ADD 20. YILINI KUTLADI

Hükümet Konağı önündeki Atatürk büstüne çelenk sunan ADD yönetimi; burada Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Bahriye Üçok, Turan Dursun, Atatürkçü Düşünce Derneği Kurucu Genel Başkanı Muammer Aksoy gibi devrim şehitlerini andıklarını belirtti. Tek silahı kalemi olan aydınlarımızı kalleşçe yapılan saldırılarla şehit verdik diyen ADD Seydişehir Şube Başkanı Hüseyin İriilter  sözlerine şu şekilde devam etti: “Tek suçları bu ülkeyi sevmek olan, bu ülkenin geleceğine yaşamını adayan Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Bahriye Üçok, Turan Dursun, Atatürkçü Düşünce Derneği Kurucu Genel Başkanımız Muammer Aksoy gibi aydınlarımız cinayetlerle susturulurken günümüzde yine düşüncelerini açıklamaktan korkmayan yurtseverler hapsedilerek sindirilmeye çalışılmakta, tepkilerini demokratik eylemlerle gösteren gezici gençlerimiz yine kalleşçe öldürülerek yıldırma politikaları izlenmektedir Yine bu yurtseverlerin katilleri yönetenler tarafından korunmaktadır.            Bunu yetersiz gören aynı zihniyet, zorbalıkla egemenliğine aldığı basını kullanarak toplumu, yaptığı algı yönetimiyle kandırmaya, geri düşüncelerini topluma kabul ettirmeye çalışmaktadır. Yapılan bu toplum mühendisliği ile sessiz bir toplum yaratma çalışmasını sürdürmektedir. Sözde dini söylemlerle halkımızın en hassas duygularını sömürmekte hiçbir sakınca görmeyen iktidar bu aldatmaca politikalarıyla dini yönden hassas olan toplumumuzun beynini yıkamaya çalışmaktadır. Yapılan yolsuzluklarda gerek diyanetin, gerek cemaatlerin, gerekse dini, imanı hiç kimseye bırakmayan sendika ve örgütlerin tam desteğini almış ve hepsini suç ortağı yapmayı başarmıştır. Özellikle sadaka zihniyetiyle toplumumuzun bir kesimini yardıma muhtaç hale getirerek kendine bağlamış olan iktidar yine toplumun büyük bir kısmını da korku politikalarıyla sindirme çabasındadır. Atatürkçü Düşünce Derneği cumhuriyetimize kasteden her türlü korku politikalarına karşı duruşunu göstermektedir. Biz biliyoruz ki toplum üzerinde korku politikaları izleyenlerin bunu yapmalarındaki asıl neden kendi korkularıdır. Bu korkuları, farklı düşünenler üzerinde siyasi baskılar seklinde sonuçlanmaktadır. Onlar bilmelidir ki yaptıkları bu baskı politikaları karşısında sessiz kalmayacağız. Haksızlıklara karşı sessiz kalmanın, zamanı gelince bir ihanet olacağı düşüncesiyle mücadele etmekten asla vazgeçmeyeceğiz.           Uğur Mumcu’nun da dediği gibi “Bir kalem susar, yerini bir başkası alır. Bu kalemler tükenmez. Ne kelepçeler, ne demir kapılar, ne iddianameler ve ne de beş yıldan yirmi yıla uzanan hapis cezaları, bu kalemleri korkutamadı, bundan sonra da korkutamaz” Ve yine diyoruz ki: Cesurlar bir kere korkaklar bin kere ölür.”