Hakkı BALCI
Köşe Yazarı
Hakkı BALCI
 

SEYYİD HARUN VELİ?Yİ ANALIM AMA?

Bu yıl üçüncüsü düzenlenen Seyyid Harun Veli’yi anma etkinliklerinin ardından yaklaşık 3 hafta geçti… Yüksek hassasiyetlerle oluşturulan etkinlikler, öngörülen program davetiyelerde belirtildiği üzere tamamlandı… Ödüllü resim yarışması ve sergisi, namaz sonrası yemek ziyafeti de yüksek katılımla gerçekleşti ama panel tahmin edilen düzeyde rağbet görmedi… Perşembe günü ödüllü resim yarışmaları ile başlayan etkinliklerin ertesi gün devam eden kısmını takip amacı ile Cuma namazımı Seyyid Harun Camiinde kıldım… Namaz sonrası cami önünde yaklaşık 3 bin kişiye yemek ikram edilecek hummalı programını Yaren Muhabbethanenin cama değen bir köşesinden gözlemledim… Gözlerime düşen yemek yiyebilme yarışlarına ne gözüm nede gönlümün gücü yetti… İnkıta ya uğramış insan yanımı alıp hemen ayrıldım oradan… Yemek sonrası düzenlenen ve faydalanacak insan sayısının çokluğuna engel olurum endişesi ve katılmadığım panel iki günü süren etkinliklerin son perdesiydi… Ben böylesi bir niyetle panele iştirak edememenin üzüntüsü içindeyken hızlandırılmış panelden kulağıma gelen sesler, etkinliğin hangi hedefe yönelik olduğu hakkında ipucu bilgiler veriyordu… İl Müftüsünün sitemli konuşmasında yerden göğe kadar haklıydı… Zira Cuma sonrası kapış kapış yemek yiyenlerden panele katılanların sayısı görevli ve protokolün dışında bir elin parmaklarını geçmeyecek kadardı… Seyyid Harun Veli hakkında ölümünden 234 yıl sonra Menâkıb-ı Seyyid Harun-ı Veli adıyla Zat’ı, Türkçe bir menâkıbnâme olarak yazan Seyyid Harun Veli’nin Kardeşi Seyyid Bedreddin’in soyundan gelen Şeyh Musa oğlu Abdulkerim’in kaynak kitabından başka hiçbir kaynak eser yokken panelde neyin konuşulacağı doğrusu merak ettiğim şeylerdi… Düzenleten Kaymakam, düzenleyen müftü, bilgi sahipleri ve bildiklerini sunacak olanlarda, Doç. Dr. Hüseyin Muşmal ve Araştırmacı Yazar Fatih Babaoğlu olunca da bize susmak düşer… Vardır bir bildikleri… Bir Seydişehirli olarak Seydişehirli olmayan irfan sahibi kişiliklerden Şehrimizin kurucusu ile ilgili bilmediğimiz ama öğreneceğimiz elbette çok şey vardır… Yani vardır bir bildikleri… İlçe Müftümüz etkinliklerin düzenleyicisi ve davetçisi olarak bu satırlarımdan asla alınmasın zira kendileri ilçemize gelir gelmez kucağında bulduğu böylesi bir etkinliği mütevazı kişiliği ile kırmadan dökmeden gerçekleştirme gayreti içerisindeydi… Efendim, Seyyid Harun Veliyi anma etkinlikleri düzenlenebilir mi? Evet, düzenlenebilir… Düzenlenmeli midir? Evet düzenlenmelidir? Ancak bu düzenlemeleri yaparken hedeflenen şeyin ne olduğunu önceden tespit etmek, somut hale getirip halkı ikna etmek, yemek dışında iştirakini sağlamak düzenletenlerin ve düzenleyenlerin görevidir… Seyyid Harun Veli hakkında bildiklerimiz 5. Kuşaktan torunu Abdulkerim’in inanılırsa Seyyid Harun’nun kerametleri ile dolu menakıpnamesinden mütevellitse panel ve konferanslarla O’nu nereye kadar anlatabiliriz, taşıyabiliriz ki…. Böyle devam eder ve Seyyid Harun Veliyi etkinlik olsun diye konferanslara, panellere konu etmeye çalışırsak emin olun bir yerde tıkanır kalırız… Etkinliklerde harcanan yaklaşık 30 bin liralık bütçe ise cabası... Üçüncüsü düzenlenen etkinliklerde O’nun hakkında söylenen akıllara hükmetmiş bir tek kalıcı söylem varsa birileri lütfen hatırlatsın bana… Seyyid Harun Veli; Menakıpnameden öğrendiklerimizi, deve taşını, ayı postuna binmeleri abartarak anlatmakla, yakıştırmalarla, yüceltmelerle, yozlaştırılmamalıdır… O’nu; emirlik, sultanlık gibi dünya saltanatında gözü olmayan Horasan Hükümdarlığı tahtını bu amaçla terk etmiş, bir gönül adamı olmaktan, Seydişehir’in kurucusu olmaktan çıkarıp, başkaca misyonlar yüklemeye kalkarsak İslami değerlerle örtüşmeyen sonuçları da beraberinde getirmiş oluruz… Hülasası;  ‘O’ kaymakamlığın, yada müftülüğün kurucusu değil; Seydişehir’in Kurucusudur… Etkinlikleri ne kaymakamlık nede Müftülük değil, Kültür Bakanlığı destekli hale getirip Seydişehir belediyesi düzenlemelidir… Hakkında bilgilerimiz sınırlıdır… Dolayısı ile O’nu, zorlama, emrivaki, programlarla anmak yerine, manevi yönünü abartmadan değerlendirip, diğer manevi şahsiyetlerimizi de unutmadan, Seydişehir’in kuruluşunu bu vesile ile kutlayarak farkındalık oluşturulmalıyız… İlçe dışında ki Seydişehirlilerin de heyecan duyacağı ve katılımını sağlayabileceğimiz bir festivale dönüştürülerek çok daha faydalı hale getirebileceğimiz bu değerimizi oturup yeniden değerlendirmeli ve bir sonraki etkinlikleri daha rasyonel hale getirmeliyiz… GÜNÜN SÖZÜ YAZININ ÖZÜ “Onay ile red arasındaki fark, iyi ile kötü arasındaki fark; toplumun ve zamanın modasına göre değil, gerçek doğruya göre anlaşılmalıdır.” La Cordaire      
Ekleme Tarihi: 13 Kasım 2021 - Cumartesi

