi ekonomik kaosa götüren bu krizin etkilerinin en az görüldüğü yerlerden birisi Seydişehir olmuştu… Zira ekonomisi daha çok yüksek maaşlı yaklaşık 2 bin işçinin sıcak parasına bağlıydı ve alım gücü küçülen ücrete rağmen sürekli akarı olan bir yapıydı… Bu durum 2005 yılında yapılan özelleşmenin ardından ters düz olmuş Seydişehir’de krizin etkileri, Alüminyum işçisine ödenen ücretler, asgari ücret düzeylerine düşmesinin ardından daha çok hissedilmeye başlandı… Azalan nüfus, esnaf guruplarının nüfus oranına göre her geçen gün artması, ilçemize akan sıcak paranın azalması ve listelenebilir yerel gerçeklerden dolayı daralan Seydişehir ekonomisi bugünlerde daha da vahim durumda… ÇARELER ARANMALI… 64 bin nüfusu, yaklaşık 4 bin esnafı ile çıkar yol arayan Seydişehir mevcut ekonomik argümanlarını daha rantabl hale getirme ve yeni katma değerler kazandıracak ivedi projeler üretmek zorunda… Yoksa vahametin ölçüleri arttıkça artacak… Göz ardı edilen ancak ETİ A.Ş’de çalışan işçi sayısı kadar istihdam kaynağı olan Hafif Sanayi bölgesinde yer alan sanayi esnafı ve Organize sanayi bölgesinde açılan KOBİ ölçeğindeki genç sanayicilerimiz bu anlamda çareler aramak üzere ciddi birliktelikler oluşturmaya başladı… 1994 yılında Seydişehir'deki sanayici ve esnafları bir araya getirmek amacıyla kurulan SESİAD’tan 20 yıl sonra kurulan Seydişehir Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) bu anlamda ki beklentilerin ciddi anlamda temsilcileri olmak amacıyla yaptığı periyodik toplantılarla ilçe ekonomisinin düze çıkması yönünde projeler üretme derdinde… KRİZİN BEYŞEHİR’E ETKİSİ… Seydişehir’de ekonomik gelişmeler bu minvalde devam ederken komşu ilçemiz Beyşehir’de krizden benzeri zararları görmüş ancak köy ve kasabalarının çokluğu, nüfus yoğunluğu ve nüfusla doğru orantılı esnaf sayısı ticareti sürekli canlı kılmıştır… Beyşehir bugün itibari ile Göl’ün ve kendine has bu özelliklerin canlı tuttuğu ticari hayatın kısır döngü getirileri, organize sanayinde kurulan birkaç imalatçının sağladığı katma değerin çok üstünde katma değeri Üzümlü ve Kuğulu silah sanayinden elde etmektedir… Bu temel faktörlere bağlı ticari canlılığın artarak devam etmesi için öngörülen yeni cazibelerin, mevcut üzerine katkı sağlaması muhtemel ancak lokal gelişmelerin zaman içerisinde daralma yaşaması da muhtemel… Seydişehir’in de böylesi bir daralma yaşaması kaçınılmaz… POPÜLİZME KURBAN İKİ İLÇE… İki ilçenin geliştirmeye çalıştıkları ekonomik cazibelerinin kendi sınırlarına hapsedilmesi ve yıllardır süregelen mikro milliyetçi yaklaşımlara kurban edilmesi bölgesel anlamda gelişememenin en önemli iki olumsuz etkisi olarak göze çarpıyor… Bu olumsuzluklar iki ilçede bulunan ekonomik cazibe ve potansiyelin birleşik güç haline getirilmesinin önüne geçmiştir… Vilayetlik mücadeleleri ve politik üstünlük sağlama gayretleri işadamlarımızın, imalatçılarımızın, istihdam kaynaklarımızın hâsılı iki ilçenin üzerinde karabasan gibi binmiştir… 10 KM MESAFELİ İKİ OSB… Beyşehir silah sanayi ve Seydişehirli alüminyum imalatçıları arasındaki imalata yönelik aksata ve bireysel ticari ilişkiler hiçbir zaman, iki ilçenin potansiyelini harekete geçirme ve bütünleşmesine yetecek ölçülerde olmamıştır… Yaklaşık 10 kilometre mesafeli ‘bizimde bir organize sanayimiz olsun…’ maksatlı, hedefsiz kurulan OSB’ler bu ayrışmanın en önemli göstergelerindendir… Popülist politikaların en bariz örneklerindendir… Yıllarca boş kalmıştır… Hâlbuki Beyşehir ve Seydişehir’in yöneticileri, önder niteliğindeki dinamikleri; iki ilçe arasında belirleyecekleri bir yerde birlikte kuracakları OSB alanında hem kendilerine yer bulur, hem de Konyalı ve Konya dışından yatırımcılara davetiye çıkarabilirlerdi… (DEVAM EDECEK)  
Ekleme Tarihi: 13 Kasım 2021 - Cumartesi

POPÜLİZM KURBANI İKİ İLÇE; SEYDİŞEHİR-BEYŞEHİR-1-

Şubat 2001’de yapılan MGK toplantısında DDK ile ilgili tartışmalarda anayasal hakkını kullandığını söyleyen Cumhurbaşkanı Sezer, 'O anayasayı bir de biz görelim, anlayalım’ diyen Başbakan yardımcısı Hüsamettin Özkan’a sinirlenerek elinde tuttuğu anayasa kitabını Başbakan Bülent Ecevit ve Özkan'ın önüne fırlatmıştı…

Dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile Başbakan Bülent Ecevit arasında süren bu gerilim ve başlayan anayasal hak kullanma tartışması Türkiye’nin en büyük krizini de beraberinde getirmişti…

Sonuç olarak; batırılan 22 bankanın zararı halka fatura edilmiş, cebimizdeki paranın alım gücü, bir günde üçte bir oranında azalmış, esnaf kepenklerini kapatmış, enflasyon yüzde 70’leri aşmıştı…

KRİZ SEYDİŞEHİR’DEN 2005 YILINA KADAR TEĞET GEÇTi

Yaşanan bu kriz Seydişehir’i de aynı ölçüde etkilemiş ancak ülkeyi ekonomik kaosa götüren bu krizin etkilerinin en az görüldüğü yerlerden birisi Seydişehir olmuştu… Zira ekonomisi daha çok yüksek maaşlı yaklaşık 2 bin işçinin sıcak parasına bağlıydı ve alım gücü küçülen ücrete rağmen sürekli akarı olan bir yapıydı…

Bu durum 2005 yılında yapılan özelleşmenin ardından ters düz olmuş Seydişehir’de krizin etkileri, Alüminyum işçisine ödenen ücretler, asgari ücret düzeylerine düşmesinin ardından daha çok hissedilmeye başlandı…

Azalan nüfus, esnaf guruplarının nüfus oranına göre her geçen gün artması, ilçemize akan sıcak paranın azalması ve listelenebilir yerel gerçeklerden dolayı daralan Seydişehir ekonomisi bugünlerde daha da vahim durumda…

ÇARELER ARANMALI…

64 bin nüfusu, yaklaşık 4 bin esnafı ile çıkar yol arayan Seydişehir mevcut ekonomik argümanlarını daha rantabl hale getirme ve yeni katma değerler kazandıracak ivedi projeler üretmek zorunda… Yoksa vahametin ölçüleri arttıkça artacak…

Göz ardı edilen ancak ETİ A.Ş’de çalışan işçi sayısı kadar istihdam kaynağı olan Hafif Sanayi bölgesinde yer alan sanayi esnafı ve Organize sanayi bölgesinde açılan KOBİ ölçeğindeki genç sanayicilerimiz bu anlamda çareler aramak üzere ciddi birliktelikler oluşturmaya başladı…

1994 yılında Seydişehir'deki sanayici ve esnafları bir araya getirmek amacıyla kurulan SESİAD’tan 20 yıl sonra kurulan Seydişehir Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) bu anlamda ki beklentilerin ciddi anlamda temsilcileri olmak amacıyla yaptığı periyodik toplantılarla ilçe ekonomisinin düze çıkması yönünde projeler üretme derdinde…

KRİZİN BEYŞEHİR’E ETKİSİ…

Seydişehir’de ekonomik gelişmeler bu minvalde devam ederken komşu ilçemiz Beyşehir’de krizden benzeri zararları görmüş ancak köy ve kasabalarının çokluğu, nüfus yoğunluğu ve nüfusla doğru orantılı esnaf sayısı ticareti sürekli canlı kılmıştır

Beyşehir bugün itibari ile Göl’ün ve kendine has bu özelliklerin canlı tuttuğu ticari hayatın kısır döngü getirileri, organize sanayinde kurulan birkaç imalatçının sağladığı katma değerin çok üstünde katma değeri Üzümlü ve Kuğulu silah sanayinden elde etmektedir…

Bu temel faktörlere bağlı ticari canlılığın artarak devam etmesi için öngörülen yeni cazibelerin, mevcut üzerine katkı sağlaması muhtemel ancak lokal gelişmelerin zaman içerisinde daralma yaşaması da muhtemel… Seydişehir’in de böylesi bir daralma yaşaması kaçınılmaz…

POPÜLİZME KURBAN İKİ İLÇE…

İki ilçenin geliştirmeye çalıştıkları ekonomik cazibelerinin kendi sınırlarına hapsedilmesi ve yıllardır süregelen mikro milliyetçi yaklaşımlara kurban edilmesi bölgesel anlamda gelişememenin en önemli iki olumsuz etkisi olarak göze çarpıyor…

Bu olumsuzluklar iki ilçede bulunan ekonomik cazibe ve potansiyelin birleşik güç haline getirilmesinin önüne geçmiştir… Vilayetlik mücadeleleri ve politik üstünlük sağlama gayretleri işadamlarımızın, imalatçılarımızın, istihdam kaynaklarımızın hâsılı iki ilçenin üzerinde karabasan gibi binmiştir…

10 KM MESAFELİ İKİ OSB…

Beyşehir silah sanayi ve Seydişehirli alüminyum imalatçıları arasındaki imalata yönelik aksata ve bireysel ticari ilişkiler hiçbir zaman, iki ilçenin potansiyelini harekete geçirme ve bütünleşmesine yetecek ölçülerde olmamıştır…

Yaklaşık 10 kilometre mesafeli ‘bizimde bir organize sanayimiz olsun…’ maksatlı, hedefsiz kurulan OSB’ler bu ayrışmanın en önemli göstergelerindendir… Popülist politikaların en bariz örneklerindendir… Yıllarca boş kalmıştır…

Hâlbuki Beyşehir ve Seydişehir’in yöneticileri, önder niteliğindeki dinamikleri; iki ilçe arasında belirleyecekleri bir yerde birlikte kuracakları OSB alanında hem kendilerine yer bulur, hem de Konyalı ve Konya dışından yatırımcılara davetiye çıkarabilirlerdi… (DEVAM EDECEK)

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve toroslargazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.