GAZETEMİZİ ZİYARET EDEN İŞ ADAMI BARANDAN BAŞARI HİKAYESİ

Güncel (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 04.09.2018 - 12:39, Güncelleme: 04.09.2018 - 12:39
 

GAZETEMİZİ ZİYARET EDEN İŞ ADAMI BARANDAN BAŞARI HİKAYESİ

Seydişehir Ortakaraören’li İşadamı İsmail Baran Eşiyle beraber gazetemize ziyarette bulundu.

Ankara’da yaşayan Seydişehir’i çok seven İş adamı İsmail baran; Biz eşimle beraber Seydişehir’i çok seviyoruz. Doğup büyüdüğümüz bu topraklar bizim için çok önemli. Onun için fırsat buldukça Seydişehir’e Geliyoruz diyerek memleketten bağını kopartmadığını ifade etti. Ziyaretlerinde Toroslar Gazetesinin Seydişehir’e hizmetlerini Ankara’da hissettiklerini söyleyen İşadamı Baran gazetemizin sahibi ve Genel yayın Yönetmeni Ali Saylama bu çaba ve gayretlerinden dolayı kutladı.   Seydişehir sevdalısı işadamı İsmail Baran sadece hemşerilerine hizmet için açtığı misafir hanesinde Ankara’ya işi düşenlere yardımcı olmasıyla tanınıyor. Değerli işadamı ve Seydişehir sevdalısı İsmail Baranın geçtiğimiz yıllarda kaleme aldığı çok sevdiği Memleketiyle ilgili ve başarı dolu hayat hikâyesini içeren anlamlı yazısını gazetemiz ziyareti sebebiyle sizlerle paylaşıyoruz.                                                                  İSMAİL BARAN 10 Kasım 1947 yılında Seydişehir’in Ortakaraören kasabasında doğdum. İki oğlan bir kız babasıyım. Babam Garip oğlan öksüz Mehmet lakaplı Mehmet Baran’ın altı çocuğundan  beşincisiyim. İlkokulu dördüncü sınıfa kadar kasabamda okudum. 1959 yılında Ankara’ya kasabamdan ilk giden ağabeylerim Ekrem ve Cafer’in yanına gönderildim. Rahmetli babam ve annemin ileriyi görerek beni Ankara’ya göndermesi Anadolu insanının cesaret örneğidir. Anadolu’nun bağrındaki kasabamdan Türkiye’nin başkentine geldiğim ilk günlerde “köyden geldim şehre, şaşırdım birden bire” misali hissettim kendimi... Ekonomi ve yokluk diz boyu. Bir oda içinde kaldığımız evimiz dört duvardan ibaretti. Köy ekmeği ile şehre geldim.      O dönemde şehir ekmeğine “pamuk kömbe” derdik. Kasabadan getirdiğim ekmeğin içine pamuk kömbeyi katık yapıp yiyor ve çayı defalarca demleyip içiyorduk.      Okulu bitirdiğimde resim çektirdim. Fakat parasızlıktan alamadım. İlk ve tek ilkokul hatıramda böylece hiç olmadı. Ağabeylerim ve ben kendi ekmeğimizi kendimiz kazanmak zorunda idik. Sağlıklı bir işimiz yoktu. Bu arada devletin otobüsüne, trenine kaçak biniyor kendimi uyanık, açıkgözlü ve akıllı sanıyordum. Bunlar tabiî ki yokluk ve cehaletin getirdiği yanlışlardı. Ama şartlarım düzelince yaptığım bu yanlışları düzeltmem gerektiği için otobüs ve tren biletlerini fazlası ile alıp iptal ederek vicdanımı rahatlattım.      Ortaokula gittim. Fakat okul hayatım ortaokul ikinci sınıfta rahatsızlandığımdan dolayı bitti. 