SEYYİD HARUN VELİ?Yİ ANALIM AMA?

Bu yıl üçüncüsü düzenlenen Seyyid Harun Veli’yi anma etkinliklerinin ardından yaklaşık 3 hafta geçti…

Yüksek hassasiyetlerle oluşturulan etkinlikler, öngörülen program davetiyelerde belirtildiği üzere tamamlandı…

Ödüllü resim yarışması ve sergisi, namaz sonrası yemek ziyafeti de yüksek katılımla gerçekleşti ama panel tahmin edilen düzeyde rağbet görmedi…

Perşembe günü ödüllü resim yarışmaları ile başlayan etkinliklerin ertesi gün devam eden kısmını takip amacı ile Cuma namazımı Seyyid Harun Camiinde kıldım…

Namaz sonrası cami önünde yaklaşık 3 bin kişiye yemek ikram edilecek hummalı programını Yaren Muhabbethanenin cama değen bir köşesinden gözlemledim…

Gözlerime düşen yemek yiyebilme yarışlarına ne gözüm nede gönlümün gücü yetti… İnkıta ya uğramış insan yanımı alıp hemen ayrıldım oradan…

Yemek sonrası düzenlenen ve faydalanacak insan sayısının çokluğuna engel olurum endişesi ve katılmadığım panel iki günü süren etkinliklerin son perdesiydi…

Ben böylesi bir niyetle panele iştirak edememenin üzüntüsü içindeyken hızlandırılmış panelden kulağıma gelen sesler, etkinliğin hangi hedefe yönelik olduğu hakkında ipucu bilgiler veriyordu…

İl Müftüsünün sitemli konuşmasında yerden göğe kadar haklıydı… Zira Cuma sonrası kapış kapış yemek yiyenlerden panele katılanların sayısı görevli ve protokolün dışında bir elin parmaklarını geçmeyecek kadardı…

Seyyid Harun Veli hakkında ölümünden 234 yıl sonra Menâkıb-ı Seyyid Harun-ı Veli adıyla Zat’ı, Türkçe bir menâkıbnâme olarak yazan Seyyid Harun Veli’nin Kardeşi Seyyid Bedreddin’in soyundan gelen Şeyh Musa oğlu Abdulkerim’in kaynak kitabından başka hiçbir kaynak eser yokken panelde neyin konuşulacağı doğrusu merak ettiğim şeylerdi…

