Büşra ÖZMEN
Köşe Yazarı
Büşra ÖZMEN
 

KANALIMA HOŞ GELDİNİZ

Güzel şehrimin sorunlarının konuşulmasının en zirve noktasında, sorunumu katık edip geldim. Sorunsuz şehir mi olurmuş hiç? Hiçbir şey dört dörtlük olmazları bir yana bırakıp diyorum ki; kanalıma hoş geldiniz. Kapıda kalmayınız, dolgum eksik kalsın ama siz kanalıma hoş gelin. Efendim problemleri dağ olmuş, açmış olmak için eksikleriyle açılmış devlet hastanemiz yetkililere yeterince utanç sağlıyor, artık onu bir kenara bırakıp hemen yanı başındaki diş hastanemizi konuşmayalım mı biraz da? Çayını, kahvesini alan gelsin. Aman diyim şekeri kesin. Diş tedavinizi sağlamanızın en iyi yolu herhangi bir diş rahatsızlığı yaşamamanızdır. Pandemiye 2020 mart itibariyle dahil olduğumuzu düşünürsek tamı tamına 16 aydır, bir başka ifadeyle bir sene dört aydır biz diş hastanemizi kullanamıyoruz. Biz pandemi boyunca hastaneye gidebiliyoruz, ameliyat olabiliyoruz, her türlü uzvumuzu ilgili hekimine danışabiliyoruz fakat dişimizin muayenesini yaptıramıyoruz. Evet diş tedavisi saatler alıyor, yakın temas gerektiriyor, maske bir taraf için ortadan kalkıyor tüm bu nedenlerle daha riskli korunmak açısından gayet hak veriyor ve razı geliyorum. Razı geliyordum. Ta ki bugüne kadar. Pandemi etkisinin azaldığı düşünülerek gidilen normalleşmede diş hastaneleri de tedaviye başlar başlamaz vuku bulan diş ağrımla, her vatandaş gibi hastanenin yolunu tuttum. Fakat hekimim bana dedi ki; “dişiniz kanal tedavisi gerektiriyor, o nedenle hastanemizin bunun için yeterli alet edavatı olmadığından tedavinizi özelde yaptırmanız gerekiyor.” Sağlığım söz konusu olduğu için elbette en acil çözüm neyse ona başvurur, gerekli koşullara uyum sağlarım. Fakat zaten iki seneye yakın bir süredir işlevini yerine getiremeyen bu hastane; diş çekimi yapabiliyor, dolgu yapabiliyor, diş taşı temizleyebiliyor, kalıp alabiliyor, röntgen çekebiliyor ama sadece kanal tedavisi uygulayamıyor. Hastane, koca hastane, iki yıldır çalışmayan hastane gerçekten malzeme yetersizliğinden mi yapamıyor peki bu tedaviyi? Yoksa özelde çalışan hekimlerimiz taş mı yesin bırakalım onu da onlar mı yapsın diyorlar? Ben bu tedavinin özelde ki ekonomik boyutundan tamamen geçtim. Kendi açımdan geçtim ama düşündüğüm hiçbir zaman yalnızca kendim olmadı. Bu küçük şehirde dahi kendi içimizde organize olup, birbirimizi koruyup kollayamamak gözümüzde bir distopyaya dönüştü. Bugün bir kanal tedavisi beş yüz lira. Asgari ücretle çalışan bir aile babası düşünürsek o ay asgari maaş eksi beş yüz lira yapar. O halde hemen bir hesap yapalım. Asgari ücret bugün kaç lira? 3.577 lira. Peki asgari ücretli bir çalışanın hesabına yatan ne kadar? 2.825 lira. Pekala bu kesilen 752 lira neyin nesi? Elbette vergilerin kesintisi. Burada hepimiz hem fikirsek devam ediyorum. Bu 752 liranın, 500 lirası sağlıkla ilgili vergiler. Maaştan kesilenin dışında işveren de işçi adına bir sgk primi yatırır, ki o da 554 liradır. Yani bu demek oluyor ki, her ay işçi adına sgk primi olarak 1054 liralık bir kesinti uygulanır. Velhasılı bir devlet hastanesine gittiğimizde, tedavimizi bedava olmuyoruz orada bir anlaşalım. Biz zaten onun parasını peşinen ödemiş oluyoruz. Yeniden örnekleyecek olursak, 2021 yılında 6 defa maaş alan bir asgari ücretli için sgk primi olarak toplamda 6324 lira ödeme yapılmış demektir. Bir kişinin hastaneye gittiğinde ki maliyeti 6 ay için kesinlikle bu miktar değildir. Senede iki defa dolguya, iki defa kanal tedavisine gitse bir yılda 1.500 lira maliyeti olur, ki bir yılda 12.648 lira olarak bunu zaten ödemiştir. Dolayısıyla;  sosyal devletlerde, halkın çıkarı gözetilir ve özel sektöre de darbe vurmadan tüm işlemler devlet tarafından en az maliyet yansıtılarak yapılabilir. Özel sektörde işlemin kendisine değil, aslında zamana para ödenir. Devlette, bugün gittiğimde bir ay sonrası için randevu oluşturup diş tedavimi bu şekilde sürece yayarken, özelde paramı verir o bir ayımı satın alır tedavimi olup çıkabilirim. Doğru mudur? Tam da burada ben, bana tanınmış devlet hastanesinin imkanlarından neden tam anlamıyla yararlanamadığımı sorgulamak durumundayım. Sürekli ihtiyaç duyulan, alternatif olmaktan çıkıp zorunluluk haline gelen özel hastane, özel muayene, özel okul kavramlarından ciddi bir rahatsızlık duyuyorum. Bunu söylemekten çekinmediğim gibi şunu da soruyorum; dümdüz asgari düzeyde bir vatandaşın devletin hastanesinde, devletin okulunda özel olma hakkı yok mu? Özel olmak, özel hissetmek hak edilmesi gereken bir duygu mu? Özel hastanenin bana tedavi değil zamanımı sattığını da tekrar belirtecek olursak bizim zamanımız sadece özelde mi özel?  Tüm bu “özel”likli durumun sağlık bakanının özel hastaneler zincirinin olmasıyla, milli eğitim bakanının özel okul sahibi olmasıyla bir ilgisi var mı? Sürekli niteliksizleşiyor muyuz, yoksa nitelik sizleşiyor mu? Eğitimin sektörleşmesi başka yazımızın konusu olsun. Hastanelerin yetersizliği bizim sorunumuz olsun. Dişiniz sağlıklı olsun. Yorganımız ayağımıza göre olsun. Sağlığınız daim olsun. Toprağımız bol olsun. Unutmadan, kanalıma hoş geldiniz demiş miydim?
Ekleme Tarihi: 09 Aralık 2021 - Perşembe

