Hakkı BALCI
Köşe Yazarı
Hakkı BALCI
 

SİYASET, BÜROKRAT, SEYDİŞEHİR

ETİBANK’ı geleceğimizin hep yegane teminatı olarak gördük. Çocuklarımızın bir an önce onsekizini doldurup, askerliğini yapmasını, sanat okulunu bitirmesini bekledik. Ve adamını bulup fabrikaya işe soktuk. Keşke bağımlı kalmasaydık Etibank’a... Keşke Seydişehir’in yarısı 1971 yılından önce kendilerine daha iyi gelecek hazırlama adına göç etselerdi. Ankara, İzmir, İstanbul dağılsalardı. Ve bugün etrafımızı hemşerimiz olan iş adamları, sanatçı, siyasetçi bilim adamları olarak sarmalasalardı. Keşke göç etmeden, doğduğu topraklardan ayrılmadan, insanların okumasına, belli bir ekonomik güce erişmesine ve ufkunun açılmasına imkan olmadığını kavrayabilseydik… Keşke çocuklarımıza gelecek olarak sadece Etibank’ı seçmeseydik… Keşke Etibank’ın şantiye dönemiyle başlayan torpille işe koyma alışkanlığının, üstelik özelleşmesine rağmen hala aynı yöntemlerle kendi adamını sokabilme gayretlerinin yanında diplomalı elçilerimize de aynı ölçüde yardımcı olabilseydik… Ne dersiniz? Okuyan çocuklarımız, idealist gençlerimiz için aynı ihtimam, aynı duyarlılık gösterilebildi mi? Herkes kendi adamını işe sokabilmek için kılıçlarını kınından çıkarırken, hamili yakınını elektrolizlerden haddehaneye geçirtebilme hezeyanına kapılanlar, ilim irfan sahibi olmayı hedefleyen genç beyinlerimiz kendi gayretkeşliklerine mi terk edildi? Kapıları aşındırılan etkili siyasetçiler talepleri yerine getirebildi mi? Bakanlıkların Ankara’daki kalplerinde bizim çocuklarımız atar damar olabildi mi? Yoksa onlar için siyasetçilerimizden talepte bulunan olmadı mı? Siyasetçilerimizin ellerini güçlendirecek bürokratlarımızın varlıkları bu şehri daha da büyütmez miydi? Bugün alınan bir çok hizmetin perde arkasında bir avuç bürokratımızın olduğu acep biliniyor mu? Onlara hakları gönül noktasında teslim ediliyor mu? Yerel siyasetin bilcümle gelmişi geçmişi, dünü bugünü, kendisini bu açıdan yokladı mı hiç? Her etkin siyasetçi başkentin  projelere el açan kurumlarına bir yada birkaç hemşerimizi katamaz mıydı? Dünden bugüne, üniversiteli gençlerimizin önü açık kurumlarda istihdam edilmesi bugün siyasetçilerimizin ellerini güçlendirmez miydi? İlçe, kasaba belediyelerimize ve köylerimize fayda sağlamazlar mıydı? Siyaset adamlarına gelen talepler acaba sadece sosyal şartları daha iyi olan makam ve mevkiler mi oldu? Egoistçe miydi arzular? Yoksa politikacılarımızın üzerinde “ya önümüze geçerlerse” fobisinin etkin rolü mü oldu hep? Bu sorular daha da çoğaltılabilir. Her soru ile farklı bir bakış açısı ortaya konulabilir. Herkes kapasitesi ölçüsünde ufku ve ötesini görebilme kabiliyeti üzerinden yorumlar yapabilir. Fakat güçlü bürokratlarımızın azlığı göz ardı edilemez. Siyaset adamlarımızın elini güçlendirecek bürokrat sayımızın nüfus bakımından dörtte birimiz bile olamayan komşu ilçelerimizle karşılaştırılamayacak kadar az olduğu ortada. Var olanlarında ismi kolay kolay zikredilmez. Sezar’ın hakkı Sezar’a verilmez. Zikredenler müstesna… Bir diğer değerli bürokratımızı unuturum korkusu ile ismini zikretmekten kaçındığım onca bürokratımız acaba şu anda bulundukları makama politikacılarımızın gayretleri sayesinde mi yoksa tırnakları ile kazıyarak mı geldiler? Geldikleri yerde onları koruyabildik mi? Onların varlıklarının ancak işimiz düştüğünde mi farkına varabildik? 1960’lı yıllardan beri ilçemizde görev yapmış, adeta okul niteliğindeki Etibank’tan emeklilik ve tayin yoluyla giden yada özelleştirme neticesinde kaf dağının arkasına kadar dağıtılan ve bugün etkin alanlarda görev yapan ve Seydişehir’e sevdalarını her fırsatta dile getiren gönül elçilerimize ulaşmayı hedefledik mi hiç? Enerji ve Tabi kaynaklar bakanının en yakın ekibinin içerisinde  Seydişehir’den uçmuş bir göçmenin varlığından, Edirne il Tarım Müdürlüğünden, Aksaray Sağlık, Antalya valilik, İl Milli Eğitim Müdürlüğü, Meteorolojine kadar elçilerimizin olduğundan haberdar mıyız acaba?  İstanbul kültür müdürlüğünden Kütahya Kadastro Bölge Müdürlüğüne, Başkentin İller Bankasına, Konya’nın tapusundan Doğunun adliyesine  kadar el hasıl 81 vilayetin en üst düzey noktalarında dostlarımızın, Etibank okulundan mezun gönüllü elçilerimizin varlığının farkında mıyız? Yurdun her köşesine dağılmış Seydişehir’in suyundan bir damla alan işçisinden iş adamına, memurundan amirine, onca gönül elçisinin Seydişehir’i unutmadığından eminim. Sitemiz vasıtası ile bizlere ulaşmanız ve gönül muhabbetinin sürmesi dileklerimle cümlenizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Hülasası Okumuş olduğunuz bu köşe yazım 24.03.2008 tarihli… Yaklaşık 6 yıl öncesine ait… Tek harfine bile dokunmadan yayınladım… 2014 yılı sonu itibari ile köşe yazımda belirttiğim kadar da bürokratımız kalmadı… Taşören firma elemanlarına iş bulup işçi çıkartmayla heba oldu yıllar… GÜNÜN SÖZÜ YAZININ ÖZÜ “Ego toplumun yaratmış olduğu ve senin bu sayede oyuncakla oynamaya devam edebildiğin ve asla gerçek şeyi sormadığın bir kandırmacadır…” Osho
Ekleme Tarihi: 13 Kasım 2021 - Cumartesi