Düzenleten Kaymakam, düzenleyen müftü, bilgi sahipleri ve bildiklerini sunacak olanlarda, Doç. Dr. Hüseyin Muşmal ve Araştırmacı Yazar Fatih Babaoğlu olunca da bize susmak düşer… Vardır bir bildikleri…

Bir Seydişehirli olarak Seydişehirli olmayan irfan sahibi kişiliklerden Şehrimizin kurucusu ile ilgili bilmediğimiz ama öğreneceğimiz elbette çok şey vardır… Yani vardır bir bildikleri…

İlçe Müftümüz etkinliklerin düzenleyicisi ve davetçisi olarak bu satırlarımdan asla alınmasın zira kendileri ilçemize gelir gelmez kucağında bulduğu böylesi bir etkinliği mütevazı kişiliği ile kırmadan dökmeden gerçekleştirme gayreti içerisindeydi…

Efendim, Seyyid Harun Veliyi anma etkinlikleri düzenlenebilir mi? Evet, düzenlenebilir… Düzenlenmeli midir? Evet düzenlenmelidir?

Ancak bu düzenlemeleri yaparken hedeflenen şeyin ne olduğunu önceden tespit etmek, somut hale getirip halkı ikna etmek, yemek dışında iştirakini sağlamak düzenletenlerin ve düzenleyenlerin görevidir…

Seyyid Harun Veli hakkında bildiklerimiz 5. Kuşaktan torunu Abdulkerim’in inanılırsa Seyyid Harun’nun kerametleri ile dolu menakıpnamesinden mütevellitse panel ve konferanslarla O’nu nereye kadar anlatabiliriz, taşıyabiliriz ki….

Böyle devam eder ve Seyyid Harun Veliyi etkinlik olsun diye konferanslara, panellere konu etmeye çalışırsak emin olun bir yerde tıkanır kalırız…

Etkinliklerde harcanan yaklaşık 30 bin liralık bütçe ise cabası...

Üçüncüsü düzenlenen etkinliklerde O’nun hakkında söylenen akıllara hükmetmiş bir tek kalıcı söylem varsa birileri lütfen hatırlatsın bana…

Seyyid Harun Veli; Menakıpnameden öğrendiklerimizi, deve taşını, ayı postuna binmeleri abartarak anlatmakla, yakıştırmalarla, yüceltmelerle, yozlaştırılmamalıdır…

O’nu; emirlik, sultanlık gibi dünya saltanatında gözü olmayan Horasan Hükümdarlığı tahtını bu amaçla terk etmiş, bir gönül adamı olmaktan, Seydişehir’in kurucusu olmaktan çıkarıp, başkaca misyonlar yüklemeye kalkarsak İslami değerlerle örtüşmeyen sonuçları da beraberinde getirmiş oluruz…

Hülasası;

 ‘O’ kaymakamlığın, yada müftülüğün kurucusu değil; Seydişehir’in Kurucusudur… Etkinlikleri ne kaymakamlık nede Müftülük değil, Kültür Bakanlığı destekli hale getirip Seydişehir belediyesi düzenlemelidir…

Hakkında bilgilerimiz sınırlıdır… Dolayısı ile O’nu, zorlama, emrivaki, programlarla anmak yerine, manevi yönünü abartmadan değerlendirip, diğer manevi şahsiyetlerimizi de unutmadan, Seydişehir’in kuruluşunu bu vesile ile kutlayarak farkındalık oluşturulmalıyız…

İlçe dışında ki Seydişehirlilerin de heyecan duyacağı ve katılımını sağlayabileceğimiz bir festivale dönüştürülerek çok daha faydalı hale getirebileceğimiz bu değerimizi oturup yeniden değerlendirmeli ve bir sonraki etkinlikleri daha rasyonel hale getirmeliyiz…

GÜNÜN SÖZÜ YAZININ ÖZÜ

“Onay ile red arasındaki fark, iyi ile kötü arasındaki fark; toplumun ve zamanın modasına göre değil, gerçek doğruya göre anlaşılmalıdır.” La Cordaire

 

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve toroslargazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.