Nerede o eski Seydişehir?

Röportaj (STG) - SEYDİŞEHİR TOROSLAR GAZETESİ | 16.12.2021 - 12:44, Güncelleme: 16.12.2021 - 12:44
 

Nerede o eski Seydişehir?

Konya'nın duayen gazetecilerinden Gazeteci-Yazar Mustafa Güden arkadaşımızın Toroslar Gazetesi için kaleme aldığı köşe yazısı

Konya’nın eski gazetelerinden Işık’ın 1964 yılının ekim ayında yayınlanan son nüshasını incelerken Anahtar Deliği adlı köşenin yazarı Ünal Ketencioğlu’nun gençlik yıllarına dair fotoğrafını görünce, Etibank SAS futbol takımını verdikleri büyük emekler neticesinde 2. Lige, yani bugünkü Süper Ligin bir alt kategorisi olan 1.Lige nasıl taşıdıklarını hatırladım. Konyaspor 2. Ligde şampiyon olup 1. Lige yükselmeyi ilke edinmiş, şehir bütün unsurlarıyla bu hedefe odaklanmıştı. Dedim ya, o yıllardaki 2. Lig şimdiki 1. Lige tekabül ediyordu. Bir de 3. Ligde ortalığı kasıp kavuran Etibank SAS’ımız vardı. Etibank deyince, çoğu kimsenin aklına banka takımı olduğu gelir, SAS kısaltmasına bir anlam veremeyen de olurdu. Oysa “SAS” Seydişehir Alüminyum Spor’un sevimli ve gizemli kısaltmasından başka bir anlam ihtiva etmiyordu. Allah sağlık selamet versin; Teknik Direktör Arif Çetinkaya, TSK’dan edindiği disiplin ile profesyonel futbol kültürünü harmanlayıp Bordo Beyazlı takıma şampiyonluğun yolunu açmıştı. Yerel gazeteler, bilhassa da Konya’nın ilk ofset gazetesi Yeni Meram’ın Cihat Yazıcı-Sabit Horasan yönetimindeki spor sayfası Etibank haberlerinde çok cömertti. Nasıl olmasın ki; her şeyden evvel klişe dertleri yoktu, dilediklerince fotoğraf kullanabiliyorlardı. Bir gün Erdoğan Saynak, diğer gün Mete Dereli, başka bir zaman Ünal Ketencioğlu, Seydişehir’i ve Etibank’ı spor camiasının gündeminde tutan açıklamalar yapardı. Kimler yoktu ki o takımda; kaleci Fikret Ünlü, Birol Yalçın, İsmail Ölmez, Ramazan Karakurt, santrfor Vedat Öztokmak, virtüöz Hasan Hüseyin Gümüş, sağ açık Salih Eken, sağ bek Erol Mıngır, Kocaelili Asım, Sarı Levent (Bayram) , Luçi lakaplı levent, Adem Aslan, Sarıyerli Naci, Haydar ve daha niceleri… O sezonun sonu Konyaspor için hüsran olsa da futbol camiası Etibank SAS’ın 3. Ligde şampiyon olup 2.Lige yükselmesiyle gururlanarak “Seneye kardeş dayanışmasıyla Konyaspor birinci lige yükselir” diye teselli bulmuştu. Gel gör ki onu da beceremedik; kardeşliğin hakkını verip birbirimizin eksiğine yama olamadık. Deve dişi gibi şehir takımları arasında acemi bir ilçe takımı olarak amatör ruhla mücadele edip, 3. Lige dönmüştü Etibank SAS. Sezona Teknik Direktör Erkan Yanardağ ile başlayıp Kazım Admış ile devam eden takımda merhum Sadettin Kuloğlu’nun da emeği vardı. Konyaspor’dan Nuri Mehtap, Mustafa Düzkaya, Mustafa Bakım, İsmail Ölmez, Hasan Hüseyin Gümüş, Levent Bayram, Fikret Ünlü ve Mehmet Gönenir o sezonki takımda olan bazı oyunculardı. Sonraki yıllarda zaman zaman şampiyonluk arzuları depreşse de Seydişehir bir