DEVLET BİTTİ DİYENE KADAR MÜCADELEMİZ BİTMEZ

Güncel (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 08.11.2017 - 06:02, Güncelleme: 08.11.2017 - 06:02
 

DEVLET BİTTİ DİYENE KADAR MÜCADELEMİZ BİTMEZ

Türkiye'nin sayılı üniversiteleri arasında yer alan Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Şahin üniversite ve şehir ile ilgili önemli başlıkları gazeteci M. Ali Elmacı'ya değerlendirdi.

Üniversitedeki değişimi anlatan Rektör Şahin, FETÖ ile mücadele konusunda da "Başından beri söylüyorum, bunların itikadı bozuk, Biz bunları devlete verdik ve bunlardan 1402 tanesi hapiste. Mücadelemiz devlet bitti diyene kadar bitmez" diye konuştu. Bazı iddialara da cevap veren Şahin, "Büyükşehir ile ilgili de bir beklentim yok" dedi.  -Son 1 yılda üniversitede neler değişti? Bu yapı 15 Temmuz hain darbe girişimi öncesinde FETÖ değil paralel yapı olarak dillendiriliyordu. Bu yapıyla ilgili de o gün "bunların itikadı bozuk" diye bir cümle sarf etmiştik. O günden bu güne ülkede çok şey değişti. Biz Mevlana Üniversitesi ile ilgili davalar açtık. Çünkü orası Selçuk Üniversitesi’nden kiralanırken ticari alan olarak kiralanmıştı. Daha sonra usulsüz olarak ve şaibeli bir mahkeme kararı ile sıkıntılı bir sürecin sonunda “Eğitim-öğretim kurumu da olabilir” gibi bir ifade üzerine üniversiteye dönüştürülmüştü. Amaçları; üniversiteye dönüştürüldükten sonra Selçuk Üniversitesi’nin arazisi üzerinde Selçuk Üniversitesi’nin imkânlarıyla bir üniversite sürdürmekti. Biz, hem eğitim kurumu vasfının değiştirilmesiyle ilgili hem de Rixos grubuna karşı üst hakkının iptali yönünde bir dava açtık. Çünkü sözleşme ve ihale şartlarının ağır ihlali söz konusuydu. -Rektörlük binası bütün rektör adaylarının projesi idi. Siz bunu başardınız. Taşınma sonrasında neler değişti?  Kampüse rektörlüğün taşınması tarihi ve önemli bir süreçti. Genel cerrah olmam sebebiyle güne birçok kişiden daha erken başlayıp erken saatlerde hastanede oluyordum. Saat 10:00’da dersim vardı, 09:00 ve 10:00 arası üniversite personelinin, hocaların, öğrencilerin sorunlarını hastanedeki odamda dinliyordum. Daha sonra derse gidiyordum. Bazen saat 12:00’ye, 13:00'e’e kadar hastaneden ayrılamadığım oluyordu. Çünkü rektörlüğün işleri oraya taşınmıştı. Beni orada buldukları için de bu fırsatı değerlendirmeye başlamışlardı. Artık rektörlük binamızı kampüse taşıdık ve inanılmaz faydasını hocalarımız da öğretim üyelerimiz de gördü. Çünkü var olan sorunlarımıza müdahale etme hızımız arttı. İşler daha kontrolümüz altında olmaya başladı. -Rektörlüğün taşınması öğrencilerin ne kadar menfaatine oldu?  Çok daha iyi oldu, anında cevap alabiliyorlar. Mesela yaklaşık 1 hafta önce İktisadi ve İlimler Fakülte'mizin kantiniyle ilgili bir sorun yaşanıyor. Bana bir tweet attılar, sıkıntıyı anlattılar. Akşam rektörlükteydim ve hemen gittim. Kantinci İletişim Fakültesi'nden bir çocuğu oraya koymuş ve elindeki malları tükettirmeye çalışıyor. Biz müdahale edince oradaki çocuk da yalvarmaya başladı “Hocam buradan harçlığımızı çıkarıyoruz müsaade edin de devam edelim.” diyerek. Bizim derdimiz oradaki öğrencilerin günlük ihtiyaçlarını karşılamalarıdır. Bunun için böyle bir mesaj geldiği zaman anında gidiyoruz ve olayı yerinde görüyoruz. Bazen de onlar gruplar halinde kampüsteki rektörlüğümüze gelip sorunlarını bize anlatıyorlar. Çok etkili olduğumuzu ve daha da etkili bir süreç izleyeceğimizi düşünüyorum. -Eski rektörlük binası nasıl değerlendiriliyor?  Eski bina tarihi bir binadır. Şu anda orayı Mimarlık, Şehir ve Çevrecilik Bölümü için düşündük. Çünkü mimarlık fakültemizin kampüste bir binası yoktu. Öğrenciler diğer binalarda eğitim-öğretim görüyorlardı. Biz de elimizdeki binayı değerlendirelim, şehir merkeziyle bir bağlantı noktamız olsun hem de öğrencilerimiz eğitimlerinin bir parçası olan şehri ve mimariyi soluyarak yetişsinler istedik. Bu nedenle o tarihi binayı mimarlık fakültesi olarak belirledik ve öğrencilerimizi taşıdık. -Yemekhanelerdeki uzun süreli yemek sırasında son durum nedir?  