1961 yılında sanayide çalışan komşumuz boş kalmamam için beni Oto Döşeme atölyesine çırak olarak verdi. Okula gidemememin eksikliğini sanatkar olarak tamamlama gayreti içinde gidermeye çalıştım.       Aradan yıllar geçiyor, kasabamı, çocukluk anılarımı, çelik çomak oynamayı, ara gitti ve at kılından olan  topun peşinden koşmayı, zombayı, kömbeyi ve kasabamın sembolü han önündeki dumbayı çok özledim. Kasabaya gitmek isteyince rahmetli babam “ne işin var kasabanda. Millet aç, işine bak, buralara gelme” diye telkinde bulundu. Çocukluk ve gençlik yıllarım kasaba hasreti ile geçti. Mesleğimi çok hızlı öğrendim. 1964 yılında Makine-Kimya Endüstrisi Uçak Fabrikası’nda çalışmak için imtihana girdim ve başarılı oldum. 17 yaşımda oto döşeme ustası olarak işe başladım. Hemen ardından 18 yaşımda ustabaşı oldum. Çalışma azmimden dolayı askerlik dönüşü kendi işimi kurmaya karar verdim. 1970 yılında Başkent Oto Döşeme adı altında 12 metrekare küçük bir iş yeri açtım. Bir mesleki anımı anlatmadan geçemeyeceğim. O zamanlar işlerim yok denecek kadar durgundu. Aylar sonra iş yerime gelen düzgün kıyafetli bir adam “Oğlum ustanı çağır!” dedi. İçeride bir ben bir de çırak vardı. Ben de “Buyur Ağabey usta benim!” dedim. Adam “Sen çocuksun senden usta mı olur?” dedi. Neticede işi bitirmeden bana para ödemeyeceğini söyledi. Ben de “Beğenmezsen ödemezsin Ağabey.” dedim. Oto döşemesi için malzeme alacak param yoktu. Bir dostumdan borç para alarak malzemeleri aldıktan sonra işi müşteri memnun kalacak şekilde yaptım. Müşteri aracı teslim almaya geldiğinde şaşkınlığını gizleyemedi ve çok beğendiğini söyledi. İstediğim paradan daha fazlasını ödedi. O zamanlar ben adamın kim olduğunu bilmiyordum. Meğer Ankara’nın en büyük galericilerinden birisiymiş. Daha sonra kendisi devamlı müşterim oldu. Bu olaydan sonra yaşımı küçük gösterdiğimi anladım ve daha yaşlı göstermek için bıyık bırakmaya karar verdim.                1972 yılında evlendim. Evleninceye kadar gitmediğim kasabama 1974 yılında dünyaya gelen oğlum Ahmet ve eşimle beraber gittim. Memleketimin sevgisi doyumsuz bir aşka dönüştü.        Eski Belediye Başkanı H.HüseyinCansever ilk dönem seçildiğinde Ankara’da bizi ziyaret edip muhabbet köprüsünü kurdu. Yardımlaşmanın toprağımızla ödeşmenin yolunu açarak içimdeki hasreti alevlendi. Daha sonra kasabamın insanlarına, komşuluk ilişkilerine aşık oldum. Bütün imkanlarıma rağmen kasabamı uzun yıllar terk etmiş, hayırsız evlat, vefasız hemşeri düşüncesi ile kendimi suçladım. Yıllardır bunun acısını çıkarmanın gayretini taşıyorum. Anadolu insanının üstün meziyetini görerek hayran kaldım. İyi niyetleri karşısında hizmet hevesim günden güne körüklendi. Şunu iyi biliyorum ki