FAYDASIZ ÇAMURU VURMAN DUVARA,YAĞMUR YAĞAR EMEKLERİN ZAYİ OLUR...

Güncel (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 24.09.2020 - 10:36, Güncelleme: 24.09.2020 - 10:36
 

FAYDASIZ ÇAMURU VURMAN DUVARA,YAĞMUR YAĞAR EMEKLERİN ZAYİ OLUR...

Hakkı Balcı Köşe Yazısı

Her bakan değişiminde eğitim ve öğretimde köklü değişiklikler yapılacağı söylendi ancak bu güne kadar yapılan sistem değişiklikleri ile köklü iyileşme bir türlü sağlanamadı.  Öğretimde kitap, kırtasiye ve diğer araçlarla kısmen iyileşme sağlanmış olsa da, eğitim de  hiç bir merhale kat edilmedi...  Toplumun bütün katmanlarında, ülkemizin gelişme sağlayamadığı alanlardaki  başarısızlıklarımıza, ayrıca insani ilişkilerde geriye doğru gidişe atıfta bulunarak “eğitim eksikliğini” işaret etmeleri eğitimde pürmelal halimizin kabulü niteliğindedir.  Zira toplumsal çöküntünün birincil sebebi başta aile ve okul eğitimidir.  Hep şaşırmışımdır. Özellikle ilkokulun ilk yıllarında verilen akademik eğitim gerekli midir?  Çocuğa ana okulundan başlayan akademik yüklemeler ne kadar doğrudur?  Sonuçları itibari ile bilimsel bir değerlendirme bir rapor hazırlandı mı bilmiyorum ama ipin ucu kaçtı kaçmak üzere.  Okuma yazma oranımız, üniversite mezunumuz artıyor ama öğretimdeki bu güdük gelişme eğitimsiz bir toplum olmamızın önüne geçemiyor. Akademik performansın ön plana çıkarıldığı sınıflarda büyüyen çocuklar üzerinde yapılan bir araştırmanın sonuçları uygulamanın yanlışlığını gösterir nitelikte. Böyle bir sisteme dikte ettirilen çocuklar başarıyı ve başkalarının önüne geçmeyi kendine hedef seçen davranış modelleri geliştiriyorlar.  Çocuklar özellikle yoksulluğun olduğu ortamlarda; başkalarıyla anlaşmazlıklar ve çatışmalar yaşamaya hatta suç işlemeye kadar gidebiliyor. Ana okullarından başlayan ve ilkokulun en az üç yılını geleneksel oyun bazlı okullara çevrilmesi artık kaçınılmaz bir gerçek.  Konu ile ilgili olarak görüşlerine başvurduğum idealist bir öğretmen arkadaşım bu konuda bakın neler söyledi... “Her çocuk özeldir ona dokunmayı bekler. Örnek almayı tertemiz dimağlarını kötülükleri, çirkinlikleri yok etmekte kullanır.  Onların ilk önce öğrenmesi gereken şey 2ile 2’nin toplamının ne olduğu değil, Dünyanın katmanları değil, 2 × 2’nin sonucunu yanlış söyleyen arkadaşlarına saygı duymayı, farklı görünen, düşünen arkadaşlarını dışlamak yerine, sevgiyle kucaklamaktır.  Kantinde, tuvalette sıra bekleme, yemekten önce ellerini yıkamakYemeği adabıyla yemeyi öğretmeliyiz. Kişisel bakımını İle ilgili  sorumluluğunu yerine getirebilecek davranışları benimsemeyi, kavrayabilmeyi, İlkokul 4. Sınıfa kadar varolan değerleri nasıl koruyacağını, nasıl geliştireceğini öğretmeliyiz.  Hem çocukluklarını yaşamalı hem de iyi bir İnsan, evlat, vatandaş nasıl olmalı onu öğrenmeliler. İnsanlara hayvanlara doğaya saygı ve sevgiyle nasıl yaklaşmalı bilmeliler. Eğitim cemiyeti meydana getiren mayanın ana unsurlarından biridir. Kötü eğitim tarihin bir muhasebesidir. Yanlış eğitimle çocuklarımızın oturup kalkmasını, saygı duymasını, dürüst ve çalışkan, sorumluluk sahibi, ahlaklı, aklı hür vicdanı hür olmasını beklemek safdilliliktir.” Günümüzün öğretmen görüşü ile Nurettin Topçu’nun 60 yıl önce Türkiye’nin Maarif davası isimli kitabında yer alan o günün eğitimine dair görüşleri neredeyse aynı... Bu çok manidar bir durum. Diyor ki Nurettin Topçu; “Eğer bir cemiyette alışveriş pazarlıkla yapılıyorsa, çocuklar birbirlerini yumrukluyor, her biri birer baba olan büyükler birbirinden rüşvet alıyorsa, inananların imanına inanmayanlar saldırıyor ve inananlar da birbirinden intikam alıyorlarsa, eğer Fazilet Tarih kitaplarında bir efsane diye okunuyor ve ancak en büyük lokmayı kazanmasını bilen insan Yüceltiliyorsa, mazlumların yanında onların gözyaşlarını kurulayan da bulunmadığı halde zalimler alkıştan sağırlaşmış hale geliyorsa, eğer zekalar sömürecek malikane olarak kalplerden başka saha bulamamışlarsa,  ne ilim insanlığı bir insan halinde tutup kaldıracak yerde dostları birbirine düşman yapacak bir karakter kazanmışsa… Eğer çocuklar büyüklerden daha kurnaz yaşlılarsa çocuklardan daha ümitsiz bir hayatın kurbanı olmaya gelmişlerse; orada Muallim vazifesini yapamamıştır.”  Hülasası; Dün ve bugünün ahvalinde bir değişiklik yok.  Bu sistem; Kemalist bir sistem mi, laik mi, anti laik mi, Milli bir sistem mi belli değil.  Ne idüğü belirsiz herkesi ucundan, kıyısından memnun edecek şekilde hazırlanmış, öğrencinin okula niçin gittiğini bilmediği mefkûresiz, ikiyüzlü bir sistemde okullardan ve öğretmenden mucize beklemekte kollektif aptalıktır… Evet, bende diyorum. Sistem değişmelidir. Yoksa; test çözmekten kitap okumaya bile vakit bulamayan gençliğimizin, ebeveynlerinden ve öğretmenlerinden beklentimiz minimum seviyede olacaktır. Çocuklarımıza ilk 3 yılda yüklenen akademik bilgiler, iyi bir insan olma, iyi bir vatandaş olma ve sorumluluk bilinci yerleştirilmeden gereksizdir.  Şarkı da geçtiği gibi; “Faydasız çamuru vurman duvara/Yağmur yağar emeklerin zayi olur” Hakkı Balcı
Hakkı Balcı Köşe Yazısı