SİYASET, BÜROKRAT, SEYDİŞEHİR

ETİBANK’ı geleceğimizin hep yegane teminatı olarak gördük. Çocuklarımızın bir an önce onsekizini doldurup, askerliğini yapmasını, sanat okulunu bitirmesini bekledik. Ve adamını bulup fabrikaya işe soktuk.

Keşke bağımlı kalmasaydık Etibank’a... Keşke Seydişehir’in yarısı 1971 yılından önce kendilerine daha iyi gelecek hazırlama adına göç etselerdi. Ankara, İzmir, İstanbul dağılsalardı. Ve bugün etrafımızı hemşerimiz olan iş adamları, sanatçı, siyasetçi bilim adamları olarak sarmalasalardı.

Keşke göç etmeden, doğduğu topraklardan ayrılmadan, insanların okumasına, belli bir ekonomik güce erişmesine ve ufkunun açılmasına imkan olmadığını kavrayabilseydik… Keşke çocuklarımıza gelecek olarak sadece Etibank’ı seçmeseydik…

Keşke Etibank’ın şantiye dönemiyle başlayan torpille işe koyma alışkanlığının, üstelik özelleşmesine rağmen hala aynı yöntemlerle kendi adamını sokabilme gayretlerinin yanında diplomalı elçilerimize de aynı ölçüde yardımcı olabilseydik…

Ne dersiniz? Okuyan çocuklarımız, idealist gençlerimiz için aynı ihtimam, aynı duyarlılık gösterilebildi mi? Herkes kendi adamını işe sokabilmek için kılıçlarını kınından çıkarırken, hamili yakınını elektrolizlerden haddehaneye geçirtebilme hezeyanına kapılanlar, ilim irfan sahibi olmayı hedefleyen genç beyinlerimiz kendi gayretkeşliklerine mi terk edildi?

Kapıları aşındırılan etkili siyasetçiler talepleri yerine getirebildi mi? Bakanlıkların Ankara’daki kalplerinde bizim çocuklarımız atar damar olabildi mi? Yoksa onlar için siyasetçilerimizden talepte bulunan olmadı mı?

