ADD?DEN 29 EKİM KUTLAMA MESAJI

Güncel (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 28.10.2016 - 04:25, Güncelleme: 28.10.2016 - 04:25
 

ADD?DEN 29 EKİM KUTLAMA MESAJI

Seydişehir Atatürkçü Düşünce Derneği 29 Ekim Cumhuriyet bayramı münasebetiyle bir basın açıklaması yayınladı.

ADD açıklamasında; “Cumhuriyetimizin 93 üncü yıldönümü, bayramımız kutlu olsun. CUMHURİYETİMİZİN KURULUŞU VE KAZANIMLARI NİCE ZORLUKLARLA MÜMKÜN OLABİLDİ. CUMHURİYETİMİZİ VE KAZANIMLARINI, BÜYÜK ZORLUKLARA GÖĞÜS GEREN, HALKINDAN ALDIĞI GÜÇLE BU ENGELLERİ YIKAN, GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK VE KURUCU KADROYA BORÇLUYUZ. CUMHURİYET DEVRİMİ İLE ÇÜRÜMÜŞ VE ÇAĞIN GERİSİNDE KALMIŞ SALTANAT YÖNETİMİ, TARİHİN ÇÖPLÜĞÜNE ATILDI. "ÜLKEMİZ yeni ve çağdaş bir demokratik geleceğe DOĞDU.  Demokrasinin olmazsa olmaz koşulu olan Özgür birey/yurttaş 'a giden yolun yapı taşları, CUMHURİYETLE atıldı; İnsanı "KUL" SAYAN CEMAATLERLE, ETNİK TABANA-MİLLİYETLERE AYRILMIŞ TOPLUMSAL YAPI YIKILDI."KUL" BİREY OLDU/YURTTAŞ OLDU --YİNE CUMHURİYETLE "SİYASİ EGEMENLİK ANLAYIŞI "KÖKÜNDEN DEĞİŞTİ; EGEMENLİĞİN KAYNAĞI İLAHİ OLMAKTAN ÇIKTI, "KAYITSIZ ŞARTSIZ "MİLLETE DEVREDİLDİ. --İSLAM DÜNYASININ TEK " LAİK "ÜLKESİ OLAN TÜRKİYE, DEMOKRATİK YAPIYI BU ÖZELLİKLERİ SAYESİNDE KAZANDI.-—  Bugün başta siyasi iktidar temsilcileri olmak üzere tarihi olayları çarpıtıp halkı yanlış yönlendirmek isteyenler bulunmaktadır. Bu çevreler, Lozan'ı diline dolamış, bazen ege adalarını bazen Musul'u verdik diyor, Cumhuriyet döneminde tarihimizle bağımızın koparıldığını söylüyorlar. Şimdilik doğrudan söyleyemezlerse de maksatları, Atatürk'ü ve kurtuluş savaşı kahramanlarımızı itibarsızlaştırmaktır. Ege Adaları; Osmanlı hükümetleri döneminde, 1830'dan itibaren Birinci Dünya Savaşı öncesi ve süresince tamamen kaybedilmiştir.  Şimdi siyasi iktidara düşen görev ise, Ege'deki hak ve menfaatlerimizin korunmasıdır. Oysa Yunanistan'ın antlaşmalara aykırı uygulamalarına, siyasi iktidar ses çıkarmadan izleyici durumundadır. Musul, 30 Ekim 1918'de imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşmasına aykırı olarak İngilizlerce işgal edilmiştir. Padişah ve İstanbul Hükümeti buna sessiz kalmış, antlaşmanın değişik bölgelerde çiğnenmesine karşı tutum alan ve tepkisini gösteren yine Mustafa Kemal Paşa olmuştur. LOZAN ANTLAŞMASI, TÜRK BAĞIMSIZLIĞININ BİR ZAFERİDİR. YAPILMASI GEREKEN, LOZAN BARIŞ ANTLAŞMASI VE KAHRAMANLARINI İTİBARSIZLAŞTIRMAK DEĞİL, ANTLAŞMADAKİ KAZANIMLARIMIZI KAYBETMEMEKTİR. Tarihimizle bağın koparıldığı savına gelirsek, Türklerin ve Anadolu'nun binlerce yıllık tarihini araştırmak, gün ışığına çıkarmak ve yurttaşlarımızı tarihiyle tanıştırmak, Atatürk'ün bizzat ilgilenmesi, Türk Tarih Kurumu ile Türk Dil Kurumunu kurdurup teşvik etmesi, ilgili üniversite bölümlerini açtırmasıyla mümkün oldu. Mustafa Kemal ATATÜRK, cumhuriyetin ilanından sonra 15 yıl süren ömrüne, Türk aydınlanma dönemi dediğimiz yeni devrimler ekledi. İçeride, geleceğe umutla bakan, peş peşe gelen devrimlerle dinamik bir ulus devletin bireyi olma kıvancı yaşanırken, dünyada saygın yeri olan bir konuma geldik. BUGÜN İSE; Ülkemizin yönetimi, sınırlarımız ötesinde süren vekâlet savaşlarının içinde yer almak için çabalayan bir SİYASİ İKTİDARA teslim edilmiş durumdadır. Cumhurbaşkanı, devletimizin kuruluş senedi Lozan antlaşmasını tartışmaya açarak, Türkiye'nin sınırlarının değişmesini isteyenlere koz vermektedir. Diğer bir siyasi lider, gündeme BAŞKANLIK konusunu getirerek, toplumsal kutuplaşmayı derinleştirecek ortama zemin hazırlamaktadır. Irak'ta Musul, Suriye'de Rakka diyerek, sınırlarımız ötesindeki savaşa katılmak ülkeyi böler. Çünkü Musul'u göstererek Rakka tuzağına ülkemizi çekmek isteyen emperyalizmin bölgedeki büyük hedefi Türkiye'dir. BAŞKANLIK HEVESİ ve ANAYASAYI bu isteğe göre değiştirmek, toplumsal gerilimi artırır, DİKTATÖRLÜĞÜ getirir. Çünkü parlamenter sistemde, güçler ayrılığı ilkesiyle iktidar; yasama, yürütme ve yargı gücü arasında paylaştırılır. Parlamenter sistemin özünde DİKTATÖRLÜĞÜ önlemek vardır. Atatürkçü Düşünce Derneği olarak uyarıyoruz; -EMPERYALİZME TESLİM ANLAMINA GELEN, UCU SEVR 'E KADAR GİDEBİLECEK SAVAŞ TUZAĞINA DÜŞÜLMEMELİDİR...  -BÖLGE ÜLKELERİNİN YASAL YÖNETİMLERİYLE ACİLEN İŞBİRLİĞİ YAPILARAK SINIRLARIMIZ GÜVENCEYE ALINMALIDIR. -BAŞKANLIK DAYATMASI İLE ANAYASA TUZAĞINA HAYIR DİYECEĞİMİZ VE HALKIMIZLA BİRLİKTE, DEMOKRATİK DİRENİŞ HAKKIMIZI KARARLILIKLA KULLANACAĞIMIZ, ATATÜRK'ÜN KURUP BİZLERE EMANET ETTİĞİ CUMHURİYETİ, O'NUN DÜŞÜNCELERİYLE BİRLİKTE SONSUZA KADAR YAŞATMA AZMİNDE OLDUĞUMUZ, BİLİNMELİDİR. YAŞASIN CUMHURİYET.” 
Seydişehir Atatürkçü Düşünce Derneği 29 Ekim Cumhuriyet bayramı münasebetiyle bir basın açıklaması yayınladı.