daha o motivasyona erişemedi. Zira arkasında o dönemdeki dozda müessese desteği kalmamıştı. Sonra bir sezon… Sevgili dostum Hasan Leventoğlu hem fabrika çalışanı, hem Etibank SAS’ın altyapı Antrenörü hem de bizim gazete Konya Postası’nın fahri Seydişehir muhabiriydi. Etibank SAS 3. Ligde şampiyon olmak için bir enerji oluşturma gayretindeydi. Teknik Direktör Cengiz Turcan ile kafa kafaya verip takıma nasıl güç katacaklarını konuştukları bir sırada Leventoğlu beni aradı. Hal hatır faslından sonra “Cengiz hocamla beraberiz, selamı var. Bizim takımın enerjisini yükseltecek, oyuncuların motivasyonunu artıracak bir oyuncu almak istiyoruz. Konyaspor’dan kimi önerirsin? diye sordu. “Bizim takımda banko oynaması gereken iki delikanlı var da bizimkiler oynatma cesaretini gösteremeyecek. Fikret Bademci ile Hasan Hüseyin Köse’yi götürün, sahaya iki takım kalibresinde çıkarsınız” dediğimi hatırlıyorum. Bu iki futbolcunun katılmasıyla Etibank SAS ateşlenmiş rokete dönmüştü ama futbolun yan unsurlarının bertaraf edilmesini gerektiren bir mücadele sahası boş kalmıştı! Sonraki yıllarda hem Hasan Hüseyin hem de Fikret Konyaspor’dan başlayarak fevkalade başarılı bir profesyonel süreç yaşadı. Etibank’ın futbol takımından bahsederken altyapıdan onlarca cevheri parlatıp futbol dünyamıza kazandıran merhum Nuri Mutlu’ya bir Fatiha bahşetmeden geçmek olmaz. Mekânı cennet olsun. Fikret Ilgaz dâhil pek çok profesyonel futbolcu üzerinde emeği vardır. Etibank SAS’ın kanatları öylesine genişti ki; Bulgar mezaliminden kaçan güreşçilerin de sığınağı olmuştu. Ali Kayalı ve Efraim Kamberoğlu dâhil serbest stil güreşte dünya ve Olimpiyat madalyaları kazanan güreşçiler küpe dağının eteğinde, 9 katlının gölgesine sığınmıştı. Hatıra valizini açmışken, Seydişehirlileri çileden çıkaran ve bize hayatımızın en zor saatlerini yaşatan trajikomik bir hadiseyi de nakledelim ki eksik olmasın. Antalya’da devre arası kampı yapan Konyaspor dönüş yolunda Etibank SAS ile hazırlık maçı yapacaktı. Cuma günü öğleden sonra işleri bitirip, şu sıralarda TRT’de maç anlatımı yapan Cüneyt Ersan ve Yeni Konya’dan Mehmet Yenikaynak ile Seydişehir’in yolunu tuttuk. Hasan Leventoğlu, Şeref Değirmenönü, Sami Akbaş, Mustafa Sarıkamış, Enver Haykır ve daha pek çok gazeteci dostumuz bayram havasında karşıladı bizi. İlçe turundan dönerken fabrika bahçesinde Recep Çınar, Ahmet Eser ve ismet Karababa ile karşılaşmamız ise hoş bir sürpriz oldu. Geleceklerini söylememişlerdi ama ertesi gün mesai olmadığından çıkıp gelmişlerdi. Yemekten sonra muhabbet faslında Sami Akbaş “Arkadaşlar benim televizyonda canlı programım var” deyince “Haydi git” dedik. “Beraber gideceğiz, programın konukları sizsiniz” diye karşılık verdi. Hiçbir hazırlığımız yoktu; hatta Sami’de hazırlanmamıştı. Konusuz bir programın zoraki konukları olarak SEY TV’nin stüdyosuna gittik. O sıralarda bir