Fırsatını bulan kinini polise, nefretini devlete kusuyor

Güncel (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 09.01.2021 - 01:34, Güncelleme: 09.01.2021 - 01:34
 

Fırsatını bulan kinini polise, nefretini devlete kusuyor

Hakkı Balcı Köşe Yazısı

Yıllar önceydi, maç Lig tv de yerimizi erkenden aldık. Hatırlamıyorum ama muhtemelen bir derby maçıydı. Arkamda oturan guruptan bir kaçı hakemin her kararında, futbolcunun her hatasında ağzını doldura doldura dine küfrediyordu. Epey sabrettim. Kimler olduğuna bakmadan hafif yan döndüm ve “arkadaşım biraz sakin lütfen... İllaki küfredeceksen 11+11:22 futbolcu, 3 hakem maçın gözlemcisi, görevliler, binlerce izleyici, kale direkleri, top, saha, Çimen var sen dine küfrediyorsun.” Dedim. homurdanarak “ne diyon sen ya” diyerek omzumdan tuttu. Kalktım ve geriye döndüm. 4 delikanlı dördü de siyah takım elbiseli. Küfredenin gözleri dönmüş “sana ne kardeşim istediğime küfrederim maçını izle” Emir kipiyle bağırıyordu. Neyseki içlerinden ikisi tanıyordu ‘tamam Hakkı abi haklısın’ diyerek arkadaşlarını ikaz ettiler. Delikanlı öfkesinden vazgeçmedi ama em azından geri kalan bölümde dine sövmedi. Gelelim Boğaziçi üniversitesinde yaşanan olaylara... Diyelim ki bir zaafiyete, bir haksızlığa karşı çıkıyorlar. Anarşist ruh sadece onlarda mı var. Hiç mi kabahatleri yok. Hep masumlar mı? İnsan önce bunların eylem biçimlerini eleştirmeli, sorgulamalı. Futbolcuya kızan din iman bi mintan inanca küfrediyor. Her şeye kızan bir zümre de polise katil diyor. Belki de bu ülkenin gelir seviyesi yüksek iyi aile çocukları fakirlik edebiyatı yapıyor. Hükümete, ya da cumhurbaşkanına kinininden, nefretinden yola çıkıp ülkemize kastını demokrasiyi pragmatik bir anlayışla kullanarak her fırsatta katil polis, biz şehirden siz köyden  diye bağırarak darbe çığırtkanlığı, devlet düşmanlığı yapıyor? Provakasyon olduğu her halinden belli olan Boğaziçi üniversitesindeki illegal eylemde, ne olmalıydı? Polis kendisine vuranlara mukavemet göstermemeli miydi? “Allah’ını seversen bir daha vur. Teslimim silahımı, copumu, kalkanımı al, apoletlerimi sök, üniformamı yırt mı” demeliydi? Velevki oradakiler kendi çocuğumuz, Allah aşkına telefon açıp olmadı oğlum/kızım iyi vuramadın. Tam gözüne vur, göremesin, böğrüne vur gebersin katil polis deyip gaz mı vermeliyiz? Allah aşkına bu çocukların hiç mi kabahati yok. En kestirme yoldan polisi suçluyoruz. Devletimize kafa tutuyoruz. Kardeşim, Anayasal sınırlar içerisinde kamusal düzeni ihlal etmeyen, devlete, polise saldırılıp hakaret edilmeyen her türlü gösteri meşrudur. kimse de buna karşı çıkmamalı ama yeter artık. Şehirlerin şımarık Marka düşkünü ergenlerinin devrimciliğine sarılarak kaosa ortak olmasın kimse. Bıktık artık Nişantaşı’nın kokoşlarının sahte kadın hakkı savunuculuğundan . Bıktık artık sahte dindardan da, sahte ergen metropol devrimcilerinden de... ARKASI YARIN... Radyomuzu ortamıza alır yüz üstü uzanırdık. Dirseklerimiz yerde, ellerimiz çenelerde, gaz lambası dalgalı, kokusu burnumuzun direğinde... Coşkuyla arkası yarın’ın başlamasını beklerdik... Efekt, seslendirme ve oyuncu kalitesi muhteşem. Günümüzün en reytingli dizilerinden çok daha sürükleyiciydi, bütün duyguları bir dizide yaşatırdı. Bugün bütün kanallar hınca hınç dolu, sosyal medya da izdiham, kahredici bir kargaşa ve üstün çıkma telaşı... Üreteni değil kopyalayıp yapıştıranı, seveni değil söveni, kalemi değil klavyeyi, sözü değil sesi, izahı değil kavgayı, gerçeği değil kendi doğrumuzu, kabullenmeyi değil inadı, sorgulamayı değil suçlamayı, tevazuyu değil kibirimizi, sözü değil rakamları, dinlemeyi değil konuşmayı, okumayı değil, haddimizi değil had bildirmeyi ve seviyoruz... Arkası yarın devam ediyor ama yarınları muamma... Sahneleri birbirinden kopuk, bütün sesleri parazitli... Radyonun düğmesini sağa çevirsem cazırtı sola çevirsen cuzurtu, oyuncuları sıradan... Ve lambanın gazı bitti, bitiyor. Fitili yangınlarda...”  
Hakkı Balcı Köşe Yazısı

Yıllar önceydi, maç Lig tv de yerimizi erkenden aldık. Hatırlamıyorum ama muhtemelen bir derby maçıydı.