hemşerilerime ne kadar hizmet etsem haklarını ödeyemem. Çünkü benim doğduğum yer. Ahde vefa doğduğum topraklara bir nebze faydalı olmak en büyük arzumdur. Ankara’ya gelen hemşerilerimizin konaklamada sıkıntı çekmemeleri için misafirhane açmayı Allah bana nasip etti. Bu misafirhane hemşerilerimin Ankara’da kendi evidir. Allah’ım nasip ederse hemşerilerimin duası ile daha iyilerini yapmak en büyük isteğimdir. Dualarınızı esirgememenizi rica ederim. Belediye başkanımız, dernek başkanımız ve meclis üyelerimizin istida şenliklerinin oluşumunda emeği geçen tüm hemşerilerimin yılda bir kerede olsa kasaba insanını bir arada toplamaya vesile oluyorlar. Böylelikle her yıl dostlarımızla hasret gideriyoruz. Her konuda yardımlaşmamız ve paylaşımlarımız artıyor.           Gelmiş geçmiş tüm hemşerilerimin ölenlere rahmet, kalanlara sağlıklı ömürler dileyerek minnetle anıyorum. Şenlik etkinliklerinin gelecek yıllarda da yaşatılmasını diliyorum. Kasabamıza hizmeti geçmiş olan milletvekillerimize, belediye başkanlarımıza ve tüm hemşerilerime şükranlarımı belirtir, başarılarının devamını dilerim. Bu ülke bizim, bu köy bizim köyümüz. Herkes kendine düşen hizmeti, fedakarlığı esirgemez ise kasabamız layık olduğu yerde olur. 1970 yılında kurduğum 12 metrekarelik iş yerim zamanla büyüdü ve gelişti. Soyadımızı taşıyan bir şirket kurup Group Baran otomotiv adı altında halen 5000 metrekare kapalı alan ve 150 civarında personelle başında oğullarım Ahmet ve Fatih Baran ile çalışıyoruz. Gayretim gelecekte de ülkeme ve hemşerilerime faydalı olmak. Hayatımda başarı varsa, kaybedeceğimi de bilsem yalan söylememeye borçluyum. Her zaman bunu evlatlarıma ve yanımda yetiştirdiğim elemanlarıma da aşılamanın gayreti içinde oldum. Hiçbir zaman insan ve parti ayrımı yapmadım. İnsanın özüne kilitlendim. Yeter ki insan olsun. Sevgimin ve hizmetimin karşılığını hep Allah’tan istedim. Kasabama hizmetlerini esirgemeyen ufku açık, örf ve adetlerimize bağlı medeni düşüncelerle donanımlı belediye başkanı ve meclis üyeleri, mevcut dernek yöneticilerine bu kitapta bana da ayırdıkları bölüm için teşekkür ediyorum.           Hemşerilerim ve ülkemin insanlarının her şeyin en güzeline layık olduklarını biliyorum. Ankara’ da kendimi kasabamın bir temsilci olarak görüyorum. Her türlü hizmetten haz alıyor, saygılarımı sunuyorum.              Gönül dolusu muhabbetlerimle…                                                                                  21/05/2005   2005 yılında Ortakaraören Belediyesi’nin Kültür ve Tanıtım Hizmeti kitabında yayınlanan biyografidir.                                                                       
Seydişehir Ortakaraören’li İşadamı İsmail Baran Eşiyle beraber gazetemize ziyarette bulundu.