Biz öğrencilerimize 4 kap yemek çıkarıyoruz. Maliyetleri bazen 8-10 lirayı bulabiliyor. Biz bunun üst kısmını devletin ayırdığı bütçeyle karşılıyoruz ve öğrencilere 2.50 liraya veriyoruz. Günlük 18 bin kişiye yemek çıkarıyoruz ve bunun 15 bini öğrencilere veriliyor. Hal böyle olunca şu anki mevcut öğrenci yemekhanemizde 1200 kişilik oturma salonu var. Ve yemek saatleri 11:00’de başlayıp 14:00’ye kadar sürdüğü oluyor. Bu 3 saat demektir ve ortalama 9 tur atıldığı zaman 12 bin öğrenci orada yemeğini yiyebilmektedir. Yoğunluk genellikle saat 12:00 ile 13:00 arasında yaşanıyor. Çünkü bütün öğrenciler aynı anda dersten çıkıp aynı anda geliyorlar. Geçen dönemlerde bu sorunu çözmek için bazı öğrencilerin sabah yarım saat erken başlayıp yemeğe de yarım saat erken gelmesiyle ilgili tedbirler aldık. Bu kez de "erken gelemiyoruz" şeklinde isyanlar oldu. Bunun üzerine biz 3 saatlik bir yemek süresi belirledik. O sıkışık dönemde ben orayı gezdim ve masaların %30’u boş. Yani öğrenci aslında yemeğini alabilse oturacağı masa var. Kuyruk sıkıntısı var. 6 tane yemek dağıtılan bölme var ve bu bölmelerin 4’ü çalıştırılıyor, 2’si çalıştırılmıyor. Bunun sebebi de personel yetersizliği. Başka yerlerden personel bularak diğer 2 bölmeyi de aktif hale getirdik. Şu anda bir ilave binaya giriş ve çıkış kapısı açılmasıyla ilgili bir çalışma sürdürüyoruz. Ve bunlar sorunu kökten değil kısmen çözebilen geçici çözümler. -Selçuk'ta FETÖ ile mücadeleye dair neler yapıldı?  Aslında bu yapı Konya’da nüfus sayısı itibariyle çok kalabalık değil. Sebebi Konya’nın dini, diyaneti bilen insanların fazla olmasıdır. Yani bu yapının içinde bulunduğu düşünce ve inanç sorunlarını halkımız çok iyi biliyor. Üniversitemizde bu yapıyla bağı olan birçok kişiyi ihraç ettik. Yaklaşık 50-60 kişi de Necmettin Erbakan Üniversitesi’nden ihraç edildi. 200 kadar ünvanlı öğretim üyesi ihraç edildi. Bizden de 50-55 kişi kadar araştırma görevlisi, daire başkanı, şube müdürü ve taşeron işçi ihraç edildi. Açığa alınan ordu mensuplarının T.C kimlik numaralarından bir tarama yaptık ve 700’e yakın ordu mensubu bizde doktora ve yüksek lisans yapmış. Daha sonra 4600 kişinin buradan doktora ve yüksek lisans yaptığını ve FETÖ suçlamasıyla açığa alındığını, cezaevinde bulunduğunu, çalıştığı kurumlardan ihraç edildiğini tespit ettik. Biz bunları devlete verdik ve bunlardan 1402 tanesi hapiste. Biz 9 tane kriter koyduk. Bank Asya hesabını, bylock’u, derneklere yardımı ve kanaatlerimizi de koyduk. Çünkü Selçuk Üniversitesi köklü ve kurumsal alt yapısı oluşmuş bir üniversitedir. İlk açığa aldığımız insan sayısı 152’ydi. Daha sonra bana YÖK’ten bir bylock listesi verildi. 55 kişilik listenin 49 kişisini biz açığa almışız. -Hakkı Gökbel’in tahliyesini nasıl değerlendiriyorsunuz?  Devlet bizden üniversitemizde bulunan FETÖ mensubu kişileri kurumdan uzaklaştırmamızı istedi. Bu bir idari soruşturmaydı. Kim olduklarına bakmadan FETÖ’yle bir ilişkisi olduğunu düşündüğümüz insanları biz kurumumuzdan uzaklaştırdık. Hakkı Gökbel’in tahliyesi hakkında doğrudur veya yanlıştır diyemeyiz. Öyle bir karar verilmiştir ve takdir tamamen adli yargınındır, biz de saygı duymak durumundayız. Biz bu FETÖ’yle mücadele sürecini en sağlıklı yöneten üniversitelerden biriyiz. Çünkü dosyalarımız çok sağlam. Bu dosyalar Konya adliyesinde yürümekte olan davaların da temelini teşkil ediyor. Bu açıdan da zaman zaman bize hakimlerden ve başsavcılardan teşekkürler geliyor. Ama deniyor ki; “Mustafa Şahin masum insanları harcıyor, FETÖ’cüleri koruyor.” Bunu söyleyen aklı bir tartmak lazım hangi niyetle söylemiş. -Hakkı Gökbel’in tahliyesiyle birlikte “FETÖ’yle mücadelede geri adım mı atıldı?” soruları sorulmaya başladı. Böyle bir durum var mı?  