ALİ SAYLAM
Köşe Yazarı
ALİ SAYLAM
 

ALÜMİNYUM TESİSLERİ KISIR TARTIŞMALARIN HEDEFİ OLMAMALI

  1965 yıllarından bu yana Seydişehir’in birinci geçim kaynağı Alüminyum.  Bu fabrika kuruldu kurulalı on binlerce aileye ekmek kapısı oldu.  Daha ötesi kendim 20 yıl bu fabrikadan rızkımı temin ettim... Hatırladıkça hüzün yaşatan hatıralarım ve geriye dönük özlemlerim var bu fabrikada.  Şahsımı ilgilendirdiği kadar Seydişehir’i ve ülkemi ilgilendiren bu güzide tesisin önemini, bildiğimiz için gazeteci-yazar arkadaşımız Hakkı Balcı’yla beraber Rahmetli Süleyman Demirel’le Fabrikayı konuşmuştuk.  O yıllarda ne zorluklarla Alüminyum tesislerini kurduklarını birinci ağızdan öğrenmiştik.  Hele iki önemli fabrikayla anlattıkları husus beni çok etkilemişti.  "Birincisi biz bu fabrikayı kurarken o bölgenin insanı fakirdi. Aydın tarafına çapa yapmak için giderlerdi. Biz o fabrikayı yaptıktan sonra hem bu fabrika Türkiye’nin sanayi gelişmesinde lokomotif oldu, hem de fakir fukara olan bölge insanına ekmek aş oldu" demişti.  İkincisi ise Ruslarla anlaşıp bu fabrikayı kurunca bu iş birliğimize büyük mesele yaptı. İş rota vermeye kadar gitti, diyerek alüminyum fabrikası yüzünden Amerika’yla yaşanan krizi anlatmıştı.  Demem o ki! 1965’li yıllarda 7 yaşlarında bir çocuktum. O günden bu güne, gerek devletteyken gerek özeldeyken adeta bir parçam olan Alüminyum tesislerinin hikâyesini iyi bilenlerdenim. Hatta merak ve gazeteciliğim nedeniyle, perde arkasını da bilenlerdenim desem yalan olmaz.  O zamanın genel müdürlerinden Osman Aykaç dönemi, İbrahim Uz dönemi ve beraber çalıştığımız saygı değer genel müdürlerimizden Abdullah Çamlı ile hala irtibatımı sürdürüyorum. Hepsine saygım ve sevgim devam ediyor.  Eti AŞ’nin de genel müdürlüğünü sürdüren fabrikada çalışırken de genel müdürüm olan Mehmet Arıkan Beyefendiyi de ziyaret ederek halini hatırını soruyorum.  Fabrika devlette iken, Devlet Planlama Teşkilatının Oymapınar’ı bir türlü fabrikaya bağlamamasından tutun, modernize için Rusya ve Almanya’yla yapılan görüşmelere kadar fabrikanın kapatılma ihtimalinden, Alüminyum tesislerini kurtarmak için kırka boraksa bağlanmasına kadar yaşanan süreçlerin bir anlamda içindeydim.  Özelleştikten sonra o zamanın maliye bakanlarından Kemal Unakıtan, daha sonra fabrikayı ziyaret eden bakanlardan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldıza kadar birinci ağızlarından fabrikayla ilgili muhatap olmuş bir gazeteciyim.  Onun içindir ki 5 Ağustos kalkınma bayramlarımız devam etsin diye çırpındım durdum. Seydişehir kalkınacaksa Alüminyumla kalkınacağına inancım hala devam ediyor.  15 yıldır aralıksız Gazeteciler cemiyeti başkanlığı yapıyorum diğer Seydişehir’i ilgilendiren konularda olduğu gibi fabrikayla ilgilide yapıcı tavrımı korudum ve korumaya devam edeceğim.  Onun için bir önceki belediye başkanı döneminde, Gazeteciler Cemiyeti adına 17 sivil toplum örgütünün imzasını toplayarak fabrika önündeki sanatsal özelliği olan Atatürk heykelinin Şehir merkezine taşınması için verilen dilekçeye olumlu cevap vermişlerdi. Ama heykel başka nedenlerle ilçe merkezine taşınamadı. Özellikle ilçemize dışarıdan gelen misafirler için merak konusu olduğu, şehrimize farkındalık yaratacağı için yine şehir merkezinde bir bölgeye Alüminyum madeni olan Mortaş ve fabrikanın bir suretini içeren bir maketin konulmasını da belediyenin bir yer vermesiyle yardımcı olacaklarını bildirmişlerdi.  Hayır, işi olarak ilçemize kazandırdıkları fakülte binası ise çok güzel ve eksiksiz oldu. Bu binanın yapımızda da hiçbir fedakarlıktan kaçmadıklarını biliyorum.  Esasen bu yazımı yazmama neden olan ise Hacı Şaban Cengiz Camii…  Bu Cuma namazını camii yakından görmek için orada kıldım gerçekten mimari açıdan harika bir cami olmuş. Hatta kendi kendime dedim ki bundan sonra Seydişehir’e yapılacak camilerde bu cami örnek alınsın öyle öften püften bir cami olmasın…  Yukarıda saydığım Cengiz ailesinin beni olduğu kadar tüm Seydişehir’i ilgilendiren bu hizmetlerinden dolayı teşekkür ederim.  Yapmak zor, yıkmak ise kolay.  Yazımda bahsettiğim fabrikayla ilgili yaşadıklarımdan çok sayıda makale yazabilir ve görüşlerimi aktarabilirim. Ama yıkıcı olmamak kaygısıyla ve Seydişehir’e kazandırdığı ekonomik katkı ve oradan ekmek yiyen emekçi kardeşlerime saygımdan dolayı, şimdiye kadar yazmadım.  Seçilmiş bir gazeteciler cemiyeti başkanı olarak şahsım ve gazeteci arkadaşlar Eti Aş’nin değerli sahiplerinden gerekli ilgiyi görmesek te.  
Ekleme Tarihi: 13 Kasım 2021 - Cumartesi