KANALIMA HOŞ GELDİNİZ

Güzel şehrimin sorunlarının konuşulmasının en zirve noktasında, sorunumu katık edip geldim. Sorunsuz şehir mi olurmuş hiç? Hiçbir şey dört dörtlük olmazları bir yana bırakıp diyorum ki; kanalıma hoş geldiniz. Kapıda kalmayınız, dolgum eksik kalsın ama siz kanalıma hoş gelin. Efendim problemleri dağ olmuş, açmış olmak için eksikleriyle açılmış devlet hastanemiz yetkililere yeterince utanç sağlıyor, artık onu bir kenara bırakıp hemen yanı başındaki diş hastanemizi konuşmayalım mı biraz da? Çayını, kahvesini alan gelsin. Aman diyim şekeri kesin. Diş tedavinizi sağlamanızın en iyi yolu herhangi bir diş rahatsızlığı yaşamamanızdır. Pandemiye 2020 mart itibariyle dahil olduğumuzu düşünürsek tamı tamına 16 aydır, bir başka ifadeyle bir sene dört aydır biz diş hastanemizi kullanamıyoruz. Biz pandemi boyunca hastaneye gidebiliyoruz, ameliyat olabiliyoruz, her türlü uzvumuzu ilgili hekimine danışabiliyoruz fakat dişimizin muayenesini yaptıramıyoruz. Evet diş tedavisi saatler alıyor, yakın temas gerektiriyor, maske bir taraf için ortadan kalkıyor tüm bu nedenlerle daha riskli korunmak açısından gayet hak veriyor ve razı geliyorum. Razı geliyordum. Ta ki bugüne kadar.