Konya milletvekili Beyşehir’i İl yapma sözü verince, Seydişehir halkı “Biz de il olacağız” diye Ankara’ya yürümüştü. Hoş onca yıl sonra ne Seydişehir ne Beyşehir ve hatta ne Ereğli ve ne de Akşehir il olabildi. O yıllarda siyasetçilerin en geçer sözüydü köylere kasabalık, kasabalara ilçelik, ilçelere vilayetlik vaat etmek! Neyse biz konumuza dönelim. Sami esprileriyle, fıkralarıyla ortamı ısıtmayı bilen matrak bir arkadaşımızdı. Yayın öncesinde anlattığı gülme garantili fıkralarına bir de program içinde sürç-i lisan ederek grekoromen yerine gkeromen deyip, üzerine Cüneyt’e Cengiz bey diye hitap etmesi eklenince bizim arkadaşların ciddiyet telleri koptu. Cüneyt gülmekten kendini yere attı, Recep kameraya sırtını dönüp yüzünü kapatmaya çalıştı, Mehmet koltuğa kapandı. Ahmet Eser bir eliyle ağzını örterken göbek hizasına getirdiği diğer eliyle rejiye makas işareti yapıyor. Bana nasıl bir sükunet hâsıl olmuşsa, buz gibiyim ve sözü almaya çalışıyorum, “Sami bey konuya ben devam edeyim” diyorum ama dinleyen kim? O karşısında gülme krizine tutulanların şaşkınlığına kapılmış durumda. Neyse reji yayını kesip ekrana reklam vermiş ama Hasan Leventoğlu’nun hışımla içeriye giriş sahnesi unutulmazdı. “Beyler, böyle devam ederseniz Seydişehir burayı taşlayacak linç edileceksiniz!” Aman Ya Rabbi! İsmet, Şeref, Sarıkamış doluştular içeriye, hepsi şoke durumdaydı. Ve telefonların ardı arkası kesilmiyordu. 15 dakikadan fazla mola verdikten sonra, sahada futbolcuların yaptığı gibi, stüdyo ortasında bir halka oluşturup “Hadi bu maçı alacağız” yerine “Haydi bu programın ikinci yarısında Seydişehir bize teşekkür etsin” dedik. Vakit gece yarısını geçip ertesi güne döneli neredeyse iki saat olmuştu ama program soluksuz devam ediyor, protesto telefonlarının yerine müthiş sorular geliyordu. En sonunda “Yorulduk” deyip seyircilerden izin isteyerek programı bitirebilmiştik. Güne geç başlayınca, profesyonel maçtan önceki genç takım maçına yetişmekte zorlanmıştım. Kimdi hatırlamıyorum ama seremoni yaptıran hakeme giriş kapısından “Takım fotoğrafları çekmek istediğimi” haykırdığımda ben yarı çamur sahadan varıncaya kadar o iki takımın futbolcularını da fotoğraf pozisyonuna hazırlamıştı. Evet, Seydişehir il olmadı ama Etibank fabrikası,  Rize’de spora verdiği destekle hayranlık uyandıran bir müteşebbis yönetiminde hâlen varlığını sürdürüyor. En son Hakkı Balcı dostumuzun kitabı çıktığında, “ateş almalık” yerine “imza almalık” olarak, yağmurlu bir günde Seydişehir’e varıp, MÜSİAD sosyal tesislerinde dostlarla hasbihalden sonra iz üzere dönmüştük. Seydişehir şöyle silkinip kendine gelse, Eti Alüminyum yönetimiyle bir bütünlük oluşturup sportif başarıların yolunu açacak projelere can verilse ne iyi olur.
Konya'nın duayen gazetecilerinden Gazeteci-Yazar Mustafa Güden arkadaşımızın Toroslar Gazetesi için kaleme aldığı köşe yazısı