Ankara’da yaşayan Seydişehir’i çok seven İş adamı İsmail baran; Biz eşimle beraber Seydişehir’i çok seviyoruz. Doğup büyüdüğümüz bu topraklar bizim için çok önemli. Onun için fırsat buldukça Seydişehir’e Geliyoruz diyerek memleketten bağını kopartmadığını ifade etti.

Ziyaretlerinde Toroslar Gazetesinin Seydişehir’e hizmetlerini Ankara’da hissettiklerini söyleyen İşadamı Baran gazetemizin sahibi ve Genel yayın Yönetmeni Ali Saylama bu çaba ve gayretlerinden dolayı kutladı.  

Seydişehir sevdalısı işadamı İsmail Baran sadece hemşerilerine hizmet için açtığı misafir hanesinde Ankara’ya işi düşenlere yardımcı olmasıyla tanınıyor.

Değerli işadamı ve Seydişehir sevdalısı İsmail Baranın geçtiğimiz yıllarda kaleme aldığı çok sevdiği Memleketiyle ilgili ve başarı dolu hayat hikâyesini içeren anlamlı yazısını gazetemiz ziyareti sebebiyle sizlerle paylaşıyoruz.

 

 

                                                             İSMAİL BARAN

10 Kasım 1947 yılında Seydişehir’in Ortakaraören kasabasında doğdum. İki oğlan bir kız babasıyım. Babam Garip oğlan öksüz Mehmet lakaplı Mehmet Baran’ın altı çocuğundan  beşincisiyim. İlkokulu dördüncü sınıfa kadar kasabamda okudum. 1959 yılında Ankara’ya kasabamdan ilk giden ağabeylerim Ekrem ve Cafer’in yanına gönderildim. Rahmetli babam ve annemin ileriyi görerek beni Ankara’ya göndermesi Anadolu insanının cesaret örneğidir. Anadolu’nun bağrındaki kasabamdan Türkiye’nin başkentine geldiğim ilk günlerde “köyden geldim şehre, şaşırdım birden bire” misali hissettim kendimi... Ekonomi ve yokluk diz boyu. Bir oda içinde kaldığımız evimiz dört duvardan ibaretti. Köy ekmeği ile şehre geldim.
     O dönemde şehir ekmeğine “pamuk kömbe” derdik. Kasabadan getirdiğim ekmeğin içine pamuk kömbeyi katık yapıp yiyor ve çayı defalarca demleyip içiyorduk.
     Okulu bitirdiğimde resim çektirdim. Fakat parasızlıktan alamadım. İlk ve tek ilkokul hatıramda böylece hiç olmadı. Ağabeylerim ve ben kendi ekmeğimizi kendimiz kazanmak zorunda idik. Sağlıklı bir işimiz yoktu. Bu arada devletin otobüsüne, trenine kaçak biniyor kendimi uyanık, açıkgözlü ve akıllı sanıyordum. Bunlar tabiî ki yokluk ve cehaletin getirdiği yanlışlardı. Ama şartlarım düzelince yaptığım bu yanlışları düzeltmem gerektiği için otobüs ve tren biletlerini fazlası ile alıp iptal ederek vicdanımı rahatlattım.

     Ortaokula gittim. Fakat okul hayatım ortaokul ikinci sınıfta rahatsızlandığımdan dolayı bitti. 1961 yılında sanayide çalışan komşumuz boş kalmamam için beni Oto Döşeme atölyesine çırak olarak verdi. Okula gidemememin eksikliğini sanatkar olarak tamamlama gayreti içinde gidermeye çalıştım.
      Aradan yıllar geçiyor, kasabamı, çocukluk anılarımı, çelik çomak oynamayı, ara gitti ve at kılından olan  topun peşinden koşmayı, zombayı, kömbeyi ve kasabamın sembolü han önündeki dumbayı çok özledim. Kasabaya gitmek isteyince rahmetli babam “ne işin var kasabanda. Millet aç, işine bak, buralara gelme” diye telkinde bulundu. Çocukluk ve gençlik yıllarım kasaba hasreti ile geçti. Mesleğimi çok hızlı öğrendim. 1964 yılında Makine-Kimya Endüstrisi Uçak Fabrikası’nda çalışmak için imtihana girdim ve başarılı oldum. 17 yaşımda oto döşeme ustası olarak işe başladım. Hemen ardından 18 yaşımda ustabaşı oldum. Çalışma azmimden dolayı askerlik dönüşü kendi işimi kurmaya karar verdim. 1970 yılında Başkent Oto Döşeme adı altında 12 metrekare küçük bir iş yeri açtım. Bir mesleki anımı anlatmadan geçemeyeceğim. O zamanlar işlerim yok denecek kadar durgundu. Aylar sonra iş yerime gelen düzgün kıyafetli bir adam “Oğlum ustanı çağır!” dedi. İçeride bir ben bir de çırak vardı. Ben de “Buyur Ağabey usta benim!” dedim. Adam “Sen çocuksun senden usta mı olur?” dedi. Neticede işi bitirmeden bana para ödemeyeceğini söyledi. Ben de “Beğenmezsen ödemezsin Ağabey.” dedim. Oto döşemesi için malzeme alacak param yoktu. Bir dostumdan borç para alarak malzemeleri aldıktan sonra işi müşteri memnun kalacak şekilde yaptım. Müşteri aracı teslim almaya geldiğinde şaşkınlığını gizleyemedi ve çok beğendiğini söyledi. İstediğim paradan daha fazlasını ödedi. O zamanlar ben adamın kim olduğunu bilmiyordum. Meğer Ankara’nın en büyük galericilerinden birisiymiş. Daha sonra kendisi devamlı müşterim oldu. Bu olaydan sonra yaşımı küçük gösterdiğimi anladım ve daha yaşlı göstermek için bıyık bırakmaya karar verdim.

