KİTAPLARLA GEÇEN BİR ÖMÜR…

Güncel (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 08.02.2020 - 12:33, Güncelleme: 08.02.2020 - 12:33
 

KİTAPLARLA GEÇEN BİR ÖMÜR…

1977 yılında askerden döndükten sonra Seydişehir’de kitapçılık yapmaya başlayan Dinç Kitabevi’nin sahibi Hasan Dinç 45 yıldır ara vermeden mesleğine aşkla devam ediyor. Sadece kitap satmayı değil okumayı da çok seven Dinç uzun yıllardır yaptığı işi sayesinde Seydişehir tarihinin de hafızası sayılan yüzler arasında…

Son yıllarda internetin de hızla yayılması ile gittikçe ilgi azalan kitapçılığın Seydişehir’de ki en eski temsilcilerinden olan Hasan Dinç kitapçılığı ve Seydişehir’in kitaba olan tutumunu gazetemiz Toroslar’a anlattı. “İLİM İRFAN NOKTASINDA KÖPRÜ OLMAYA ÇALIŞIYORUM” Kitapçılık serüvenine nasıl başladığını anlatan Hasan Dinç; “1972’de Bozkır Kuruçay’dan Seyitler şehri Seydişehir’e geldik. O zaman biraz otelde çalıştık katiplik yaptık. Hayatı öğrendik. Seydişehir’i öğrendik.  1974’de askere gittik ve 1976’da döndük. 1977’de kitapçılığa başladım. O gün bugündür bu güzel mesleği yapıyorum. İnsanlara faydalı olmaya çalışıyorum. İlim irfan noktasında güzellik noktasında bir köprü olmaya çalışıyorum. Bu işi ve insanları seviyorum. Konya’mızın Seydişehir’i seyitler şehrini çok seviyorum. Seyyid Harun Veli Hazretlerinden, Abdullah Efendi Hazretlerinden, Memiş Efendi’den manen besleniyorum. O huzuru yaşıyorum. Bizden önce kitapçı abilerimiz vardı. Sağlamlar, Basriler vs. Onlar işi bıraktılar, rahmetli oldular. Güray Kitabevi vardı. Onlar işi bırakınca biz birinci sıraya yerleştik. En eski biziz. Tabi arkadaşlarımız var. Onlarla diyalogumuz, irtibatımız çok iyi. Yaş bakımından, kıdem bakımından biz birinci sıradayız. Ama potansiyel olarak öbür arkadaşlar bizden çok ileride. Bende onların bu performansını zevkle keyifle izleyip tebrik ediyorum.” şeklinde konuştu. “EHL-İ KİTABIZ” Mesleğini 45 yıldır aşkla icra eden Hasan Dinç, daha fazla kitap okunması için de kendisine düşeni yapmaya devam edeceğini de belirterek; “Kitapçılık ayrı bir şey. Kitapçılık gönül işi. Ben kitapları okuyorum. Hem okumaktan hem satmaktan zevk alıyorum. Burada 45 yıllık bir emeğimiz var. Bir çeşidimiz var. Onu korumaya çalışıyoruz. Millet de beni Kitapçı Hasan Dinç olarak tanıyor. Levhamızı da “Dinç Kitabevi” olarak yazdık. Kırtasiye falan koymadık. Kırtasiyeyi biz garnitür olarak kabul ediyoruz. Ana yemeğimiz kitaptır. Kitapçıyız. Ehl-i kitabız. Kitapların çok satılmasını, çok okunmasını, ilim irfan sahibi olunmasını, bu cennet vatanda bu güzel duygularla kardeşçe yaşamayı ve huzurlu olmayı arzu ediyoruz.” dedi. “HER GÜN KİTAP OKUYUP, İNSANLARLA SOHBET EDEREK BESLENİYORUM” Kitapları sadece satmakla kalmayıp aynı zamanda iyi bir okur olarak düzenli şekilde kitap okuduğunu da belirten Hasan Dinç kitaplar ile arasında ki bağı da anlattı. Evinde de kütüphanesi olduğunu ve okuduklarını ailesi ile de paylaştığını söyleyen Dinç; “Ben her gün okurum. Her gün böyle sizin gibi güzel insanlarla konuşurum. Benim beslenmem böyledir. Sabahtan akşama kadar 8-10 kişi gelir. Onlarla çay kahve içer, sohbet ederim. Onların