Her bakan değişiminde eğitim ve öğretimde köklü değişiklikler yapılacağı söylendi ancak bu güne kadar yapılan sistem değişiklikleri ile köklü iyileşme bir türlü sağlanamadı. 

Öğretimde kitap, kırtasiye ve diğer araçlarla kısmen iyileşme sağlanmış olsa da, eğitim de  hiç bir merhale kat edilmedi... 

Toplumun bütün katmanlarında, ülkemizin gelişme sağlayamadığı alanlardaki  başarısızlıklarımıza, ayrıca insani ilişkilerde geriye doğru gidişe atıfta bulunarak “eğitim eksikliğini” işaret etmeleri eğitimde pürmelal halimizin kabulü niteliğindedir. 

Zira toplumsal çöküntünün birincil sebebi başta aile ve okul eğitimidir. 

Hep şaşırmışımdır. Özellikle ilkokulun ilk yıllarında verilen akademik eğitim gerekli midir? 

Çocuğa ana okulundan başlayan akademik yüklemeler ne kadar doğrudur? 

Sonuçları itibari ile bilimsel bir değerlendirme bir rapor hazırlandı mı bilmiyorum ama ipin ucu kaçtı kaçmak üzere. 

Okuma yazma oranımız, üniversite mezunumuz artıyor ama öğretimdeki bu güdük gelişme eğitimsiz bir toplum olmamızın önüne geçemiyor.

Akademik performansın ön plana çıkarıldığı sınıflarda büyüyen çocuklar üzerinde yapılan bir araştırmanın sonuçları uygulamanın yanlışlığını gösterir nitelikte.

Böyle bir sisteme dikte ettirilen çocuklar başarıyı ve başkalarının önüne geçmeyi kendine hedef seçen davranış modelleri geliştiriyorlar. 

Çocuklar özellikle yoksulluğun olduğu ortamlarda; başkalarıyla anlaşmazlıklar ve çatışmalar yaşamaya hatta suç işlemeye kadar gidebiliyor.