Biz Konya adliyesine, savcılarımıza, hakimlerimize güveniyoruz ve bir çoğunu da yakinen tanıyoruz. Bu noktada FETÖ davalarını sulandırma gibi bir sürece gireceklerini asla sanmıyorum. Ama ellerindeki bilgi, delil ve belgelere göre karar verdiklerini biliyoruz, inanıyoruz ve düşünüyoruz. YÖK, Hakkı Gökbel’i bizim de aktardığımız bilgilere dayanarak ne yapacaklarını gözlemlemek için ilk 2 yıl tamamıyla serbest bıraktı. Ama kadro ilanlarının tamamen yandaşça olduğunu gördükten sonra frene bastı. Yani rektörlüğün ilk 2 yılı tamamen istediği atamaları yapan Hakkı Gökbel ikinci 2 yılda yapamadı. Çünkü YÖK izin vermedi ve kadro vermedi. Sebebi de bu kadroların yanlış değerlendirildiği düşüncesiydi. -Ülkücüler kadrolaşmaya başladı, milli görüşçüler Selçuk Üniversitesi’nden dışlanıyor gibi bir soru var. Bunun realitesi nedir?  Kadrolaşan ülkücüler kimlermiş, dışlanan milli görüşçüler kimlermiş? Ben devletin atadığı bir rektörüm ve devletin bütün vatandaşlarını eşit görmek zorundayım. Burada inisiyatif kullandığım nokta şudur; çalışkanlık, üretkenlik, düzgün ve dürüst olma işi. Biz elimizdeki insanlarla üniversiteyi yönetmeye çalışıyoruz. Dağıttığımız tek şey idarecilik. Akademik kadro ilanları Selçuk Üniversitesi bünyesinde bulunup da bugüne kadar akademik kadro alamamış herkese biz kadro veriyoruz. Tamamını güvenlik soruşturmasından geçiriyoruz. Gelen raporlara göre ya atıyoruz ya atamıyoruz. Bazen ülkücü, bazen marjinal örgütlerden olabiliyor veya çeşitli adli suçları olabiliyor. Bunları dikkate alıyoruz. Kaldı ki, Selçuk Üniversitesi’nin kuruluşundan bu yana milliyetçilik hâkimiyeti vardır. Var olan akademik kadro budur. Kendini milli görüşçü olarak takdim eden insanlar böyle ucuzdan ve bedavadan bir kadro almak istiyorsa eğer kusura bakmasın. Bunun şartları var. Yabancı dilini verecek, doktorasını bitirecek, ondan sonra buyursun gelsin. Ranta asla müsaade etmem. Atamalarımdaki kriterler; Çalışkanlık, dürüstlük ve üretkenlik... Bu halkı,milleti küçümseyen hiçbir kimse ile asla iş yapmam.Kendi yönetimimde de bulundurmam. -Yerli otomobil çıkışınız yanlış mı anlaşıldı?  Buradaki temel hadise şu; Üniversitenin taşıdığı potansiyelini, hocalarımızın birikimlerini biliyorum. Konya’nın şehir olarak taşıdığı potansiyeller var. Konya tarım, hayvancılık şehridir ve sanayisi güçlü bir şehirdir. Otomobil fabrikasının Konya’ya kurulmasında önemli çabalar sarf eden Memiş Kütükçü’ye Konya adına teşekkür ediyorum. Ama görüyorum ki şehirden yeterli desteği alamıyor ve göremiyorlar. Var, yok değil ama yeterli değil. Benim yerli otomobil konusundaki açıklamam o gazete manşetinde görülen gibi değil. “Görünen o ki otomobil fabrikası Konya’dan gidecek veya Konya’da olmayacak.” Cümle bu. Bu, Konya’dan otomobil fabrikası gitti anlamında değil. Ama “Mustafa Şahin noktayı koydu, otomobil fabrikası Konya’da kurulmayacak.” dedi gibi bir şey yok, süreç devam ediyor. -Selçuk Üniversitesi olarak kurumlarla bir araya gelip yaptığınız ortak çalışmalar yapıyor musunuz?  Konya’yla ilgili her sorunun her yerinde varız. Göreve geldiğimizin 3. ayında yani Mart 2016’da bir dış paydaş toplantısı yaptık. Selçuk Üniversitesi olarak neler yapabileceğimizi ortaya koyduk, öneriler aldık. Ancak geçen senenin getirdiği sıkıntılardan dolayı bu paydaş toplantısı gecikti. 