fikirlerinden beslenir, samimiyetlerinden huzur bulurum. Evimde de kütüphanem var. Evde de okurum. İki tane takvim var her gün takvimleri okurum. Okuduklarımı torunlarımla, eşimle, çocuklarımla paylaşırım. Bunlar bana zevk veriyor, keyif veriyor.” ifadelerini kullandı. KİTAPÇILARIN ALTIN ÇAĞI… 1977 yılından bu yana Seydişehir’de ki değişen kitapçı esnaflığını anlatan Hasan Dinç; “Kitapçılığa başladığım ilk yıllarda kitapçı sayısı oldukça azdı. İlçede sadece 3-4 kitapçı vardı. Fabrikada o zaman 8-10 bin kadar işçi vardı. Kitapçılar o zaman altın çağını yaşıyordu. O zaman kitaplar sınırlıydı. Yabancı klasikler, yerli klasikler vs. Hepsi 500-600 taş çatlasın 1000 kitap vardı. Zamanla kitap türü çok arttı. Ondan sonra kitapçılar 20-22’ye kadar yükseldi. Ama 5-10 senedir bazı arkadaşlarımız maalesef işlerini bırakmak zorunda kaldılar. Şu anda yine 7-8 kitapçıyız. Bu da Seydişehir’e yetiyor.” dedi. “SEYDİŞEHİRLİLERİN KİTAP OKUMA ALIŞKANLIĞI VAR” Seydişehirlilerin kitaba yaklaşımının güzel ve umut verici olduğunu söyleyen Dinç; “Seydişehir’de kitaba yaklaşım güzel. Çünkü burada bir kültür mozaiği var. Bu fabrika bize bir kültür mozaiği bıraktı. O bakımdan insanlar sosyal olarak çok iyi bir durumda. Kitaba karşı ilgileri var. Tabi şu son 2 senedir kitaplar biraz pahalandı. Ama buna rağmen satıyoruz, insanlar okuyor. Sık sık burada konferanslar oluyor. Onlar da kitap satışını etkiliyor.” dedi. “KİTAPLAR İLE GENÇLİĞİ ELİMİZDE TUTMAK ZORUNDAYIZ” İçimizde bir uhde, üzüntü olan bir durumu da gözlemliyoruz. Gençlerimizin okudukları kitaplardan %40-50’si edebiyattan uzak. Hatta bazı kitaplar nasıl yayınlanıyor. Nasıl onlara müsaade ediliyor ben hayret ediyorum. Bu kitaplar tamamen örfümüzle ve ahlakımızla taban tabana zıt kitaplar. Bunlar gençliğin elinde dolaşıyor, bunları okuyorlar. Bunlar iyi bir şey değil. Bize yakışanı yapmamız lazım. Bizim aslımız neslimiz belli. Biz Müslümanız, Türk’üz. Bizim liderimiz var, bizim Peygamberimiz var. Emevilerden, Abbasilerden, Selçuklulardan, Osmanlılardan bugüne kadar geldiğimiz; dünyaya medeniyet ışıkları yaktığımız müthiş bir kültürümüz var bizim. Bundan koparsak zarar ederiz. Bu bağlamda Seydişehir bir Anadolu şehri. Burası Seyyid Harun Veli Hazretlerinin diyarı. Diğer memleketlerle burayı kıyasladığımız zaman biz çok çok iyiyiz. Ama kan kaybını görüyorum. Bu kan kaybını durdurmak lazım. Huzurlu yaşamak için kurallarımızı, dinimizi, örfümüzü ve adetlerimizi ön planda tutmak zorundayız. Canlı tutmak zorundayız. Bunun bir yolu da kitaplar. Kitaplar ilmin irfanın membaadır, köprüsüdür. Burada Diyanetin, Millî Eğitim Bakanlığı’nın, Kültür Bakanlığı’nın üzerine çok şeyler düşüyor. Bu kurumların gençlerin kültür noktasından kopmamaları için daha ciddi faaliyetler sürdürmeleri lazım.” şeklinde konuştu.
1977 yılında askerden döndükten sonra Seydişehir’de kitapçılık yapmaya başlayan Dinç Kitabevi’nin sahibi Hasan Dinç 45 yıldır ara vermeden mesleğine aşkla devam ediyor. Sadece kitap satmayı değil okumayı da çok seven Dinç uzun yıllardır yaptığı işi sayesinde Seydişehir tarihinin de hafızası sayılan yüzler arasında…