ALÜMİNYUM TESİSLERİ KISIR TARTIŞMALARIN HEDEFİ OLMAMALI

 

1965 yıllarından bu yana Seydişehir’in birinci geçim kaynağı Alüminyum. 

Bu fabrika kuruldu kurulalı on binlerce aileye ekmek kapısı oldu. 

Daha ötesi kendim 20 yıl bu fabrikadan rızkımı temin ettim...

Hatırladıkça hüzün yaşatan hatıralarım ve geriye dönük özlemlerim var bu fabrikada. 

Şahsımı ilgilendirdiği kadar Seydişehir’i ve ülkemi ilgilendiren bu güzide tesisin önemini, bildiğimiz için gazeteci-yazar arkadaşımız Hakkı Balcı’yla beraber Rahmetli Süleyman Demirel’le Fabrikayı konuşmuştuk. 

O yıllarda ne zorluklarla Alüminyum tesislerini kurduklarını birinci ağızdan öğrenmiştik. 

Hele iki önemli fabrikayla anlattıkları husus beni çok etkilemişti. 

"Birincisi biz bu fabrikayı kurarken o bölgenin insanı fakirdi. Aydın tarafına çapa yapmak için giderlerdi. Biz o fabrikayı yaptıktan sonra hem bu fabrika Türkiye’nin sanayi gelişmesinde lokomotif oldu, hem de fakir fukara olan bölge insanına ekmek aş oldu" demişti. 

İkincisi ise Ruslarla anlaşıp bu fabrikayı kurunca bu iş birliğimize büyük mesele yaptı. İş rota vermeye kadar gitti, diyerek alüminyum fabrikası yüzünden Amerika’yla yaşanan krizi anlatmıştı. 

Demem o ki!

1965’li yıllarda 7 yaşlarında bir çocuktum. O günden bu güne, gerek devletteyken gerek özeldeyken adeta bir parçam olan Alüminyum tesislerinin hikâyesini iyi bilenlerdenim. Hatta merak ve gazeteciliğim nedeniyle, perde arkasını da bilenlerdenim desem yalan olmaz. 