18 Kasım’da bu paydaş toplantımızı tekrar yapacağız ve 2016 Mart ayında aldığımız notları masaya koyacağız. Tarım sektörüyle işbirliği, hayvancılık ve gıdayla ilgili çalışmalar ve Konya sanayisinin başında olan bilgiyi Konya’ya aktarmak en başta geliyor. -Karapınar’a Enerji Fakültesi açılacak mı? Karapınarlı hemşerilerimiz Karapınar’a bir enerji fakültesi kurulmasına yönelik taleplerini dile getirdiler. Selçuk Üniversitesi olarak bizim 17 ilçede 22 tane meslek yüksekokulumuz var. Öğrencilerimizin 23 bini ilçelerimizde. Karapınar hem tarımda hem de besicilikte şu anda en önemli merkezlerden birisi. Bu alanda zaten programlarımız var ancak güneş enerji santrali yönünden bir üs olarak devletimiz orayı belirledi, yetmedi termik santral kuruldu. Oradan çıkarılacak kömürle üretilecek ikinci elektrik enerjisi var. Bu çerçevede oranın da ihtiyacı olacak teknik elemanlar var, bunu görüştük. Meslek yüksekokulumuzda ilave programlar açmayı planladık. Hatta 4 yıllık yüksekokul, gerekirse fakülte olabileceğini konuştuk. Biz ön çalışmaları yapacağız ve kabulünü YÖK’e ve siyasi iradeye bırakacağız. -Kapatılan Mevlana Üniversitesi'nden geçen burslu öğrencilerde son durum nedir?  Bizim için burslu öğrenci tanımı şudur; ÖSYM’nin kontenjanları ilan ettiği kılavuzda ilan edilen bursu kazanan öğrenci bizim için bursludur. FETÖ’nün kafasına göre “Sen burslusun senden para almıyoruz” dediği cemaat mensubu öğrencilere biz itibar etmeyiz. Bu konuda üniversitenin kayıtlarında alınmış kararlar varsa ona itibar ederiz. - FETÖ’den dolayı yurt dışı yasağı olan bazı akademisyenleri senato üyesi yaptığınız ve sonrasında Profesör kadrosu verdiğiniz iddiaları var. Bunlar doğru mu?  Maalesef bu tür yalan yanlış iddiaları ortaya atan bazıları var. Bunlar ellerine kalemi ya da sosyal medyayı alıyorlar, önlerine geleni FETÖ’cü ilan ediyorlar. Böyle bir şey yok. Bu arkadaşlara ruh sağlıklarının düzene girmesi konusunda da yardımcı olmak istiyorum. Senatörleri rektörler atamaz. Senatörleri kurumlar seçer, kurum temsilcisi olarak oyla seçilen kişi senatör olur. Akademisyen atamaları belli hiyerarşik düzen içerisinde belli şartları sağlayan insanlarla olur ve kişiye tahsisli kadro asla açılmaz. Kadro ortadan ilan edilir, şartlar konur ve o şartlara uyan herkes başvurur. Söz konusu olan hoca FETÖ’yle ilgili ne bir soruşturma geçirmiş, hakkında ne bir bylock ne de bir Bank Asya hesabı var. Yurt dışı yasağı da bu adı geçen şahsın polise ve savcılığa suç duyurusunda bulunması üzerine tedbir olarak konulan bir uygulamadır ve bu uygulama da geçen hafta kaldırıldı. -Geçen yıl üniversitede kışın ulaşım sıkıntısı yaşandı. Bunun için bu yıl tedbirler alındı mı? Geçen sene zorlu kış şartları yaşandı. Aslında öğrencilerin mağdur olmasının temel nedeni zorunlu olarak okula gelme ve geri dönme ihtiyaçlarından kaynaklanıyor. Çünkü bir devamlılık söz konusu. Ama öğrenciler ne yaşıyorsa bu şehrin halkı da aynı şeyleri yaşıyor. Ben de kampüste yaşıyorum ve oradaki şartları kendim görüyorum. Kar, tipi varsa, trafik tıkanmışsa hiçbir şeye bakmadan tatil ediyoruz. Fakat orada öğrencilerin en çok mağduriyeti ulaşım. Yollar kapanıyor ve şehirden çıkıp okula gelemiyorlar. Akşam eve dönerken ciddi sıkıntılar yaşıyorlar. Kampüste zorluk yok, biz kampüsün bütün yollarını açık tutuyoruz. Anlaştığımız şirket 3 tane iş makinasını getiriyor. Hatta belediye başkanımız ihtiyaç durumunda bize iş makinaları gönderiyorlar ve kampüsün karla mücadelesini başarıyla gerçekleştiriyoruz. -Rektör Mustafa Şahin Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na aday olacak iddiaları var. Bu iddialar doğru mu?    Konya Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile çok net söylüyorum, böyle bir planım ve beklentim yok.
Türkiye'nin sayılı üniversiteleri arasında yer alan Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Şahin üniversite ve şehir ile ilgili önemli başlıkları gazeteci M. Ali Elmacı'ya değerlendirdi.