Son yıllarda internetin de hızla yayılması ile gittikçe ilgi azalan kitapçılığın Seydişehir’de ki en eski temsilcilerinden olan Hasan Dinç kitapçılığı ve Seydişehir’in kitaba olan tutumunu gazetemiz Toroslar’a anlattı.

“İLİM İRFAN NOKTASINDA KÖPRÜ OLMAYA ÇALIŞIYORUM”

Kitapçılık serüvenine nasıl başladığını anlatan Hasan Dinç; “1972’de Bozkır Kuruçay’dan Seyitler şehri Seydişehir’e geldik. O zaman biraz otelde çalıştık katiplik yaptık. Hayatı öğrendik. Seydişehir’i öğrendik.  1974’de askere gittik ve 1976’da döndük. 1977’de kitapçılığa başladım. O gün bugündür bu güzel mesleği yapıyorum. İnsanlara faydalı olmaya çalışıyorum. İlim irfan noktasında güzellik noktasında bir köprü olmaya çalışıyorum. Bu işi ve insanları seviyorum. Konya’mızın Seydişehir’i seyitler şehrini çok seviyorum. Seyyid Harun Veli Hazretlerinden, Abdullah Efendi Hazretlerinden, Memiş Efendi’den manen besleniyorum. O huzuru yaşıyorum. Bizden önce kitapçı abilerimiz vardı. Sağlamlar, Basriler vs. Onlar işi bıraktılar, rahmetli oldular. Güray Kitabevi vardı. Onlar işi bırakınca biz birinci sıraya yerleştik. En eski biziz. Tabi arkadaşlarımız var. Onlarla diyalogumuz, irtibatımız çok iyi. Yaş bakımından, kıdem bakımından biz birinci sıradayız. Ama potansiyel olarak öbür arkadaşlar bizden çok ileride. Bende onların bu performansını zevkle keyifle izleyip tebrik ediyorum.” şeklinde konuştu.

“EHL-İ KİTABIZ”

Mesleğini 45 yıldır aşkla icra eden Hasan Dinç, daha fazla kitap okunması için de kendisine düşeni yapmaya devam edeceğini de belirterek; “Kitapçılık ayrı bir şey. Kitapçılık gönül işi. Ben kitapları okuyorum. Hem okumaktan hem satmaktan zevk alıyorum. Burada 45 yıllık bir emeğimiz var. Bir çeşidimiz var. Onu korumaya çalışıyoruz. Millet de beni Kitapçı Hasan Dinç olarak tanıyor. Levhamızı da “Dinç Kitabevi” olarak yazdık. Kırtasiye falan koymadık. Kırtasiyeyi biz garnitür olarak kabul ediyoruz. Ana yemeğimiz kitaptır. Kitapçıyız. Ehl-i kitabız. Kitapların çok satılmasını, çok okunmasını, ilim irfan sahibi olunmasını, bu cennet vatanda bu güzel duygularla kardeşçe yaşamayı ve huzurlu olmayı arzu ediyoruz.” dedi.

“HER GÜN KİTAP OKUYUP, İNSANLARLA SOHBET EDEREK BESLENİYORUM”

Kitapları sadece satmakla kalmayıp aynı zamanda iyi bir okur olarak düzenli şekilde kitap okuduğunu da belirten Hasan Dinç kitaplar ile arasında ki bağı da anlattı. Evinde de kütüphanesi olduğunu ve okuduklarını ailesi ile de paylaştığını söyleyen Dinç; “Ben her gün okurum. Her gün böyle sizin gibi güzel insanlarla konuşurum. Benim beslenmem böyledir. Sabahtan akşama kadar 8-10 kişi gelir. Onlarla çay kahve içer, sohbet ederim. Onların fikirlerinden beslenir, samimiyetlerinden huzur bulurum. Evimde de kütüphanem var. Evde de okurum. İki tane takvim var her gün takvimleri okurum. Okuduklarımı torunlarımla, eşimle, çocuklarımla paylaşırım. Bunlar bana zevk veriyor, keyif veriyor.” ifadelerini kullandı.