O zamanın genel müdürlerinden Osman Aykaç dönemi, İbrahim Uz dönemi ve beraber çalıştığımız saygı değer genel müdürlerimizden Abdullah Çamlı ile hala irtibatımı sürdürüyorum. Hepsine saygım ve sevgim devam ediyor. 

Eti AŞ’nin de genel müdürlüğünü sürdüren fabrikada çalışırken de genel müdürüm olan Mehmet Arıkan Beyefendiyi de ziyaret ederek halini hatırını soruyorum. 

Fabrika devlette iken, Devlet Planlama Teşkilatının Oymapınar’ı bir türlü fabrikaya bağlamamasından tutun, modernize için Rusya ve Almanya’yla yapılan görüşmelere kadar fabrikanın kapatılma ihtimalinden, Alüminyum tesislerini kurtarmak için kırka boraksa bağlanmasına kadar yaşanan süreçlerin bir anlamda içindeydim. 

Özelleştikten sonra o zamanın maliye bakanlarından Kemal Unakıtan, daha sonra fabrikayı ziyaret eden bakanlardan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldıza kadar birinci ağızlarından fabrikayla ilgili muhatap olmuş bir gazeteciyim. 

Onun içindir ki 5 Ağustos kalkınma bayramlarımız devam etsin diye çırpındım durdum. Seydişehir kalkınacaksa Alüminyumla kalkınacağına inancım hala devam ediyor. 

15 yıldır aralıksız Gazeteciler cemiyeti başkanlığı yapıyorum diğer Seydişehir’i ilgilendiren konularda olduğu gibi fabrikayla ilgilide yapıcı tavrımı korudum ve korumaya devam edeceğim. 

Onun için bir önceki belediye başkanı döneminde, Gazeteciler Cemiyeti adına 17 sivil toplum örgütünün imzasını toplayarak fabrika önündeki sanatsal özelliği olan Atatürk heykelinin Şehir merkezine taşınması için verilen dilekçeye olumlu cevap vermişlerdi. Ama heykel başka nedenlerle ilçe merkezine taşınamadı.

Özellikle ilçemize dışarıdan gelen misafirler için merak konusu olduğu, şehrimize farkındalık yaratacağı için yine şehir merkezinde bir bölgeye Alüminyum madeni olan Mortaş ve fabrikanın bir suretini içeren bir maketin konulmasını da belediyenin bir yer vermesiyle yardımcı olacaklarını bildirmişlerdi. 

Hayır, işi olarak ilçemize kazandırdıkları fakülte binası ise çok güzel ve eksiksiz oldu. Bu binanın yapımızda da hiçbir fedakarlıktan kaçmadıklarını biliyorum. 

Esasen bu yazımı yazmama neden olan ise Hacı Şaban Cengiz Camii… 

Bu Cuma namazını camii yakından görmek için orada kıldım gerçekten mimari açıdan harika bir cami olmuş. Hatta kendi kendime dedim ki bundan sonra Seydişehir’e yapılacak camilerde bu cami örnek alınsın öyle öften püften bir cami olmasın… 

Yukarıda saydığım Cengiz ailesinin beni olduğu kadar tüm Seydişehir’i ilgilendiren bu hizmetlerinden dolayı teşekkür ederim. 

Yapmak zor, yıkmak ise kolay. 

Yazımda bahsettiğim fabrikayla ilgili yaşadıklarımdan çok sayıda makale yazabilir ve görüşlerimi aktarabilirim. Ama yıkıcı olmamak kaygısıyla ve Seydişehir’e kazandırdığı ekonomik katkı ve oradan ekmek yiyen emekçi kardeşlerime saygımdan dolayı, şimdiye kadar yazmadım. 

Seçilmiş bir gazeteciler cemiyeti başkanı olarak şahsım ve gazeteci arkadaşlar Eti Aş’nin değerli sahiplerinden gerekli ilgiyi görmesek te.

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve toroslargazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.