Konya’nın eski gazetelerinden Işık’ın 1964 yılının ekim ayında yayınlanan son nüshasını incelerken Anahtar Deliği adlı köşenin yazarı Ünal Ketencioğlu’nun gençlik yıllarına dair fotoğrafını görünce, Etibank SAS futbol takımını verdikleri büyük emekler neticesinde 2. Lige, yani bugünkü Süper Ligin bir alt kategorisi olan 1.Lige nasıl taşıdıklarını hatırladım.

Konyaspor 2. Ligde şampiyon olup 1. Lige yükselmeyi ilke edinmiş, şehir bütün unsurlarıyla bu hedefe odaklanmıştı. Dedim ya, o yıllardaki 2. Lig şimdiki 1. Lige tekabül ediyordu. Bir de 3. Ligde ortalığı kasıp kavuran Etibank SAS’ımız vardı. Etibank deyince, çoğu kimsenin aklına banka takımı olduğu gelir, SAS kısaltmasına bir anlam veremeyen de olurdu. Oysa “SAS” Seydişehir Alüminyum Spor’un sevimli ve gizemli kısaltmasından başka bir anlam ihtiva etmiyordu.

Allah sağlık selamet versin; Teknik Direktör Arif Çetinkaya, TSK’dan edindiği disiplin ile profesyonel futbol kültürünü harmanlayıp Bordo Beyazlı takıma şampiyonluğun yolunu açmıştı. Yerel gazeteler, bilhassa da Konya’nın ilk ofset gazetesi Yeni Meram’ın Cihat Yazıcı-Sabit Horasan yönetimindeki spor sayfası Etibank haberlerinde çok cömertti. Nasıl olmasın ki; her şeyden evvel klişe dertleri yoktu, dilediklerince fotoğraf kullanabiliyorlardı. Bir gün Erdoğan Saynak, diğer gün Mete Dereli, başka bir zaman Ünal Ketencioğlu, Seydişehir’i ve Etibank’ı spor camiasının gündeminde tutan açıklamalar yapardı.

Kimler yoktu ki o takımda; kaleci Fikret Ünlü, Birol Yalçın, İsmail Ölmez, Ramazan Karakurt, santrfor Vedat Öztokmak, virtüöz Hasan Hüseyin Gümüş, sağ açık Salih Eken, sağ bek Erol Mıngır, Kocaelili Asım, Sarı Levent (Bayram) , Luçi lakaplı levent, Adem Aslan, Sarıyerli Naci, Haydar ve daha niceleri…

O sezonun sonu Konyaspor için hüsran olsa da futbol camiası Etibank SAS’ın 3. Ligde şampiyon olup 2.Lige yükselmesiyle gururlanarak “Seneye kardeş dayanışmasıyla Konyaspor birinci lige yükselir” diye teselli bulmuştu. Gel gör ki onu da beceremedik; kardeşliğin hakkını verip birbirimizin eksiğine yama olamadık.

Deve dişi gibi şehir takımları arasında acemi bir ilçe takımı olarak amatör ruhla mücadele edip, 3. Lige dönmüştü Etibank SAS. Sezona Teknik Direktör Erkan Yanardağ ile başlayıp Kazım Admış ile devam eden takımda merhum Sadettin Kuloğlu’nun da emeği vardı. Konyaspor’dan Nuri Mehtap, Mustafa Düzkaya, Mustafa Bakım, İsmail Ölmez, Hasan Hüseyin Gümüş, Levent Bayram, Fikret Ünlü ve Mehmet Gönenir o sezonki takımda olan bazı oyunculardı.

Sonraki yıllarda zaman zaman şampiyonluk arzuları depreşse de Seydişehir bir daha o motivasyona erişemedi. Zira arkasında o dönemdeki dozda müessese desteği kalmamıştı.