KİTAPÇILARIN ALTIN ÇAĞI…

1977 yılından bu yana Seydişehir’de ki değişen kitapçı esnaflığını anlatan Hasan Dinç; “Kitapçılığa başladığım ilk yıllarda kitapçı sayısı oldukça azdı. İlçede sadece 3-4 kitapçı vardı. Fabrikada o zaman 8-10 bin kadar işçi vardı. Kitapçılar o zaman altın çağını yaşıyordu. O zaman kitaplar sınırlıydı. Yabancı klasikler, yerli klasikler vs. Hepsi 500-600 taş çatlasın 1000 kitap vardı. Zamanla kitap türü çok arttı. Ondan sonra kitapçılar 20-22’ye kadar yükseldi. Ama 5-10 senedir bazı arkadaşlarımız maalesef işlerini bırakmak zorunda kaldılar. Şu anda yine 7-8 kitapçıyız. Bu da Seydişehir’e yetiyor.” dedi.

“SEYDİŞEHİRLİLERİN KİTAP OKUMA ALIŞKANLIĞI VAR”

Seydişehirlilerin kitaba yaklaşımının güzel ve umut verici olduğunu söyleyen Dinç; “Seydişehir’de kitaba yaklaşım güzel. Çünkü burada bir kültür mozaiği var. Bu fabrika bize bir kültür mozaiği bıraktı. O bakımdan insanlar sosyal olarak çok iyi bir durumda. Kitaba karşı ilgileri var. Tabi şu son 2 senedir kitaplar biraz pahalandı. Ama buna rağmen satıyoruz, insanlar okuyor. Sık sık burada konferanslar oluyor. Onlar da kitap satışını etkiliyor.” dedi.

“KİTAPLAR İLE GENÇLİĞİ ELİMİZDE TUTMAK ZORUNDAYIZ”

İçimizde bir uhde, üzüntü olan bir durumu da gözlemliyoruz. Gençlerimizin okudukları kitaplardan %40-50’si edebiyattan uzak. Hatta bazı kitaplar nasıl yayınlanıyor. Nasıl onlara müsaade ediliyor ben hayret ediyorum. Bu kitaplar tamamen örfümüzle ve ahlakımızla taban tabana zıt kitaplar. Bunlar gençliğin elinde dolaşıyor, bunları okuyorlar. Bunlar iyi bir şey değil. Bize yakışanı yapmamız lazım. Bizim aslımız neslimiz belli. Biz Müslümanız, Türk’üz. Bizim liderimiz var, bizim Peygamberimiz var. Emevilerden, Abbasilerden, Selçuklulardan, Osmanlılardan bugüne kadar geldiğimiz; dünyaya medeniyet ışıkları yaktığımız müthiş bir kültürümüz var bizim. Bundan koparsak zarar ederiz. Bu bağlamda Seydişehir bir Anadolu şehri. Burası Seyyid Harun Veli Hazretlerinin diyarı. Diğer memleketlerle burayı kıyasladığımız zaman biz çok çok iyiyiz. Ama kan kaybını görüyorum. Bu kan kaybını durdurmak lazım. Huzurlu yaşamak için kurallarımızı, dinimizi, örfümüzü ve adetlerimizi ön planda tutmak zorundayız. Canlı tutmak zorundayız. Bunun bir yolu da kitaplar. Kitaplar ilmin irfanın membaadır, köprüsüdür. Burada Diyanetin, Millî Eğitim Bakanlığı’nın, Kültür Bakanlığı’nın üzerine çok şeyler düşüyor. Bu kurumların gençlerin kültür noktasından kopmamaları için daha ciddi faaliyetler sürdürmeleri lazım.” şeklinde konuştu.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve toroslargazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.