AKIL FİRARDA

Türkiye (STG) - SEYDİŞEHİR TOROSLAR GAZETESİ | 10.12.2022 - 12:48, Güncelleme: 10.12.2022 - 12:51
 

AKIL FİRARDA

Hakkı Balcı'nın köşe yazısı.

Seçim sürecine girerken yastık altı entrikalar hayata geçirilmeye başladı. karşılıklı saldırılar hep sinir uçlarını hedef alıyor.  Gösterilen tepkiler ise meselenin gerçekliği üzerinden değil; sunuluş amacına hizmet eder nitelikte.  Anlaşılıyor ki provokasyonların devamı gelecek. Dikkat etmeliyiz. Çünkü itidali bıraktığımız bu süreç hepimizi yıprattığı gibi ülkemizi yıpratacak. Savcılık iddiası açık, delilleri ortada olan bir rezaleti kimse savunmaya geçmesin.  Hiç kimse de bu şerefsizliği islam’a saldırı şekline dönüştürüp bir başka şerefsizliğe imza atmasın.  Hiç kimse suça bulaşmışların iktidar ve muhalefete yamanarak kurtulma arzularına ortak olmasın.  Emin olun demokrasi dediğimiz şey bir kaç metrelik oy kullanma kabinin de başlayıp bitenden başka bir şey değil.  Net olarak belirtiyorum. Parti içi demokrasiyi göz aradı eden, alavere dalaverelerle hükümranlığını sürdüren parti ve liderlerinin demokrasi vaadleri bana yavan geliyor.  Kendi partilisine madik atanların gücü eline geçirdikten sonra kendisi gibi düşünmeyenlerin özgürlük alanlarına müdahale etmeyeceğini mi düşünüyorsunuz?  Yandaşlık kavramı sadece bir parti ile sınırlandırılamaz. Çünkü Türkiye’de ki siyaset anlayışı kayırma politikaları üzerine inşa edilmiştir.  Fırsatı eline geçiren halkı kategorize edip ‘yandaş’ demokrasisi oluşturuyor. İktidar ve muhalefetin hassas konularda birlikte tepki verdiğini gördünüz mü hiç? Akletmeye zaman ayırmadan vereceğimiz her kararın bizi yanlış mecralara sürükleyeceğini bilen bireyler olmalıyız. CHP zihniyeti Dün başörtü karşıtı her türlü baskıya, ikna odalarına, kışlaya asker annelerinin alınmamasına, namaz kılanın ordudan atılmasına, halkın dini hassasiyetlerine gösterilen faşist uygulamalara anadolu irfanı gözüyle baksa sahiplense bugün bu camiayı tarikatların cenderesine teslim etmemiş olurdu.   Çıkış noktaları ulusseverlik olan deniz gezmiş ve arkadaşlarını, eylemcileri 6.filoya gösterdikleri tepkiden dolayı kafir ilan edip karşı duruş sergileyen, Mehmet Şevket Eygi’ler Hüseyin Üzmez’ler, Abdullah Gül’ler 6. Filoya destek çıkmayıp farklı bir platformda Amerikan karşıtı eylemlere imza atsalardı.  Bugün Amerika’nın ülkemizde bu kadar üssü olmazdı. Ortadoğu’da bu kadar gücü olmazdı. ilk mezunlarını 1951-1952 de veren imam hatipler, Sayısız Yüksek İslam enstitüsü,  ilahiyat fakültesi mezunları, Diyanet işleri Başkanlığı işini doğru yapsaydı, müslümanı fetö çetesinin eline bırakmasaydı 15 Temmuz ihaneti yaşanmazdı… Fetönün kuruluşundan bu yana gelip geçen 30’a yakın hükümet tarikatlara şirin görünme yarışında olmasalardı, iktidar partisi fetöyle kolkola olmasaydı fetö olmazdı…  Hal böyleyken fetö ihanetinin siyasi ayağından bir tek tutuklunun bulunmadığı adalet, adalet değildir. Laikliği meshep gibi görüp Atatürk’ün arkasına koruma kanunu ile saklanıp inançlara küfür etmeselerdi bugün bu kadar Atatürk karşıtı olmazdı. “Binaenaleyh; bu millet bi sağdan bir soldan astık eşitliği sağladık” diyen celladını yüzde 92 oy vererek Cumhurbaşkanı seçmeseydi bugünler daha özgüveni yüksek bir millet olurduk.  Hülasa; İnsan akıl sağlığını yitirse bile çaresini buluyor ancak Türkiye’de siyaset hastalığının maalesef tedavisi yok.  Hipnotize edilmişlerin salim düşünmeye tedavi olmaya da niyetleri yok.  Hipnotize edenler ise bu durumdan oldukça memnun.  Siyaset üstü bir meselemiz kalmamış sanki. Her şeyimize mutlaka siyaseti bulaştırıyoruz. Ortak sızılarımız da buluşamıyoruz. Muhatabımızı dinlemeden kafamızda ona neler söyleyeceğimizi tasarlıyoruz.  Kendi doğrularımız çarpışırken; gerçekler bütün çıplaklığıyla bizi gözlüyor.  Sorunlarımızı kendi ellerimizle Sorunsallaştırıyoruz.  Sonra da; konuşmuyor bağırıyoruz.  Dinlemiyor, kendi doğrumuzu dikte ettirmeye çalışıyoruz.  Hepimizin biraz ya da çok otokontrole,  Öncelikle kendi kendimizi tedavi etmeye ihtiyacı var…. Malum Siyasete Uzak olmanın mızrabı bir üst perdeden vurmanın rahatlığı var üzerimde… RABBİM SONUMUZU HAYIR GETİRE
Hakkı Balcı'nın köşe yazısı.



