Hakkı BALCI
Köşe Yazarı
Hakkı BALCI
 

YETİME YETMEYEN İNSANLIĞIMIZ VAR BİZİM?

Cep telefonu olmayan yok neredeyse… İnternet, whatsapp, facebook, Twitter, kişisel web siteleri… Ayaklı gazeteler,  dedikoducular vesaire, vesaire… Çok konuşuyoruz, çok okuyoruz ama ne yazık ki birbirimizden haberimiz yok… Ne abdestlinin, ne namazlının, ne terki salâtın, ne dinlinin, ne dinsizin haberi yok insandan… Ahkâm kesme, ‘burnumdan kıl aldırmam’ derdinde insanlık… Annem rahmetli “her bacadan bir duman tüterde ne tarafa tüttüğünden kimsenin haberi olmaz oğlum…” derdi… Buymuş rahmetlinin “ah oğlum ah” diyerek başlayıp içini çekerek yandığı insanlık hali demek ki… Şehirde üst kat alt kattan habersiz hadi kabul edelim; ya köyler… Al şehri vur köye… Al köyü vur beldeye… Farkı kalmamış artık… Ha şehirli, ha köylü… Yozlaşmış insanlık… Daha çok İrbahım’lar çağın bencillikleri altında ezilenler… Urkuya’lar… Hatma’lar… Ayşa’lar… Amat’lar… Memet’ler… Sülüman’lar ve İdiriz’ler… İbrahim’ler, Rukiye’ler, Fatma’lar, Ayşe’ler, Ahmet’ler, Mehmet’ler, Süleyman’lar yada İdris’ler daha şanslı sanki… Efendim; Geçtiğimiz günlerde acıtan bir gerçeğe şahit oldum… Kendimden bile utandığım bir drama… Göz göre göre heder edilen bir insana… Yok, olmuş insanlığa… Koca bir öksüze… Avuç içi kadar köyde yaşayan bir yetime yetememiş insanlığa… Ahali haberli ama sadece konuşmuş ve hala konuşuyor… “İdiriz hastaymış… Gözünün biri heç görmeyvermiş, öteki gözüde az görürümüş…” Vahlar, tühler, yazıklar, acımalar, yakınmalar… Hâsılı; İdiriz oluşundandı körlüğü… Bu ülkede İdiriz eşittir İdris, İrbahım eşittir İbrahim olmadı hiç… İdris olsaydı kurtarırdı belki gözlerini… İşte bu Hal-i pürmelâlimizin ortasında  “Hadi gözün miyop, gönlünde mi? deyip kızdım kendime… Neden duymadım? Neden sormadım? Hiç kimsenin birbirinden haberdar olmadığı sosyal doku üzerinde hayat idame ettiren zavallılar güruhunun bir bireyi olduğum düşüncesiyle utandım insanlığımdan… Rabbim zeval vermesin; neyse ki devletimiz var… Sosyal kurumlarımız var... Devletimizin yetiştirdiği güzel insanlar var… Bizlere kalsa, komşuya kalsa yandı İdiriz’ler… Yandı yetimler, öksüzler, güçsüzler… Yeşil kartlı olduğu için her hastaneye başvuramadığından ve yardıma muhtaç kız kardeşinin gücü ölçüsünde yardımlarıyla yaklaşık iki yıldan bu tarihe göz doktorlarına muayene olan ‘İdiriz’ önce sol gözünü kaybetmiş diğer gözünde ise sadece yüzde onluk bir görme kabiliyeti kalmış… Kimsenin haberi yok… Ana yok… Baba yok… Elinden tutan yok… Yol gösteren, akıl veren çok… Para veren yok…  Şems’in dediği gibi; ‘Olduğu kadar olmadığı kader’ demiş bükmüş boynunu… Gülümsemeyi hiç eksik etmediği en az 10 yıl daha yaşlı görünen suratındaki çizgilerin derinliğine bırakmış son yazgısını… Selçuk Üniversitesi Selçuklu Tıp Fakültesi doktorlarından Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ümit Kamış’ın muayenesi sonucu öğrenilen Beyin Tümörü teşhisine kadar yetim duvarları arasında günbegün kaybetmiş ışıkları… Yine aynı üniversitenin Beyin ve Cerrahi bölümünün dünyaca ünlü hekimlerinden Prof. Dr. Gökhan Akdemir İdiriz’in felç yada ölümle sonuçlanmasına ramak kalmış hayatını daha da rahat sürdürebilmesi için gerçekleştirdiği başarılı bir ameliyata kadar… Hülasası; Rabbim vatanımıza, devletimize, kurumlarımıza iyi yürekli doktorlarımıza zeval vermesin… Aksi halde işi zor yetimin… Bakara suresinin; “Sana Allah yolunda ne harcayacaklarını soruyorlar. De ki: “Hayır olarak ne harcarsanız o, ana-baba, akraba, yetimler, fakirler ve yolda kalmışlar içindir. Hayır, olarak ne yaparsanız, gerçekten Allah onu hakkıyla bilir.” Diyen 215. Ayetini unutan bizler İdiriz’leri haydi haydi unuturuz… Hal böyle olunca, kendimizi muhasebeye çekmeliyiz… Birkaç yardım kuruluşuna, bağlı bulunduğumuz cemaatlere cüzi miktarlarda yardımlar yaparak ‘görevimizi ifa ettik’ miskinliğine yatmamalıyız... Bize ne oldu böyle? Ne yapıyoruz?' diye kendimizi sorgulayarak, yaşadığımız yerde akrabalarımızdan bile daha yakın olan kapı komşularımızın kıymetini bilerek, inancımız ve medeniyetimiz doğrultusunda 'iyi insan, iyi komşu' bağlamında, komşularımızın varlığından ahvalinden, haberdar olmalıyız… Rabbim görmeyen, kör gönüllere bırakmasın insanlığı… Geçmiş olsun İdiriz… Rabbim inayetini eksik etmesin senden ve bütün İdiriz’lerden… Bu vesile ile gayretlerinden ötürü S.Ü. Tıp Fakültesinin Göz hastalıkları ve Beyin cerrahisi bölümünün tüm doktorları, hemşireleri ve diğer görevlilerine teşekkür ediyorum… İyi ki varsınız.. GÜNÜN SÖZÜ YAZININ ÖZÜ “İnsanların ruhlarından söküp atacakları yalnız iki şey vardır; Bencillik ve İmansızlık…” (Epıkuros)
Ekleme Tarihi: 13 Kasım 2021 - Cumartesi