Üniversitedeki değişimi anlatan Rektör Şahin, FETÖ ile mücadele konusunda da "Başından beri söylüyorum, bunların itikadı bozuk, Biz bunları devlete verdik ve bunlardan 1402 tanesi hapiste. Mücadelemiz devlet bitti diyene kadar bitmez" diye konuştu. Bazı iddialara da cevap veren Şahin, "Büyükşehir ile ilgili de bir beklentim yok" dedi.

 -Son 1 yılda üniversitede neler değişti?

Bu yapı 15 Temmuz hain darbe girişimi öncesinde FETÖ değil paralel yapı olarak dillendiriliyordu. Bu yapıyla ilgili de o gün "bunların itikadı bozuk" diye bir cümle sarf etmiştik. O günden bu güne ülkede çok şey değişti. Biz Mevlana Üniversitesi ile ilgili davalar açtık. Çünkü orası Selçuk Üniversitesi’nden kiralanırken ticari alan olarak kiralanmıştı. Daha sonra usulsüz olarak ve şaibeli bir mahkeme kararı ile sıkıntılı bir sürecin sonunda “Eğitim-öğretim kurumu da olabilir” gibi bir ifade üzerine üniversiteye dönüştürülmüştü. Amaçları; üniversiteye dönüştürüldükten sonra Selçuk Üniversitesi’nin arazisi üzerinde Selçuk Üniversitesi’nin imkânlarıyla bir üniversite sürdürmekti. Biz, hem eğitim kurumu vasfının değiştirilmesiyle ilgili hem de Rixos grubuna karşı üst hakkının iptali yönünde bir dava açtık. Çünkü sözleşme ve ihale şartlarının ağır ihlali söz konusuydu.

-Rektörlük binası bütün rektör adaylarının projesi idi. Siz bunu başardınız. Taşınma sonrasında neler değişti?

 Kampüse rektörlüğün taşınması tarihi ve önemli bir süreçti. Genel cerrah olmam sebebiyle güne birçok kişiden daha erken başlayıp erken saatlerde hastanede oluyordum. Saat 10:00’da dersim vardı, 09:00 ve 10:00 arası üniversite personelinin, hocaların, öğrencilerin sorunlarını hastanedeki odamda dinliyordum. Daha sonra derse gidiyordum. Bazen saat 12:00’ye, 13:00'e’e kadar hastaneden ayrılamadığım oluyordu. Çünkü rektörlüğün işleri oraya taşınmıştı. Beni orada buldukları için de bu fırsatı değerlendirmeye başlamışlardı. Artık rektörlük binamızı kampüse taşıdık ve inanılmaz faydasını hocalarımız da öğretim üyelerimiz de gördü. Çünkü var olan sorunlarımıza müdahale etme hızımız arttı. İşler daha kontrolümüz altında olmaya başladı.

-Rektörlüğün taşınması öğrencilerin ne kadar menfaatine oldu?

 Çok daha iyi oldu, anında cevap alabiliyorlar. Mesela yaklaşık 1 hafta önce İktisadi ve İlimler Fakülte'mizin kantiniyle ilgili bir sorun yaşanıyor. Bana bir tweet attılar, sıkıntıyı anlattılar. Akşam rektörlükteydim ve hemen gittim. Kantinci İletişim Fakültesi'nden bir çocuğu oraya koymuş ve elindeki malları tükettirmeye çalışıyor. Biz müdahale edince oradaki çocuk da yalvarmaya başladı “Hocam buradan harçlığımızı çıkarıyoruz müsaade edin de devam edelim.” diyerek. Bizim derdimiz oradaki öğrencilerin günlük ihtiyaçlarını karşılamalarıdır. Bunun için böyle bir mesaj geldiği zaman anında gidiyoruz ve olayı yerinde görüyoruz. Bazen de onlar gruplar halinde kampüsteki rektörlüğümüze gelip sorunlarını bize anlatıyorlar. Çok etkili olduğumuzu ve daha da etkili bir süreç izleyeceğimizi düşünüyorum.

-Eski rektörlük binası nasıl değerlendiriliyor?

 Eski bina tarihi bir binadır. Şu anda orayı Mimarlık, Şehir ve Çevrecilik Bölümü için düşündük. Çünkü mimarlık fakültemizin kampüste bir binası yoktu. Öğrenciler diğer binalarda eğitim-öğretim görüyorlardı. Biz de elimizdeki binayı değerlendirelim, şehir merkeziyle bir bağlantı noktamız olsun hem de öğrencilerimiz eğitimlerinin bir parçası olan şehri ve mimariyi soluyarak yetişsinler istedik. Bu nedenle o tarihi binayı mimarlık fakültesi olarak belirledik ve öğrencilerimizi taşıdık.