Siyasetçilerimizin ellerini güçlendirecek bürokratlarımızın varlıkları bu şehri daha da büyütmez miydi? Bugün alınan bir çok hizmetin perde arkasında bir avuç bürokratımızın olduğu acep biliniyor mu? Onlara hakları gönül noktasında teslim ediliyor mu?

Yerel siyasetin bilcümle gelmişi geçmişi, dünü bugünü, kendisini bu açıdan yokladı mı hiç?

Her etkin siyasetçi başkentin  projelere el açan kurumlarına bir yada birkaç hemşerimizi katamaz mıydı?

Dünden bugüne, üniversiteli gençlerimizin önü açık kurumlarda istihdam edilmesi bugün siyasetçilerimizin ellerini güçlendirmez miydi? İlçe, kasaba belediyelerimize ve köylerimize fayda sağlamazlar mıydı? Siyaset adamlarına gelen talepler acaba sadece sosyal şartları daha iyi olan makam ve mevkiler mi oldu? Egoistçe miydi arzular? Yoksa politikacılarımızın üzerinde “ya önümüze geçerlerse” fobisinin etkin rolü mü oldu hep?

Bu sorular daha da çoğaltılabilir. Her soru ile farklı bir bakış açısı ortaya konulabilir. Herkes kapasitesi ölçüsünde ufku ve ötesini görebilme kabiliyeti üzerinden yorumlar yapabilir. Fakat güçlü bürokratlarımızın azlığı göz ardı edilemez. Siyaset adamlarımızın elini güçlendirecek bürokrat sayımızın nüfus bakımından dörtte birimiz bile olamayan komşu ilçelerimizle karşılaştırılamayacak kadar az olduğu ortada. Var olanlarında ismi kolay kolay zikredilmez. Sezar’ın hakkı Sezar’a verilmez. Zikredenler müstesna…

Bir diğer değerli bürokratımızı unuturum korkusu ile ismini zikretmekten kaçındığım onca bürokratımız acaba şu anda bulundukları makama politikacılarımızın gayretleri sayesinde mi yoksa tırnakları ile kazıyarak mı geldiler? Geldikleri yerde onları koruyabildik mi? Onların varlıklarının ancak işimiz düştüğünde mi farkına varabildik?

1960’lı yıllardan beri ilçemizde görev yapmış, adeta okul niteliğindeki Etibank’tan emeklilik ve tayin yoluyla giden yada özelleştirme neticesinde kaf dağının arkasına kadar dağıtılan ve bugün etkin alanlarda görev yapan ve Seydişehir’e sevdalarını her fırsatta dile getiren gönül elçilerimize ulaşmayı hedefledik mi hiç?

Enerji ve Tabi kaynaklar bakanının en yakın ekibinin içerisinde  Seydişehir’den uçmuş bir göçmenin varlığından, Edirne il Tarım Müdürlüğünden, Aksaray Sağlık, Antalya valilik, İl Milli Eğitim Müdürlüğü, Meteorolojine kadar elçilerimizin olduğundan haberdar mıyız acaba? 

İstanbul kültür müdürlüğünden Kütahya Kadastro Bölge Müdürlüğüne, Başkentin İller Bankasına, Konya’nın tapusundan Doğunun adliyesine  kadar el hasıl 81 vilayetin en üst düzey noktalarında dostlarımızın, Etibank okulundan mezun gönüllü elçilerimizin varlığının farkında mıyız?

Yurdun her köşesine dağılmış Seydişehir’in suyundan bir damla alan işçisinden iş adamına, memurundan amirine, onca gönül elçisinin Seydişehir’i unutmadığından eminim. Sitemiz vasıtası ile bizlere ulaşmanız ve gönül muhabbetinin sürmesi dileklerimle cümlenizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Hülasası

Okumuş olduğunuz bu köşe yazım 24.03.2008 tarihli… Yaklaşık 6 yıl öncesine ait… Tek harfine bile dokunmadan yayınladım…

2014 yılı sonu itibari ile köşe yazımda belirttiğim kadar da bürokratımız kalmadı… Taşören firma elemanlarına iş bulup işçi çıkartmayla heba oldu yıllar…

GÜNÜN SÖZÜ YAZININ ÖZÜ

“Ego toplumun yaratmış olduğu ve senin bu sayede oyuncakla oynamaya devam edebildiğin ve asla gerçek şeyi sormadığın bir kandırmacadır…” Osho

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve toroslargazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.