YETİME YETMEYEN İNSANLIĞIMIZ VAR BİZİM?

Cep telefonu olmayan yok neredeyse… İnternet, whatsapp, facebook, Twitter, kişisel web siteleri… Ayaklı gazeteler,  dedikoducular vesaire, vesaire…

Çok konuşuyoruz, çok okuyoruz ama ne yazık ki birbirimizden haberimiz yok…

Ne abdestlinin, ne namazlının, ne terki salâtın, ne dinlinin, ne dinsizin haberi yok insandan… Ahkâm kesme, ‘burnumdan kıl aldırmam’ derdinde insanlık…

Annem rahmetli “her bacadan bir duman tüterde ne tarafa tüttüğünden kimsenin haberi olmaz oğlum…” derdi… Buymuş rahmetlinin “ah oğlum ah” diyerek başlayıp içini çekerek yandığı insanlık hali demek ki…

Şehirde üst kat alt kattan habersiz hadi kabul edelim; ya köyler

Al şehri vur köye… Al köyü vur beldeye…

Farkı kalmamış artık… Ha şehirli, ha köylü… Yozlaşmış insanlık…

Daha çok İrbahım’lar çağın bencillikleri altında ezilenlerUrkuya’lar… Hatma’lar… Ayşa’lar… Amat’lar… Memet’ler… Sülüman’lar ve İdiriz’ler…

İbrahim’ler, Rukiye’ler, Fatma’lar, Ayşe’ler, Ahmet’ler, Mehmet’ler, Süleyman’lar yada İdris’ler daha şanslı sanki…

Efendim; Geçtiğimiz günlerde acıtan bir gerçeğe şahit oldum…

Kendimden bile utandığım bir drama…

Göz göre göre heder edilen bir insana

Yok, olmuş insanlığa… Koca bir öksüze…

Avuç içi kadar köyde yaşayan bir yetime yetememiş insanlığa…

Ahali haberli ama sadece konuşmuş ve hala konuşuyor…

“İdiriz hastaymış… Gözünün biri heç görmeyvermiş, öteki gözüde az görürümüş…” Vahlar, tühler, yazıklar, acımalar, yakınmalar…

Hâsılı; İdiriz oluşundandı körlüğü… Bu ülkede İdiriz eşittir İdris, İrbahım eşittir İbrahim olmadı hiç… İdris olsaydı kurtarırdı belki gözlerini…

İşte bu Hal-i pürmelâlimizin ortasında  “Hadi gözün miyop, gönlünde mi? deyip kızdım kendime… Neden duymadım? Neden sormadım?