ADD açıklamasında; “Cumhuriyetimizin 93 üncü yıldönümü, bayramımız kutlu olsun.

CUMHURİYETİMİZİN KURULUŞU VE KAZANIMLARI NİCE ZORLUKLARLA MÜMKÜN OLABİLDİ.

CUMHURİYETİMİZİ VE KAZANIMLARINI, BÜYÜK ZORLUKLARA GÖĞÜS GEREN, HALKINDAN ALDIĞI GÜÇLE BU ENGELLERİ YIKAN, GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK VE KURUCU KADROYA BORÇLUYUZ.

CUMHURİYET DEVRİMİ İLE ÇÜRÜMÜŞ VE ÇAĞIN GERİSİNDE KALMIŞ SALTANAT YÖNETİMİ, TARİHİN ÇÖPLÜĞÜNE ATILDI.

"ÜLKEMİZ yeni ve çağdaş bir demokratik geleceğe DOĞDU.

 Demokrasinin olmazsa olmaz koşulu olan Özgür birey/yurttaş 'a giden yolun yapı taşları, CUMHURİYETLE atıldı; İnsanı "KUL" SAYAN CEMAATLERLE, ETNİK TABANA-MİLLİYETLERE AYRILMIŞ TOPLUMSAL YAPI YIKILDI."KUL" BİREY OLDU/YURTTAŞ OLDU

--YİNE CUMHURİYETLE "SİYASİ EGEMENLİK ANLAYIŞI "KÖKÜNDEN DEĞİŞTİ; EGEMENLİĞİN KAYNAĞI İLAHİ OLMAKTAN ÇIKTI, "KAYITSIZ ŞARTSIZ "MİLLETE DEVREDİLDİ.

--İSLAM DÜNYASININ TEK " LAİK "ÜLKESİ OLAN TÜRKİYE, DEMOKRATİK YAPIYI BU ÖZELLİKLERİ SAYESİNDE KAZANDI.-—

 Bugün başta siyasi iktidar temsilcileri olmak üzere tarihi olayları çarpıtıp halkı yanlış yönlendirmek isteyenler bulunmaktadır.

Bu çevreler, Lozan'ı diline dolamış, bazen ege adalarını bazen Musul'u verdik diyor, Cumhuriyet döneminde tarihimizle bağımızın koparıldığını söylüyorlar.

