YARDIM ELİ UZATALIM AMA…

Güncel (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 31.01.2020 - 04:25, Güncelleme: 31.01.2020 - 04:25
 

YARDIM ELİ UZATALIM AMA…

Ali Saylam Köşe Yazısı

İHH tarafından geçtiğimiz günlerde bir tır dolusu ihtiyaç malzemesi İdlib’e gönderildi. Burada yapılan açıklamada depremzedeler için yardım konvoylarının yoğunluktan dolayı Elazığ bölgesinde bir süre bekletildiği, İdlib’de ki kardeşlerimizin acil ihtiyaçlarından dolayı önceliğin İdlib’e verildiği belirtildi. Böyle felaket durumlarda değil Türkiye’ye, dünyadaki Müslümanlara bile yardım elini uzatma konusunda öyle tahmin ediyorum ki ülkemiz birinci sıradadır. Bu güzel haslet, tabi ki bizim inancımızdan kaynaklanmaktadır. Bilindiği gibi bizim inancımızın en önemli emirlerinden; infak (yani malın fazlasını ihtiyacı olanlara dağıtmak), zekat, fitir ve sadaka yoluyla insanlara yardım etmek büyük sevaptır. Bu sebeple devletimizin de sosyal politikasının bu ahval çerçevesinde oluşturulması gerektiğini düşünüyorum. Özal’dan başlayarak özellikle bu hükümet döneminde de uygulanan sosyal politikalarla ihtiyaç sahiplerine devletin yardımda bulunması, kimseyi aç ve açık bırakmaması tabiatıyla çok önemlidir. Tabi bu politikalar evrensel açıdan da çok önemlidir. Bildiğim kadarıyla bu sosyal politikalar, AB’ye uyum yasalarından da kaynaklanmaktadır. Avrupa’da işleyişin ne kadar düzgün olduğu, devlet kurumlarının ve adalet mekanizmasının ne kadar sağlıklı olduğu hep anlatılır. Bizim de bu işleyişten ülke olarak faydalanmamız yerindedir. Tırnak içinde Avrupa’nın sadece Türkiye’ye karşı olan siyasi yaklaşımına bende karşıyım. Ama bu sosyal politikalarının fakir ve fukaraya ile ilgisi bizimle bağdaşmamaktadır. Klasik tabirle yüzde 98’i Müslüman olan ülkemizde yukarıda bahsettiğim yardımlaşma ile ilgili ibadetlerimizi kapsayan kendimize has bir sosyal politika üretmemiz gerekir. Ben öyle inanıyorum ki Suriye’de ki insanlar da dahil mağduriyet yaşayan bütün insanlığın, yardımlaşma inancı ve geleneğimizle devlete dahi gerek duymadan acil ihtiyaçları sağlanabilir. Şu anda ki durumda ise mağdur olan bu insanlar hem devletten yardım alıyor, hem de halkımızdan… Öyle ki bazı durumlarda imtiyazlı duruma dahi geliyorlar. Devlet bu sahadan çekilip sadece denetimiyle uğraşsa, buraya harcanan paraları da üretime yönlendirse daha sağlıklı olur diye düşünüyorum…
Ali Saylam Köşe Yazısı

İHH tarafından geçtiğimiz günlerde bir tır dolusu ihtiyaç malzemesi İdlib’e gönderildi.

Burada yapılan açıklamada depremzedeler için yardım konvoylarının yoğunluktan dolayı Elazığ bölgesinde bir süre bekletildiği, İdlib’de ki kardeşlerimizin acil ihtiyaçlarından dolayı önceliğin İdlib’e verildiği belirtildi.

Böyle felaket durumlarda değil Türkiye’ye, dünyadaki Müslümanlara bile yardım elini uzatma konusunda öyle tahmin ediyorum ki ülkemiz birinci sıradadır.

Bu güzel haslet, tabi ki bizim inancımızdan kaynaklanmaktadır.

Bilindiği gibi bizim inancımızın en önemli emirlerinden; infak (yani malın fazlasını ihtiyacı olanlara dağıtmak), zekat, fitir ve sadaka yoluyla insanlara yardım etmek büyük sevaptır.

Bu sebeple devletimizin de sosyal politikasının bu ahval çerçevesinde oluşturulması gerektiğini düşünüyorum.

Özal’dan başlayarak özellikle bu hükümet döneminde de uygulanan sosyal politikalarla ihtiyaç sahiplerine devletin yardımda bulunması, kimseyi aç ve açık bırakmaması tabiatıyla çok önemlidir.

Tabi bu politikalar evrensel açıdan da çok önemlidir. Bildiğim kadarıyla bu sosyal politikalar, AB’ye uyum yasalarından da kaynaklanmaktadır.

Avrupa’da işleyişin ne kadar düzgün olduğu, devlet kurumlarının ve adalet mekanizmasının ne kadar sağlıklı olduğu hep anlatılır.

Bizim de bu işleyişten ülke olarak faydalanmamız yerindedir.

Tırnak içinde Avrupa’nın sadece Türkiye’ye karşı olan siyasi yaklaşımına bende karşıyım.

Ama bu sosyal politikalarının fakir ve fukaraya ile ilgisi bizimle bağdaşmamaktadır.

Klasik tabirle yüzde 98’i Müslüman olan ülkemizde yukarıda bahsettiğim yardımlaşma ile ilgili ibadetlerimizi kapsayan kendimize has bir sosyal politika üretmemiz gerekir.

Ben öyle inanıyorum ki Suriye’de ki insanlar da dahil mağduriyet yaşayan bütün insanlığın, yardımlaşma inancı ve geleneğimizle devlete dahi gerek duymadan acil ihtiyaçları sağlanabilir.

Şu anda ki durumda ise mağdur olan bu insanlar hem devletten yardım alıyor, hem de halkımızdan…

Öyle ki bazı durumlarda imtiyazlı duruma dahi geliyorlar.

Devlet bu sahadan çekilip sadece denetimiyle uğraşsa, buraya harcanan paraları da üretime yönlendirse daha sağlıklı olur diye düşünüyorum…

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve toroslargazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.