Arkamda oturan guruptan bir kaçı hakemin her kararında, futbolcunun her hatasında ağzını doldura doldura dine küfrediyordu.

Epey sabrettim. Kimler olduğuna bakmadan hafif yan döndüm ve “arkadaşım biraz sakin lütfen... İllaki küfredeceksen 11+11:22 futbolcu, 3 hakem maçın gözlemcisi, görevliler, binlerce izleyici, kale direkleri, top, saha, Çimen var sen dine küfrediyorsun.” Dedim. homurdanarak “ne diyon sen ya” diyerek omzumdan tuttu.

Kalktım ve geriye döndüm. 4 delikanlı dördü de siyah takım elbiseli. Küfredenin gözleri dönmüş “sana ne kardeşim istediğime küfrederim maçını izle” Emir kipiyle bağırıyordu.

Neyseki içlerinden ikisi tanıyordu ‘tamam Hakkı abi haklısın’ diyerek arkadaşlarını ikaz ettiler. Delikanlı öfkesinden vazgeçmedi ama em azından geri kalan bölümde dine sövmedi.

Gelelim Boğaziçi üniversitesinde yaşanan olaylara...

Diyelim ki bir zaafiyete, bir haksızlığa karşı çıkıyorlar. Anarşist ruh sadece onlarda mı var. Hiç mi kabahatleri yok. Hep masumlar mı? İnsan önce bunların eylem biçimlerini eleştirmeli, sorgulamalı.

Futbolcuya kızan din iman bi mintan inanca küfrediyor. Her şeye kızan bir zümre de polise katil diyor.

Belki de bu ülkenin gelir seviyesi yüksek iyi aile çocukları fakirlik edebiyatı yapıyor. Hükümete, ya da cumhurbaşkanına kinininden, nefretinden yola çıkıp ülkemize kastını demokrasiyi pragmatik bir anlayışla kullanarak her fırsatta katil polis, biz şehirden siz köyden  diye bağırarak darbe çığırtkanlığı, devlet düşmanlığı yapıyor?

Provakasyon olduğu her halinden belli olan Boğaziçi üniversitesindeki illegal eylemde, ne olmalıydı?

Polis kendisine vuranlara mukavemet göstermemeli miydi?

“Allah’ını seversen bir daha vur. Teslimim silahımı, copumu, kalkanımı al, apoletlerimi sök, üniformamı yırt mı” demeliydi?

Velevki oradakiler kendi çocuğumuz, Allah aşkına telefon açıp olmadı oğlum/kızım iyi vuramadın. Tam gözüne vur, göremesin, böğrüne vur gebersin katil polis deyip gaz mı vermeliyiz?

Allah aşkına bu çocukların hiç mi kabahati yok. En kestirme yoldan polisi suçluyoruz. Devletimize kafa tutuyoruz.

Kardeşim, Anayasal sınırlar içerisinde kamusal düzeni ihlal etmeyen, devlete, polise saldırılıp hakaret edilmeyen her türlü gösteri meşrudur. kimse de buna karşı çıkmamalı ama yeter artık.

Şehirlerin şımarık Marka düşkünü ergenlerinin devrimciliğine sarılarak kaosa ortak olmasın kimse.

Bıktık artık Nişantaşı’nın kokoşlarının sahte kadın hakkı savunuculuğundan .

Bıktık artık sahte dindardan da, sahte ergen metropol devrimcilerinden de...

ARKASI YARIN...

Radyomuzu ortamıza alır yüz üstü uzanırdık.

Dirseklerimiz yerde, ellerimiz çenelerde, gaz lambası dalgalı, kokusu burnumuzun direğinde...

Coşkuyla arkası yarın’ın başlamasını beklerdik...

Efekt, seslendirme ve oyuncu kalitesi muhteşem.

Günümüzün en reytingli dizilerinden çok daha sürükleyiciydi, bütün duyguları bir dizide yaşatırdı.

Bugün bütün kanallar hınca hınç dolu, sosyal medya da izdiham, kahredici bir kargaşa ve üstün çıkma telaşı...

Üreteni değil kopyalayıp yapıştıranı, seveni değil söveni, kalemi değil klavyeyi, sözü değil sesi, izahı değil kavgayı, gerçeği değil kendi doğrumuzu, kabullenmeyi değil inadı, sorgulamayı değil suçlamayı, tevazuyu değil kibirimizi, sözü değil rakamları, dinlemeyi değil konuşmayı, okumayı değil, haddimizi değil had bildirmeyi ve seviyoruz...

Arkası yarın devam ediyor ama yarınları muamma... Sahneleri birbirinden kopuk, bütün sesleri parazitli... Radyonun düğmesini sağa çevirsem cazırtı sola çevirsen cuzurtu, oyuncuları sıradan...

Ve lambanın gazı bitti, bitiyor. Fitili yangınlarda...”

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve toroslargazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.