Seçim sürecine girerken yastık altı entrikalar hayata geçirilmeye başladı. karşılıklı saldırılar hep sinir uçlarını hedef alıyor. 

Gösterilen tepkiler ise meselenin gerçekliği üzerinden değil; sunuluş amacına hizmet eder nitelikte. 

Anlaşılıyor ki provokasyonların devamı gelecek. Dikkat etmeliyiz. Çünkü itidali bıraktığımız bu süreç hepimizi yıprattığı gibi ülkemizi yıpratacak.

Savcılık iddiası açık, delilleri ortada olan bir rezaleti kimse savunmaya geçmesin. 

Hiç kimse de bu şerefsizliği islam’a saldırı şekline dönüştürüp bir başka şerefsizliğe imza atmasın. 

Hiç kimse suça bulaşmışların iktidar ve muhalefete yamanarak kurtulma arzularına ortak olmasın. 

Emin olun demokrasi dediğimiz şey bir kaç metrelik oy kullanma kabinin de başlayıp bitenden başka bir şey değil. 

Net olarak belirtiyorum. Parti içi demokrasiyi göz aradı eden, alavere dalaverelerle hükümranlığını sürdüren parti ve liderlerinin demokrasi vaadleri bana yavan geliyor. 

Kendi partilisine madik atanların gücü eline geçirdikten sonra kendisi gibi düşünmeyenlerin özgürlük alanlarına müdahale etmeyeceğini mi düşünüyorsunuz? 

Yandaşlık kavramı sadece bir parti ile sınırlandırılamaz. Çünkü Türkiye’de ki siyaset anlayışı kayırma politikaları üzerine inşa edilmiştir. 

Fırsatı eline geçiren halkı kategorize edip ‘yandaş’ demokrasisi oluşturuyor.

İktidar ve muhalefetin hassas konularda birlikte tepki verdiğini gördünüz mü hiç?

Akletmeye zaman ayırmadan vereceğimiz her kararın bizi yanlış mecralara sürükleyeceğini bilen bireyler olmalıyız.

CHP zihniyeti Dün başörtü karşıtı her türlü baskıya, ikna odalarına, kışlaya asker annelerinin alınmamasına, namaz kılanın ordudan atılmasına, halkın dini hassasiyetlerine gösterilen faşist uygulamalara anadolu irfanı gözüyle baksa sahiplense bugün bu camiayı tarikatların cenderesine teslim etmemiş olurdu.  

Çıkış noktaları ulusseverlik olan deniz gezmiş ve arkadaşlarını, eylemcileri 6.filoya gösterdikleri tepkiden dolayı kafir ilan edip karşı duruş sergileyen, Mehmet Şevket Eygi’ler Hüseyin Üzmez’ler, Abdullah Gül’ler 6. Filoya destek çıkmayıp farklı bir platformda Amerikan karşıtı eylemlere imza atsalardı. 

Bugün Amerika’nın ülkemizde bu kadar üssü olmazdı. Ortadoğu’da bu kadar gücü olmazdı.

ilk mezunlarını 1951-1952 de veren imam hatipler, Sayısız Yüksek İslam enstitüsü,  ilahiyat fakültesi mezunları, Diyanet işleri Başkanlığı işini doğru yapsaydı, müslümanı fetö çetesinin eline bırakmasaydı 15 Temmuz ihaneti yaşanmazdı…

Fetönün kuruluşundan bu yana gelip geçen 30’a yakın hükümet tarikatlara şirin görünme yarışında olmasalardı, iktidar partisi fetöyle kolkola olmasaydı fetö olmazdı… 

Hal böyleyken fetö ihanetinin siyasi ayağından bir tek tutuklunun bulunmadığı adalet, adalet değildir.

Laikliği meshep gibi görüp Atatürk’ün arkasına koruma kanunu ile saklanıp inançlara küfür etmeselerdi bugün bu kadar Atatürk karşıtı olmazdı.

“Binaenaleyh; bu millet bi sağdan bir soldan astık eşitliği sağladık” diyen celladını yüzde 92 oy vererek Cumhurbaşkanı seçmeseydi bugünler daha özgüveni yüksek bir millet olurduk. 

Hülasa;
İnsan akıl sağlığını yitirse bile çaresini buluyor ancak Türkiye’de siyaset hastalığının maalesef tedavisi yok. 

Hipnotize edilmişlerin salim düşünmeye tedavi olmaya da niyetleri yok. 
Hipnotize edenler ise bu durumdan oldukça memnun. 

Siyaset üstü bir meselemiz kalmamış sanki. Her şeyimize mutlaka siyaseti bulaştırıyoruz. Ortak sızılarımız da buluşamıyoruz. Muhatabımızı dinlemeden kafamızda ona neler söyleyeceğimizi tasarlıyoruz. 

Kendi doğrularımız çarpışırken; gerçekler bütün çıplaklığıyla bizi gözlüyor. 

Sorunlarımızı kendi ellerimizle Sorunsallaştırıyoruz. 

Sonra da; konuşmuyor bağırıyoruz. 
Dinlemiyor, kendi doğrumuzu dikte ettirmeye çalışıyoruz. 

Hepimizin biraz ya da çok otokontrole, 
Öncelikle kendi kendimizi tedavi etmeye ihtiyacı var….

Malum Siyasete Uzak olmanın mızrabı bir üst perdeden vurmanın rahatlığı var üzerimde…

RABBİM SONUMUZU HAYIR GETİRE

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve toroslargazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.