-Yemekhanelerdeki uzun süreli yemek sırasında son durum nedir?

 Biz öğrencilerimize 4 kap yemek çıkarıyoruz. Maliyetleri bazen 8-10 lirayı bulabiliyor. Biz bunun üst kısmını devletin ayırdığı bütçeyle karşılıyoruz ve öğrencilere 2.50 liraya veriyoruz. Günlük 18 bin kişiye yemek çıkarıyoruz ve bunun 15 bini öğrencilere veriliyor. Hal böyle olunca şu anki mevcut öğrenci yemekhanemizde 1200 kişilik oturma salonu var. Ve yemek saatleri 11:00’de başlayıp 14:00’ye kadar sürdüğü oluyor. Bu 3 saat demektir ve ortalama 9 tur atıldığı zaman 12 bin öğrenci orada yemeğini yiyebilmektedir. Yoğunluk genellikle saat 12:00 ile 13:00 arasında yaşanıyor. Çünkü bütün öğrenciler aynı anda dersten çıkıp aynı anda geliyorlar. Geçen dönemlerde bu sorunu çözmek için bazı öğrencilerin sabah yarım saat erken başlayıp yemeğe de yarım saat erken gelmesiyle ilgili tedbirler aldık. Bu kez de "erken gelemiyoruz" şeklinde isyanlar oldu. Bunun üzerine biz 3 saatlik bir yemek süresi belirledik. O sıkışık dönemde ben orayı gezdim ve masaların %30’u boş. Yani öğrenci aslında yemeğini alabilse oturacağı masa var. Kuyruk sıkıntısı var. 6 tane yemek dağıtılan bölme var ve bu bölmelerin 4’ü çalıştırılıyor, 2’si çalıştırılmıyor. Bunun sebebi de personel yetersizliği. Başka yerlerden personel bularak diğer 2 bölmeyi de aktif hale getirdik. Şu anda bir ilave binaya giriş ve çıkış kapısı açılmasıyla ilgili bir çalışma sürdürüyoruz. Ve bunlar sorunu kökten değil kısmen çözebilen geçici çözümler.

-Selçuk'ta FETÖ ile mücadeleye dair neler yapıldı?

 Aslında bu yapı Konya’da nüfus sayısı itibariyle çok kalabalık değil. Sebebi Konya’nın dini, diyaneti bilen insanların fazla olmasıdır. Yani bu yapının içinde bulunduğu düşünce ve inanç sorunlarını halkımız çok iyi biliyor. Üniversitemizde bu yapıyla bağı olan birçok kişiyi ihraç ettik. Yaklaşık 50-60 kişi de Necmettin Erbakan Üniversitesi’nden ihraç edildi. 200 kadar ünvanlı öğretim üyesi ihraç edildi. Bizden de 50-55 kişi kadar araştırma görevlisi, daire başkanı, şube müdürü ve taşeron işçi ihraç edildi. Açığa alınan ordu mensuplarının T.C kimlik numaralarından bir tarama yaptık ve 700’e yakın ordu mensubu bizde doktora ve yüksek lisans yapmış. Daha sonra 4600 kişinin buradan doktora ve yüksek lisans yaptığını ve FETÖ suçlamasıyla açığa alındığını, cezaevinde bulunduğunu, çalıştığı kurumlardan ihraç edildiğini tespit ettik. Biz bunları devlete verdik ve bunlardan 1402 tanesi hapiste. Biz 9 tane kriter koyduk. Bank Asya hesabını, bylock’u, derneklere yardımı ve kanaatlerimizi de koyduk. Çünkü Selçuk Üniversitesi köklü ve kurumsal alt yapısı oluşmuş bir üniversitedir. İlk açığa aldığımız insan sayısı 152’ydi. Daha sonra bana YÖK’ten bir bylock listesi verildi. 55 kişilik listenin 49 kişisini biz açığa almışız.

-Hakkı Gökbel’in tahliyesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

 Devlet bizden üniversitemizde bulunan FETÖ mensubu kişileri kurumdan uzaklaştırmamızı istedi. Bu bir idari soruşturmaydı. Kim olduklarına bakmadan FETÖ’yle bir ilişkisi olduğunu düşündüğümüz insanları biz kurumumuzdan uzaklaştırdık. Hakkı Gökbel’in tahliyesi hakkında doğrudur veya yanlıştır diyemeyiz. Öyle bir karar verilmiştir ve takdir tamamen adli yargınındır, biz de saygı duymak durumundayız. Biz bu FETÖ’yle mücadele sürecini en sağlıklı yöneten üniversitelerden biriyiz. Çünkü dosyalarımız çok sağlam. Bu dosyalar Konya adliyesinde yürümekte olan davaların da temelini teşkil ediyor. Bu açıdan da zaman zaman bize hakimlerden ve başsavcılardan teşekkürler geliyor. Ama deniyor ki; “Mustafa Şahin masum insanları harcıyor, FETÖ’cüleri koruyor.” Bunu söyleyen aklı bir tartmak lazım hangi niyetle söylemiş.