Şimdilik doğrudan söyleyemezlerse de maksatları, Atatürk'ü ve kurtuluş savaşı kahramanlarımızı itibarsızlaştırmaktır.

Ege Adaları; Osmanlı hükümetleri döneminde, 1830'dan itibaren Birinci Dünya Savaşı öncesi ve süresince tamamen kaybedilmiştir.

 Şimdi siyasi iktidara düşen görev ise, Ege'deki hak ve menfaatlerimizin korunmasıdır.

Oysa Yunanistan'ın antlaşmalara aykırı uygulamalarına, siyasi iktidar ses çıkarmadan izleyici durumundadır.

Musul, 30 Ekim 1918'de imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşmasına aykırı olarak İngilizlerce işgal edilmiştir. Padişah ve İstanbul Hükümeti buna sessiz kalmış, antlaşmanın değişik bölgelerde çiğnenmesine karşı tutum alan ve tepkisini gösteren yine Mustafa Kemal Paşa olmuştur.

LOZAN ANTLAŞMASI, TÜRK BAĞIMSIZLIĞININ BİR ZAFERİDİR.

YAPILMASI GEREKEN, LOZAN BARIŞ ANTLAŞMASI VE KAHRAMANLARINI İTİBARSIZLAŞTIRMAK DEĞİL, ANTLAŞMADAKİ KAZANIMLARIMIZI KAYBETMEMEKTİR.

Tarihimizle bağın koparıldığı savına gelirsek,

Türklerin ve Anadolu'nun binlerce yıllık tarihini araştırmak, gün ışığına çıkarmak ve yurttaşlarımızı tarihiyle tanıştırmak, Atatürk'ün bizzat ilgilenmesi, Türk Tarih Kurumu ile Türk Dil Kurumunu kurdurup teşvik etmesi, ilgili üniversite bölümlerini açtırmasıyla mümkün oldu.

Mustafa Kemal ATATÜRK, cumhuriyetin ilanından sonra 15 yıl süren ömrüne, Türk aydınlanma dönemi dediğimiz yeni devrimler ekledi.

İçeride, geleceğe umutla bakan, peş peşe gelen devrimlerle dinamik bir ulus devletin bireyi olma kıvancı yaşanırken, dünyada saygın yeri olan bir konuma geldik.

BUGÜN İSE;

Ülkemizin yönetimi, sınırlarımız ötesinde süren vekâlet savaşlarının içinde yer almak için çabalayan bir SİYASİ İKTİDARA teslim edilmiş durumdadır.

Cumhurbaşkanı, devletimizin kuruluş senedi Lozan antlaşmasını tartışmaya açarak, Türkiye'nin sınırlarının değişmesini isteyenlere koz vermektedir.

Diğer bir siyasi lider, gündeme BAŞKANLIK konusunu getirerek, toplumsal kutuplaşmayı derinleştirecek ortama zemin hazırlamaktadır.

Irak'ta Musul, Suriye'de Rakka diyerek, sınırlarımız ötesindeki savaşa katılmak ülkeyi böler. Çünkü Musul'u göstererek Rakka tuzağına ülkemizi çekmek isteyen emperyalizmin bölgedeki büyük hedefi Türkiye'dir.

BAŞKANLIK HEVESİ ve ANAYASAYI bu isteğe göre değiştirmek, toplumsal gerilimi artırır, DİKTATÖRLÜĞÜ getirir. Çünkü parlamenter sistemde, güçler ayrılığı ilkesiyle iktidar; yasama, yürütme ve yargı gücü arasında paylaştırılır. Parlamenter sistemin özünde DİKTATÖRLÜĞÜ önlemek vardır.

Atatürkçü Düşünce Derneği olarak uyarıyoruz;

-EMPERYALİZME TESLİM ANLAMINA GELEN, UCU SEVR 'E KADAR GİDEBİLECEK SAVAŞ TUZAĞINA DÜŞÜLMEMELİDİR...

 -BÖLGE ÜLKELERİNİN YASAL YÖNETİMLERİYLE ACİLEN İŞBİRLİĞİ YAPILARAK SINIRLARIMIZ GÜVENCEYE ALINMALIDIR.

-BAŞKANLIK DAYATMASI İLE ANAYASA TUZAĞINA HAYIR DİYECEĞİMİZ VE HALKIMIZLA BİRLİKTE, DEMOKRATİK DİRENİŞ HAKKIMIZI KARARLILIKLA KULLANACAĞIMIZ,

ATATÜRK'ÜN KURUP BİZLERE EMANET ETTİĞİ CUMHURİYETİ, O'NUN DÜŞÜNCELERİYLE BİRLİKTE SONSUZA KADAR YAŞATMA AZMİNDE OLDUĞUMUZ, BİLİNMELİDİR.

YAŞASIN CUMHURİYET.” 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve toroslargazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.