Nilüfer ÖZPOLAT
Köşe Yazarı
Nilüfer ÖZPOLAT
 

Kuğulu parkta kuğu var mıdır?

   Çok heyecanlıydım. Ayakkabımı akşamdan sildim. Biraz daralmıştı  ama tek yeni ayakkabım buydu. Giyerken  baş parmağımı bükerek giydim mi, yürüdükçe alışıyordum o sıkılmış ayak hissine. Şehre gidiyorduk ya gerisini boşver. Seydişehir Belediyesi Kitap Fuarı düzenlemiş. Biz köy okulları içinde ücretsiz ulaşım sağlamıştı. Duyunca çok sevindik. Daha önce de gitmiştim şehre, pazarı bilirim, hastaneyi, bir defa da çarşıdan bayramlıkta almıştık . Ama Seydişehir’in sembolü olan Kuğulu parkı hiç görmemiştim. Öğretmenimiz bunu öğrenince belediyeden Resul abiyle görüşmüş, o da  “ Kuğulu’yu da gezdirelim misafirlerimize” demişti. Çoşkulu bir şekilde servise bindik. Cam kenarını kaptım hemen… Yol boyunca hayal kuracaktım. En sevdiğim şeydir.    Bazen düşünürüm bizim televizyonda, internette görüp bildiğimiz kişiler de bizi biliyor mu? Varlığımızdan haberdarlar mı? Kıran arkasında kovaladığımız koca kara yılan maceramızı anlatabilseydik onlara korkarlar mı , gülerler miydi acaba? Gidi’nin torunu Hasan’ın  hurdalıktan getirdiği bisikletin, teker lastiği çıkınca yerine plastik su borusunu bağlaması mucit haberleri arasında yer alır mıydı ki? Şu an asıl önemli soru ismini defalarca duyduğum Kuğulu parkta kuğular var mıydı? Varsa hangi renk? Kaç tane? Yavruları var mı ? nasıl olsa birazdan öğrenecektim.     Annem komşuya süt satmış,  parasıyla da kitap alayım diye bana vermişti. Baktım çantamın ön gözünde duruyor. Ona bir kitap anca alırsın dedi Meryem. Ben kendim seçip alacaktım ya onlarca kitap arasından, o bile güzel. Varsın benim olsun, tek olsun.  Servisci abi “az kaldı Kuğulu ya çocuklar” diye seslendi. Giriş kapısından geçip biraz ilerleyince, yolun sağ tarafında bayrakların olduğu bir yer dikkat çekiyordu. Öğretmenimiz bakın çocuklar burası Şehitlik Ormanı dedi. Kuğulu Park kuğuları, şelalesi, göleti , oyun parkı olan yemyeşil bir cennetti sanki. Heryeri gezdirdi bize öğretmenimiz. Size bir süprizimiz daha var dedi. Hepimize en sevdiğimizden dondurma ısmarladı. Bu gezinin ikramlarından biride meğer buymuş.                 Sanki bir rüyada idik. Kimse uyandırmasa diye dua edilecek kadar güzel bir rüya. Yolculuğumuz kitap fuar alanına doğru devam ediyordu. Paramı tekrar kontrol ettim. Çok şükür düşmemiş. Servisten inecektik ki öğretmenimiz              “ Çocuklar günün son süprizi hepinize bir hediye çeki verilecek ve istediğiniz bir kitabı ücretsiz alacaksınız ” demez mi ? Yok yok bu kesin bir rüya idi… Büyük çığlıklar koptu bir anda. Sanki dünyada  zaman,  bir anlık çocuk sevinciyle dona kalmıştı. Büyükçe bir çadır içinde  ve binlerce kitap arasında gezinmek. Onlara dokunmak, sayfalar arasında göz ucuyla dolaşabilmek… Özğürlüğün bir diğer tarifi bu olsa gerek . Geri dönüş vakti gelmişti. 3 kitabım birden olmuştu. Birini yolda okursam diğerlerini evde okurdum. Arkadaşlarımla farklı farklı kitaplar aldık ki değiş tokuş yapabilelim.     Bu güzel günü bize yaşatanlara binlerce teşekkür etmek istiyordum . Bizde eksik olan ne çok hayali tamamlamışlardı. Ben de onlarda eksik olan birşeyi vermek  isterdim kendilerine. Arkadaşım Hasan “Oğlum onlar böyük adam , eksikleri olur mu hiç ?” dedi. Oysa goca anam “Su da ateş yanmaz, çadır evde dam olmaz. Hep eksiktir insanlar, İstesede tam olmaz.” derdi. Demek ki her insanın özlemini çektiği birşey mutlaka vardır. Belki de  en güzeli onlar için dua etmektir.  Yaptıkları bu güzelliklerin daha çok çocuğa ulaşması için dua etmeliyiz. Başka çocuklarda “dağın başında, gözlerden uzakta da olsam benim varlığımdan haberdar olanlar var. Evet ben varım ve değerliyim ”diyebilmeli. Bunun için  başka çalışmalarda yapılmalıydı.  Ne diyordu Celaleddin-i Rumi “ Şems bana bir şey öğretti; dünya üzerinde biri üşüyorsa, sen ısınamazsın. ” ( 2022 yılında Seydişehir Belediyesi tarafından düzenlenmiş olan  Kitap Fuarında yaşanmış bir olaydan esinlenilmiştir. Emeği geçen herkese köy çocuklarımız adına teşekkür ediyorum. #ordabirköyvaruzakta #birmemleketsevdası)
Ekleme Tarihi: 28 Temmuz 2023 - Cuma

Kuğulu parkta kuğu var mıdır?