-Hakkı Gökbel’in tahliyesiyle birlikte “FETÖ’yle mücadelede geri adım mı atıldı?” soruları sorulmaya başladı. Böyle bir durum var mı?

 Biz Konya adliyesine, savcılarımıza, hakimlerimize güveniyoruz ve bir çoğunu da yakinen tanıyoruz. Bu noktada FETÖ davalarını sulandırma gibi bir sürece gireceklerini asla sanmıyorum. Ama ellerindeki bilgi, delil ve belgelere göre karar verdiklerini biliyoruz, inanıyoruz ve düşünüyoruz. YÖK, Hakkı Gökbel’i bizim de aktardığımız bilgilere dayanarak ne yapacaklarını gözlemlemek için ilk 2 yıl tamamıyla serbest bıraktı. Ama kadro ilanlarının tamamen yandaşça olduğunu gördükten sonra frene bastı. Yani rektörlüğün ilk 2 yılı tamamen istediği atamaları yapan Hakkı Gökbel ikinci 2 yılda yapamadı. Çünkü YÖK izin vermedi ve kadro vermedi. Sebebi de bu kadroların yanlış değerlendirildiği düşüncesiydi.

-Ülkücüler kadrolaşmaya başladı, milli görüşçüler Selçuk Üniversitesi’nden dışlanıyor gibi bir soru var. Bunun realitesi nedir?

 Kadrolaşan ülkücüler kimlermiş, dışlanan milli görüşçüler kimlermiş? Ben devletin atadığı bir rektörüm ve devletin bütün vatandaşlarını eşit görmek zorundayım. Burada inisiyatif kullandığım nokta şudur; çalışkanlık, üretkenlik, düzgün ve dürüst olma işi. Biz elimizdeki insanlarla üniversiteyi yönetmeye çalışıyoruz. Dağıttığımız tek şey idarecilik. Akademik kadro ilanları Selçuk Üniversitesi bünyesinde bulunup da bugüne kadar akademik kadro alamamış herkese biz kadro veriyoruz. Tamamını güvenlik soruşturmasından geçiriyoruz. Gelen raporlara göre ya atıyoruz ya atamıyoruz. Bazen ülkücü, bazen marjinal örgütlerden olabiliyor veya çeşitli adli suçları olabiliyor. Bunları dikkate alıyoruz. Kaldı ki, Selçuk Üniversitesi’nin kuruluşundan bu yana milliyetçilik hâkimiyeti vardır. Var olan akademik kadro budur. Kendini milli görüşçü olarak takdim eden insanlar böyle ucuzdan ve bedavadan bir kadro almak istiyorsa eğer kusura bakmasın. Bunun şartları var. Yabancı dilini verecek, doktorasını bitirecek, ondan sonra buyursun gelsin. Ranta asla müsaade etmem. Atamalarımdaki kriterler; Çalışkanlık, dürüstlük ve üretkenlik... Bu halkı,milleti küçümseyen hiçbir kimse ile asla iş yapmam.Kendi yönetimimde de bulundurmam.

-Yerli otomobil çıkışınız yanlış mı anlaşıldı?

 Buradaki temel hadise şu; Üniversitenin taşıdığı potansiyelini, hocalarımızın birikimlerini biliyorum. Konya’nın şehir olarak taşıdığı potansiyeller var. Konya tarım, hayvancılık şehridir ve sanayisi güçlü bir şehirdir. Otomobil fabrikasının Konya’ya kurulmasında önemli çabalar sarf eden Memiş Kütükçü’ye Konya adına teşekkür ediyorum. Ama görüyorum ki şehirden yeterli desteği alamıyor ve göremiyorlar. Var, yok değil ama yeterli değil. Benim yerli otomobil konusundaki açıklamam o gazete manşetinde görülen gibi değil. “Görünen o ki otomobil fabrikası Konya’dan gidecek veya Konya’da olmayacak.” Cümle bu. Bu, Konya’dan otomobil fabrikası gitti anlamında değil. Ama “Mustafa Şahin noktayı koydu, otomobil fabrikası Konya’da kurulmayacak.” dedi gibi bir şey yok, süreç devam ediyor.

-Selçuk Üniversitesi olarak kurumlarla bir araya gelip yaptığınız ortak çalışmalar yapıyor musunuz?

 Konya’yla ilgili her sorunun her yerinde varız. Göreve geldiğimizin 3. ayında yani Mart 2016’da bir dış paydaş toplantısı yaptık. Selçuk Üniversitesi olarak neler yapabileceğimizi ortaya koyduk, öneriler aldık. Ancak geçen senenin getirdiği sıkıntılardan dolayı bu paydaş toplantısı gecikti. 18 Kasım’da bu paydaş toplantımızı tekrar yapacağız ve 2016 Mart ayında aldığımız notları masaya koyacağız. Tarım sektörüyle işbirliği, hayvancılık ve gıdayla ilgili çalışmalar ve Konya sanayisinin başında olan bilgiyi Konya’ya aktarmak en başta geliyor.