Sonra bir sezon… Sevgili dostum Hasan Leventoğlu hem fabrika çalışanı, hem Etibank SAS’ın altyapı Antrenörü hem de bizim gazete Konya Postası’nın fahri Seydişehir muhabiriydi. Etibank SAS 3. Ligde şampiyon olmak için bir enerji oluşturma gayretindeydi. Teknik Direktör Cengiz Turcan ile kafa kafaya verip takıma nasıl güç katacaklarını konuştukları bir sırada Leventoğlu beni aradı. Hal hatır faslından sonra “Cengiz hocamla beraberiz, selamı var. Bizim takımın enerjisini yükseltecek, oyuncuların motivasyonunu artıracak bir oyuncu almak istiyoruz. Konyaspor’dan kimi önerirsin? diye sordu. “Bizim takımda banko oynaması gereken iki delikanlı var da bizimkiler oynatma cesaretini gösteremeyecek. Fikret Bademci ile Hasan Hüseyin Köse’yi götürün, sahaya iki takım kalibresinde çıkarsınız” dediğimi hatırlıyorum. Bu iki futbolcunun katılmasıyla Etibank SAS ateşlenmiş rokete dönmüştü ama futbolun yan unsurlarının bertaraf edilmesini gerektiren bir mücadele sahası boş kalmıştı! Sonraki yıllarda hem Hasan Hüseyin hem de Fikret Konyaspor’dan başlayarak fevkalade başarılı bir profesyonel süreç yaşadı.

Etibank’ın futbol takımından bahsederken altyapıdan onlarca cevheri parlatıp futbol dünyamıza kazandıran merhum Nuri Mutlu’ya bir Fatiha bahşetmeden geçmek olmaz. Mekânı cennet olsun. Fikret Ilgaz dâhil pek çok profesyonel futbolcu üzerinde emeği vardır.

Etibank SAS’ın kanatları öylesine genişti ki; Bulgar mezaliminden kaçan güreşçilerin de sığınağı olmuştu. Ali Kayalı ve Efraim Kamberoğlu dâhil serbest stil güreşte dünya ve Olimpiyat madalyaları kazanan güreşçiler küpe dağının eteğinde, 9 katlının gölgesine sığınmıştı.

Hatıra valizini açmışken, Seydişehirlileri çileden çıkaran ve bize hayatımızın en zor saatlerini yaşatan trajikomik bir hadiseyi de nakledelim ki eksik olmasın. Antalya’da devre arası kampı yapan Konyaspor dönüş yolunda Etibank SAS ile hazırlık maçı yapacaktı. Cuma günü öğleden sonra işleri bitirip, şu sıralarda TRT’de maç anlatımı yapan Cüneyt Ersan ve Yeni Konya’dan Mehmet Yenikaynak ile Seydişehir’in yolunu tuttuk. Hasan Leventoğlu, Şeref Değirmenönü, Sami Akbaş, Mustafa Sarıkamış, Enver Haykır ve daha pek çok gazeteci dostumuz bayram havasında karşıladı bizi. İlçe turundan dönerken fabrika bahçesinde Recep Çınar, Ahmet Eser ve ismet Karababa ile karşılaşmamız ise hoş bir sürpriz oldu. Geleceklerini söylememişlerdi ama ertesi gün mesai olmadığından çıkıp gelmişlerdi.

Yemekten sonra muhabbet faslında Sami Akbaş “Arkadaşlar benim televizyonda canlı programım var” deyince “Haydi git” dedik. “Beraber gideceğiz, programın konukları sizsiniz” diye karşılık verdi. Hiçbir hazırlığımız yoktu; hatta Sami’de hazırlanmamıştı. Konusuz bir programın zoraki konukları olarak SEY TV’nin stüdyosuna gittik.