   Çok heyecanlıydım. Ayakkabımı akşamdan sildim. Biraz daralmıştı  ama tek yeni ayakkabım buydu. Giyerken  baş parmağımı bükerek giydim mi, yürüdükçe alışıyordum o sıkılmış ayak hissine. Şehre gidiyorduk ya gerisini boşver. Seydişehir Belediyesi Kitap Fuarı düzenlemiş. Biz köy okulları içinde ücretsiz ulaşım sağlamıştı. Duyunca çok sevindik. Daha önce de gitmiştim şehre, pazarı bilirim, hastaneyi, bir defa da çarşıdan bayramlıkta almıştık . Ama Seydişehir’in sembolü olan Kuğulu parkı hiç görmemiştim. Öğretmenimiz bunu öğrenince belediyeden Resul abiyle görüşmüş, o da  “ Kuğulu’yu da gezdirelim misafirlerimize” demişti. Çoşkulu bir şekilde servise bindik. Cam kenarını kaptım hemen… Yol boyunca hayal kuracaktım. En sevdiğim şeydir.

   Bazen düşünürüm bizim televizyonda, internette görüp bildiğimiz kişiler de bizi biliyor mu? Varlığımızdan haberdarlar mı? Kıran arkasında kovaladığımız koca kara yılan maceramızı anlatabilseydik onlara korkarlar mı , gülerler miydi acaba? Gidi’nin torunu Hasan’ın  hurdalıktan getirdiği bisikletin, teker lastiği çıkınca yerine plastik su borusunu bağlaması mucit haberleri arasında yer alır mıydı ki? Şu an asıl önemli soru ismini defalarca duyduğum Kuğulu parkta kuğular var mıydı? Varsa hangi renk? Kaç tane? Yavruları var mı ? nasıl olsa birazdan öğrenecektim.

    Annem komşuya süt satmış,  parasıyla da kitap alayım diye bana vermişti. Baktım çantamın ön gözünde duruyor. Ona bir kitap anca alırsın dedi Meryem. Ben kendim seçip alacaktım ya onlarca kitap arasından, o bile güzel. Varsın benim olsun, tek olsun.

 Servisci abi “az kaldı Kuğulu ya çocuklar” diye seslendi. Giriş kapısından geçip biraz ilerleyince, yolun sağ tarafında bayrakların olduğu bir yer dikkat çekiyordu. Öğretmenimiz bakın çocuklar burası Şehitlik Ormanı dedi.

Kuğulu Park kuğuları, şelalesi, göleti , oyun parkı olan yemyeşil bir cennetti sanki. Heryeri gezdirdi bize öğretmenimiz. Size bir süprizimiz daha var dedi. Hepimize en sevdiğimizden dondurma ısmarladı. Bu gezinin ikramlarından biride meğer buymuş.

                Sanki bir rüyada idik. Kimse uyandırmasa diye dua edilecek kadar güzel bir rüya. Yolculuğumuz kitap fuar alanına doğru devam ediyordu. Paramı tekrar kontrol ettim. Çok şükür düşmemiş. Servisten inecektik ki öğretmenimiz              “ Çocuklar günün son süprizi hepinize bir hediye çeki verilecek ve istediğiniz bir kitabı ücretsiz alacaksınız ” demez mi ? Yok yok bu kesin bir rüya idi… Büyük çığlıklar koptu bir anda. Sanki dünyada  zaman,  bir anlık çocuk sevinciyle dona kalmıştı. Büyükçe bir çadır içinde  ve binlerce kitap arasında gezinmek. Onlara dokunmak, sayfalar arasında göz ucuyla dolaşabilmek… Özğürlüğün bir diğer tarifi bu olsa gerek . Geri dönüş vakti gelmişti. 3 kitabım birden olmuştu. Birini yolda okursam diğerlerini evde okurdum. Arkadaşlarımla farklı farklı kitaplar aldık ki değiş tokuş yapabilelim.

    Bu güzel günü bize yaşatanlara binlerce teşekkür etmek istiyordum . Bizde eksik olan ne çok hayali tamamlamışlardı. Ben de onlarda eksik olan birşeyi vermek  isterdim kendilerine. Arkadaşım Hasan “Oğlum onlar böyük adam , eksikleri olur mu hiç ?” dedi. Oysa goca anam “Su da ateş yanmaz, çadır evde dam olmaz. Hep eksiktir insanlar, İstesede tam olmaz.” derdi. Demek ki her insanın özlemini çektiği birşey mutlaka vardır. Belki de  en güzeli onlar için dua etmektir.  Yaptıkları bu güzelliklerin daha çok çocuğa ulaşması için dua etmeliyiz. Başka çocuklarda “dağın başında, gözlerden uzakta da olsam benim varlığımdan haberdar olanlar var. Evet ben varım ve değerliyim ”diyebilmeli. Bunun için  başka çalışmalarda yapılmalıydı.

 Ne diyordu Celaleddin-i Rumi “ Şems bana bir şey öğretti; dünya üzerinde biri üşüyorsa, sen ısınamazsın. ”

( 2022 yılında Seydişehir Belediyesi tarafından düzenlenmiş olan  Kitap Fuarında yaşanmış bir olaydan esinlenilmiştir. Emeği geçen herkese köy çocuklarımız adına teşekkür ediyorum. #ordabirköyvaruzakta #birmemleketsevdası)

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve toroslargazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.