Hiç kimsenin birbirinden haberdar olmadığı sosyal doku üzerinde hayat idame ettiren zavallılar güruhunun bir bireyi olduğum düşüncesiyle utandım insanlığımdan…

Rabbim zeval vermesin; neyse ki devletimiz var… Sosyal kurumlarımız var... Devletimizin yetiştirdiği güzel insanlar var…

Bizlere kalsa, komşuya kalsa yandı İdiriz’ler… Yandı yetimler, öksüzler, güçsüzler…

Yeşil kartlı olduğu için her hastaneye başvuramadığından ve yardıma muhtaç kız kardeşinin gücü ölçüsünde yardımlarıyla yaklaşık iki yıldan bu tarihe göz doktorlarına muayene olan ‘İdiriz’ önce sol gözünü kaybetmiş diğer gözünde ise sadece yüzde onluk bir görme kabiliyeti kalmış… Kimsenin haberi yok…

Ana yok… Baba yok… Elinden tutan yok… Yol gösteren, akıl veren çok… Para veren yok…  Şems’in dediği gibi; ‘Olduğu kadar olmadığı kader’ demiş bükmüş boynunu…

Gülümsemeyi hiç eksik etmediği en az 10 yıl daha yaşlı görünen suratındaki çizgilerin derinliğine bırakmış son yazgısını…

Selçuk Üniversitesi Selçuklu Tıp Fakültesi doktorlarından Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ümit Kamış’ın muayenesi sonucu öğrenilen Beyin Tümörü teşhisine kadar yetim duvarları arasında günbegün kaybetmiş ışıkları…

Yine aynı üniversitenin Beyin ve Cerrahi bölümünün dünyaca ünlü hekimlerinden Prof. Dr. Gökhan Akdemir İdiriz’in felç yada ölümle sonuçlanmasına ramak kalmış hayatını daha da rahat sürdürebilmesi için gerçekleştirdiği başarılı bir ameliyata kadar…

Hülasası;

Rabbim vatanımıza, devletimize, kurumlarımıza iyi yürekli doktorlarımıza zeval vermesin… Aksi halde işi zor yetimin…

Bakara suresinin; “Sana Allah yolunda ne harcayacaklarını soruyorlar. De ki: “Hayır olarak ne harcarsanız o, ana-baba, akraba, yetimler, fakirler ve yolda kalmışlar içindir. Hayır, olarak ne yaparsanız, gerçekten Allah onu hakkıyla bilir.” Diyen 215. Ayetini unutan bizler İdiriz’leri haydi haydi unuturuz…

Hal böyle olunca, kendimizi muhasebeye çekmeliyiz… Birkaç yardım kuruluşuna, bağlı bulunduğumuz cemaatlere cüzi miktarlarda yardımlar yaparak ‘görevimizi ifa ettik’ miskinliğine yatmamalıyız...

Bize ne oldu böyle? Ne yapıyoruz?' diye kendimizi sorgulayarak, yaşadığımız yerde akrabalarımızdan bile daha yakın olan kapı komşularımızın kıymetini bilerek, inancımız ve medeniyetimiz doğrultusunda 'iyi insan, iyi komşu' bağlamında, komşularımızın varlığından ahvalinden, haberdar olmalıyız…

Rabbim görmeyen, kör gönüllere bırakmasın insanlığı…

Geçmiş olsun İdiriz… Rabbim inayetini eksik etmesin senden ve bütün İdiriz’lerden…

Bu vesile ile gayretlerinden ötürü S.Ü. Tıp Fakültesinin Göz hastalıkları ve Beyin cerrahisi bölümünün tüm doktorları, hemşireleri ve diğer görevlilerine teşekkür ediyorum… İyi ki varsınız..

GÜNÜN SÖZÜ YAZININ ÖZÜ

“İnsanların ruhlarından söküp atacakları yalnız iki şey vardır; Bencillik ve İmansızlık…” (Epıkuros)

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve toroslargazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.