Yarı ömür hastanelerde geçti… Anlatmaya, yazmaya kalksam kalan ömrün yarısı geçer… Böyle olunca da köşe yazılarımda sağlıkla ilgili yorum gerektiren gelişmeleri yazmaktan faydalı olmaya çalışmaktan geri durmadım hiç… Sözü fazla uzatmayacağım… Yaklaşık iki haftadan bu yana Seydişehir Devlet Hastanesinde tahlillerin önemli bir kısmı yapılamıyor… Koskoca hastanede birçok tahlilin Beyşehir Devlet Hastanesinde yaptırılması… Birçok tahlil için Konya’ya gidiyor olması sağlıkta elde edilen başarıları gölgeler nitelikte… Suçlu aramak, bağcıyı dövmek derdinde değilim ancak gece saatlerinde Seydişehir’de kalp krizi geçiren bir hastanın tahlillerinin ambulansla Beyşehir’e götürülüyor olması… Çalıştırıldıktan sonra tekrar Seydişehir’e getirilip bundan medet umulması asla kabul edilir bir şey değildir… Utanç vericidir… Beceriksizliğin alasıdır… Skandaldır… Evet, yaklaşık iki haftadır Seydişehir Devlet hastanesinde Hormon tahlilleri, gebelik testi, kanda demir seviyesi, guatr tahlilleri, Kalp krizi anında yapılan tahliller, sarılık tahlilleri cihaz bozuk olduğu yada ihale gerekçesi ile yapılamıyor… Yapılmıyor… İdrar tahlili ile gebelik testi yapan kaç hastane kaldı bilmiyorum ancak hastalığının tedavisinde hangi yöntemlerin çok daha faydalı olacağını artık internet sitelerinden kolayca öğrenebilen vatandaş kan tahlili ile yapılan gebelik testinden daha doğru sonuçlar alınacağını pek ala biliyor artık… Edindiğim bilgilere göre cihazlar bozukmuş… Bozuksa neden bozuluyor? Yıllardır aksamayan laboratuar çalışmaları cihazlara bağlı olarak neden aksamaya başladı? Hastanede her geçen gün kan kaybına uğrayan sağlık hizmetlerinin izah edilebilir haklı sebepleri var mı? Cihazların bozuk olması ve ihale ile ilgili gerekçeler geçer akçe midir gerçekten? Susalım mı Allah aşkına? Cihaz bozukmuş ne yapsın adamlar? Demek kimi kurtaracak? Sokakta kime sorarsanız sorun Seydişehir Devlet hastanesindeki tahlillere güvenmediğini, cihazların doğru sonuçlar vermediğini söylerken şimdilerde ise bırakın güvenli tahlil beklemeyi; artık hastanede tahlil yaptıramıyor… Hastasından, doktoruna, başhekimine ve idaresine kadar kimse hastanedeki sağlık hizmetlerinin önceki yıllara göre daha iyi olduğunu söyleyemez… Lokal iyileştirmeler malum gerçeği kapatmaya yetmez… Doktor, hemşire ve diğer personelin Seydişehirliye hizmet için canhıraş gayretleri; doktor yetersizliğini, orta yerde duran acziyeti ortadan kaldırmaz… İdare zafiyetlerinden dolayı meydana gelen can kayıplarını engellemeye yetmez… Kalp krizi geçiren bir hastanın tahlillerinin Beyşehir yolunda 25 dakika gidiş 25 dakika dönüş ve çalışma sonunda doktora ulaşacak olmasını havsalam asla almıyor… Bu zaman zarfında krizi tespit edilemeyen hastanın vefatı halinde vebali kim yüklenecek? Yada yüklenseniz ne olacak? İhmallerin sonunda kaybedilen hayatlar geri mi gelecek? 14.11. 2013 tarihli ‘HASTANE; BİR İLERİ İKİ GERİ…’ başlıklı yazımda bugün yaşanan olumsuzluklara işaret etmiştim… Demiştim ki! “Buna ve bana ulaşan bilgilere göre; Geçtiğimiz Ekim ayı içerisinde yenilenen bazı cihazların, hatalı, kapasitesiz, kalitesiz hatta 2. El cihazların olduğu doğru mu? Doğruysa neden?” Cidden böyle mi? Böyle değilse açıklama yapın… “Hayır kardeşim yalan… Cihazlarımız kalitelidir, kapasitesiz değildir… Asla 2. El değildir” deyin… Eğer hastanemiz ucuz ihalelerin ucuz cihazları ile dolduruldu ise; Seydişehir Devlet Hastanesi yöneticileri cihaz alımından sorumlu değilse; müsebbiplerine tepki gösterin… Kamuoyundan hiç olmazsa saklı gizli bari olsun yardım isteyin… Hâsılı; Hastanede artık hiçbir şey eski değil… İmkânlar daha da artmasına, iyileşen sağlık hizmetlerine rağmen hastanemizin bir ileri iki geri dememe rağmen hep geriye gitmesi Seydişehirliye, bölge insanına haksızlıktır… GÜNÜN SÖZÜ YAZININ ÖZÜ… Yalnızca yaptıklarımızdan değil, yapmadıklarımızdan da sorumluyuz. (Anonim)