O sıralarda bir Konya milletvekili Beyşehir’i İl yapma sözü verince, Seydişehir halkı “Biz de il olacağız” diye Ankara’ya yürümüştü. Hoş onca yıl sonra ne Seydişehir ne Beyşehir ve hatta ne Ereğli ve ne de Akşehir il olabildi. O yıllarda siyasetçilerin en geçer sözüydü köylere kasabalık, kasabalara ilçelik, ilçelere vilayetlik vaat etmek! Neyse biz konumuza dönelim. Sami esprileriyle, fıkralarıyla ortamı ısıtmayı bilen matrak bir arkadaşımızdı. Yayın öncesinde anlattığı gülme garantili fıkralarına bir de program içinde sürç-i lisan ederek grekoromen yerine gkeromen deyip, üzerine Cüneyt’e Cengiz bey diye hitap etmesi eklenince bizim arkadaşların ciddiyet telleri koptu. Cüneyt gülmekten kendini yere attı, Recep kameraya sırtını dönüp yüzünü kapatmaya çalıştı, Mehmet koltuğa kapandı. Ahmet Eser bir eliyle ağzını örterken göbek hizasına getirdiği diğer eliyle rejiye makas işareti yapıyor. Bana nasıl bir sükunet hâsıl olmuşsa, buz gibiyim ve sözü almaya çalışıyorum, “Sami bey konuya ben devam edeyim” diyorum ama dinleyen kim? O karşısında gülme krizine tutulanların şaşkınlığına kapılmış durumda.

Neyse reji yayını kesip ekrana reklam vermiş ama Hasan Leventoğlu’nun hışımla içeriye giriş sahnesi unutulmazdı. “Beyler, böyle devam ederseniz Seydişehir burayı taşlayacak linç edileceksiniz!”

Aman Ya Rabbi! İsmet, Şeref, Sarıkamış doluştular içeriye, hepsi şoke durumdaydı. Ve telefonların ardı arkası kesilmiyordu. 15 dakikadan fazla mola verdikten sonra, sahada futbolcuların yaptığı gibi, stüdyo ortasında bir halka oluşturup “Hadi bu maçı alacağız” yerine “Haydi bu programın ikinci yarısında Seydişehir bize teşekkür etsin” dedik.

Vakit gece yarısını geçip ertesi güne döneli neredeyse iki saat olmuştu ama program soluksuz devam ediyor, protesto telefonlarının yerine müthiş sorular geliyordu. En sonunda “Yorulduk” deyip seyircilerden izin isteyerek programı bitirebilmiştik.

Güne geç başlayınca, profesyonel maçtan önceki genç takım maçına yetişmekte zorlanmıştım. Kimdi hatırlamıyorum ama seremoni yaptıran hakeme giriş kapısından “Takım fotoğrafları çekmek istediğimi” haykırdığımda ben yarı çamur sahadan varıncaya kadar o iki takımın futbolcularını da fotoğraf pozisyonuna hazırlamıştı.

Evet, Seydişehir il olmadı ama Etibank fabrikası,  Rize’de spora verdiği destekle hayranlık uyandıran bir müteşebbis yönetiminde hâlen varlığını sürdürüyor. En son Hakkı Balcı dostumuzun kitabı çıktığında, “ateş almalık” yerine “imza almalık” olarak, yağmurlu bir günde Seydişehir’e varıp, MÜSİAD sosyal tesislerinde dostlarla hasbihalden sonra iz üzere dönmüştük. Seydişehir şöyle silkinip kendine gelse, Eti Alüminyum yönetimiyle bir bütünlük oluşturup sportif başarıların yolunu açacak projelere can verilse ne iyi olur.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (1 )

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve toroslargazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Cevdet Göç
(17.12.2021 17:54 - #313)
Elinize yüreğinize emeğinize sağlık severek tebessüm ve gururla okudum çok çok güzeldi Etibank SAS ın efsane zamanları bir solukta okudum beni geçmişe o güzel günlere götürdü tekrar tekrar teşekkür ederim Elinize sağlık
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve toroslargazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.