Ana okullarından başlayan ve ilkokulun en az üç yılını geleneksel oyun bazlı okullara çevrilmesi artık kaçınılmaz bir gerçek. 

Konu ile ilgili olarak görüşlerine başvurduğum idealist bir öğretmen arkadaşım bu konuda bakın neler söyledi...

“Her çocuk özeldir ona dokunmayı bekler. Örnek almayı tertemiz dimağlarını kötülükleri, çirkinlikleri yok etmekte kullanır. 

Onların ilk önce öğrenmesi gereken şey 2ile 2’nin toplamının ne olduğu değil, Dünyanın katmanları değil, 2 × 2’nin sonucunu yanlış söyleyen arkadaşlarına saygı duymayı, farklı görünen, düşünen arkadaşlarını dışlamak yerine, sevgiyle kucaklamaktır. 

Kantinde, tuvalette sıra bekleme, yemekten önce ellerini yıkamakYemeği adabıyla yemeyi öğretmeliyiz.

Kişisel bakımını İle ilgili  sorumluluğunu yerine getirebilecek davranışları benimsemeyi, kavrayabilmeyi, İlkokul 4. Sınıfa kadar varolan değerleri nasıl koruyacağını, nasıl geliştireceğini öğretmeliyiz. 

Hem çocukluklarını yaşamalı hem de iyi bir İnsan, evlat, vatandaş nasıl olmalı onu öğrenmeliler.
İnsanlara hayvanlara doğaya saygı ve sevgiyle nasıl yaklaşmalı bilmeliler.

Eğitim cemiyeti meydana getiren mayanın ana unsurlarından biridir. Kötü eğitim tarihin bir muhasebesidir. Yanlış eğitimle çocuklarımızın oturup kalkmasını, saygı duymasını, dürüst ve çalışkan, sorumluluk sahibi, ahlaklı, aklı hür vicdanı hür olmasını beklemek safdilliliktir.”

Günümüzün öğretmen görüşü ile Nurettin Topçu’nun 60 yıl önce Türkiye’nin Maarif davası isimli kitabında yer alan o günün eğitimine dair görüşleri neredeyse aynı... Bu çok manidar bir durum.

Diyor ki Nurettin Topçu; “Eğer bir cemiyette alışveriş pazarlıkla yapılıyorsa, çocuklar birbirlerini yumrukluyor, her biri birer baba olan büyükler birbirinden rüşvet alıyorsa, inananların imanına inanmayanlar saldırıyor ve inananlar da birbirinden intikam alıyorlarsa, eğer Fazilet Tarih kitaplarında bir efsane diye okunuyor ve ancak en büyük lokmayı kazanmasını bilen insan Yüceltiliyorsa, mazlumların yanında onların gözyaşlarını kurulayan da bulunmadığı halde zalimler alkıştan sağırlaşmış hale geliyorsa, eğer zekalar sömürecek malikane olarak kalplerden başka saha bulamamışlarsa,  ne ilim insanlığı bir insan halinde tutup kaldıracak yerde dostları birbirine düşman yapacak bir karakter kazanmışsa…
Eğer çocuklar büyüklerden daha kurnaz yaşlılarsa çocuklardan daha ümitsiz bir hayatın kurbanı olmaya gelmişlerse; orada Muallim vazifesini yapamamıştır.” 

Hülasası;
Dün ve bugünün ahvalinde bir değişiklik yok. 

Bu sistem; Kemalist bir sistem mi, laik mi, anti laik mi, Milli bir sistem mi belli değil. 

Ne idüğü belirsiz herkesi ucundan, kıyısından memnun edecek şekilde hazırlanmış, öğrencinin okula niçin gittiğini bilmediği mefkûresiz, ikiyüzlü bir sistemde okullardan ve öğretmenden mucize beklemekte kollektif aptalıktır…

Evet, bende diyorum. Sistem değişmelidir. Yoksa; test çözmekten kitap okumaya bile vakit bulamayan gençliğimizin, ebeveynlerinden ve öğretmenlerinden beklentimiz minimum seviyede olacaktır.

Çocuklarımıza ilk 3 yılda yüklenen akademik bilgiler, iyi bir insan olma, iyi bir vatandaş olma ve sorumluluk bilinci yerleştirilmeden gereksizdir. 

Şarkı da geçtiği gibi; “Faydasız çamuru vurman duvara/Yağmur yağar emeklerin zayi olur”
Hakkı Balcı

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve toroslargazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.