ALİ SAYLAM
Köşe Yazarı
ALİ SAYLAM
 

FESTİVALSİZ OLMAZ?

Çanakkale gezisi dönüşü karpuzu ile ünlü Bursa Karacabey ilçesinde mola verdik. Mola verdiğimiz dinlenme tesisinin bitişiğinde Taşıyıcılar Kooperatifi vardı. Garajındaki kamyon sayısının çokluğu dikkatimi çekti. Orada ki bir kamyon şoförüne, “Çok sayıda nakliyat kamyonu var ne taşıyorsunuz?” diye sordum. Karacabey’in sebze ve besiciliğinin gelişmiş olduğunu söyleyen şoför; “Bizim geçim kaynağımız tarım. Son yıllarda tarım da Karacabey çok gelişti” diye cevap verdi.  Karacabey sınırına girdiğimizde yol boyunca tezgâhlarda satışa sunulan karpuzlar bana bu yıl Bağra karpuzu almaya gelen Adanalı karpuz tüccarını hatırlattı. Adanalı tüccar sorumuz üzerine “karpuzunuz çok kaliteli bir de bu yöre karpuzunun şöyle bir avantajı var, bizde karpuzun sonu sizde karpuzun başlangıcı” demişti. Karpuzdan para kazanmamız için tanıtıma önem vermemizi isteyen Adanalı tüccar “sizin karpuzunuzu bizim yörelerde yeni yeni tanıyorlar. Ama Karacabey karpuzunu aratmayan karpuzunuz satmak için Karacabey’in karpuzu diyerek yalan söylemek zorunda kalıyoruz, “peki ne yapmamız gerekir” diye sorunca “belediyenize söyleyin karpuzunuzun reklamını yapsın” cevabıyla Bağra karpuzunun kaliteli bir karpuz olduğunu ama tanıtım eksikliği olduğunu vurguladı. Aslında geziden dönerken Karacabey’e dikkat çekmemin nedeni de Adanalı tüccarın hafızamda iz bıraktığı bu sözleriydi. Ülkemizin gelişen yöresi olan Çanakkale, Bursa, Bilecik yol boyunca birçok festivalin tanıtım levhasını gördüm. 80’li yıllarda 50 bin olan Karacabey’in nüfusunun şuanda 80 binlere ulaşmasında ki bize yansıyan gerçek ürettiği tarım ürünlerini üretmekle kalmayıp tanıtımını ve pazarlamasını iyi yaptığıdır. Diğer bir gözlemim ise kendi ayakları üzerinde duran ve gelişen bu yöre kentlerinin en iyi yetiştirdiği bir ürünün festivalinin olmasıdır. Seydişehir artık bir tarım kenti. Arazilerinin tümü sulu tarım yapacak imkana sahip. Üstelik son yıllarda ürün çeşitliliğimizde artıyor. Bu güzel bir gelişme ama bu ürettiğimiz ürünleri tanıtamadığımız ve pazarlayamadığımız müddetçe çiftçimiz ürettiği üründen beklediği geliri sağlayamayacaktır. Festivalsiz tanıtım, hal olmadan pazar bulma olmayacağına göre, tarım da gelişeceksek bu iki eksikliğimizin biran evvel giderilmesi gerekmiyor mu?
Ekleme Tarihi: 13 Kasım 2021 - Cumartesi

FESTİVALSİZ OLMAZ?

Çanakkale gezisi dönüşü karpuzu ile ünlü Bursa Karacabey ilçesinde mola verdik. Mola verdiğimiz dinlenme tesisinin bitişiğinde Taşıyıcılar Kooperatifi vardı. Garajındaki kamyon sayısının çokluğu dikkatimi çekti. Orada ki bir kamyon şoförüne, “Çok sayıda nakliyat kamyonu var ne taşıyorsunuz?” diye sordum. Karacabey’in sebze ve besiciliğinin gelişmiş olduğunu söyleyen şoför; “Bizim geçim kaynağımız tarım. Son yıllarda tarım da Karacabey çok gelişti” diye cevap verdi.

 Karacabey sınırına girdiğimizde yol boyunca tezgâhlarda satışa sunulan karpuzlar bana bu yıl Bağra karpuzu almaya gelen Adanalı karpuz tüccarını hatırlattı. Adanalı tüccar sorumuz üzerine “karpuzunuz çok kaliteli bir de bu yöre karpuzunun şöyle bir avantajı var, bizde karpuzun sonu sizde karpuzun başlangıcı” demişti.

Karpuzdan para kazanmamız için tanıtıma önem vermemizi isteyen Adanalı tüccar “sizin karpuzunuzu bizim yörelerde yeni yeni tanıyorlar. Ama Karacabey karpuzunu aratmayan karpuzunuz satmak için Karacabey’in karpuzu diyerek yalan söylemek zorunda kalıyoruz, “peki ne yapmamız gerekir” diye sorunca “belediyenize söyleyin karpuzunuzun reklamını yapsın” cevabıyla Bağra karpuzunun kaliteli bir karpuz olduğunu ama tanıtım eksikliği olduğunu vurguladı.

Aslında geziden dönerken Karacabey’e dikkat çekmemin nedeni de Adanalı tüccarın hafızamda iz bıraktığı bu sözleriydi.

Ülkemizin gelişen yöresi olan Çanakkale, Bursa, Bilecik yol boyunca birçok festivalin tanıtım levhasını gördüm. 80’li yıllarda 50 bin olan Karacabey’in nüfusunun şuanda 80 binlere ulaşmasında ki bize yansıyan gerçek ürettiği tarım ürünlerini üretmekle kalmayıp tanıtımını ve pazarlamasını iyi yaptığıdır.

Diğer bir gözlemim ise kendi ayakları üzerinde duran ve gelişen bu yöre kentlerinin en iyi yetiştirdiği bir ürünün festivalinin olmasıdır.

Seydişehir artık bir tarım kenti. Arazilerinin tümü sulu tarım yapacak imkana sahip. Üstelik son yıllarda ürün çeşitliliğimizde artıyor. Bu güzel bir gelişme ama bu ürettiğimiz ürünleri tanıtamadığımız ve pazarlayamadığımız müddetçe çiftçimiz ürettiği üründen beklediği geliri sağlayamayacaktır.

Festivalsiz tanıtım, hal olmadan pazar bulma olmayacağına göre, tarım da gelişeceksek bu iki eksikliğimizin biran evvel giderilmesi gerekmiyor mu?

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve toroslargazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.