               1972 yılında evlendim. Evleninceye kadar gitmediğim kasabama 1974 yılında dünyaya gelen oğlum Ahmet ve eşimle beraber gittim. Memleketimin sevgisi doyumsuz bir aşka dönüştü.
       Eski Belediye Başkanı H.HüseyinCansever ilk dönem seçildiğinde Ankara’da bizi ziyaret edip muhabbet köprüsünü kurdu. Yardımlaşmanın toprağımızla ödeşmenin yolunu açarak içimdeki hasreti alevlendi. Daha sonra kasabamın insanlarına, komşuluk ilişkilerine aşık oldum. Bütün imkanlarıma rağmen kasabamı uzun yıllar terk etmiş, hayırsız evlat, vefasız hemşeri düşüncesi ile kendimi suçladım. Yıllardır bunun acısını çıkarmanın gayretini taşıyorum. Anadolu insanının üstün meziyetini görerek hayran kaldım. İyi niyetleri karşısında hizmet hevesim günden güne körüklendi. Şunu iyi biliyorum ki hemşerilerime ne kadar hizmet etsem haklarını ödeyemem. Çünkü benim doğduğum yer. Ahde vefa doğduğum topraklara bir nebze faydalı olmak en büyük arzumdur. Ankara’ya gelen hemşerilerimizin konaklamada sıkıntı çekmemeleri için misafirhane açmayı Allah bana nasip etti. Bu misafirhane hemşerilerimin Ankara’da kendi evidir. Allah’ım nasip ederse hemşerilerimin duası ile daha iyilerini yapmak en büyük isteğimdir. Dualarınızı esirgememenizi rica ederim. Belediye başkanımız, dernek başkanımız ve meclis üyelerimizin istida şenliklerinin oluşumunda emeği geçen tüm hemşerilerimin yılda bir kerede olsa kasaba insanını bir arada toplamaya vesile oluyorlar. Böylelikle her yıl dostlarımızla hasret gideriyoruz. Her konuda yardımlaşmamız ve paylaşımlarımız artıyor.

   

      Gelmiş geçmiş tüm hemşerilerimin ölenlere rahmet, kalanlara sağlıklı ömürler dileyerek minnetle anıyorum. Şenlik etkinliklerinin gelecek yıllarda da yaşatılmasını diliyorum. Kasabamıza hizmeti geçmiş olan milletvekillerimize, belediye başkanlarımıza ve tüm hemşerilerime şükranlarımı belirtir, başarılarının devamını dilerim. Bu ülke bizim, bu köy bizim köyümüz. Herkes kendine düşen hizmeti, fedakarlığı esirgemez ise kasabamız layık olduğu yerde olur. 1970 yılında kurduğum 12 metrekarelik iş yerim zamanla büyüdü ve gelişti. Soyadımızı taşıyan bir şirket kurup Group Baran otomotiv adı altında halen 5000 metrekare kapalı alan ve 150 civarında personelle başında oğullarım Ahmet ve Fatih Baran ile çalışıyoruz. Gayretim gelecekte de ülkeme ve hemşerilerime faydalı olmak. Hayatımda başarı varsa, kaybedeceğimi de bilsem yalan söylememeye borçluyum. Her zaman bunu evlatlarıma ve yanımda yetiştirdiğim elemanlarıma da aşılamanın gayreti içinde oldum. Hiçbir zaman insan ve parti ayrımı yapmadım. İnsanın özüne kilitlendim. Yeter ki insan olsun. Sevgimin ve hizmetimin karşılığını hep Allah’tan istedim. Kasabama hizmetlerini esirgemeyen ufku açık, örf ve adetlerimize bağlı medeni düşüncelerle donanımlı belediye başkanı ve meclis üyeleri, mevcut dernek yöneticilerine bu kitapta bana da ayırdıkları bölüm için teşekkür ediyorum. 

         Hemşerilerim ve ülkemin insanlarının her şeyin en güzeline layık olduklarını biliyorum. Ankara’ da kendimi kasabamın bir temsilci olarak görüyorum. Her türlü hizmetten haz alıyor, saygılarımı sunuyorum.
   
         Gönül dolusu muhabbetlerimle…

                                                                                 21/05/2005

 

2005 yılında Ortakaraören Belediyesi’nin Kültür ve Tanıtım Hizmeti kitabında yayınlanan biyografidir.                                                                 

 

 

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve toroslargazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.