Pandemi etkisinin azaldığı düşünülerek gidilen normalleşmede diş hastaneleri de tedaviye başlar başlamaz vuku bulan diş ağrımla, her vatandaş gibi hastanenin yolunu tuttum. Fakat hekimim bana dedi ki; “dişiniz kanal tedavisi gerektiriyor, o nedenle hastanemizin bunun için yeterli alet edavatı olmadığından tedavinizi özelde yaptırmanız gerekiyor.” Sağlığım söz konusu olduğu için elbette en acil çözüm neyse ona başvurur, gerekli koşullara uyum sağlarım. Fakat zaten iki seneye yakın bir süredir işlevini yerine getiremeyen bu hastane; diş çekimi yapabiliyor, dolgu yapabiliyor, diş taşı temizleyebiliyor, kalıp alabiliyor, röntgen çekebiliyor ama sadece kanal tedavisi uygulayamıyor. Hastane, koca hastane, iki yıldır çalışmayan hastane gerçekten malzeme yetersizliğinden mi yapamıyor peki bu tedaviyi? Yoksa özelde çalışan hekimlerimiz taş mı yesin bırakalım onu da onlar mı yapsın diyorlar? Ben bu tedavinin özelde ki ekonomik boyutundan tamamen geçtim. Kendi açımdan geçtim ama düşündüğüm hiçbir zaman yalnızca kendim olmadı. Bu küçük şehirde dahi kendi içimizde organize olup, birbirimizi koruyup kollayamamak gözümüzde bir distopyaya dönüştü. Bugün bir kanal tedavisi beş yüz lira. Asgari ücretle çalışan bir aile babası düşünürsek o ay asgari maaş eksi beş yüz lira yapar. O halde hemen bir hesap yapalım. Asgari ücret bugün kaç lira? 3.577 lira. Peki asgari ücretli bir çalışanın hesabına yatan ne kadar? 2.825 lira. Pekala bu kesilen 752 lira neyin nesi? Elbette vergilerin kesintisi. Burada hepimiz hem fikirsek devam ediyorum. Bu 752 liranın, 500 lirası sağlıkla ilgili vergiler. Maaştan kesilenin dışında işveren de işçi adına bir sgk primi yatırır, ki o da 554 liradır. Yani bu demek oluyor ki, her ay işçi adına sgk primi olarak 1054 liralık bir kesinti uygulanır. Velhasılı bir devlet hastanesine gittiğimizde, tedavimizi bedava olmuyoruz orada bir anlaşalım. Biz zaten onun parasını peşinen ödemiş oluyoruz. Yeniden örnekleyecek olursak, 2021 yılında 6 defa maaş alan bir asgari ücretli için sgk primi olarak toplamda 6324 lira ödeme yapılmış demektir. Bir kişinin hastaneye gittiğinde ki maliyeti 6 ay için kesinlikle bu miktar değildir.

Senede iki defa dolguya, iki defa kanal tedavisine gitse bir yılda 1.500 lira maliyeti olur, ki bir yılda 12.648 lira olarak bunu zaten ödemiştir. Dolayısıyla;  sosyal devletlerde, halkın çıkarı gözetilir ve özel sektöre de darbe vurmadan tüm işlemler devlet tarafından en az maliyet yansıtılarak yapılabilir. Özel sektörde işlemin kendisine değil, aslında zamana para ödenir. Devlette, bugün gittiğimde bir ay sonrası için randevu oluşturup diş tedavimi bu şekilde sürece yayarken, özelde paramı verir o bir ayımı satın alır tedavimi olup çıkabilirim. Doğru mudur? Tam da burada ben, bana tanınmış devlet hastanesinin imkanlarından neden tam anlamıyla yararlanamadığımı sorgulamak durumundayım. Sürekli ihtiyaç duyulan, alternatif olmaktan çıkıp zorunluluk haline gelen özel hastane, özel muayene, özel okul kavramlarından ciddi bir rahatsızlık duyuyorum. Bunu söylemekten çekinmediğim gibi şunu da soruyorum; dümdüz asgari düzeyde bir vatandaşın devletin hastanesinde, devletin okulunda özel olma hakkı yok mu? Özel olmak, özel hissetmek hak edilmesi gereken bir duygu mu? Özel hastanenin bana tedavi değil zamanımı sattığını da tekrar belirtecek olursak bizim zamanımız sadece özelde mi özel?  Tüm bu “özel”likli durumun sağlık bakanının özel hastaneler zincirinin olmasıyla, milli eğitim bakanının özel okul sahibi olmasıyla bir ilgisi var mı? Sürekli niteliksizleşiyor muyuz, yoksa nitelik sizleşiyor mu? Eğitimin sektörleşmesi başka yazımızın konusu olsun. Hastanelerin yetersizliği bizim sorunumuz olsun. Dişiniz sağlıklı olsun. Yorganımız ayağımıza göre olsun. Sağlığınız daim olsun. Toprağımız bol olsun.

Unutmadan, kanalıma hoş geldiniz demiş miydim?

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve toroslargazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.