-Karapınar’a Enerji Fakültesi açılacak mı?

Karapınarlı hemşerilerimiz Karapınar’a bir enerji fakültesi kurulmasına yönelik taleplerini dile getirdiler. Selçuk Üniversitesi olarak bizim 17 ilçede 22 tane meslek yüksekokulumuz var. Öğrencilerimizin 23 bini ilçelerimizde. Karapınar hem tarımda hem de besicilikte şu anda en önemli merkezlerden birisi. Bu alanda zaten programlarımız var ancak güneş enerji santrali yönünden bir üs olarak devletimiz orayı belirledi, yetmedi termik santral kuruldu. Oradan çıkarılacak kömürle üretilecek ikinci elektrik enerjisi var. Bu çerçevede oranın da ihtiyacı olacak teknik elemanlar var, bunu görüştük. Meslek yüksekokulumuzda ilave programlar açmayı planladık. Hatta 4 yıllık yüksekokul, gerekirse fakülte olabileceğini konuştuk. Biz ön çalışmaları yapacağız ve kabulünü YÖK’e ve siyasi iradeye bırakacağız.

-Kapatılan Mevlana Üniversitesi'nden geçen burslu öğrencilerde son durum nedir?

 Bizim için burslu öğrenci tanımı şudur; ÖSYM’nin kontenjanları ilan ettiği kılavuzda ilan edilen bursu kazanan öğrenci bizim için bursludur. FETÖ’nün kafasına göre “Sen burslusun senden para almıyoruz” dediği cemaat mensubu öğrencilere biz itibar etmeyiz. Bu konuda üniversitenin kayıtlarında alınmış kararlar varsa ona itibar ederiz.

- FETÖ’den dolayı yurt dışı yasağı olan bazı akademisyenleri senato üyesi yaptığınız ve sonrasında Profesör kadrosu verdiğiniz iddiaları var. Bunlar doğru mu?

 Maalesef bu tür yalan yanlış iddiaları ortaya atan bazıları var. Bunlar ellerine kalemi ya da sosyal medyayı alıyorlar, önlerine geleni FETÖ’cü ilan ediyorlar. Böyle bir şey yok. Bu arkadaşlara ruh sağlıklarının düzene girmesi konusunda da yardımcı olmak istiyorum. Senatörleri rektörler atamaz. Senatörleri kurumlar seçer, kurum temsilcisi olarak oyla seçilen kişi senatör olur. Akademisyen atamaları belli hiyerarşik düzen içerisinde belli şartları sağlayan insanlarla olur ve kişiye tahsisli kadro asla açılmaz. Kadro ortadan ilan edilir, şartlar konur ve o şartlara uyan herkes başvurur. Söz konusu olan hoca FETÖ’yle ilgili ne bir soruşturma geçirmiş, hakkında ne bir bylock ne de bir Bank Asya hesabı var. Yurt dışı yasağı da bu adı geçen şahsın polise ve savcılığa suç duyurusunda bulunması üzerine tedbir olarak konulan bir uygulamadır ve bu uygulama da geçen hafta kaldırıldı.

-Geçen yıl üniversitede kışın ulaşım sıkıntısı yaşandı. Bunun için bu yıl tedbirler alındı mı?

Geçen sene zorlu kış şartları yaşandı. Aslında öğrencilerin mağdur olmasının temel nedeni zorunlu olarak okula gelme ve geri dönme ihtiyaçlarından kaynaklanıyor. Çünkü bir devamlılık söz konusu. Ama öğrenciler ne yaşıyorsa bu şehrin halkı da aynı şeyleri yaşıyor. Ben de kampüste yaşıyorum ve oradaki şartları kendim görüyorum. Kar, tipi varsa, trafik tıkanmışsa hiçbir şeye bakmadan tatil ediyoruz. Fakat orada öğrencilerin en çok mağduriyeti ulaşım. Yollar kapanıyor ve şehirden çıkıp okula gelemiyorlar. Akşam eve dönerken ciddi sıkıntılar yaşıyorlar. Kampüste zorluk yok, biz kampüsün bütün yollarını açık tutuyoruz. Anlaştığımız şirket 3 tane iş makinasını getiriyor. Hatta belediye başkanımız ihtiyaç durumunda bize iş makinaları gönderiyorlar ve kampüsün karla mücadelesini başarıyla gerçekleştiriyoruz.

-Rektör Mustafa Şahin Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na aday olacak iddiaları var. Bu iddialar doğru mu?

 

 Konya Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile çok net söylüyorum, böyle bir planım ve beklentim yok.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve toroslargazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.